Öylesine bir gezinti

Rüzgarın suratında bıraktığı hoşnutluk duygusunu, daha bahçeye çıktığı anda tatmıştı. Hafif hafif çiseleyen yağmur, üzerinde pek bir etki yaratmazken Tys, diğerlerinin içeriye kaçmasının aksine yavaş adımlarla göle doğru ilerlemeyi tercih etmişti. Yanından hızla geçen çocuk, zaten var olan rüzgara artı bir anlam kazandırırken adımlarını daha da hızlandırdı. Uzun zaman olmuştu bu 4 senelik dostunu ziyaret etmeyelim ama bu onun suçu değildi kesinlikle. İyice ağırlaşan dersler diğer tüm öğrenciler gibi Tyson'ı da oldukça etkilemişti. Aslında saatlerce kütühanede kitap karıştıran ya da ortak salonda ders kitaplarının üzerinde sızan tiplerden olmamıştı hiç. Sadece binasının bikaç senedir olduğu gibi seneyi birinci olarak bitirmesi için çabalıyordu ki tek yaptığı eksi puanlara sebep olmamaktı...
Her zamanki banka otururken elleri yine ceketinin cebine gitmişti. Sol eliyle cebindeki asasıyla oynarken, artık kendini tam bir büyücü olarak hissediyordu. 4 senedir birçok büyü öğrenmişti ama ona lazım olabilecek büyüler sayılıydı. Bir de meslek konusu vardı tabi... İyi-kötü, aydınlık-karanlık gibi saçma sapan fikirler ortalarda uçuşurken iyi bir meslekle uğraşması muammaydı. Belki de babasının yurtdışındaki bağlantılarını kullanıp İtalya veya Fransa Sihir Bakanlıklarından birinde, iyi bir mevkîye adını yazdırabilirdi. Pek sık yaptığı birşey olmasa da geleceğiyle ilgili kararlar vermek her daim onu olumsuzluklardan kurtarmıştı. Asla anı yaşamayı sevmemişti ve bundan sonra da seveceğinden pek emin değildi...
Zaman hızla akıp gitmiş ve bir sonraki dersin başlamasına sadece 10 dakika kalmıştı. Ders programını zihninde canlandırmaya çalışarak şimdiki dersi tahmin etmeye çalıştı ve 'Tılsım' diye mırıldandı. Gitme zorunluluğu bir zehir gibi vücuduna yayılırken, o bu düşünceyi beyninin arka taraflarına itti ve nasılsa bir yararı olmayacağını bildiği için, bu eski dostla bi süre daha düşüncelerini paylaşmayı yeğledi.

Okulun ağır kapılarını zorlukla itip bahçeye adım atarken aklından geçen onlarca düşünceyle baş etmeye çalışıyordu. Şu anda ders çalışması gerekirken bahçeye çıkmıştı. Kendini oldukça yorgun hissediyordu. Derslerin ağır temposundan biraz olsun kopup kafa dinlemesi gerekiyordu. Yoksa yakın zamanda düşünmekten kafayı yiyebilirdi.
Kafasında zıplayarak ona rahatsızlık veren herşeyden kurtulma arzusuyla inmişti bahçeye. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun ruhunu temizlemesini diliyordu. Aklındaki büyün düşüncelerin yağmurun saf ıslaklığına kapılıp akarak yok olmasını..
Yavaş adımlarla ilerlerken içindeki sıkıntıda bir kurtçuk misali tüketiyordu bedenini. Rüzgarın şiddetinden adımlarının bozulduğunu hissediyordu. Bu havada dışarı çıkmanın akıllıca olmadığının farkındaydı ama içeri girmek istemiyordu. Ruhunu saran karamsarlığın sebebini bulmaya çalışırken beyninin çok hızlı çalışıyordu. Bu ruh haline girmesini sağlıyan her neyse bir an önce kurtulmayı diliyordu. Ama boşuna çaba harcadığını çoktan anlamıştı.
Ritmi bozulmuş adımlarını hızlandırarak kara göle yöneldi. Yağmur düşüncelerinden hiç bir şey eksiltememişti. Aksine daha karamsar bir hava yaratmıştı etrafında. Gözlerini kapatarak damlaların yüzünde bıraktığı hafif dokunuşların tadını çıkardı. Yağmurda yürümekten haz duyuyordu. Genelde düşüncelerinden arınmak için en iyi yoldu yağmurda yürümek ama nedense bu gün istisna olmakta ısrarcıydı.
Gölün etrafındaki banklara yaklaştığında kuzenini görüp yavaşladı. Eskiden sürekli beraber geçirdikleri zamanlar artık yok denecek kadar azalmıştı. Derse az kalmasına rağmen yanına gitmekten alıkoyamadı kendini.
"Selam kuzen."
Sözler ağzından çekingen bir tonla dökülmüştü. Artık eskisinden çok daha basit olan dostluklarını ağzından dökülen bu iki kelimeyle gelen soğuk rüzgar anlatıyordu. Gerald kuzenini özlediğini düşündü ama bunu sadece bakışlarındaki buruklukla ifade edebilirdi. Tys her zaman Gerald'ın olduğundan daha sert olmuştu ve bu ne anlamsız olursa olsun onu korkutuyordu. Sözcüklere döküceklerinin umursanmamasından korkuyordu belkide.

» Gezinti ..
» Gezinti