Accio-Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



Kurgu: Loinkaos - Yıl: 1971 - Hava: Yağmurlu - Tema: Gündüz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 3. Masa

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Anna Charlotte Bradford
Florean Fortescue'nin Dondurma Dükkanı Sahibi
Florean Fortescue'nin Dondurma Dükkanı Sahibi
Anna Charlotte Bradford


Mesaj Sayısı : 41
Yaş : 30
Nerden : LoNdoN
Tarafı : Tarafsız ..
Kan Durumu : Melez
RP Yaşı : 22
RP Sevgilisi : ...
Evcil Hayvan : Timy (kedi)
Galleon : 56050
Kayıt tarihi : 07/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)

3. Masa Empty
MesajKonu: 3. Masa   3. Masa Icon_minitimeCuma Ocak 23 2009, 21:50

...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sherlock WJ Holmes
Sihirsel Yasal Yaptırım Dairesi Başkan Yardımcısı
Sihirsel Yasal Yaptırım Dairesi Başkan Yardımcısı
Sherlock WJ Holmes


Mesaj Sayısı : 22
Kan Durumu : Safkan
Asa : Anlaşılmaz

En İyi Büyü:Avada Kedavra [Anlayana...]
Galleon : 55273
Kayıt tarihi : 04/04/09

Bilgilerim
Sağlık:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)

3. Masa Empty
MesajKonu: Geri: 3. Masa   3. Masa Icon_minitimeÇarş. Nis. 08 2009, 18:14

“Sonunda bitti!” diye söylendi Sherlock…Sabahtan beri uğraştığı dosya sonunda bitmişti. Bu dosya Muggle coğrafyasında yaşayan büyücü ve cadılarla alakalıydı. Kısıtlamalar, yapılması gerekenler gibi şeyleri içeriyordu. Çoğu kişinin savunduğu şey Muggle coğrafyasında yaşayanlara daha fazla özgürlük tanınmasıydı. Buna uygun bir yasa düzenlemesi yapılmaya başlamıştı. Fakat Sherlock bunun yetersiz olacağını düşünüyordu. Sonuçta bahsedilen şey bir yerde insanların kendilerine hakim olmasıydı. Elbet bir açık verirlerdi. Bu insanların doğasında olan bir şeydi. Ayrıca bir gün mugglelar büyücüleri öğrenecekti ve o zaman unutturma büyüleri de bir işe yaramayacaktı. Bunu herkes biliyordu fakat yine kimse dillendirmeye cesaret edemiyordu. Çünkü herkes bu güzel günlerin bitmemesini ümid ediyordu ve aksini iddaa edenler muhtemelen pek hoş görünmeyecekti…
Dosyayı tekrar kontrol etmeye başladı Sherlock. Bir eksiklik yoktu aslında. Ama kontrol etmek her zaman için en sağlıklı yöntemdi. Bir problem yoktu. ”Tam da beklediğim gibi…” dedi gülümseyerek. Sonra dosyaları masanın sağında topladı. Böyle daha düzenli olmuştu. Ancak enteresan olan 1-2 metre yüksekten bakıldığında, masada ki tüm eşyalar bir yılan ve bir kuru kafa şekli oluşturuyordu. Pek fark eden olmamıştı. Aslında bilinçli yapılan bir şey değildi ama, Sherlock bu düzene alışkındı. Bir çok şekil denemişti fakat en çok bu düzende rahat ediyordu. Daha sonra da pek kurcalamadı bu konuyu.”Parşömenler yerinde, kalemler yerinde, dosyalar yerinde… Bir sorun… Yok!” diye mırıldandı. Hızlıca sandalyesinden kalktı ve askılığa doğru yürüdü. Kahverengi paltosu ve siyah şapkasını alıp dışarı çıktı… Uzun zamandır dondurma yemeye gitmek istiyordu fakat şu aralar çok meşguldü. Şuan yapabileceği şeyleri düşünmeye başladı. Aklına başta dondurma yemek geldi. Şuan yapacak başka bir iş olmadığına göre kararını vermişti ; Florean Fortescue’nin Dondurma Dükkanı’na gidecekti…


