Accio-Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



Kurgu: Loinkaos - Yıl: 1971 - Hava: Yağmurlu - Tema: Gündüz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 2.Ders Ortak

Aşağa gitmek 
+8
Miselya Hotaru T. Takai
Victoria Lynn Enfield
Jack William Bennet
Elrond Phelps
Destiny R. Thallimar
Leon Aaron D. Bravery
Chris Alexander Andié
Anakin J'ames Láerod
12 posters
YazarMesaj
Anakin J'ames Láerod
Ölü&Admin
Ölü&Admin
Anakin J'ames Láerod


Mesaj Sayısı : 1126
Nerden : Azkaban ;)
Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Kan Durumu : Bilinmiyor.
RP Yaşı : 34
Patronus : Ejderha
RP Sevgilisi : Yok , İstemez Wink
Asa : Kan Pıhtısı !
Evcil Hayvan : Yok
Özel Yetenek : Kurtadam , Zihinbend & Zihinfendar
Galleon : 56248
Kayıt tarihi : 31/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePaz Nis. 05 2009, 21:19



" Onun bunun evladı ! " sövüp
sayarak ilerlerken Morwén'ı düşünüyordu. O korkak artık küçücük kızları
kaçırmaya başlıyordu ! Kafasını bir iki kere kütlettikten sonra onu
nasıl durduramadığını düşündü. Eskiden olsa bir büyüyle durdurabilirdi
ama , ama o .. o lanet olası şeytan ! Kesinlikle ondan birşeyleri
çalmıştı. Sert adımları boş koridorda yankılanırken onun yüzündeki
siniri gören herkes bir kenara kaçılıyordu. Mavi gözlerinin içindeki
kırmızı damarlar her an okulu yıkabileceğini göstergesiydi. Evet , evet
okul müdürlüğünden ayrılmak en iyisiydi. O hayattan sonra bu kadar
sorumluluğu taşıyamacağı belli olmuştu bu kaçırılma olayından sonra.
Ağzı mekanik bir şekilde bir açılıp bir kapanırken bütün vücudundaki
damarlar sinirden gelirmişti. Önüne gelen herkesi harcaya bilirdi şuan
... Anakin sert adımlarını bir kapının önüne gelince kesti. Yüzündeki
siniri bir köşeye atmaya çalıştı fakat bunu tam olarak başardığı
söylenemezdi.

Ağır adımlarla sınıfa girdiğinde herkesin sessiz olduğunu gördü.
Normalde gürültüden geçilmez olurdu ama bu sefer sessizdi. Hemen küçük
bir çocuğun zihnini okudu. Küçük sınıflardan biri Anakin'in sinirli bir
şekilde geldiğini söyleyince herkes yerine oturmuştu. İçinden
gülümsedikten sonra masasına çöktü. Asasını kaldırdığından bütün
sınıfın sindiğini gördü. Bu sefer daha fazla sinirlendi. Ayağa kalktı
ve bütün sınıfa bas bas bağırdı. Her kelimesini vurgulayarak
söylediğinden sesi bir yılan tıslamasıyla eşitti. " Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı. " Dişinden çıkan gıcırdamaları bütün sınıfın duyduğuna adı gibi emindi. "
Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşiceksiniz ! Ama o ben değilim
sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin "
Çatır , Çatır " çatlamasına yeter ! " Gözlerinde alevi kustuktan sonra yerine oturdu. Asasını kara tahtaya doğrulttuktan sonra tahtada bir yazı belirdi.

" Sersemlet "

Sersemlet .. Sersemlet. Neye yarardı bu büyü diye
geçirdi içinden tam o sırada Rawenclaw'lı bir kızın parmak kaldırdığını
gördü. " Söyle " der gibi bir işaret yaptıktan sonra kız ayağa kalkıp
konuşmaya başladı. " Sersemlet , yada Stupefy rakibimize çarptığında " kızın sözünü kesip lafa daldı. " rakib 5 - 10 dakika boyunca bayılır. Teşekkürler. " dedi
sesini yumuşatmaya çalışarak. Pek başarılı olduğu söylenmesende kızın
yüzündeki gülümseme yettiğini anlatmıştı. Anakin bir an bekledi , 3 er
sıra halinde 5 lik kara sıralara baktı. Açık pencereleri asasını bir
hamlesiyle kapattıktan sonra asasını bir kez daha salladı ve önüne son
model Düello makinası geldi. Elinde tam 3 asa bulunuyordu. " Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor ! " dedi saçma ve sinsi bir gülümsemeyle.

1 Saniye sonra bütün sınıf kırmızı , yeşil ve beyaz renklerle bir
aydınlanıp bir sönüyordu. Anakin üstüne gelen büyüleri ustalıkla
boşluğa yollarken saldırmıyordu. Bütün sınıf gözlerini fal taşı gibi
açmış Anakin'i izlerken Anakin bir an dengesini kaybetti. Her hücresi
tahta olan ama bir insandan daha zeki olan bu makina tam anını buldu ve
3 asadan da Öldüren Lanet fışkırdı. Anakin dengesini topladı. 3 metre
... 2 metre ... ve bum. Yeşil ışıklar söndü ve bir şey havaya fırladı.
Bütün sınıf gözlerini açtığında düello makinasının parçalanmış olduğunu
gördü. Tam herkes bu nasıl oldu diye birbirine sormaya başlayacakken
karanlık sınıfa hitap etmeye başladı. " Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm. " Sinirini tahta düello makinasında atınca yüzünde azda olsa bir gülümseme oluştu. Anakin saçma gülümseyişi yüzünden attıktan sonra " Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize .. " der demez masasına oturup herkesin çıkmasını bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chris Alexander Andié
Slytherin 4. Sınıf & Admin
Slytherin 4. Sınıf & Admin
Chris Alexander Andié


Mesaj Sayısı : 70
Nerden : Mars O.o
Tarafı : Death Eater!
Kan Durumu : ~Safkan~
RP Yaşı : 13 ^^
RP Sevgilisi : Yok henüz ^^ Olmayacakta/çapkınım ben xD
Asa : ^^Huysuz Yürek^^ [İnsan huysuz olunca tabii... xD]
Galleon : 55517
Kayıt tarihi : 17/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePaz Nis. 05 2009, 22:08

Tılsım dersi bittikten sonra hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Karnımda ki guruldamalar gayet rahat bir şekilde duyuluyordu. En yakındaki boş alana girdim ve duvara yaslandım. İki elimi midemde birleştirip beklemeye başladım. Elbet kesilecekti ses. Dakikalar yavaş yavaş geçiyordu. Sanırım bir beş dakika kadar sonra midemin bağrışları kesilmişti. Buna memnun bir vaziyette tekrar merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Birinci kata vardığımda durdum. Bugün KsKs dersi vardı. Erkenden sınıfa girmek gözüme güzel gelmişti. Hem o Anakin denen adamı görmeden önce sınıfın tadını çıkarabilirdim. Bu düşünceyle beraber adımlarımı sınıfa doğru yönelttim. Biraz sonra kapının önüne varmıştım. Çevrede kimse yoktu. Elimi kapının koluna uzattım ve yavaşça kolu indirerek kendime çektim. Şanslıydım, kapı açıktı. Büyük bir adım atarak içeri girdim ve tekrar kapıyı arkamdan kapattım. Sınıfta kimse yoktu, olmasını da beklemiyordum açıkçası. Biraz erkendi saat. Bu boşluğun verdiği rahatlıkla en arkaya oturdum ve sıraya olabildiğince yayıldım. Yüksek sesle şarkı söylemeye başladım. Sesim gerçekten güzeldi, yanii herkes böyle söylüyordu. Bu yüzden içeriye öğrenci girse de istifimi bozmadan şarkıya devam ettim. Ama küçük bir öğrencinin telaşlı sesi yüzünden şarkıyı kesmek zorunda kalmıştım. Çocuk bizi uyarıyordu. Söylediğine göre Anakin bugün sinirli günümdeydi. Ben omuz silktim ve çocuğa cevap verdim.

"Çok da umrumdaydı açıkçası..."


Çocuk bana anormal gözlerle bakmaya başladım. Ben de aynı şekilde ona umursamaz bakışlar attım. Çocuk benim deli olduğumu falan sanmış olmalıydı ki başını sallayarak yanımdan uzaklaştı. Ben de sıramda dik oturmaya başladım. Profesör(!) olan bu adamın sinirli halini cidden merak ediyordum. Sonunda ders eğlenceli bir hale gelicekti galiba. Hem biraz sataşırsam bana büyü yapmasını da sağlardım. Böylece onu okuldan attırarak diğer öğrencileri kurtarmış olurdum. Ben o sırada hastanede olduğum için işin keyfini çıkaramazdım tabii. Tam bu güzel hayallere dalmışken bu manyak herif sınıfa girmişti. Sınıftaki gürültünün biranda kesilmesine hiç şaşırmadı. Hepsi korkaktı bu öğrencilerin. Bense umursamıyordum bile. Yüzümdeki ifade azıcık bile değişmemişti. Bu Anakin denen adamdan korkacaksam, yaşamazdım daha iyi. Anakin ise sınıfın bu haline şaşırmış görünüyordu. Nedendir anlamadım, ayağa kalkıp bağırmaya başladı.

" Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı."

Bu adam tam bir manyaktı işte! Durduk yere bağırıp çağırıyordu. Dayanamayıp Anakin'in az önceki halinin aynen taklidini yaptım. Çevremde oturan birkaç kişi dayanamayıp seessizce gülmüşlerdi. Ama Anakin'e karşı olan korkuları, eğlenme isteklerini bastırmış görünüyordu. Birisinin benim eğlencemi bozmasına feci sinirlendim. Yüzümü astım ve profesöre bön bön bakmayı sürdürdüm. Dişlerinin gıcırdamasını bile umursamıyordum.

" Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşiceksiniz ! Ama o ben değilim sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin " Çatır , Çatır " çatlamasına yeter ! "

İyice sinirlenmiştim. Söylenmeden edemeyecektim. Olabildiğince kısık sesle konuşmaya çalışarak söylenmeye başladım. "Hadi kır kolaysa... Senden korkucak kadar düşük seviyeli değilim." Profesör bu laflarımı duymamıştı. Buna üzüldüm. Duymasını gerçekten çok isterdim. Ama sesli söyleyecek kadar da salak değildim. Neden öyle yapmadığımı bilmiyordum, belki bunu sonraya saklıyordum. Bu sırada yüzümün sinirden gerildiğini farkettim. Hafif başım da ağırmaya başlamıştı. Elimi başıma götürdüm ve ovmaya başladım. Tam elimi çekerken bir kız konuşmaya başladı. Şaşkınlıkla neler olduğunu çözmeye başladım. Kızın dediklerini duymamıştım. Gözlerimi tahtaya çevirdiğimde tahtada "Sersemlet" yazdığını farkettim. Kafam alak bulak halde profesörü izlemeye başladım. Camları kapayıp önüne bir düello makinesi getirmişti. Bu makinenin elinde üç tane asa vardı. Şaşkınlıkla bakmayı sürdürdüm. Artık bütün ilgim makineye odaklanmıştı. Tabii profesör yüzünden bu odaklanma kısa sürmüştü.

" Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor ! "

Umursamamıştım bile. Zamanında katildi zaten bu adam, yani yenilmesini bekleyemezdim. İzlemenin hiçbir zevki kalmayacaktı yani. Başımı sıraya dayadım ve sıraya bakmaya başladım. Sıraya arada bir yeşil ve kırmızı ışıklar yansıyordu. Sonunda gözüm bu ışıklardan rahatsız oldu, gözümü kapadım. Sınıftan gelen ani gürültülerle yerimden hopladım. Bütün sınıf konuşmaya başlamıştı. Gözümü makineye çevirdiğimde parçalanmış olduğunu gördüm. Arkama yaslanıp esnedim ve profesöre bakmayı sürdüm. Profesör kendisini beğenmiş bir şekilde sınıfa açıklama yapıyordu. *Bla bla bla* Profesörü takmıyordum bile. Sersemlet büyüsünü çalışmalarını ödev verdiğinde azıcık dikkatimi ona verdim o kadar. Ardından sınıf boşalmaya başlayınca ben de onlarla birlikte dışarı çıktım.



NOT*** Öncelikle yaptığın rp'nin kaliteli olduğunu söylemeliyim. Ancak "Kahraman Anlatıcı" ağzıyla yazman, yapacağın betimlemeleri kısıtlıyor. "KsKs" gibi süslemeleri kendim de kullanmayı severim ancak bunlar rp'nin havasını bozmuş gibi. Son olarak dersten kopmamalısın. Notum 7!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55623
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePtsi Nis. 06 2009, 11:19

Büyük Salon’dan çıktıktan sonra Kyndra’yı düşünmeye devam etmiştim. Nerede olabileceğini, hangi derslere girdiğini merak ediyordum. Ders programımı çantamdan çıkartmıştım. Dersin Karanlık Sanatlara Karşı Savunma olduğunu görmüş ve yolumu ona göre belirlemiştim. Aklımdaki yüzler birbirine karışmış ve karşıma Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü; Anakin Lâérod gelmişti. Derin bir iç çekmiştim. O profesörden korkmuyor olabilirdim fakat bayılıyor da değildim. İlk derse girememiştim. Ancak sert bir profesör olduğunu duymuştum. Ne kadar doğruydu bunu bilmiyordum. Zaten profesör sırf sert diye ondan çekinecek ya da korkacak halim yoktu. Profesör gibi saygın kişilerden ürkmek benim alışkanlığım değildi.

Düşüncelerim arasında dolaşırken, fark edemediğim bir şekilde yok kat etmiştim. Başta nerede olduğumu görememiş olsam da; Sihir Tarihi dersliğini önümde gördüğümde 1 Kat fazla çıkmış olduğumu fark etmiştim. Bu alışkanlık bedenimi yeni ele geçirmişti. Düşüncelerim çok fazlaydı ve onları düşünürken önümdekileri görmez oluyordum. Fark etmeden 1 kat çıkmış ve bacaklarımın yorgunluğunu yeni yeni fark etmeye başlamıştım. Suratımı asarak hareket eden merdivenlere gerisin geri dönmüş ve 1 kat aşağıya inmiştim. Neyse ki inişlerin çıkışlara kıyasla daha rahat olduğunu düşünüyordum.

1. Kat’a en baştan geldiğim de kendimi Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliğine doğru çevirmiş ve adımlarımı sıklaştırmıştım. ‘Ne olur ne olmaz’ diyerek bakışlarımı saatime kaydırmıştım. Geç kalmak istemezdim. Diğer öğrencilere kıyasla bu benim ilk dersimdi. İlk derslerimde ise geç kalmak beni garip hissettiriyordu. Saatimden güzel haberi aldıktan ve elimi kapı tokmağına atıp kapıyı araladıktan sonra gözlerimi sınıfa dikmiştim. Fazla kalabalık olmadığını ve bu sayede gerektiğinden biraz daha erken geldiğimi görmüştüm. Gözlerim tekrar Kyndra’yı daha sonra ise Destiny’yi aramıştı. İkisini de göremedikten sonra bir derin iç çekiş daha yaşamış ve sınıfın içerisine girmiştim. Orta sıralardan birisine geçtikten sonra, omzumda yük yapan çantamı masamın üzerin bırakmış ve garip bir eda ile etrafımdaki öğrencilere bakmıştım. Birkaç 1. sınıfın oluşturmuş olduğu grubun tam ortasına daldığımı fark etmiştim. Yandan gülümsedim. 1. sınıftayken nasıl bir çocuk olduğumu düşünüyordum. Cılızdım, çekingendim ve korkağın biriydim. Gerçekten ilk kez o zaman yalnızlığın tadını almıştım. Okul sonrasında anneme veya babama gidemezdim. Yaşadıklarımı anlatamazdım. Bu koca yatılı okulda sığınacağım bir arkadaşım da yoktu… Hayatıma işte o anda başlamıştım. Zorlukları tek başıma öğrenmiş, tek başıma kendimi doyurmuş hatta hasta olduğum zaman revire gitmek yerine kendimi tedavi etmeye çalışmıştım… Çocuk olamadan çocukluğumu bitirmiştim…

Cılız bir ses işitmiştim ve sesin kaynağına bakmak amaçlı gözlerimi çevirmiştim. Küçük bir çocuğun sesini duyurmak için yapmış olduğu çalışmaya bakıyor ve kıkırdıyordum. Ah, ortak dersleri hiç sevmiyordum! Deneyimsiz küçük sınıfların o küçük cılız sesleriyle bizi uyarmaya çalışmalarına gülesim geliyordu. Olmayan bir tehlikeyi körüklüyorlardı; bu ise benim açımdan gereksizdi.

Profesörün sert bir şekilde sınıfa girmesinin ardından sırtımı dikleştirmiş ve elimdeki asayı masamın üzerine bırakmıştım. Kaşlarımı çok az çatmış ve profesörü süzmeye devam etmiştim. Profesörün asasını çıkarttığını, tüm sınıfın –genellikle küçüklerin- nefeslerini tuttuğunu fark etmiş ve aniden kulağıma gelen kükremeyle yerimden sıçramıştım. Profesörün sinirli olduğunu fark etmiştim; fakat sinirini öğrencilerinden çıkartmasını doğru bulmamıştım. Muggle okulunda bunları çok fazla yaşamıştım. Bu yüzden ilk sıçrayışımdan sonra kulağıma gelen bağrışmaları duymazdan gelmiştim. İş ‘sözde’ tehdit kısmına geldikten sonra bağrış bölümünün sona erdiğini fark etmiş, bakışlarımı tahtaya çevirmiştim.

‘Sersemlet’

Harika! Büyü yapacağımızı fark etmiş ve derin bir iç geçirmiştim. Büyü yapmak istemiyordum, onlardan –bazıları hariç- nefret ediyordum. Büyücü olmayı ben istememiştim, bu yüzden de büyü yapmanın çocukça geldiğini düşünüyordum. Öyle olmadığını biliyordum. Fakat nedense her seferinde yapmaktan kaçınıyordum. Bu derste ne bahane bulacaktım acaba? Asamı mı kurmalıydım?

Bir kızın bu büyünün ne işe yaradığını söylemek amaçlı ayağa kalktığını görmüş ve kulağımı ona vermiştim. Elbette ki bu büyü ne işe yarardı bilmiyordum! Büyüler hakkındaki bilgilerimin çok az olduğunun farkındaydım ve bu sınıfta kalıp Hogwarts’ta bir sene daha okumak istemiyorsam, bunları kısa bir süre içinde öğrenmeliydim. Aklımda tekrar Kyndra’yı getirmiştim. Belki o bana yardım edebilirdi? Evet, bu hoş olurdu. Fakat bırak büyü öğretmeyi, ona ‘merhaba’ demek için bile uğrayamıyordum. Hogwarts kocaman bir okuldu ve ben kendimi karınca gibi hissediyordum. Kyndra’mı hiçbir yerde bulamamıştım. Ne akşam şölenlerinde, ne sabah kahvaltılarında… İçten içe başının dertte olduğunu kafama sokmuş, kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. Ah, onu ne çok özlemiştim!

Düşünce âlemimden tekrar fırlamış ve gözlerimin önünde tahtadan yapılmış bir düello makinesinin belirdiğini fark etmiştim. Şaşkınlığımı gizleyememiştim. Gözlerimin fal taşı gibi açılmasına izin vermiş fakat kendime geldiğimde bunu kesmiştim. Ne kadar aptalca olduğunu kabul ediyordum. Profesörün uyarısını dikkate alarak kollarımı masanı üzerinde kavuşturmuş ve başımı kollarımın üzerine bırakmıştım. Gerçekleşecek olan düelloyu izlemek üzereydim ki 1 saniye içerisinde sınıfın içerisinin kırmızı bir ışıkla aydınlandığını görmüştüm. Işıktan korunmak için gözlerimi ellerimle siper etmiş ve olacakları her ne kadar tam olarak göremesem de izlemeye başlamıştım. Bu düello makinesinin önüne ben geçsem, 5 saniye dayanabileceğimi düşünmüyordum. Şu ana kadar yaptığım tüm büyülerin, ne olduğunu düşünsem, rezil bir duruma düşerdim. Bu konu hakkında kökten bir çözüm uygulamalıydım. Büyü çalışmaya başlayarak işe koyulabilirdim…

Çatışma sona ermişti… Profesörün sınıfa bir şeyler söylemesi ve ödevimizin ‘Bu büyü çalışmak’ olduğunu söylemesi üzerine başımı kollarımın üzerinden kaldırmış ve çok fazla ışığa maruz kalan gözlerimi ovuşturmuştum. Büyüyü sınıf içerisinde yapmadığımıza seviniyordum… Asamı çıkartmış olduğum gibi cüppemin içerisine geri koymuş ve çantamı omzuma tekrar yüklemiştim. Sıradaki dersimi işlemek üzere Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğini terk etmiştim. Değişik bir ders işlediğimi düşünüyordum; bir daha işlemek ister miydim, bunu bilmiyordum…


NOT*** Gidişat ve akıcılıkta sorun yok. Fakat sürekli kullandığın "-mıştım, -miştim"ler okuru soğutuyor. Ayrıca "Kahraman Anlatıcı" ağzıyla yazdığından betimlemeleri göremiyoruz. Daha iyi olabilirdi; notum 7!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56411
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left5/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left5/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (5/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePtsi Nis. 06 2009, 14:45

Çekimser adımlarla dersliğe doğru ilerliyordu. Bir süre önce kendini yeni profesöre alıştırmaya çalıştıysa da son günlerde Lâérod'un çok öfkeli olduğunu duymuştu. Haksız da sayılmazdı,Bilgi Süpürgesi'nde Morwen'in kaçırılmasıyla ilgili haberi okumuştu. Emin olamıyordu ama profesörün de bu konuyla az çok ilgisi vardı. Morwen'e geline,onu pek tanımıyordu. Fakat;elbette kaçırılmasına üzülmüştü,daha ziyade şaşırmıştı. Hogwarts sınırları içerisinde böyle bir olayın nasıl gerçekleştiğini hala anlayamıyordu.

Güncel olaylardan uzaklaşıp derslikten içeri adımını attı. Fazla kalabalık değildi,belki de Destiny erken gelmişti. Genelde hep geç kalırdı. Sırf profesörden çekindiği için erken gelmeye özen göstermişti. İşe iyi tarafından bakmaya çalıştı,bu vesileyle daha düzenli bir öğrenci olabilirdi. Veya tam tersi,dersten tamamen soğuyabilirdi. Boş bulduğu bir yere oturdu. Sınıfın git gide kalabalıklaşmasına rağmen ortama sessizlik hakimdi. Kesinlikle nadir rastalanan bir durum! Arka sıralardan birinin yüksek sesle şarkı söylemesiyle o kısacık anın büyüsü bozulmuştu. Gözlerini devirdi,ne saygısız insanlar vardı! O esnada aceleyle dersliğe giren,alt sınıflardan olduğu konusunda tahmin yürüttüğü bir öğrenci profesörün sinirli olduğuyla ilgili birşeyler geveledi. Eh,aksini beklemiyordu zaten...

Profesör gerçekten de korkunç görünüyordu. Kelimenin tam anlamıyla çökmüştü! Kıpkırmızı olmuş gözlerini biraz daha zorlarsa ateşler saçabilirdi. Hiç birşey olmamış gibi davranmaya çalışsa da öfkesini gizlemek konusunda son derece başarısızdı. Derse giriş yapmak üzere elini cüppesinin cebine attığı gibi asasını çıkardı. Göz ucuyla -özellikle birinci sınıfların- oturdukları yerde büzüldüklerini fark etti. Öğrenciler tarafından nefret ve korkuyla anılmak,profesörün patlamasına neden oldu.

-Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı.

Böyle kükremeye devam ederse nasıl sokabilirlerdi ki? Hemen hemen herkes ortamın gerilmesinden rahatsız olmuştu. Profesör bağıra çağıra birşeyler daha söylemişti ama Destiny dinleyecek durumda değildi. Kafasını tamamen başka yerlere vermeye çalışsa da,yapamıyordu. Geçen ders baş gösteren korku,yerini öfkeye bırakıyordu. Bu derse daha ne kadar tahammül edebileceği konusunda en ufak fikri yoktu. Bir ara profesörün "çatır çatır" çatlama sözüne takıldı. Mecaz anlamda söylemişti,değil mi? Yoksa...? Başını iki yana sallayarak düşüncelerinden sıyrıldı. Profesörün öfkesi dinmiş olacak ki asasını doğrultup tahtaya önceden duyduğu bir büyü yazdı.

'Sersemlet'

Cüppesinde Ravenclaw arması göze çarpan bir öğrenci açıklama yapmaya başladı.

-Sersemlet , yada Stupefy rakibimize çarptığında...

Ah,derse ne meraklı kız! Tamam,gerçekten zevkli olan dersler vardı ama kim
bu profesörle ders işlemek isterdi ki? Hiçbir anlam veremiyordu. Bu esnada öğrencinin sözünü bölerek lafa karışan profesörün söylediklerini kaçırmıştı. Rakibin bayılmasıyla ilgili birşeyler söylemişti galiba? Duyamamış olsa da az sonra uygulamalı olarak görecekti zaten. Profesörün aniden pencereleri kapatması ve ortaya son model bir düello aracı,robotu -her neyse işte- getirmesinden bu kanıya varmıştı.

-Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor !

'Şaka ediyor olmalısınız!'

Öldüren Lanet mi? Sınıfın ortasında bunu kullanmayacaktı herhalde? Yasal olduğunu sanmıyordu. Öyle olsa bile,olmamasını umuyordu. Kafasına takılan sorunun cevabını çok geçmeden aldı. Tüm sınıfı yeşil ve kırmızı ağırlıklı rengarenk ışıklar kaplamıştı. Sıkıca gözlerini yumdu. Görmek istemiyordu. Kulağına çalınan sesler çok rahatsız ediciydi. Birden şiddetli bir patlama sesi duydu. Ne? Ne oldu? Saçma olduğunu bildiği halde profesörün patlamış olma ihtimalini düşündü. Yavaşça gözlerini araladı. Az önce makinanın durduğu yerde yalnızca kırık parçalar vardı. Yüzündeki şaşkın ifadeyi hala atamamıştı. 'Stupefy' komutu robota değil de kendisine verilmişçesine sersemlemişti.

-Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize ...

Bugüne kadar asa kullanmaktaki yeteneklerini sergilemek istemişti hep,düello kulübüne katılma fikri ilgi çekiciydi. Fakat bu dersten sonra,eline asa alma hevesi bile sönmüştü. Kendisi gibi şoke olmuş öğrencilerin ardından derslikten ayrıldı.



NOT*** Yakalayabildiğim tek yazım hatası harf eksikliği ki bunun klavyenle ilgili olduğunu düşünüyorum. Okurken kendini sınıfta hissettiren ve alaycı tavrıyla eğlendiren bir rp; notum 10!



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elrond Phelps
Gryffindor 3. Sınıf & Bina Başkanı
Gryffindor 3. Sınıf & Bina Başkanı
Elrond Phelps


Mesaj Sayısı : 17
Nerden : Monte Carlo
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
RP Sevgilisi : Yok.
Asa : Sonsuzluğun Mührü
Evcil Hayvan : Ares ( Köpek )
Galleon : 55093
Kayıt tarihi : 04/04/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePtsi Nis. 06 2009, 17:13

"Beni anladın mı pislik ?"

Elrond üçüncü sınıf bir Slytherinli'yi cüphesinden kaldırarak duvara dayamıştı ve susuzluktan kan kırmızısı olan göz bebekleriyle onu süzüyordu. Az önce onu birinci sınıf bir Gryffindorlu'ya karışırken görmüştü ve kendi yaşıtlarıyla uğraşmasının daha adilhane olacağında karar kılmıştı.

Çocuğu serbest bıraktı ve koşar adım ondan uzaklaştığını farketti. Ardından sırtını dönüp duvara yaslandı. Paşparmağı ve işarete parmağıyla burun kemiğini tutup derin bir nefes aldı. Sinirlendiği zamanlar dişlerini karşısındakinin boğazına yapıştırmamak için kendini zor tutuyordu ve bu durum gün geçtikçe daha can sıkıcı bir hal alıyordu. Bu konuyu Robert'la konuşmalıydı.

" Onun bunun evladı ! "

Elrond bu sesle birden yapıştığı duvardan fırladı. Anakin sınıfa girmek üzereydi. "Lanet olsun." diye hırladı Elrond ve aradaki mesafeyi vampirlik güçleri sayesinde bir saniyede kapatıp ondan önce sınıfa girdi. Böyle tecrübeli bir büyücünün bunu farketmesi gerekiyordu ama Elrond onun yüzünü görünce kendisini farkedemeyecek durumda olduğunu anladı ve hemen sınıftaki yerini aldı.

Anakin sınıfa girdiğinde yüz ifadesi değişmemişti. Masasına doğru ilerlediğinde ise bu durumu herkes sezmiş ve sus-pus olmuştu. Az sonra olacakları merakla beklerken kıyamet koptu.

" Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı."

Elrond biraz ürkerek tek kaşını kaldırdı ve kendi kendine fısıldadı.

"Gerçekten mi? Sözlerinden öyle anlaşılmıyor."

Anakin'in sert bakışları bir saniyeliğine de olsa Elrond'a kaydı. Gerilerek istemsiz bir şekilde dişlerini gösterdi ona. Ama bu bir meydan okuma değildi. Sadece korku belirtisiydi. Çünkü birden aklına Anakin'in de bir kurtadam olduğu gelmişti. Anakin bunun üstünde fazla durmamışa benziyordu. Tekrar sınıfa döndü ve konuşmaya devam etti.

"Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşiceksiniz ! Ama o ben değilim
sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin "
Çatır , Çatır " çatlamasına yeter ! "


Elrond bu defa ihtiyatlı davranarak zihninde konuştu. İyi bir zihnefendar olabilrdi ama bir vampirin zihnine girmek için bu yeterli değildi. "Çelişki yaşıyorsun ihtiyar. Az önce size zarar vermeyeceğim dedin, şimdi kemiklerimizden bahsediyorsun." Elrond bunları düşündükten sonra kafasında bir muhakeme yaptı ve onu etkisiz hale getirmek için bir hamle yapmaya karar verdi. Onun kadar güçlü olmayabilrdi ama şüphesiz daha hızlıydı. Tam yerinden sıçramak için pozisyon almıştı ki amcasının da bir vampir ve aynı zamanda iyi bir büyücü olduğu ancak Anakin'i yenemediğini anımsadı. Huzursuz bir şekilde tekrar sıraya yayıldı. Bu esnada Anakin geçen ders olduğu gibi çalışacakları büyüyü tahtaya yazmıştı ve çoktan cevabı vermeye çabalayan bir Ravenclawlı'nın sözünü kesmişti. Elrond sessizce kıkırdadı ama kıkırtısı daha önce görmediği bir şeyin sınıfın ortasında belirmesiyle yarım kaldı. Sıranın üstüne eğilerek dikkatle makineyi incelemeye koyuldu. Bir savaş makinesi ya da o tarz birşeyi andırıyordu. Üstünde üç asa vardı ve işlevlerini tahmin etmek için kesinlikle dahi olmak gerekmezdi.

Birden sınıf her renkten ışıklarla süslenmeye başladı. Makine Anakin'e saldırıyordu. Elrond, Anakin'in bunu uygulama yapmak için getirdiğini anladı ve büyüleri nasıl savuşturduğunu izledi. Anakin birden sendeleyince makine bu fırsatı değerlendirerek ölümsüz laneti çaktı. Ama Anakin bunu usta bir şekilde savuşturarak makineyi sersemleterek havaya uçurdu.

"Vahoov ..."

Elrond gerçekten hayran kalmıştı. Üç kadavra laneti ... Bunları savuştururken biraz güçlük çekse de her yiğidin harcı olmadığını biliyordu Elrond. Ama bu övgü dolu düşünceleri Anakin'in yaptığı açıklamalarla bölündü.

" Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm. "

"Farkettik dostum."

Elrond'un yanındaki kız cilveyle kıkırdadı ama o sadece gülümsemekle yetindi. Öfkesini kusan büyücü ise bunu duymamış olsa gerekti ki kafası hala gövdesi üzerindeydi Elrond'un.

" Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize .. "

Anakin'in sınıfı terketmesi üzerine sıradan doğrulan Elrond bir an durup dersin nasıl geçtiğini anlamadığını farketti. Her şeye rağmen adrenalin doluydu. Tıpkı onun düşlediği gibi ! Ders kitabını sırasından alıp asasını elinde çevirerek sınıfı terketti Elrond.


NOT*** Ders öncesi kısım gelecek rp'yi gösteriyor: "Hızlı ve Öfkeli!". Okurken kendimi sınıfta hissettim. Biraz daha uzun tutsan fena olmazdı; notum 10!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jack William Bennet
Süper Aktif Role Player
Jack William Bennet


Mesaj Sayısı : 2168
Yaş : 28
Nerden : :: Roma ::
Tarafı : :: Tarafsız ::
Kan Durumu : :: Safkan ::
RP Yaşı : :: 14 ::
Patronus : :: Büyüyünce İnşallah... ::
RP Sevgilisi : :: Demetria Andié ::
Asa : :: Kayıp Büyü ::
Evcil Hayvan : :: Baykuş Wood ::
Özel Yetenek : :: Eheey öğrenciyim benn x( ::
Galleon : 56023
Kayıt tarihi : 18/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left5/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left5/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (5/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePtsi Nis. 06 2009, 18:00

" Onun bunun evladı ! " Bu sesler KSKS sınıfının bulunduğu koridor boyunca yürürken kulaklarına geliyordu Jack'in. Profesör Skywâllér'in sesine benziyordu. Acaba kim adına sayıklıyordu? Bunun merakıyla beraber bir sarhoşmuş gibi bir oraya bir buraya süzülerek ilerledi. Profesörün arkasından geldiğini görebiliyordu. Yüzüne baktığında, o eski lakabıyla Arathorn'un kızgın ifadesi görülüyordu. Ona bakınca irkildi ve birden kendini birkaç saniye içerisinde öleceğini zannetti. Sanki eski Arathorn geri dönmüştü. Birden bu duygulardan vazgeçti ve sınıfın kapısını geçtiğini fark etti. Uyandığından beri üzerinde bir sarhoşluk duygusu vardı. Koridorda attığı adımların tersine doğru adım atmaya başladı. Bu sefer sınıfın kapısına vardığında profesörün sınıfa girmeye hazırlandığını fark etti. Profesör ona çok sevimli olmayan bir gülümsemeyle bakış attı ve 'Bir daha olmasın!' dercesine bir bakış atarak Jack'in sınıfa girişini izledi. Ardından kendisi de girdi. Sıraların arasına girerken omzunun üstünden baktı ve kızgınlığı tamamen olmasa da yatışmış olan Profesör Skywâlkér'ın masaya kitaplarını koyduğunu gördü. Kendisi de en arkadan bir sıra seçti. Burada Jack gelmeden önce neler olmuştu, gürültü mü vardı yoksa sessiz miydi? Merak ediyordu...

Profesör sandalyesine oturduktan sonra gülümsemek istermişçesine ağzını oynattı fakat başaramadı. Sandalyesinden kalktı ve asasını havaya kaldırdı. Bazılarından hıçkırık benzeri sesler geliyordu. Profesör buna sinirlendi ve sıralara doğru dönerek " Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayacağımı. " Bu sırada dişinden çok rahat duyulabilecek gıcırdamalar çıkıyordu.
" Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşeceksiniz ! Ama o ben değilim sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin çatır çatır çatlamasına yeter ! " Koca aptallar, çatır çatır çatlama; ne demek istiyordu profesör? Ondan korkmaya başlamıştı. Ancak bunu fazlasıyla belli ederse başına geleceklerin sorumlusu Jack olurdu. Bu yüzden sakin bir tavıra bürünerek profesöre dikkatle izlemeye koyuldu. Şimdi de asasını tahtaya doğru doğrulttu. Tahtada yazan yazı ise " Sersemlet " idi. Neydi bu'Sersemlet' ?Profesör de bunu hatırlamak istercesine parmağını başına doğru götürdü.

Jack bir kızın parmak kaldırdığını gördü ve profesörün de ona söyle dercesine bir bakış attığını fark etti. " Sersemlet , yada Stupefy rakibimize çarptığında "derken profesörkızın sözünü kesip lafa daldı. " rakip 5 - 10 dakika boyunca bayılır. Teşekkürler. " Neye teşekkür ediyordu, kız bir şey söyleyememişti ki...

Profesör asasıyla camları kapadı ve bir doğrultmayla önünde beliren makineye baktı. Merak etmişti Jack, diğerleri gibi. Daha önce derslerde böyle bir şey yapıldığı görülmemişti. Daha sonra profesörün elinde üç asa belirdiğini gördü. Profesör de beklenen açıklamayı yapmaya koyuldu. " Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor ! " demesinden sonra gülmeye başladı.

Daha sonra ne olduğunu çok zor anlayan Jack, sınıfın değişik renklerle bir yanıp bir söndüğünü gördü. Profesör sınıfın önüne geçmiş makineyle düello yapıyordu. Üstüne gelen büyülerden ustaca kurtuluyor, bundan sonra kendisi makineye büyü yapıyordu. Sınıf büyük bir coşkuyla Profesör Skywâlkér'ı izliyordu. Bir an profesör dengesini kaybetti ve makine fırsat budur dercesine üç asasıyla Skywâlkér'ın üstüne Öldüren Lanet fışkırttı. Daha sonra dengesini yeniden kazanan profesör makineyi çökertmeyi başardı. Şimdi ışıklar eski düzenindeki gibi yanıyordu.

Aslında tüm bunları hiçbir öğrencinin görmemesi gerekiyordu. Ancak Jack gözlerini hafif açarak olan biten her şeyi gördü. Profesör de görmeyenlere " Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm. " Sinirliydi ve makine üzerinde sinirini attı. Profesörün yüzündeki gülümseme gitti ve ağzından şunlar çıktı. " Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize .. " Profesörün verdiği ödevi de öğrenince sınıfın kapısının yolunu tuttu ve profesörle birlikte sınıftan ayrıldı.

Koridorda yürürken profesörün yanından hızlı adımlarla geçtiğini gördü. Önünde ve arkasında şüphesiz Ravenclawlı öğrencilerin ders hakkında konuşmaları, Slytherinlilerin onlarla dalga geçmesi ve Gryffindor'un cesurluğu hakkında konuşulanlar kulağına geliyordu. Jack ise biraz daha yavaşlayıp Slytherinlilerin arasına karıştı ve Salon'a doğru onlarla birlikte yürüdü.


NOT*** Yazdıklarında Anakin'in rp'sinden kopamıyoruz. Senden fazla şey katmamışsın. Ancak kötü bir rp diyemeyiz. "durdu, yaptı, etti"li cümleleri azaltırsan daha hoş gözükebilir; notum 8!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsakademisi.turkforumpro.com
Victoria Lynn Enfield
Slytherin 3. Sınıf
Slytherin 3. Sınıf
Victoria Lynn Enfield


Mesaj Sayısı : 103
Nerden : Londra
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
Asa : Sinsi Soy
Galleon : 55560
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePtsi Nis. 06 2009, 18:34

Karanlık düşünceler...Bir türlü gülümsemeyen umutlar...Onu , en acı yerinden vuran yalnızlık... Tüm bunlarla yaşadığı bir karmaşa okyanusunda boğulmak üzereydi. Kimi zaman çekip gitmek istiyordu bu yerden. Ama içindeki bir parça sevgi , ona ' kal ' diyordu. Daha henüz yeni uyumuştu sanki. Kuş tüyü yastığına , sanki onu kurtaracak bir şeymiş gibi sarılmıştı ve ısınmıştı. Şimdi uyanmak onun için çok zor ve sinir bozucu olacaktı. Zaten dün geceden kalmış o kadar sinir varken...

Uyanmıştı. Ancak gözlerini açmak , sanki bir işkenceydi. Hiç istemeyerek gözlerini araladı ve çevresine bakındı. Yatakhane boştu. Bu ona bir parça mutluluk vermişti. Yavaşça yatağından kalktı ve giyindi. Dün geceden hatırladığı kadarıyla ilk gireceği ders Karanlık Sanatlara Karşı Savunmaydı. Aklındaki onca karmaşık düşünceyi de yanına alıp koridorlarda yerini aldı. Herkes birbiriyle aptalca selamlaşıyordu. Evet , yalnızlık acı verici olsa da , aptalca değildi. Ortak salonda kahvaltısıyla epey oyalanmıştı. Yemekle yememek arasında epey gidip gelmişti. Yarım yamalak bir karın doyurmayla beraber Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğine yol aldı. Henüz kimse yok gibiydi. Bir süre sonra sıralar tek tek dolmaya başladı.

Profesör , içeriye adım atar atmaz sınıfta birkaç kişi nefesini hiç bırakmayacakmışçasına tuttu. Anlaşılan profesör , birkaç kişi üzerinden hala 'kara büyücü' etkisini atamamıştı. Victoria ise kimseden korkacak değildi. Hem bir kara büyücü onu öldürse veya zarar verse bile kimin umurunda olur ki ?

Profesör , bu stres dolu birkaç dakikanın ardından sinirli görünüyordu ve" Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size bir şey yapmayacağımı. " diye patladı. Anlaşılan öyle sinirlenmişti ki , dişlerinden epey gıcırtı geliyordu. Ne gerek vardı ki ortamı germeye ? Zaten eski kara büyücü birinin böyle bağırması pek normal değildi. Daha sonra profesör tahtaya yöneldi ve asasıyla ' Sersemlet ' yazsının belirmesine sebep oldu. Victoria , bu büyüyü birçok kere duymuştu. Birden Rawenclaw’dan bir kız elini kaldırdı ve konuşmaya başladı. " Sersemlet , yada Stupefy rakibimize çarptığında... “ diye başladı . Ancak profesör lafa atladı.” ...rakip 5 - 10 dakika boyunca bayılır. Teşekkürler.” Ne gerek vardı sanki ? Victoria , o kızın ne kadar sinirinin bozulduğunu tahmin edebiliyordu. Eğer aynı şey Victoria’ya yapılmış olsaydı laf atmadan duramazdı. Tabii bu da binasına eksi puan getirirdi.

Anlamadığı bir nedenden dolayı profesör asasını sallayarak pencereleri kapattı. Asasını bir kez daha salladı ve tam önünde garip bir makine belirdi. Victoria daha önce hiç böyle garip bir şey görmemişti.

Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor !

Ne yapmaya çalışıyordu ? Hiç akıllıca değildi açıkçası. Yani , ilk derste onun hakkında pozitif izlenimleri olsa da , bu izlenimler devam ediyor sayılmazdı. Az sonra bu garip makinenin ne olduğu ortaya çıktı. Bu makine sayesinde tüm sınıf kırmızı , yeşil renklerle kaplanmıştı adeta. Herkes dört gözle onu izliyordu. Neresiydi burası ? Bir sirk mi ? Victoria iyice sinirlenmeye başlamıştı. Hafiften sinirine hakim olamayarak göz ucuyla olanları izliyordu. Profesör , şimdi elinde bulunan asalarla garip hareketlerde bulundu.Derken garip makine olduğu yerde patladı. Victoria yüzünü buruşturmuş , olanları izliyordu. “ Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm.


Bu büyü başka türlü öğretilemez miydi yani ? İlla bir patırtının olması mı gerekiyordu ? Bu ders hakkındaki düşünceleri artık olumsuzdu. Derslik resmen sirk alanına dönmüştü.

Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize ..

Victoria , yorgunluğunu ve olumsuz düşüncelerini de yanına alarak sınıftan çıktı. Kim bilir daha neler olacaktı ?



NOT*** Bunun üzerine aynı tarzda bir rp daha okursam depresyona girerim! Hayatı oldukça karamsar anlatıyorsun fakat bunu harika yapmışsın. Sadece biraz kısa olmuş; notum 10!



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Miselya Hotaru T. Takai
Parıldayan Role Player
Miselya Hotaru T. Takai


Mesaj Sayısı : 472
Yaş : 28
Nerden : Zor bir soru değil...
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 14
RP Sevgilisi : ***Lucas Tom Evans***
Asa : ***Uysal Benlik***
Evcil Hayvan : Güzeller güzeli kedim Kaysa
Galleon : 56079
Kayıt tarihi : 06/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left5/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left5/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (5/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimeCuma Nis. 10 2009, 18:12

Miselya, en sevdiği şarkıyı mırıldana mırıldana Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğine gidiyordu. Öğretmenine alıştım diyemezdi. Ama yinede ondaki birşeyler Miselya'yı kendisine çekiyordu. Aslında komiktide... Sınıfa girdiğinde sınıf oldıkça boştu. Belkide o erken gelmişti. Erken gitmeyi severdi. Böylece düşünmek için zamanı oluyordu. Sessizce - ya da o böyle sanıyordu - yerine oturdu. Miselya'nın mutluluğuna karşı profesör öyle değildi. Gözlerinden öfke kusuyordu.

" Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı. Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşiceksiniz ! Ama o ben değilim. Sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin Çatır , Çatır " çatlamasına yeter ! ''

' Ne, kimse böyle birşey demediki! Nereden uyduruyordu böyle şeyleri...' O anda Miselya'nın aklına profesörün zihin okuya bildiği geldi. Gerçeği söylemek gerekirse kıskanmadan edemedi. Asasını hızla çıkardıktan sonra tahtada bir yazı belirdi.

" Sersemlet "

'Sersemlet, sersemlet... Hey! Bu büyünün anlamını biliyordu. İlk defa...' Miselya, o sırada kendi binasından olan bir kızın parmak kaldırdığını gördü. Gerçi parmak kaldırmaktan çok, profesörün kendisini görmesi için çırpınıyordu. Sonunda profesör ona söz hakkı verdi. Miselya'nın da tahmin ettiği gibi büyüyü anlatmaya başladı. Tabii ki Miselya bunu dinlemiyordu. 'Her zamanki sıkıcı şeyler' deyip geçiyordu. O sırada önüne bir Düello makinesi geldi. Elinde tam 3 tane asa vardı.

" Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor ! "

' Öldüren Lanet mi? Sanırım korkmaya başladım. Profesör galiba ateşim çıkıyor, ben dışarı çıkabilir miyim? Ya da bana bundan nasıl kaçabileceğimi söyleyebilir misiniz?' diye düşündü, Miselya. Makine büyü yapmaya başladı. Profesör, büyük bir ustalıkla büyüleri boşluğa yolluyordu. Makine bir Öldüren Lanet yolladığında bile aynı ustalıkla büyüyü boşluğa yolladı.

" Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm. "

' Biraz mı? Bence bu birazı fazlasıyla aşıyor. Bir kere öldüren lanete ne gerek vardı ki!' Ders serslikten çıkmıştı.


" Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize .. "

Miselya, bu lafı duymazlıktan geldi. Ve sessizce sınıftan dışarı çıktı.


NOT*** Fazlasıyla yazım hatası var. Ayrıca kendi düşüncelerine yer vermemişsin. Biraz daha uzun tutsan fena olmazdı; notum 7!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cruciohogwarts.turkforumpro.com/
L.J. Maxine Blaikie
Gryffindor 1. Sınıf
Gryffindor 1. Sınıf
L.J. Maxine Blaikie


Mesaj Sayısı : 54
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Melez
RP Yaşı : 13
Asa : Titrek Zeka-En iyi büyü: Patronus
Evcil Hayvan : Rocco adında yavru bir Rottweiler
Galleon : 55426
Kayıt tarihi : 28/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimeCuma Nis. 10 2009, 19:30

"Ah"
Koridorda yankılanan küçük inlemenin dikkat çekmemesi için yalvaran bakışlarla kafasını kaldırdı. Merdivenlerdeki son basamağa takılma huyu sayesinde yere kapaklanmıştı. Bundan sonra merdivenden çıkarken, çantasını karıştırmamanın onun için daha faydalı olduğunu düşünerek soğuk zemine temas eden elleri yardımıyla doğrulup yerden kalktı. Yanından geçen Slytherin'lerin kahkahalarına aldırmamaya çalışarak çantasının içinden fırlayan tüy kalem ve iki tomar parşömen kağıdını alıp çantasına tıktı.

Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfına doğru ilerlemeye başladı. Yanından geçen birer ikişer öğrenciye aldırmıyordu. Hepsi arkadaşlarıyla muhabbet hâlinde güle oynaya sınıfa giderken, Maxine tek başına ve sol dizindeki acıyla yürüyordu. Sınıfa vardığında içerisinin hayli kalabalık olduğunu gördü. Çoğunluğun birinci sınıf olduğu tarafa doğru ilerledi ve kendini bir sıraya attı. Çantasını da her ders yaptığı gibi ayaklarının ucuna yerleştirdi.

"Evet, bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi daha." dedi kendi kendine. Bu öyle küçük bir fısıltıyla söylenmişti ki etrafındaki kimse onun söylediklerini duymadı. Her sınıfa girdiğinde olduğu gibi sırasının üzerindeki yazıları incelemeye koyuldu. Yine kazınan isimler, karşı binalara yazılan küfürler ve daha nicesi. Kafasını kaldırdığında tanımadığı bir çocuk, profesörün çok sinirli olduğunu ve birazdan sınıfta olacağını belirttiğini duydu. Eski bir katilin sinirli olması pek hayra alamet değildi. Ama onlara, eskisi gibi olmadığı garantisini de vermişti. Neler olacağını bilmeden beklemeye koyuldu.

Çok zaman geçmemişti ki profesör sınıfa ağır adımlarla girmişti. Çok da sinirli gözükmediğini düşünen Maxine, suratına bakınca yanıldığını anladı. Kafasını önüne doğru çevirdi ve karşısındaki duvarda ilginç bir şey bulma umuduyla -ki öyle bir şey yoktu- gözlerini oraya dikti. Profesör ilerleyip masasına oturduğunda Maxine gözlerini duvardan ayırdı ve profesöre doğru bakmaya koyuldu. Bu sırada ayak topuklarını hafifçe birbirine çarptırıyordu. Derken profesör asasını kaldırdı, Maxine ve sınıfın çoğunluğu irkilip büzüldüler. Ayağa kalktı ve çıldırmanın raddesinde gibi görünüyordu. Tükürükler saçarak

"Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı." diye bağırdı. Afallayan Maxine, tekrar karşıdaki duvara bir şey bulma umuduyla bakmaya başladı. Bu sırada profesör daha da şiddetli bağırmaya başladı. Onlara aptal oldukları gibi bir şeyler söylerken Maxine nefesini tutmuş bu bağırışın bitmesini bekliyordu. Bu süre zarfında duvara bakmaya devam ederse, gerçekten duvarda bir şeyler görebilirdi. Profesör daha sonra yerine oturdu ve asasını tahtaya doğrulttu, tahtada beliren yazıyı görmesi uzun sürmedi. Sonuçta tahtanın yarım metre ötesindeki duvara bakıyordu uzunca bir süre.




" Sersemlet "



"Sersemlet" büyüsü mü? Hayır, hayır... Max'in daha on üç yaşında birilerini sersemletecek gücü var mıydı acaba? O sırada bir kızın ayağa kalkıp büyünün ne işe yaradığını söylediğini gördü. Bu büyüyü duymuştu, yine de kızı dinledi.

"Sersemlet, yada Stupefy rakibimize çarptığında" demişti kız hevesle ki profesör araya girmişti. " rakib 5 - 10 dakika boyunca bayılır. Teşekkürler."
demişti. Tam onun ne kadar kaba bir adam olduğunu düşünüyordu ve birazdan kızın ağlayacağı gibi bir düşünce gözünün önünde belirirken -ki bu anda içi cızladı- profesörün sesi yumuşamış, kız da hiçbir şey olmamış gibi yerinde oturmaya devam etmişti.

Profesör asasını salladı ve bütün pencereler bir anda kapandı, bir asa sallamasıyla da bir düello makinasi yanına gitmişti. Maxine düello makinasına ve ellerindeki üç asaya dikkatle bakmaya başlamıştı ki profesörün sesiyle kendine gelmişti.

"...görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor !"

Öldüren Lanet bile kullanabilen makinayla aynı ortamda bulunmak garip bir duyguydu, içi ürperdi ve sırasıyla bir bütün oluşturacak şekilde başını eğdi. Bir anda her yerden ışık hüzmelerinin geçtiğini gördü. Sırasıyla daha da bütün olarak, bir yandan da iri iri açılmış gözlerine hayret ederek karşıdaki düelloyu izliyordu, dört asadan da büyüler fırlıyordu. Saha sonra üç tane yeşil ışığın fırlayıp profesöre doğru gittiğini gördüğü anda gözlerini kapattı. Bu kadarı yeterliydi onun için. Gerisini görmese de olurdu derken, merakına yenilip gözlerini açtı. O anda bir şeyin havaya fırladığını ve artık ışıkların yanıp sönmeyi kesmiş olduğunu fark etti. Bir yerden profesörün sesi geliyordu:

" Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm. Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize .. "

Ne ara düello makinası sersemlemişti? Bu anı görememenin verdiği üzüntü, bir de geçen garip dersin şaşkınlığı ile kendini sıradan attı. Zaten hiçbir şey çıkarmadığı çantasına tekrar eline aldı ve profesörün bahsettiği Düello Kulübü'nü düşündü. Birinci sınıfları almazlardı herhalde. İçi karışık duygularla çalkalanırken sınıftan çıktı.



NOT*** Bence sınıfın yanlış verilmiş. 2 ya da 3. sınıf sana daha uygun olur. Fazlasıyla kullandığın "mıştı - mişti" tarzı fiiller düzeni bozmuş; notum 8!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dinah Bones
Daima Hazır Role Player
Dinah Bones


Mesaj Sayısı : 446
Yaş : 27
Nerden : İstanbul
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
RP Sevgilisi : ... (Yok)
Asa : Adil Asalet
Evcil Hayvan : Euryale - Kar Baykuşu
Galleon : 56502
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left15/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (15/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left15/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (15/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePtsi Nis. 13 2009, 19:01

"Yeni bir gün."
Bunlar, uyanır uyanmaz ağzından dökülen ilk sözcüklerdi. Ender rastlanan bir şekilde (en azından Dinah için) bu sabah n'olduysa beklenenin çok ilerisinde bir saatte kalkmıştı. Bu şaşırtıcı olmasına rağmen ilk defa bundan çok memnundu. Genelde erken kalkar odasında oturur ya da etrafı dolaşırdı. Çok açsa kalvaltıya inerdi. Şimdi ise canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Gün boyu uyuşuk olmayacağına emindi. Uykusu gelmiyordu şu anda. Sadece oturup dinlenmek istiyordu. Bütün gün odasında oturmak. Yatmak, dinlenmek, kitap okumak... Ne keyif. "Ne yazık ki bu imkansız. Koca bir günü öğrencilere tatil yapmalılar." diye düşündü yatağında doğrularak. Bağdaş kurup oturdu. Örtüyü iyice çekerek üstüne aldı. Çevresine bakıyordu. Onu tanıyan diğer Gryffindorlar da geç kalkmasını garipsemiş gibi görünüyorlardı. İyi anlaştığı bir kız yanına gelip onunla alay etti.
"Günaydın uykucu. Bir kere de erken kalksan." hafifçe sesini düzelterek ciddileşti. "N'oluyoruz? Geç kalkmışsın bakıyorum. Hayret valla ama sabah uykusu yaramış çok neşeli görünüyorsun." dedi ve gülümsedi.
Dinah da gülerek cevap verdi:
"Normalde böyle olmadığını iyi biliyorsun, sarışın. Sadece biraz geciktim o kadar. Ama evet, haklısın. Böyle günlerde daha bir neşeli oluyorum." dedi ve gerinerek esnedi.
"Ağzını kapa da sinek kaçmasın?" dedi kız, gülerek.
"Güleyim bâri." dedi Dinah da dalga geçerek. Artık uykusu hiç kalmamıştı. Bir an önce derse gitmek istiyordu. Bir sıçrayışla yataktan kalktı ve hızlı hızlı giyinmeye koyuldu. Aklında Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi vardı. Bugün ilk olarak ona girecekti ve profesörden dolayı oldukça heyecanlıydı. İlk dersleri fena geçmemişti. O profesörü göz önünde bulundurursak oldukça güzel geçtiği söylenebilirdi. Neyse... Şimdi yeni derse odaklanmalıydı. Eşyalarını kaptığı gibi Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliği'ne koştu. Merdivenlerden koşarak inerken az kalsın aşağı yuvarlanıyordu. Kitaplarından birini düşürmüştü ama hemen onu yerden alıp koşmaya devam etti.

Sınıfa vardığında çevreyi kolaçan etti. Gözleri ister istemez profesörün masasına doğru kaydı. Sınıfta değildi. İyiye işeret. Geç kalmamıştı. Teker teker öğrencilere baktı. Herkes halinden memnun gözüküyordu. Çokluk gülüp eğleniyorlardı ya da bugün Dinah'ın iyimserliği tutmuştu ki her şey ona çok güzel görünüyordu. Öğrencilere bakmasının bir diğer sebebi de boş sıra aramasıydı. Genelde erken kalkmasından böyle bir sorun ortaya çıkmazdı. Bir günden bir şey de olmazdı, neyse. Omuzlarını silkerek yavaşça, fazla dolu olmayan sıralardan birine oturdu. Bir yanında Hufflepuff'lı bir çocuk diğer yanında ise Slytherin'li bir kız vardı. Ne sinir. "Acaba ders sırasında ne gibi öfkelendirici hareketlerde bulunacak bu kız?" diye düşündü bıkkınlıkla, aldığı nefesi vererek. Ama bugün hiçbir durum onun moralini bozamazdı. Bugün, "Bayan Pozitif" rolündeydi. Elinden geldiğince çok gülümseyip insanlara olumlu davranacaktı ki haddini bilmez bir gerizekalı karşısına çıkıp onu "Sinir Küpü" haline getirmeyene kadar geçerli tabii.

O kitaplarını masaya yığarken tanımadığı bir öğrenci profesörün geldiğini haber verdi. Bir anda tüm sesler kesildi. Sınıfta çıt çıkmıyordu. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'da bu profesör geldiğinden beri mutlak bir sessizlik hakimdi. Profesör sınıfa daha yeni girmişti. Sinirli olduğu her halinden belliydi. Bir yandan da profesörün her hareketini gözden geçiriyordu. Asasını kaldırında bütün sınıf iyice sıralarına çökmüştü. Dinah buna bir anlam veremiyordu. Başını bir sağa bir de sola gevirerek arka sıralara baktı. Bazı öğrenciler haricinde tüm sınıfın verdiği tepki aynıydı. Dinah hemen yüzünü profesöre döndü. Yüzüne ani bir öfke parıltısı gelmişti.
"Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı."
Sesini bir yılandan atırt etmek için çok uğraşmak gerekirdi. O ne sinirdi öyle. Dinah biraz geri çekilerek sırtını sıraya yasladı. Dimdik duruşuna rağmen yüzündeki şaşkınlık bariz derecede belliydi.
Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşiceksiniz ! Ama o ben değilim
sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin "
Çatır , Çatır " çatlamasına yeter ! "

Zorlukla yutkunarak geri çekildi. Gözlerindeki öfke insanı korkutuyordu ama daha farklı olmakla birlikle Dinah'ın gözlerindeki ifadenin de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Profesöre aniden çok sinirlenmişti. Ayrıca ona karşı içinde hafif bir nefret de oluşmuştu. Ne hakla bir sınıfta böyle tehditler savurabiliyordu? Hiç acıma duygusu olmadan insanları öldürdüğü o mezarlıklarda ya da savaş alanlarında değildi artık. Eğer orayı tercih ediyorsa çekip gidebilirdi de. Burada bulunuyorsa öğrencilere birşeyler öğretmek içindi bu, oraya buraya saldırıp çevresine lanetler savurmakla olmuyordu bu iş. O da hafife alınacak değildi tabii ki ama kendisini öğrencelere sevdirecekse bunu güzel yoldan halletmeyi denese şu andakinden çok daha uygun bir şekilde karşılanabilirdi.

Asasını tahtaya doğrulttu. Tahtada aniden bir yazı belirdi ve bu yazı bile öğrencilerin hepsini heyecanlandırmaya yetmişti.
" Sersemlet "



Dinah'ın en çok öğrenmek istediği büyüler arasında yer alıyordu bu. Çok heyecanlanmıştı. Bir anda bütün sinirini üzerinden atıp derse odaklanmıştı. Son zamanlarda aklı fikri bu büyüdeydi. Bariz derecede belli değildi, hiç düşünmüyor ve söylemiyor olsa bile içten içe bu büyüyü öğrenip uygulamayı kafasına koymuştu. Bu ders de bunun için bir fırsattı. Önüne gelene de bu büyüyü uygulayamayacağına göre bu ders bunu denemek için biçilmiş kaftandı. O bunları düşünürken hangi binadan olduğuna bile dikkat etmediği bir kız söz almıştı. Ne için olduğunu hatırlamıyordu. "Herhalde soru sorucak ya da bu büyü üzerine bildiği bir şeyi söyleyecekti." diye düşündü. Dinlememesine rağmen profesörün sesini yumuşattığı gözünden kaçmamıştı. Büyünün adını duymasıyla beraber kaybolan az önceki düşünceleri yeniden yerlerini almışlardı. Bu sefer biraz hafifleyerek içine bir rahatlama duygusu yerleşti. Bazılarını düşünmemiş olmayı dileyerek derse odaklandı. Tekrar profesöre baktığında karşısında bir Düello makinesinin durduğunu görerek afalladı. Gözlerini kırpıştırarak makineye baktı. Üç tane asa bulunduruyordu. Hâlâ şaşkındı. Herhalde bunu ilk deneyen kurban, bir öğrenci olmayacaktı ki öğrenci olmayan birisi de bir makineye kurban gitmezdi.
" Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor ! "
Profesör bu sözün üstüne gülümsemişti. Tabii ya. Bu söz de tam gülümsenecek birşey değil mi? Öldüren Lanet'den bahsederken gülmek de ayrı bir marifet doğrusu. Üstüne üstlük bir de "Başınızı eğin" diyor. "Ne komik bir olay. Öyleyse biz neden gülmüyoruz?" diye geçirdi.

Makineye doğru bakıyordu. Bir anda ışık patlamaları etrefı sardı. Profesör hepsini ustalıkla yok ediyordu. Üç asadan da ardı ardına büyüler fışkırıyordu. Dinah hayret ve heyecanla olayları izlerken profesör dengesini kaybedince Dinah gözlerini daha da açtı. Bir makinenin bir insanı öldürdüğü görülmemişti. Yoksa görülmüş müydü? Emin olmamasına rağmen böyle bir şeyin imkansız olduğunu savunan Dinah, makinelerin ne kadar zeki olurlarsa olsunlar onların da insan elinden çıkma olduklarını bildiğinden telaşlanmayı gerek görmüyordu ki şimdi heyecanlanmıştı çünkü, üç asadan da aynı anda Öldüren Lanet fışkırmıştı. Herkes nefeslerini tutmuş profesöre bakarken profesör anlık bir hareketle dengesini toplayarak karşılık verdi. Çevresindeki sesleri duymuyordu bile. Muazzam bir patlama yaşandı. Kolunu gözlerine siper etti ama n'olduğunu öğrenmek istiyordu. Gözlerini sımsıkı yummuştu. Diğer öğrencilerden de aşağı yukarı aynı tepki gelmişti. Sonuç olarak tüm öğrenciler etkilenmiş gibiydi. Yavaşça gözlerini açtı. Makinenin parçaları sınıfa dağılmıştı.
" Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm. "
On-on beş dakika önceki tehditler yerini özre mi bırakmışlardı? Gülümsemeden edemedi. Profesör de gülümsüyordu. Kısa sürede bu gülümseyişi de kayboldu, bir-iki dakika sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi derse devam ediyorlardı.

" Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize .. "

Ders bitmişti. Dinah daha fazla sınıfta kalmak istemiyordu. Düello Kulübü'nü duymuş ama ilgisiz gözüküyordu. Şimdilik düşüncesi de bundan yana olarak aceleyle sınıftan çıktı. Belki fikrini değiştirebilirdi. Bunu daha sonra düşünmek için aklının bir köşesine kaydederek koridarlarda yürümeye başladı.


NOT*** Beklediğim ve klasik uzunluktaki bir ders role playi... Ancak ders öncesini uzun tutmuşsun. Görebildiğim ve akıcılığı bozan bariz hata da profesör ile senin yaptıkların aksiyonlu bölümlerde karışıyor; notum 8!


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A. George White
Hufflepuff 3. Sınıf
Hufflepuff 3. Sınıf
A. George White


Mesaj Sayısı : 321
Yaş : 28
Nerden : Monte Carlo
Tarafı : Aydınlık-ZAY
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
RP Sevgilisi : Aranıyoooor!!
Asa : Dostluk Kronolojisi
Evcil Hayvan : Mancy (tavşan) ile Dancy (baykuş)
Galleon : 56121
Kayıt tarihi : 26/12/08

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left10/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (10/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left10/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (10/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePerş. Nis. 16 2009, 18:44

Ah hayır... Yine ders ortaktı. Bu çile ne zaman bitecekti? Bütün dersler ortak olursa George ne öğrenecekti? Bir ya da ikinci sınıfların konularını işleyeceklerdi yine. George\'un canı giderek sıkılıyordu. Bu okula neder oluyordu. Profesörler değişiyor, Profesörlerin bazıları derslerini umursamıyor, ya da umursasa bile uğraşmıyordu. Okulun dördüncü dönemi -George için üç- berbat geçiyordu. Doğru dürüst hiçbir büyü öğrenememişlerdi. George\'un canı sıkılmakla beraber kendisi de iyice karamsarlaşmıştı. İçinden \"Şöyle güzel bir parti yapılsa da kurtlarımı bir güzel döksem\" diye geçirdi. Gerçekten de bir parti olsa çok güzel olurdu George için. İyice eğlenip rahatlayabilirdi böylece. Ama nerde! Olmuyordu parti marti.

Derse hazırlanmanın vakti gelmiş geçiyordu bile. George\'un kalkıp hazırlanması gerekiyordu. Yatağından kalktı ve hazırlanmak amacıyla gardıropa gitti. Bu gün biraz dalgındı. Üzerine temiz olup olmadığına ve birbirlerine uyup uymadığına bakmadan bir şeyler geçirdi. Ardından cüppesini de giydi ve K.S.K.S. dersi için gerekli olanları çantasına attı. Çantasını yanına almadan dışarı çıktı ve Büyük Salon\'un yolunu tuttu. Hala dalgındı ve az daha merdivenlerden yuvarlanacaktı. Son anda kendini tuttu ve biraz daha dikkatli olmaya çalışarak -pek de başarılı olduğu söylenemez- aşağıya indi. Büyük Salona girdi ve Huff. masası olduğunu zannettiği masaya doğru yürüdü. Boş gördüğü bir yere oturdu. Ardından bir kaç kahkaha ve itilip kakılmayla karşılaştı. Bunun sebebini öğrenmek için doğru dürüst etrafına bakınca yanlışlıkla Slytherin masasına oturduğunu farketti. İçinden \"Aah! Benim aptal kafam. Yanlışlıkla bile olsa Slytherin masasına oturulur mu? Sanki yanlışlıkla oturulacak başka masa yok\" diye geçirdi. Yanındakilere tiksinerek baktı ve aralarından sıyrılarak masadan kalktı. Kendini biraz silkeledi. Bu hem onlardan tiksindiği ve onlara yakın olmak bile istemediğinden hem de biraz uyanabilmek için di. Karşısındaki masanın Huff. masası olduğundan emin olduktan sonra oraya yönelerek baş bir yere oturuverdi. Arkadaşlarına, mahçup bir gülümsemeyle \"Günaydın\" dedikten sonra şu lanet dalgınlığından kurtulabilmek için bir şeyler yemeye başladı. Yemek yiyince daha dikkatli olabileceğini umuyordu. Normalden daha fazla sıvı tüketerek yiyordu yemeklerini. Sonunda doyduğu kanısına vardı ve ayağa kalkarak dersliğin yolunu tuttu.

Yukarı çıkarken dalgınlığının üzerindeki hakimiyetinin devam ettiğini farketti. Bunun üzerine aklına parlak bir fikir geldi. Belki biraz yüzünü yıkarsa açılabilirdi. Evet, evet. Çok iyi olurdu bu. Ne de olsa derse bu halde giremezdi. Hızlı adımlarla merdivenleri çıktı ve erkekler tuvaletine girdi. Suyu yüzüne sertçe bir kaç defa çarptı. İyice kurulandıktan sonra tuvaletin içinde bir kaç tur atmaya koyuldu. Sonunda açılmıştı. Hem de enerjikti. Koşar adımlarla dersliğe doğru gitti ve içeri giriş yaptı. Profesör sınıfta değildi. Biraz rahatlayan George çn taraflarında boş yer kalmamış olan Huff. sıralarına yöneldi. Boş kalmış arka taraftaki yerlerden birine oturdu ve sessizce Profesör\'ü beklemeye koyuldu. Bu sırada küçük sınıflardan bir çocuk Profesör\'ün çok sinirli bir şekilde sınıfa geldiğini söylemişti. Ama Profesör onlara bir şey yapmayacağına söz vermişti. Bunun çok problem olacağını zannetmiyordu George. Ama diğerleri öyle görünmüyorlardı. Ürkmüş bir hal içindeydiler. George onlara alaycı bir gülümseme fırlattıktan sonra Profesörü beklemey devam etti.

Profesörün ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. Gerçekten de çok sert ve sinirli adımlar atıyordu Profesör. Ama George kolay kolay ürkmeyecekti. En azından bunu istemiyordu. Profesör içeriye girdi. Sınıf tamamen sessizdi. Profesör küçük bir çocuğa bir kaç saniye baktı. Sonra masasına doğru yürüyerek oturdu. Asasını kaldırdı. Ardından sınıfın çoğunluğunda bir geri çekilme olayı gerçekleşti. Sanki üzerlerine onlara zarar verecek bir şey geliyordu. George ve onun gibi bir kaç kişi hariç herkes korkmuş ve ürkmüştü. George bir öncekinden daha alaycı şekilde onlara gülümsedi. Profesör ise sinirlenmişe benziyordu. Ayağa kalkarak sert bir şekilde

\"Hala kafanıza sokamadınız mı size birşey yapmayacağımı !? \"

dedi. Bunu o kadar sinirli, kaba ve sert söylemişti ki dişlerinden çıkan gıcırtı sesleri gök gürültüsüne benzemeye başlamıştı. Ardından sanki bir şeyi söylemeyi unutmuş gibi

\"Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşeceksiniz ! Ama o ben değilim sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek \"Çıt\" sesi , kemiklerinizin \"Çatır , Çatır\" çatlamasına yeter !\"

dedi. Bunu da aynı şekilde söylemişti. Tekrar yerine oturdu ve asasını kaldırarak tahtaya bir şeyler yazmaya koyuldu. En sonunda tahtada beliren yazı \"Sersemlet\" di. Demek sersemlet ha! Sersemlet\'i ikinci defa mı öğrenecekti yani. Hayır! Bu tam bir kabustu. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu. Bu okula gelip özellikle 3 ve 4. sınıfları batırmak mı istiyordu? 3. sınıfların bu serste öğrenmesi gereken büyülerin hiçbirini öğrenmemişlerdi. George\'un içinden Profesör\'e bir sersemlet büyüsü yapmak geliyordu ama kendini tuttu. Dersi yarım kulakla dinlemeye devam etti. Bu sırada bir kız parmak kaldırmış, Profesör\'de ona söz vermişti. Kızın üstündeki arma ve cüppeye bakılırsa Rawenclaw lı bir öğrenciydi. Kız konuşmaya başladı. \"Sersemlet , yada Stupefy rakibimize çarptığında...\" derken Profesör kızın sözünü kesti ve

\"Rakip 5-10 dakika boyunca bayılır. Teşekkürler.\"

dedi. Profesör kızı gerçekten de aşağılamıştı. George kendini bu durumda düşünemiyordu bile. Çok iğrenç bir şey olmalıydı. Tam bir şey sorarken lafın kesiliyor ve ne soracağın tahmin edilip basit bir şekilde cevaplanıyor ve laf ağzına tıkandıktan sonra yerine oturmak zorunda kalıyorsun. Çok kötü bir durum olmalıydı. George kafasını sallayıp dersi dinlemeye devam ederken Profesör bir asa hareketiyle pencereleri kapattı. George ne olduğunu anlayamadan Profesörün karşısına tahtadan yapılmış bir alet durmuş bulunuyordu. Makinenin elinde tam üç adet asa bulunuyordu. Profesör

\"Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor !\"

dedi. Ne demekti şimdi bu? Acaba bir büyü öğreticisi miydi bu? Ama şimdi buna ne gerek vardı? Profesör öğretemiyor muydu büyüyü? Ayrıca bu bir büyü öğreticisi ise neden Öldüren Lanet kullansın ki? Sadece öğretmesi gereken büyüyü kullanması gerekmiyor muydu? Demek ki büyü öğreticisi değildi bu. George \"Neyse. Ne olduğunu birazdan öğrenirim nasılsa.\" diye düşündü ve Profesör\'ü izlemeye koyuldu. Bu arada Profesör\'ün uyardığı gibi başını eğmeyi de unutmadı. Göz ucuyla Profesörü ve özellikle makinayı süzüyordu. Derken bir anda makina hareketlendi. Tüm sınıfa çeşit çeşit renkeler saçan büyüler hakim oldu. George şaşkınlıktan bir an kafasını kaldırır gibi oldu. Sonra üzerine doğru gelen bir büyüyle irkildi ve hemen tekrar eğildi. Büyü başka bir yere çarpıp kayboldu. George şimdi anlamıştı bunun ne olduğunu bu bir düello makinesi olmalıydı. Profesör gösteriş mi yapmak istiyordu. Neden böyle bir şey yapıyordu ki? Gösteriş meraklısı bir Profesör müydü o? Bu arada Profesör bir an dengesini kaybedecekmiş gibi oldu. O anda makinenin üç asasından da aynı renkte büyü fışkırdı. Bundan önceki büyüleri kolaylıkla savuşturmuş olan Profesör hemen toparlandı ve büyüler ona yaklaşırken bir hareket yaptı. \"Bum\" diye bir ses çıktı ve çıkan toz bulutundan sonra makinanın kırılmış bir vaziyette yerde bulunduğunu gördü. Profesör suratına saçma bir gülümseme vererek

\"Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm.\"

dedi. George şu \"fazla kaçma\" olayına katılıyordu. Gerçekten de fazla kaçmıştı bu büyü bu sefer. Aama sonuçta onu yenmişti. Hala iyi bir düellocuydu. George biraz üstünü silkeledi ve daha rahat oturmaya başladı. Bu arada Profesör suratındaki saçma gülümsemeyi atarak

\"Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize...\"

dedi. Sanki çok çalışacaktı. Nasıl olsa biliyordu bu büyüyü. Yine boş bir ders geçmişti. Bir şey öğrenilmeyen boş dakikalar... Düello kulübü fikri ise kulağa hiç de kötü gelmiyordu. George düello büyülerini hiç de kötü yapmıyordu. George çıkması gerektiğini Profesör söylemese bile hissetti. Hazırlanmak için yanına döndü ve hiç bir eşyasını yanında bulamadı. Tabii yaa! Dersin başında \"Accio\" büyüsüyle eşyalarını çağıracaktı. Ama unutmuştu. Neyse ki gerek kalmamıştı eşyalara. Ama bir daha unutmaması gerekiyordu. Bunu kafasına sokması lazımdı. Hiç bir eşyası olmadığı için herkesden önce ayağa kalktı ve çıkışa yöneldi. Profesör\'e \"Büyülü Günler Efendim\" dedikten sonra çıktı. Şimdi biraz hava almak için bahçeye gidiyordu.


NOT*** Girişte \"Acaba rp\'nin başını okumadım mı?\" hissine kapıldım. Ayrıca fazlasıyla* yazım yanlışı ve anlatım bozukluğu yapmışsın. Bu sefer insaflı davranıyorum(bütün rp\'ler için geçerli). Daha iyi olabilirdi; notum 7!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Teasel Hérion Majere
Gryffindor 3. Sınıf
Gryffindor 3. Sınıf
Teasel Hérion Majere


Mesaj Sayısı : 526
Yaş : 29
Nerden : Hogwarts
Tarafı : Tarafsız(Öğrencilik bitsin KARANLIK)
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
RP Sevgilisi : (L) Miesha Anya E. Freaky (L)
Asa : *-*Agresif Cesaret*-*
Galleon : 55660
Kayıt tarihi : 02/03/09

Bilgilerim
Sağlık:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
2.Ders Ortak Img_left100/1002.Ders Ortak Empty_bar_bleue  (100/100)

2.Ders Ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2.Ders Ortak   2.Ders Ortak Icon_minitimePerş. Nis. 16 2009, 19:43

Hérion, diğer günlere göre sinirli bir günündeydi. Herşeye çok çabuk sinirlense bile kendini tutmaya çalışıyordu. Fakat bugün bunu hiç istemiyordu, biri uysada kavga etsem gibi bir düşünce ile etrafa sinirli bakışlar atıyordu. Etrafında sürekli konuşanları ve etrafa gülücük atanları gördüğünde siniri artıyordu. Hogwarts kapısına geldiğinde arkasına dönüp bir kez daha baktı, belki laf atan olur diye...
Gryffindor Ortak Salonu'ndan çıkmadan önce duyduğuna göre bugün 'Karanlık Sanatlara Karşı Savunma' dersi vardı. En sevdiği derslerden biriydi ve bugünkü ruh halini yatıştırabilecek tek dersti. Aklında çılgınca bir fikir vardı fakat gerçekleşeceğini pek sanmıyordu ama mırıldanmayı ihmal etmiyordu.

"Umarım düello yaparız"

Söylerken bile sesinin tonu değişikti, etrafta gürültüye kulaklarını tıkadı ve hızla merdivenlere doğru yürüdü. Merdivenlerin başına geldiğinde kafasını hafifçe sallayarak cüppesinin içinden asasını çıkartı ve hızla merdivenlerde yürümeye başladı. Merdiven 1. kata doğru yaklaştığında hiç beklemeksizin korkuluklara tutunarak 1. kata doğru atladı. Dengesini tam olarak sağladıktan sonra 1. katın koridorlarında yürümeye başladı. Derse girmeden önce birilerine uymak istiyordu. O sırada dersliğe yaklaşan profesörü gördü ve hızla sınıfa doğru ilerleyip içeri girdi. İçeride bir sessizlik hakimde kafasını sallayarak elindeki parşomenleri masanın üzerine attı. Elindeki asasını cüppesinin içine yerleştirdi ve arkasına yaslanıp beklemeye başladı. Yanında fısıldayanlardan duyduğuna göre profesör sinirliydi. Bu Hérion'u sevindirmişti, çünkü eskiden karanlık taraftan bir büyücüydü. Sinirini yatıştırmak için büyü yapma gereği duyucağını düşünüyordu. Bu düşünceye göre bir düello büyüsü öğretecekti. Tabii ki bu Hérion'un düşüncesiydi ve kesinliği yoktu.

"Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı. Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşiceksiniz ! Ama o ben değilim
sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin "
Çatır , Çatır " çatlamasına yeter ! "


Hérion kahkahalar ile gülmemek için kendini zor tuttu. Sözleri birbirini tutmuyordu. Hem birşey yapmayacağını söylüyor hemde 'Çıt' sesi çıktımı kemiklerimizi kıracağını söylüyordu. Asasını kaldırdığında Hérion hızla cüppesine elini attı ve kafasını eğerek cüppesine baktı. Hemen asasını çıkarttı ve masasının üzerine doğru götürdü. Gözlerini profesöre çevirdiğinde tahtada yazan yazıyı gördü.

"Sersemlet"

Bu büyüyü daha önce duymuştu ve anlamlı bir şeye benziyordu. Daha önceden duyduğu bu büyüyü hemen denemek istiyordu. O sırada bir kızın parmak kaldırdığını gördü, demekki bu büyü hakkında bilgisi olanlar vardı. Ellerini iki gözünün arasında burnunun ucuna götürdü ve oraya koydu. Kızın söyledikleri ile kafasını kaldırarak o tarafa bakmaya başladı.

"Sersemlet, yada Stupefy rakimize çarptığında" dedi ve profesör kızın lafını keserek söze daldı. "... rakip 5 - 10 dakika boyunca bayılır. Teşekkürler."

Hérion bunları bilmiyordu, Stupefy rakibe çarptığında kısa bir süre etkisiz hale getirdiğini biliyordu sadece. Bunları duyduktan sonra siniri yatışmış gibiydi ve yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. O sırada profesör asasını kaldırdı ve pencereleri kapattı. Daha sonra tekrar salladı ve önünde son model bir düello makinası belirdi. Elinde 3 asa vardı, Hérion buna anlam verememişti fakat; karanlık bir ortam, düello makinası... Anlamıştı, büyüyü deneyeceklerdi.

"Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor !"

Hérion kafasını sallamıştı, düello makinasını niye profesör kullanıyordu ki. Fakat sonradan biraz anlam vermişti, öldüren laneti durdurabilecek bir gücü yoktu ve kaçmak için uygun bir ortam değildi. Fakat profesör daha önceden buna alışıktı. Düelloya başladıklarında etraftaki karanlık renkli ışıklar ile süslenmişti. Kırmızı, yeşil ve beyaz renklerde yollanan büyüleri boşluğa yolluyorlardı.Dikkatlice bakıyordu ve bu sarada 3 asadanda çıkan öldüren laneti gördü. 'Avada Kedavra' yani 3 affedilmez lanetten birini uygulamıştı. Yeşil ışıklar söndüğünde havaya birşeyler fırlamıştı. Parçalanmış halde olan düello makinasına bakmaya başladı. Öldüren laneti tahta bir düello makinesine uygulamıştı. Tahta bir makinenin ruhu olamazdı ve neden bu hale gelmişti.

"Gelen lanetleri durdurdum ve sersemlettim onu. Galiba biraz fazla kaçtı üzgünüm."

Hérion'un düşüncesi doğru çıkmıştı, karanlık taraftan bir büyücü birine saldırarak rahatlar. Düello makinasını parçalayarak yüzünde gülümseme oluşmuştu.

"Ödeviniz Sersemlet büyüsünü çalışmaktır. Yakında Düello Kulübü açacağım bilginize .."

Bunları düydükten sonra ayağı kalkıp sevinç çığlıkları atmamak için kendini zor tuttu. Bir düello klubü sinirini atmak için çok iyi olurdu. Ödev vermesine pek sevinmemişti fakat ödev büyüyü çalışmaktı. Bunu zaten yapacağını düşünerek yüzündeki küçük gülücükler ile ayağa kalktı. Kapıya doğru hızla yürüdü ve etrafına bakınarak dışarıya çıktı, koridorda yürürken bile aklında düello klubü vardı. Kafasını eğmiş yere bakıyordu, etrafına hiç bakınmıyordu ve bu şekilde yürüdüğü sürece etrafındakilere çarpmaya devam edeceğini biliyordu. Yürümeye devam etti ve merdivenlerden inerek bahçeye doğru yürümeye başladı...



NOT*** Birkaç yazım yanlışı dışında sorun yok gibi gözüküyor. Kurgu oldukça güzel. Kendi düşüncelerini biraz daha katabilirdin; notum 9!
Kilit !
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.royalecs.com
 
2.Ders Ortak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ~ I. Ders ~ [Ortak]
» I. Ders (Ortak)
» 1. Ders ( Ortak )

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Accio-Hogwarts ::  - Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Akademisi - :: Hogwarts 1.Kat :: Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliği-
Buraya geçin: