Lanetli Ağacın Yanı

Anthony büyücü mezarlığına cisimlendi.Feanor, "Lanetli Ağaç"ın yanına gidip beklemesini, onu biriyle tanıştırmak istediğini söylemişti.

Mezarlığın paslı demir kapısından yavaş ve sakin adımlarla geçerek mezarlığın sonundaki lanetli ağacın yanına gitmeye koyuldu.O ağacın yanına genelde azkaban'da işkenceyle öldürülen büyücüler gömülürdü ve mezarlığın o kısmının gerçekten de lanetli olduğu söylenirdi.

Mezarlığın içindeki kısa geziden sonra nihayet Lanetli Ağaç'ın yanına varmıştı Anthony.Karga çığlıkları arasında bir sis bulutunun içinden geçti ve yaşlı ağacın yanına gidip sırtını hafiften nemli gövdesine yasladı.

Misafir

"Evime Hoşgeldin Firavun Dölü"

Sisin arasından Uzun cüppeli Bİr adam cıkmıştı Ellerini Birleştirmiş
bekliyordu.Bir anda Kaybolarak Anthony'nin arkasında cıktı ve konuşmaya
bşladı:

"Deden kadar sevecensin demek bir o kadar da acımasız Ne diyordu yeni nesil DNA mı"

Bir kahkaha patlattı ve beklemeye başladı.Bakalım neler zırvalayacaktı

Sislerin arasından çıkan adamın alaylı konuşması üzerine bir an için kontrolünü kaybeden Anthony :

"Seni bin asırlık moruk !"

diye tısladı.Ama bu lafın adama daha çok haz verdiğini farkedince sakinleşip soğukkanlılığını tekrar kazanmaya çalıştı ve tok bir ses tonuyla:

"Demek şu meşhur bin asırlık bekçi sensin..."

dedi soran bakışlarla.Bilinçli olarak "meşhur" kelimesinin üstünde tonlama yapmıştı.Gerçekten nasıl bir varlıkla karşı karşıya olduğunu bilmek istiyordu.Feanor fazla bilgi vermemişti bu konuda.

Misafir

"Hşşş Bana Kafa tutanlara karşı Çok huysuzdurlar Anthony"

dedi mezarları göstererek ve knouşmaya başladı:

"ooo yapma ama okadar yaşlımıyım daha 1000 yaşıma yeni basıyorum"

dedi alaycı şekilde.Bir süre sonra yüzündeki o iğrenç ifadeyi düzelterek eliyle yere doklunmuştu.ve yerden çıkan bir yılan İğrenç adamın vücuduna cıkarak üzerinde gezmeye başladı:

"EE anlat bakalım Atası Demirci olan seni neden gönderdi"

yüzünde kgarip bir gülümseme vardı.İnsanlarla.Uzun süredir konuşmuyordu bakalım ne olacaktıbu işin sonu iki gündür 2 kişiyle konuşmuştu

Anthony sinirlenmeye başlıyordu.Kendini birşey zannediyordu ama henüz karşısındakinin ne olduğu bilmiyordu.Yüzüne acınası bir gülümseme yerleştirip çatal dilinde:

"İn orda aşağı."

diye tısladı.Kara yılanın tekrar yere inip çalıların arasında kaybolmasını izledi ve tekrar bilinmeze dönüp:

"Bak moruk, benim adım Anthony Pharaoh.Anlıyor musun PHARAOH!"

diye haykırdı.Şimdi derin derin ve hızlı hızlı nefes alıyordu.

"Eğer beni sinirlendirirsen elimden gerçekten büyük bir kaza çıkabilir!"

dedi ama bunun adamı bir haylı neşelendirdiğini farkedince asasını çekti ve adama doğru bir sersemletme büyüsü savurdu.Ancak patlayan ışık adamın bedeninin içinden geçip gitti.Anthony şaşkın bir tavırla :

"Anlaşıldı...Eski yöntemlerle çözeceğiz."

dedi ve asasını geri cebine soktu.

Misafir

Üstüne gönderilen serselete yapmacık bir kahkaha attıktan sonra Antohy yi yakasından tutarak konuşmaya başladı:

"Güçleri Aciz Ölümlülere sakla Pharaoh Sıkılmaya başlıyorum"

bir süre bekledi ve anthony yere bırakarak devam etti:

"Geliş nedenini anlat hemen"

Artık sıkılmıştı.Karşısındakini öldürmesi için üflmesi yeterliydi aslında Ama Kardeşi Adem'e söz vermişti.Nedensiz yee hiçkimseyi öldürmeyecekti ve ekledi:

"Ayrıca Evcil Basiliskimin yemeğe ihtiyacı va beni cok oyalama"

Anthony gittikçe sinirleniyordu.Bu varlığa haddini bildirmek bir eğlenceydi onun için.

"Gücümü ney ?? Görürsün şimdi !"

dedi ve elini bilinmeze doğru uzattı ve avucunu yumruk yaptı.Birden bilinmez sanki midesine doğru çekildi ve tekrar düzeldi.

"Feanor, Flamel ve benim gibilerin bunları yapmak için asaya ihtiyacımız yok moruk ayağını denk al !"

dedi ve sinirlenen varlığa baktı bir süre.Bu ona meydan okumakla eş değerdi ama Anthony'nin içinde en ufak bir korku bile yoktu.

Misafir

"Bu ilimi Dünyaya Getrenlerin efendisiyle konuşuyorsun Pharoh Elinden Geleni Ardın Koyma"

Daha Sonra gökyüzün bakarak konuşmaya başladı:

"Artık beyazları gönderebilirsin"

Bilinmez ona küçümseyerek bakıyordu ve konuşmaya başladı:

"Saçma numaralarınla beni uğraştırma Ne istiyorsun sadde gel seninle bi derdim yok"

Adam kendini nedendir bilinmez bir kanıtlama çabası içerisine girrmişti.ama Nafile karşısındakinin ne olduğnu bilse Evrenin iyiliği adına burayı terkederdi hemde arkasıa bile bakmadan v bir anda kar yağmaya başladı..........

Anthony ona acınası bir gülümseme yolladı.Sonra da küçümser bir bakışla:

"Moruk bak bilinmez falan demem gömerim seni buraya akıllı ol."

dedi ve ciddi bir ses tonuyla konuşmasına devam etti.

"Feanor nöbeti kimin devralacağını soruyor."

Misafir

"Daha yaşlanmadım.....Bo notu Ona ilet genç adam ve Ellizabethe dikkat et bigün yatağında ölü olarak bbulunabilir.Bilinmez bir hastalıktan dolayı."

Bir süre durdu ve Kıkıdadıktan sıonra derin bir nefes alarak devam etme ihtiyacı hissdetti:

"Umarım Beni Anlyorsundur"

Çataldilinde birşeyler söyledi ve Ağacın arkasınada birr delikten Devasa bir yılan cıkmıştı .Gözleri Açıktı ama arkası dönüktü.Alaycı bir şekilde devam etti:

"Anthoy Gözlerini çok sevmiş onlara bakmak istiyormuş Bakabilrmi Tatlım"

gür bir kahkaha patlattı.Yılan bir süre sonra Oraya brırakılan Hipogrif etinin yarısını mideye indirdikten sonra yok oldu

Anthony daha fazla dayanamadı ve ona doğru öfkeli öfkeli yürümeye başladı.

"Onun adını ağzına almaya nasıl cesaret edersin!"

diye haykırdı.Ellerini havada birleştirdi ve ikisinin olduğu bölge alevler arasında kaldı.

"Büyük bir hata yaptın moruk!"

dedi ve sağ elinde bir ateş topu biriktirmeye başladı.

"Yaptıklarının cezasını çekeceksin !"

dedi ve elindeki ateş topunu adamın karnının ortasına geçirdi.Kahkaha ve çığlık karışımı bir çığlıkla adam onlarce metre ileriyi düştü.Anthony asasını çıkarıp alevlerin arasında yürüdü ve adamın yanına gidip:

"Flamel'den sevgilerle..."

dedi.Bu büyüyü ona Nicholas Flamel öğretmişti ama kullandığını duysa onu bu büyüyle öldürürdü büyük bir olasılıkla.

Misafir

"Anhony Yapma Anthony Lütfen Seni Seviyorum....."

Ellizabeth Ağlıyordu.Yada Bilinmezmi denmeli.Şekil değiştirerek alay ediyordu onunla.Gür bir aha patlattıktan sonra eski haline dönmüştü.Üzerindki aateşleri Eliyle söndürdükten sonra Elleriini Kaldırdı ve bir ortodoksun duasındaki gibi birelşetirdi.Anthonye doğrultuuğu eli bir anda parlamaya ve mavileşmeye başladı.Onun üzerine doğru koştu anthony temkinli bir şekilede etrafına bakarken Bilinmezin Elinden cıkan mavi top hakalara dönüştü ve bir anda Anthonyi kıskıvrak yakaladı.Bir mezara kenetlenmiş ve kurtulmaya çalışıyordu anthony.....

Bilinmez Gülümseyerek Anthonynin yanına yaklaşıyordu anthoy ise Bir çare Kurtulmaya çalışıyor ve her kurulmaya çalıştığında bu mavi halkalara biraz daha Mahkum oluyordu.

Uzun Yürüyüş Tamamlandıktan sonra adam cıplak ayağıyla Anthony nin Suratına bir tekme attı ve.Burundaki Kırılma sesini duyar duymas aynısı birde.Böğrüne indirdi.Tekme o kadar serttiki basınçtan Antohnin Bağlı olduğu mezar Çatlamıştı.Anthonny in ise bir kaç Kemiği kırımış olacaktı.

Bilinmez sinirliydi.Sağına ve soluna şimşekler çakıyordu.ve üzerinde iki tane ejderha dönüyordu Ağzındaki kaı silerek konuşmaya başladı:

"Sana yemin ediyorum ona tecavüz ederim eğer bunu tekrar edersen Ailenden hiçbir iz kalmayacak Kim olDuğmu bilmiyorsun değilmi Ben yaverim İlahın Lanetli Yaveri En güçlüsü.Seni kurtaran hiçbir tılsım olamaz.Adem Dölü olmandan başka hiçbir tılsım.... Seni aciz şey ayağını denk al yoksa basiliskime akşam yemeği olacaksın ANLADIN MI BENİ!!!!!!!!!!!!!"

Ellerini Tuğla Biçiminde büyüterek Yumruk yaptıve anthonynin kafasına öyle indirdiki Kafa tasını çalaması bile szöz konusu olabilirdi ama olmayacaktı onu öldürmeyecekti.Cebinden 1000 yıllık bir iksir çıkararak ona içirdi.artık Ölüm tehlikesi onun için söz konusu değildi

Anthony'nin her tarafı yara bere içinde kalmıştı.Ama o gülüyordu hem de büyük bir keyifle gülüyordu.

"Sadece gücünü göstermene izin verdim moruk."

dedi ve tekrar kahkahalara boğuldu.Sonra zor da olsa gülmeyi kesip:

"Sence beni buraya gönderenler oyun oynamam için mi gönderdiler?Oh hayır bunun için göndermediler..."

dedi ve birden vüdundaki bütün yaralar ortadan kalktı.Artık beş dakika öncesi gibi sapa sağlamdı ve onu tutan halkalar da kalkmıştı.

"Beni şu an koruyan büyüler senin yalanını ortaya çıkaracak kadar büyükler! Sen bir hiçsin, bir yalancı, bir düzenbaz ! Bugün bu halde olmanın gerçek sebebini biliyorum.Sadece şans...Nasıl oldu bilmiyorum ama ölürken kendi asanla bütünleşmişsin ! "

dedi ve kendi asasını çıkarıp ona gösterdi.Bilinmezin gözleri birden açıldı.

"Ne o daha önce hiç mi kemik asa görmedin seni yalancı !"

dedi ve asayı ona doğru savurdu.Bu kez büyü onu tam karnından vurmuştu ve yere serilmesine yetmişti.

"O kadar şaşkındın ki bu büyüyü engellemeyi hayal edemedin ve dolasıyla da engelleyemedin değil mi !"

Bilinmez ona şaşkın ve öfke dolu bakışlar atıyordu ve birden eliyle ona mor bir ışık topu yolladı ama Anthony bunu küçük bir asa hareketiyle geldiği yere yolladı.Asayı cebine soktu ve onu yakasından tutun havaya kaldırdı.

"Bir daha Elizabeth'in adını ağzına alırsan..."

dedi ve ağzının ortasına yumruğu yapıştırdı.

"Seni doğduğunu pişman ederim moruk !"

onu bir mezara doğru fırlattı.Mezarın mermerine çarpan bilinmez yerde acı bir şekilde kıvranıyordu.Anthony'nin ise ağzından tek bir kelime çıkmıştı:

"Pislik..."

Bunu dedikten sonra sis dolu mezarlık içinde kayboldu.

Misafir

"Ahh Ah küçük insanlar Asla algılayamayacaklar"

Bir kahaka attı ve uçtuğu yerden geri kalkarak devam etti:

"O çok amaçlı Satılık fahişene ilk önce tecavüz edip onu sonra öldüreceğim duydun mu beni Onu basiliskimle çiftleştireceğim.Öyle ya da böyle ben hep varım ama sen yoksun Uydurduğun hikayede saçma myth masallarından başka hiçbirşey değil"

O hiç ölmemiştiki aslında canlı değildi de zaten.O sadece lanetli'ydi.Sislerin arasına yeşil bir ışık göndermişti ama.Pharaoha carpması imkansızdı.

" Pop " sesi ile karanlığın sükuneti bozuldu. Kargalar sese karşılık o iğrenç sesleriyle bağırmaya başlamışlardaki aniden beliren silüet yüzünden uçuştular. Rup burnundan soluyarak ilerliyordu. Grenouille"nin kitabında yazanlar çok canını sıkmıştı. Sert adımlarıyla bahara daha yeni " Merhaba " diyen çimleri çiğneyerek Lanetli Ağacın yanına vardı. Şeytan kırmızısı gözlerini az önce adam katlettiği yere baktı. Adam hala yerinde yatıyordu.

Gözlerini oradan uzaklaştırdıktan sonra Lanetli Ağacın kabuklarını yumrukladı. Sebebini kendi de bilmiyordu. Belki ihtiyar gelir diye yapıyordu ama nafile. 10 dakkadır süren yumruklama işlemi sonunda elleri şişmişti. Önemli değildi , tek sözcükle eski haline gelebilirdi ama Rup gelmemesini istiyordu. Geriye söylenecek hiç bir şey yoktu demekki.

" İhtiyar ortaya çık. Yoksa o yılanlarının kafasını koparıp ağaca asarım. Çok dekoratik olur değil mi ? " Bu tehditin ihtiyarı etkilemeyeceğini biliyordu ama önemli değildi. Kendisine saldırsa bile onunla ölene dek düello ederdi , yada o düellodan vazgeçip kaçana dek. Wink

Sesi her zamanki gibi emir ve sertlik karışımı müthiş bir şeydi işte. Bir açıklaması yoktu ama bu ses çoğu kişinin toprak altına girmesine yetmişti bile ...

Misafir

Bir anda Ağacın içinden cıkan Odunsu El Rupert'ın Kafasını Ağacın gvdesine çarpımtı ve başına fena darbe yiyen Rupert Acıyla Yere düşmüştü.Ardından Ağaçtan birer birer Yılanlar düşerek üstüste çıkmaya başlamışlardı.Değişik bir insan anatomisi Taslağıydı bu oluşturdukları.Bir süre sonra Birleşmiş yılanlar uyum içerisinde İnsan dencek hali kalmamış bir yaratığa dönüşmüştü.Güçlüydü...Bir o kadar da Karanlık...Yaratık bir anda Konuşmaya başlamıştı:

"Aynısını Senin yüz yıllık bağırsak kurtlarınlada yapabiliriz genç gregory"

"genç" karşısındaki yaratığa genç demişti.Oysaki onun yaşını bilen hiçkimse yaşamıyordu Kendisi dışında ve yaratık o karanlı ksesiyle tekrar konuşmaya başladı:

"Nasılsın Rupert senle ilk karşılaştığımızda Uzun saçlı bir delikanlıydın..."

Elinde bir asa belirmişti.ve sırtında bir yıln vardı.Sahibinin Emrini bekliyor gibiydi

Rup aniden olan olaylar karşısında ne olduğunu anlamadan darbe yiyip yere düştü. Yer yemez ayağa fırlamıştı ki yılanların birbirlerine girerek bir insan oluşturduğunu gördü. Küçük bir iğrenme mırıltısı çıkarmayı düşündü ama vazgeçti. Ona yapacağını iyi biliyordu.

"Aynısını senin yüz yıllık bağırsak kurtlarınlada yapabiliriz genç Grégory." Rup hiç bir tepki vermedi. Sadece ne olduğunu bilmediği saçma şekle baktı. Bu bir şaka mıydı yoksa ? Dıştan bakılınca pek te gerçekçi gözüküyordu. "Nasılsın Rupert senle ilk karşılaştığımızda Uzun saçlı bir delikanlıydın..." Ne varmış bunda ? Her insan biraz değişikliğe uğramak istemez miydi ?

" Hiç sanmıyorum ihtiyar. " Cümlesi biter bitmez Unkown"un yanına bir kuş misali konmuştu bile. Sol eliyle Unkown"un bir boynuzundan yakalayıp onu yere savurdu. " İyiyim ihtiyar iyiyim. Saça gelince , yeni görevim için değişiklik olsun istedim fena olmamış ha ? Yeni müritler topluyorum ihtiyar. Önüme çıkanları da ezip geçiyorum , yılanların da oradaydı hatırla. " Tek nefes bile almadan söyledi bunları. Rahat bir nefes aldıktan sonra Bilinmez"in gözlerine bakıp cevabını beklemeye başlamıştı ki yarasası tekrar yanına geldi ve omuzlarına konup yarasa dilinde birşeyler fısıldadı. Rup ihtiyara döndükten sonra konuştu.

" Görüşmek üzere ihtiyar , işim var gitmeliyim. Ne yaparsın kötülük durmuyor. " Küçük bir " Pop " sesi ile oradan cisimlendi.

» Lanetli Koridor
» Lanetli Mezar