Dükkanın içine bir kral edasıyla girdi. Yürüyüşüyle, bakışlarıyla gerçekten bir kralı andırıyordu ; kendinden emin bakan gözler, dik baş, çivi gibi dümdüz bir vücut… Hızlıca gördüğü bir masaya ilerledi. Beyaz deri koltuklar çok hoş görünüyordu. Her ne kadar Sherlock sadelikten yana olsa da burası gerçekten çok güzel bir yerdi. Etrafa bakındı. En azından 5 tane öğrenci vardı. Kalabalık sayılırdı. Küçük bir çocukken buraya geldiği günleri hatırlamıştı. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.”Ah çocuklar…” diye kendi kendine mırıldandı. Sesinde geçmişi özleyen bir ton hissediliyordu. Özlemişti de! Tekrar etrafı süzmeye başladı. Pek tanıdık görünmüyordu. Ama olsun. Yalnızlık güzel şeydi Sherlock için. Nasıl olsa tüm ömrünü yarı yalnız geçirmişti. Bu onun için hiçbir şeydi. Aslında bazen anne babasının eksikliğini duysa da küçüklüğü genel hatlarıyla güzel geçmişti…

Menüyü incelemeye başladı.Her zaman yaptığı gibi önce içeriğine baktı.Tabi ki dondurma,pasta dilimi, çeşit çeşit şekerlemeler, klasik içecekler ve choqle özsuyu adında bir içecek… Choqle özsuyu dışında garip bir şey yoktu pek. Sonra fiyatlara bakınmaya başladı.”Yuh!” diye sertçe mırıldandı. Fiyatlar aşırı pahalıydı.5 Top dondurma 5 Galleon!Çuvalla kazanmıyoruz parayı, memuruz en nihayetinde.Manyak herifler ya… Zaten yeni bakan da zam mam vermiyor. Ne ... bu fiyatlar?” sözleri beyninde yankılanırken yüzüne hiçbir şey yanstımıyordu. Sadece aptalca gülümsemesini takınmış menüyü inceliyordu. Bir salepe 2 Galleon verilir mi
verilmez mi gibi saçma düşünceler geçiyordu beyninden. Fakat etraftakilerin tip tip bakmasıyla ne alacağını seçmeye karar verdi.”5 top dondurma ve bir ateş viskisi olsa… 7 Galleon. E hadi bir de çay içsem 8,5 Galleon.” diye mırıldandı yavaşça.


Sonra ileride tanıdık bir yüz dikkatini çekti. Hızlıca ne yapması gerektiğini düşünmeye başladı. Birden karar vermişti. İlerideki bayana el sallamaya başladı. Bu bayan, Aethra’ydı… Genç ve güzel Büyüceşura Baş Hakimi… Aslında az çok ilgisini çekse de Sherlock’un, şuan gönül işlerinden daha önemli işleri vardı. Büyücedünya en çalkantılı dönemini yaşıyordu ve bu dönemde kendini düşünmek biraz fazla bencillik olurdu… En azından Sherlock böyle düşünüyordu. Birden kafasında bir düşünce oluşmuştu.”Bu kadar zamandır Büyücedünya’ya hizmet ediyorum. Neden kendime vakit ayırmıyorum?”Aslında haklıydı. Ömrü boyunca insanlara için iyi bir şeyler yapmaya çalışmıştı. Ve yaptığına da inanıyordu. O zaman neden kendini düşünmüyordu biraz da…

Yeşil gözlerini kadına dikti ve “Hoş geldin Aethra…”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aethra Margeaux Verne
Büyüceşura Baş Hakimi
Büyüceşura Baş Hakimi
Aethra Margeaux Verne


Mesaj Sayısı : 35
Nerden : Fransa-Bordeaux
Tarafı : L'azienda
Kan Durumu : Puresang
RP Yaşı : 29
RP Sevgilisi : oLmak üzere!
Galleon : 55404
Kayıt tarihi : 27/03/09

Bilgilerim
Sağlık:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)

3. Masa Empty
MesajKonu: Geri: 3. Masa   3. Masa Icon_minitimeÇarş. Nis. 08 2009, 19:10



Düşüncelerin pençesinden kalmak insanı daima yorar hem de tüm bunlar bir sonuca ulaşmadığı zamanlarda. Ve son günlerde Aethra’nın kararlar konusunda deneyimsiz çağlarının, korkulu rüyalarının geri döndüğü bir dönemde, yaşam ne kadar zor ilerlerdi. Oturduğu yerde sağ elinin ağzına götürmüş tırnaklarının kenarlarını yiyerek geçen zamanda Alain’in sinir bozucu bakışlarını çekmek zorunda kalmıştı. Yakışıklı yüz hattına sahip olmak mı onda gereğinden fazla güven duygusu artırıyordu. Onun ağzını açıp dökülen kelimelerinin hiç birini duymuyordu. Lélia’nın veya diğerlerin ne yaptığı umurunda değildi ve karşısındaki Gelecek Posta’sı yazarı kimliğine bürünmüş kardeşine tek kelime etmeyecekti. Yavaşça yerinden kalktı ve masasındaki parşömenleri toplamaya başladı. Alain’ın yavaşça gelip elini parşömenden hızla çektiğinde birkaç süredir sessizliğe gömülmüş kulakları yine duyar olmuştu.
“ Beni dinliyor musun sen? Sana bu konu hakkında ne duydun diye sordum?”
“ Bende sana cevap alamayacaksın dedim. İşimi senin oyuncağın yapmayacağım Marq!”
Gözlerini hafifçe kapadı ve derin bir nefesin ardından elini Alain’ın elinden çekti. Kardeşinin sinirden gerilmiş yüzüne aldırmadan dolabına doğru gidip cüppesini omuzlarına attı. Kapıya doğru giderek aralarken bakışları Alain’in donuk göz bebekleri ile karşılaştı. ‘Ulaşmak istediğini elde edemediği zamanki hep aynı hal!’ Sert bakışları yumuşatamayacağını biliyordu ve bu gece eve uğrama şerefine nail olursa kavganın devam edeceğine de adı gibi emindi. Alain’de durumu kavradığını anlar tavırla başını hafifçe sallayıp, hızla odadan çıkmış ardına bile bakmamıştı. Koridora çıktığında birçok hakimin gözlerinin onun kapısında olduğuna şahit oldu. Olayın ardından Aethra’nın görüneceğini umut etmiş olmalıydılar. Yavaşça kapıyı kendi ardından kilitleyerek örttü. Mahkeme bloğundan bir an önce çıkmak kafasını dağıtmak için sabırsızlanıyordu.
Daigon yoluna çıkmak ona iyi gelmişti. İçinde bulunduğu hengame onu Alain’dan ve onun peşinde olduğu haberden alıp götürmüştü. Yokuş aşağı sokakta ilerlerken vitrinlerin cazibesi onu bakmaya zorlasa da boş gözlerle baktığı yerlerde bir şey görmüyordu. Havanın nahoşluğu tenine yansımış içinin sıcak bir hal almasına yardımcı olmuştu. Arada esen rüzgarda bu güzelliğe katılarak onun kendinden geçmesine sokakları algılamamasına neden oluyordu. Birden gözleri camları parıl parıl parlayan bir dükkana kaydı. Bu zaman kadar ilgisini hiçbir şey çekememişken onun çekmesi çok garipti. ‘ Dondurma! Belki bu buhranlı havaya iyi gider!’ Durduğu yerde bir süre dükkanı seyretti ve karşı taraftan hızlıca kapıya doğru hareket etmeye başladı. İçeriye adımını attığında tatlı isteğinin sınırları zorladığını hissetti. Bunun mekanın ona verdiği havadan kaynaklandığını düşünmek istiyordu. Yoksa kötü karakterinin bir oyunu muydu? Kapıda dikildiğini ve neden sonra yüzüne yayılan gülümsemeyi fark etti. Bakışları ile etrafı tarayıp uygun bir yer seçmek için gezdirdiği bakışlarında tanıdık bir yüz hararetli bir el sallayışa şahit oldu. ‘Sherlock!’ Kendi gibi bir ruh halinde olmadığını ümit ederek yakışıklı adama doğru ilerledi. İlerlerken alışkanlık haline gelmiş olan hareketini yaptı. Göğsüne doğru yaslanmış uzun saçlarını bir hamle ile geriye doğru savurdu. Adamın etkileyici ses tonu karşılık sakin bir edayla karşılık verdi.
“ Merhaba Sherlock! Nasılsın?”
Sorusunun cevabını beklemeden ve hiç düşünemeden masada yanına kuruldu. O davet ettiğine göre yanına oturmakta bir sakınca görmemişti. En azından sadece selam vermek için el salladığını düşünmüyordu. Öyle olsaydı sonradan yanına gelerek selam verir giderdi. Ellerini masaya koyarak parmaklarıyla ritim tutmaya başladı. Nasıl olduğunu gerçekten merak ettiğinin şaşkınlığını yaşayarak…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sherlock WJ Holmes
Sihirsel Yasal Yaptırım Dairesi Başkan Yardımcısı
Sihirsel Yasal Yaptırım Dairesi Başkan Yardımcısı
Sherlock WJ Holmes


Mesaj Sayısı : 22
Kan Durumu : Safkan
Asa : Anlaşılmaz

En İyi Büyü:Avada Kedavra [Anlayana...]
Galleon : 55273
Kayıt tarihi : 04/04/09

Bilgilerim
Sağlık:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)

3. Masa Empty
MesajKonu: Geri: 3. Masa   3. Masa Icon_minitimeC.tesi Nis. 11 2009, 14:54

Bu kadını gördüğü zaman hep böyle oluyordu Sherlock’a… İçi kıpır kıpırlaşıyor, kalbi biraz daha hızlı atıyordu. Birden beyninin içinde “Aşık oluyorsun koca oğlan! Bence bu kadını acilen eve atman lazım!” diye bir ses yankılandı. Bu Walter’ın sesiydi. Bir insanın içinde üç kişilik barındırması kolay olmuyordu. “Walter’ı dinlememelisin Sherlock, duygusal ilişkiler her zaman önemlidir. Bence önce bu kadını tanımalısın…” diye cevap verdi başka bir ses. Bu ise çok bilmiş James’in sesiydi. Fakat ikisinin sesini bastıracak bir ses yankılandı. “Eğer ikinizde acilen çenenizi kapatmazsanız, St.Mungo’ya gidip, doktorumdan Milorsteaux isteyeceğim…”.Aslında bu sesler Sherlock’un düşünceleriydi. Sadece farklı biçimlerde dile geliyorlardı… Milorsteaux adlı iksir, bu tür vakalarda çok kullanılan bir iksirdi.1879 yılında Michael Holmes ( Sherlock’un büyük büyük babası) bulunmuştu. Diğer kişilikleri saf dışı bırakıyordu.İronikti...

Kadının saçlarını geriye atması Sherlock’u cezb etmişti. Uzun saç hayranı olan gözleri, bu görüntüye dayanamayıp 1 saniyeliğine kendini saf dışı bırakmıştı. Kadına gülümsedi ve “Farklı olduğunu söylemek isterdim. Fakat pek bir fark yok. Aynı monotonlukla sürüyor hayat. Peki sen nasılsın? Bildiğim kadarıyla Robert West Philps’e dava açılmış? Yoksa sadece dedikodu mu?” dedi gülerek. Aslında kesinlikle dedikoduydu. Fakat Sherlock bir konuşma açmak istiyordu. Boş boş oturmaktan kesinlikle nefret ederdi. En azından bir muhabbet açmalıydı ki, ikisi de sıkılmazdı. Birden aklına bir fikir geldi Sherlock’un… Aethra Fransız’dı… Sherlock’da Fransıca biliyordu… “Où habitez-vous en France?” diye sordu. Bu Fransızca’da Fransa’nın neresinde yaşıyorsun anlamına geliyordu. Gülücükle bu faslı geçiştirdi. Sadece Fransıca bildiğini göstermeye çalışıyordu. Tam olarak hava atmak sayılmazdı. İnsanlara kendini göstermek hoşuna gidiyordu Sherlock’un…

Kızı uzun
uzun süzdü Sherlock… Ardından tekrar konuşmaya başladı : “Buraya geldiğine göre dondurma yiyeceksin… O zaman sen düşün ama benim tavsiyem ateş viskisi ve 5 top dondurma. Toplardan biri çikolatalı, diğeri ahududulu, üçüncüsü yine çikolatalı. Yani 2 top çikolatalı,1 top ahududulu,1 top sütlü,1 top da çilekli dondurma. Sonrası da çay. Ben buraya geldiğim zaman hep bunları alıyorum. Tavsiyelerim bunlar…” dedi ve boş boş boşluğa bakmaya başladı. Gerizekalı gibi görünmek istemiyordu ama aklına hiçbir şey gelmiyordu… Birden beyninde bir ampul yandı… ”Biraz kendinden bahsetsene, merak ettim açıkcası seni. Yani nasıl birisin, nelerden hoşlanırsın, şu safkan geyiği hakkında ne düşünüyorsun falan işte…” dedi gülerek.

Fakat ardından pot kırdığını düşünerek hafif hafif kızarmaya başladı. Ardından birden gözleri hafif hafif kızarmaya başladı ve göz bebekleri kıp kırmızı oldu… Walter dizginleri eline almıştı. Ve kesinlikle Sherlock’un izniyleydi bu olay… “Garson!” diye bağırdı ve garsonu beklemeye koyuldu. Ardından kaşlarını hafif çattı. Garson geldiğinde ise “Bir ateş viskisi, 5 top tabakta dondurma,2 top çikolatalı,2 top sütlü, bir top da çilekli. Aethra senne istersin canım ?” dedi Walter. Ardından beyninin içinde bağrışmalar başladı. “Ne diyorsun beyinsiz herif? Ayıp ayıp!” dedi Sherlock’un sesi. Fakat Walter’ın sesi Sherlock’unkini bastırdı.”Sensin gerizekalı beyinsiz herif, söylediklerin insan midesine zarar verir. Ayrıca kadınlar sert ve kendilerine sahiplenen erkekleri severler!”

Sherlock Aethra’nın kendisini bir manyak zannetmesinden korkarak konuşmaya başladı.”Kusura bakma, hepsi Walter’ın marifeti. Ya biliyorumsaçma geliyor ama ben bedenimi 2 kişilikle paylaşıyorum. Walter ve James adında iki kişi. Biri psikopat sadist manyak, diğeri de bilgiç adam. St.Mungo’daki eski doktorum – evet bir süre orada kaldım ama tehlikeli vaka değildim. Sadece kendimi kontrol etmem için egzersiz yaptırıyorlardı.- bunun babamın uyguladığı şiddet ve asabiyete bağlıyor. Anlıyacağın pek kolay bir çocukluk geçirmedim.
Her neyse. Daha sonra bunu yok edebileceğimi söyledi doktorum. Fakat bir süre bununla yaşadığım zaman bana çok yararı dokunduğunu fark ettim. Örneğin biriyle kavga ederken birden Walter açığa çıkıyor ve manyakça konuşmalarıyla birazkorku etkisi yaratıyor. Ama lütfen beni manyak sanma! Ayrıca Walter benim dondurma zevkimi pek beğenmiyor.”
dedi gülmeye çalışarak. Evet belli olmuştu. Kızın gözünde tam bir manyaktı.

out:

RP Bir süreliğine dondurulmuştur...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aethra Margeaux Verne
Büyüceşura Baş Hakimi
Büyüceşura Baş Hakimi
Aethra Margeaux Verne


Mesaj Sayısı : 35
Nerden : Fransa-Bordeaux
Tarafı : L'azienda
Kan Durumu : Puresang
RP Yaşı : 29
RP Sevgilisi : oLmak üzere!
Galleon : 55404
Kayıt tarihi : 27/03/09

Bilgilerim
Sağlık:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
3. Masa Img_left100/1003. Masa Empty_bar_bleue  (100/100)

3. Masa Empty
MesajKonu: Geri: 3. Masa   3. Masa Icon_minitimePtsi Nis. 13 2009, 16:46



Etrafın farklı bir havası olduğu söylenemezdi ama içinde günün farklı biteceğine dair hisleri oldukça yüksekti. Oturduğu yerden mekanın çoğunu göz hapsine alabilmişti. Arada kayan bakışlarında Sherlock’la buluşuyor ve bu anlarda yüzünde hafif bir tebessüm oluşuyordu. Sorduğu soruya verilen cevapla şaşkınca baktı. Nasıl işler hakkında herkesin kulağı bu kadar delik olabiliyordu. Ona güvenip güvenmemesi önemli olmasa da bu konular hakkında konuşmak Aethra’ya yakışmazdı. Hem de baş hakimken oldukça saygısız olurdu. Ellerini masadan çekerek başını yana atarak Sharlock’a baktı. Sakin ve bir o kadar tedirgin bir havayla sorusun cevapladı.
“ Üzgünüm, Sherlock mahkeme konularını bir dondurma dükkanında ifşa etmem doğru olmaz. Ayrıca böyle büyük bir ismi saçma konuşmamla lekelemek istemem. Bunun dışında oldukça iyiyim, çalışma hayatını katmazsam.”
Onu yanlış anlaması umuduyla sıcak bir gülümseme ile sözlerini bitirdi. Hem böyle bir iş durumunu Sherlock’un da anlayacağına emindi. Sözlerini her bitiminde yaptığı gibi dudaklarını hafifçe ısırdı. Bu davranışından dolayı Alain daima dalga geçerdi. Farkında olmadan yaptığı hareket kimin umurundaydı ki! Alain’e takılan düşüncelerini Sherlock’un unutturacağını düşünerek yanına oturmuştu. Onun bunu yapacağına emindi. İçeri giren yeni bir müşteri için bakışlarını onun üzerinden çektiği sırada ikinci bir soru ile karşılaştı. Garip aksanı ile sorulan Fransız cümle Aethra’yı eğlendirmişti. Hafif bir kahkahanın ardından Sherlock’ tekrar çevirdi bakışlarını!
“ Ne yani sen Fransızca mı biliyorsun? Bravo! Ailemin kökeni Bordeaux bölgesinde ama Bakanlık için uzun zamandır Londra’dayım!”
Sherlock’u belki yeteri kadar tanımıyordu ve şu andan itibaren buna büyük bir ağırlık vereceği kimin aklına gelirdi ki? Yeniliklere yelken açmak daima iyi gelirdi. Etrafı kolaçan etmeyi bırakmış onun üzerine kilitlemişti gözlerini! Fazlasıyla yakışıklı olduğunu fark etmesi öncelere dayansa da daha önce böyle bir sohbete girmemişlerdi. Onun bakışları ile konuşma gereksinimi duymuş olan Sherlock hızlı bir tavırla konuşmaya tekrar başlamıştı. ‘ Dondurma tavsiyeleri mi? ‘ Daha önce böyle bir tavsiye almadığı fark etti. Gerçi dondurma konusunda hiçbir zaman deneyimli olamamıştı. Yüzünde oluşan tebessümün hızla arttığını fark ederek Sherlock’u dinledi. Ardından kendi hayatına tekrar geçmesi ve sonunda kan bağı ile olan düşüncesine geçmesi Aethra’nın kaşlarını havaya dikilip, şaşkın bir edaya bürünmesine neden oldu. ‘Buda nereden çıktı?’ Sherlock’unda yaptığından sıkılmış gibi bir hal alması dikkatinden kaçmamıştı. İşte ne olduysa ondan sonra olmuştu. Sherlock garson’u çağırmış ve lafı ile hiç alakasız bir cümle söylemişti. Birden kendine söylendiğini düşünmüştü. Ama durum oldukça garipti. Bakışlarını bir an Sherlock’tan kaçırmak istese de bunu yapamadı. İlgisini bir hayli arttırmıştı bu davranışı. Derin bir nefesin sonunda Sherlock özür diler ses tonuyla hastalığını anlattı. Gerçi Aethra buna hastalık demesi gerektiğine karara veremedi. Belki de yetenek dahi sayılabilirdi. Gelen garsona dönerek onu başlarından savmak için ilk önce isteğini dile getirdi. Bakışlarını garsona yavaşça çevirdi ve gözleri ile buluştuğunda konuştu.
“ Bende iki top çikolatalı alayım.”
Garsonun hızla yanından ayrılması ile başını sessizce ona doğru çevirmiş belli bir süre bu sessizliği bozmadan öylece beklemişti. Ne diyeceğine karar veremiyordu. Derdi uygun kelimeleri seçmek değildi, anlatmak istediği şeyin ne olduğuna karar veremiyordu. Ellerini bir kez daha saçlarına geçirdi ve geriye doğru toplayarak yana aldı. Sakin ve bir o kadar da heyecanlı ses tonuyla konuşmaya devam etti.
“ Etkileyici, umarım içinde sesleri idare etmeyi öğrenmişsindir. Çünkü bu karakter başına yardan çok zararda getirebilir haberin olsun! Bu arada safkan geyiğini önemsemiyor değilim. Ama bir o kadar içimizdeki yeteneği de önemsiyorum. Ya sen? ”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
3. Masa
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Masa 5
» 1. Masa
» Masa 3
» 4. Masa
» 2. Masa

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Accio-Hogwarts :: - Büyülü Bölgeler - :: Diagon Yolu :: Florean Fortescue'nin Dondurma Dükkanı-
Buraya geçin: