Karakterin;
Adı ve Soyadı: Roux Léila Verne
Rp Deneyimi: 1 yıl
Sorular
I. Hogwarts'ta seçmeli olarak girebileceğin tek bir ders ve önünde dört tane seçeneğin var. Bunlar; Sihir Tarihi, KsKs, SYB ve İksir'dir. Hangisini seçerdin? Neden?
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'yı seçerdim. Verilen derslerin en ilgi çekicisi o olduğu için olurdu bu seçim ve kararterime iksir yapmak ve yaratık bakımını bağdaştıramıyorum. Sihir tarihi ise derslik bir konu gibi gelmiyor benim için ama uygulama yapmak herşeyden güzel sihir açısından.
II. Yılsonu sınavında yakın arkadaşlarından biri kopya çekti ve şans eseri profesöre yakalanmadı. Büyük ihtimalle çektiği soru iyi bir puan almasını sağlıyacak ve belki de seni geçecek. Kopya çektiğini profesöre söyler miydin? Neden?
Herkes kendi yolunu seçer ve kimin beni geçtiği ile ilgilenmem ben kendime bakarım, hem bu benim başıma gelse ispiyonlanmayıda sevmem. Hayatta ki puan geçmek gibi ayrıntılara fazla kafa yormam ben.
III. Bir çatışmanın ortasındasın. Yanında seninle birlikte savaşan arkadaşın yenilmek üzere. Onu kurtarmak için bir şansın var. Ama onu kurtarırsan sen kesinlikle yaralanıcaksın. Bu durumda ne yapardın?
Bazı kişler vardır ki onunla hayatın var olduğuna ianaırsınız işte o kişiler için kendi hayatınız önemli değildir. O olmadığı zaman sizinki de olmaz işte sadece bu kişiler için kılımı kıpırdatırım yoksa kimse benden bir şey beklemesin.
IV. Arkadaşınla bir oyun oynuyorsun ve seyirci yok (Örneğin; Satranç). Sıra sende ve oyunu kaybediyorsun. Arkadaşının bir an dikkati dağılıyor ve gözünü başka yöne çeviriyor. Hile yaparak oyunu kendi yönüne çevirir miydin? Neden?
Ah bunu yapardım. Hile yapmayı severim ve yapılmaması için gözümü açmak benim işim. Yenilgiyi sevmem ve yenilgi yüksek not alıp geçilmek gibi değildir. İnsanda hırs ve kin yaratabilir. Bu yüzden ciddi olsun olmasın yenilmemek için tüm yeteneğimi ortaya koyarım.
Örnek Rp;
Kurtkadın kurgulu rpnin başı başka bir sitede yazılmıştır.
Işık! Elini yavaşça yüzüne doğru kaldırdı. Parmaklarının arasından gözlerine süzülen derin ışık demeti içine işliyordu. Yavaşça yattığı yerden başını kaldırmaya çalıştı. Ama onu engelleyen bir şey var gibi güçsüz bedeni yerinden kaldıramadı. Bütün bedeni sarsılıyordu, nerdeydi ya da buraya nasıl gelmişti değildi derdi. Ne olmuştu ona? Ona bu kadar acı veren de neydi? Derin bir nefes alarak yeni yeni gelmeye başlayan gücünü kullanmaya çalıştı. Başını yarım bir biçimde kaldırarak etrafına baktı. Ormanın ağaçlık kısmının ucunda yerde sırt üstü yatıyordu. Elini soğuk toprağa dayadı ve yavaşça destek alarak doğruldu. Bütün kemiklerinin kırılmış olabileceğini düşündü bir an. Elini alnına götürerek dün gece olanları düşündü. Üzerinde ki giysiler yırtılmıştı. Dönüşüm geçirdiği hatırlasa da ondan sonrasını hatırlamıyordu. Yaşadığı ne varsa aklından çıkmış gitmiş, zihninde sadece kara bulutlar dolaşıyor gibi hissediyordu. Ayaklarını bağdaş yaparak oturdu. Ormanın havasında farklı bir koku solumuyordu. Orada ondan başka kimsenin olmadığını geçirdi içinden.
Ani bir sesle yalnız olmadığını anladı. Bir çalının kırılışı ile çıkardığı ses Roux’un gözlerini oraya çevirmeye sağladı. Gözlerini kıstı ve çalıların arasından gelen adama öylece bakakaldı. Onu daha önce görmüştü. Ama nerede olduğunu bulmakta zorlanıyordu. Adam elindeki garip nesneye bakarak yoluna devam ediyor ona doğru yürüyordu. Roux adamın biraz daha yaklaşmasıyla elindeki nesnenin garip olmadığını daha da ötesi kendi bıçağı olduğunu fark etti. Ama bıçağın bir hayli deforme olmuş hali vardı. Adamın bakışları bir anda üzerine kilitlendi. Onu görünce garip bir hal almıştı ya da Roux’a öyle gelmişti. Adamın gösterişli vücudunun yanında yıkıcı bir gülümseyişi vardı. Bakışlarından anlam çıkarmak imkansızdı. Onun ne tür bir ırk olduğunu öğrenmiş olmalıydı; ya adam kimdi? Bir anda düşüncelerinden sıyrılmasına bir ses yardımcı oldu. Adamın sesi benliğine ulaşmaya yetmişti.
“ Uyanmışsın.”
Roux gözlerini bir an ellerine götürdü. Ayaklarını bileklerinden tuttuğu ellerinin ucunda asasının küçük bir kısmını fark etti. Çimlerin arasına o kadar iyi gizlenmişti ki, onu daha önceden kimsenin keşfetmemiş olmasına sevindi. Adama belli etmeden ayağını oynattı ve asayı altına sakladı. Beklenmedik bir tepkide onu tutacak yerdeydi.
" Sizi tanıyor muyum?"
Tek kaşını kaldırmış bir biçimde bakışlarını adama yöneltmişti. Onunla ilgili bir anı olsaydı mutlaka hatırlardı ama nedense yüz çok tanıdık geliyordu. Yoksa zihninin gölgesine karışmış anıların arasında süzüp çıkaramıyor muydu ilişkilerini? Adam da aynı şekilde karşısına oturup, bağdaş kurmuştu. Gözleri Roux'un yırtık elbisesinden çıkan yaralı omzuna kaydı. Aynı tepkiyle bakışlarını kendi omzuna çeviren Roux yaralı omzunu yeni fark etmişti. Yavaşça kesiğe dokundu ve büyük bir ızdırap bedenini sardı.
" Yaranı temizlemek lazım. Yoksa iz kalacak! Bu arada bıçağın felaket bir şekilde yamulmuş, onu düzeltmek için tekrar dövülmesi lazım. Tabi bunu bir asa hareketi ile düzeltmeyi düşünmüyorsan."
Roux bir anda bakışlarını bedeninin altında bulunan asaya doğru kaydırdı. Onu görmüştü ve dokunmamıştı. Bu adamın ne olduğuna karar veremedi. Konuşmaya nasıl devam edeceklerdi. Onun ne olduğunu kavramış durumdaydı! Peki, karşısındaki adam kimdi? Sorusunu es geçmişti. Adam onu konuşmasını beklemeden kendi asasını çıkardı ve Roux'un yarası üzerine sihirli sözleri fısıldadı. Bu davranışı ile biraz daha rahatlamıştı. Artık aynı ırktan oldukları belliydi. Büyünün etkisi ile yarasının yavaş yavaş iyileştiğini hissediyordu. Adam ona bu kadar yakınken gözlerinin içine baktı ve fısıltılı bir şekilde konuştu.
" Ben Sean, Roux!"
Konu: Roux Léila Verne 
Çarş. Nis. 08 2009, 13:43
