Sihir Bakanı'nın Odası

Konu: Geri: Sihir Bakanı'nın Odası Cuma Mart 13 2009, 20:46

" Rütbe olarak bana emir verme yetkisi olmayan bu adamın beni sorgulamasını anlayamıyorum Bay Parker. Benim elimde olmayan bir nedenle, yani kan bağlarımla suçlaması... Ayrıca benim orada bulunma nedenimi öğrenme gibi de bir yetkisi yok."

Robert sakin bir halde yüz hatları iyice belirginleşmiş adama otoriterce baktı. Onun yaşı kadar Robert'ın bu koltukta oturmuşluğu vardı. Tam cevabı verecekti ki James'in sözünün üstüne diyecek birşey olmadığına karar vererek susmayı tercih etti.

"Ama benim yetkim var, değil mi William?"

Robert sadece gülümsemekle yetindi, görünüşe bakılırsa birisi gerekli cevabı vermişti William'a. Bakışlarını tekrar Darwin'e çevirdi. Gözleri zihnebend kondüsyonunu korumak için o kadar dikkatli ediyordu ki, Robert bu çaba karşısında gülmeden edemedi.

Darwin'i sakin sakin süzdü. James oldukça rahat görünüyordu. Bir an bu boşluktan yararlanıp ikisinin de işini burda bitirmek istedi ama düğün arefesi böyle bir riski göze alamazlardı. Kontrolünü tekrar sağladıktan sonra önce saate sonra Darwin'e baktı.

"Anlaşma sağyalabileceğimizi ben de umuyorum, açıkçası. Her ne kadar şu durumda imkansız görünse de bu savaş büyücü dünyasını yeterince yıprattı. Ama ne yazık ki bu hoş muhabbeti ertelemel durumundayız. Malum düğün öncesi hazırlıklar."

dedi kapıyı uzanarak. Kapısı ardına kadar açtı. Ardından kana susamış gözlerle William'a baktı.

"Sizi de bekleriz."

diye tısladı James'in azarlayan bakışları altında. Robert ise son derece rahatça kapıya dayanmış öylece duruyordu. Zihnine bir not bırakıp onu rahatlatmak istedi ama zihnini çoktan kapamıştı James. Gözleri tekrar saatin birbirlerini kör ebe oynarcasına kovalayan kadranlarına çevirdi. Saat yeterince ilerlemişti ve onun gitmesi gerekiyordu.

Konu: Geri: Sihir Bakanı'nın Odası Cuma Mart 13 2009, 22:00

Kapalı kapıya bir süre baktı. Sonra diğerlerine döndü.

"Eh, Robert haklı. Düğün için biraz hazırlık yapmalıyız beyler, müsadenizle."

Diğerlerinin çıkmasını beklerken Sylvia'ya takıldı gözleri. Oldukça yorgun görünüyordu. Tom da yorgundu doğrusu. Bu saatten sonra düğünle ilgili bir şey yapamazlardı. Yapılacak en iyi şey dinlenmekti. Sabah dinç kafayla hazırlıkları tamamlarlardı. Gerçi fazla bir şey de kalmamıştı.

Sylvia'yla beraber odadan buharlaştılar.