Sevimli Puflar

Misafir

Sıcacık çayınızı yudumlarken perilere eşlik edin...

Mezarlıkta olanlardan sonra Lil biraz başını dinlemek ve sakinleşmek için Hogsmeade'deki Madam Puddifoot'un Çay Dükkanına gitti.İçeri girdiğinde onu kendine çeken puflara yaklaşıp kendinin puflara attı.Biraz sakinleçmeliydi.Hem kim bilir belki birileriylede karşılaşabilirdi...

Sıkıntıdan patlayacağını zannederken dışarıdan gelen ani bir sesle irkildi. Gök gürlemişti. Yağmur başlayacaktı birazdan çok belliydi. Sabrina ne zamandır yağmurda yürümediğini düşünüyordu şimdi de, dışarıya çıkmaya karar verdi aniden. Zaten ona karışan birileri yoktu. Oysa ki bunu o kadar çok isterdi ki. Birden yine dalacağını zannederken kendini topladı ve saçlarını toplayıp üzerine bir hırka alarak dışarıya fırladı. Tam çıktığında yavaş yavaş yağmur yağmaya başlamıştı, hızlandı birden. Saçına şapka örtme gereği duymadı, nasılsa bir yerlere girecekti. Bunu söylerken Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı önüne çıktı sanki aniden. Buraya nasıl geldiğini anlamamıştı. İçeriye girdi, her yer doluydu. Bir kızın yanı boştu, hapşurarak kızın yanına gitti ve yanına oturdu sertçe. Hiçbir şey demeden uzandı ve bir kaymak birası söyledi.

Lil hafifçe dalmış yanına gelen kızın kendinin yanındaki pufa atmasıyla yerinden zıplamış ama ona kızmamıştı. Kız biraz gergin gözüküyordu.

"Adım Lil. Sen de Sabrina olmalısın. Adını duydum ama hiç konuşmadık. Günün kütü geçmişe benziyor keyfine bak. Çünkü ben öyle yapacağım." dedi ve kendine de bir kaymak birası söyledi...

"Adım Lil. Sen de Sabrina olmalısın. Adını duydum ama hiç konuşmadık. Günün kötü geçmişe benziyor keyfine bak. Çünkü ben öyle yapacağım." Tam yanından birinin konuştuğunu duydu ancak kulağında kulaklık olduğu için yarısını, belki daha fazlasını, duymuştu. Kaymak birası geldikten sonra adama teşekkür etti ve yudum yudum içmeye başladı. Birden içinde boğazı yanıyordu nedenini bilmediği bir şeyden dolayı. Alışmamıştı herhalde ondandı. Gülümsemeye çalışarak kıza baktı, daha doğrusu inceledi. Kahverengui saçları, önünde kısa bir kahkülle dikkat çekiyordu. Taktığı bileklikler ve saçındaki büyük tokalar ise onu biraz kokoş göstermekten başka bir işe yaramıyordu. Ama yine de yüzündeki güzelliğe yakışıyordu. Sabrina ise kendini fazlasıyla sade, daha doğrusu çıplak hissediyordu. Şu sıralar kendine hiç bakamıyordu. Saçları sapsarı olmuştu, eski haline dönmüştü, doğal haline. Kendini iyi hissetmesine neden olan küpeleri ise kaybolmuştu. Saç boyaları bitmişti, muggle sokağına gidemediği için alamıyordu şu sıralar. Kendine bakmayı bıraktıktan sonra tekrar kıza döndü ve : " Umm, şey evet beni tanıdın. Ama ben seni hiç duymamıştım. Adımı nereden biliyorsun Lil, yada tam adın neyse işte? " dedi sevecen olmaya çalışarak, ancak pek becerebilmiş sayılmazdı. Kaymak birasından bir iki yudum aldığında hem kıza bakıyor hem de etrafı incelemeye çalışıyordu. Buraya ilk defa geliyor sayılırdı çünkü. Etrafı merak ediyordu.

Lil hiç yapmadığı birşey yapıp kaymak birasını bir dikişte bitirdikten sonra yan gözle kıza bakıp

"Sizin binadakilerden duymuş olmalıyım."dedi.İyi bir kıza benziyordu aslında.

"Tam adım Stefany Lil.Sıoyadıma gerek olmadığını düşünüyorum.Sende şimdilik benim için saadece Sabrina'sın..."dedi ve bir bira daha söyledi.

Boğazı yandıkça açılan yaradan dahada çok içmek istiyordu acısını bastırmak için.Cübbesini dikleştirip belli etmemeye çalışarak boynundaki kanlı bezi çözüp yenisini bağladı.Diğer kanlı olanı pufların arkasından yanan şömineye attı.Artık görsede umrunda değildi.Onu tanımıyordu ama anlatırsa eğer rahatlayacağını düşünmüştü...

Kaymak birasını bir dikişte bitirmişti karşısındaki, takılmadı buna fazla. Dayanıklı olanlar vardı buna çünkü. "Sizin binadakilerden duymuş olmalıyım." demişti, binasından pek fazla kişilerle takılıyor sayılmazdı. Ama yine de tanınmak hoşuna gitmişti. Hoşuna gitmeyen bir şey de vardı aslında, onun arkasından konuşulması. Kız duyarken Sabrina yanında bulunmadığına göre mutlaka arkasından konuşmuş olmamılardı. Bu kız Sabrina'nın iyice moralini bozmaya başlamıştı. Hoşlanmaya çalışsa da pek beceriyor sayılmazdı ama kıza takılmak hoşuna gitmişti. Bu yüzden biraz daha kalmanın zararı olacağını düşünmüyordu."Tam adım Stefany Lily .Soyadıma gerek olmadığını düşünüyorum. Sende şimdilik benim için saadece Sabrina'sın..." Sabrina kendini tutamadan birden kahkaha atmaya başladı. Bu kız ya ailesinden, soyadından utanıyordu ya da fazla takıntılı biriydi. Kızın tuhaf tuhaf bakmasıyla sustu ve onu izlemeye başladı. Boynundan kanlı bir şey çıkardığını fark etti. Onu görebilmek için biraz öne doğru eğildiğini fark etmemişti. Bir anda kendini geri çekti ve şömineye attığını fark etti elindeki bezi. Soracaktı ama nasıl sorup da onu kızdıracağını düşünüyordu. " Ehm şey ben senin gibi takıntılı değilim kuzum, soyadım Black. Hatta tam adım Sabrina Cecilia Black. Cecilia ismini pek sevmiyorum doğrusu ama söylesen de öldürmem seni. " dedi ve tekrar kahkaha attı." Attığın şey kanlıydı, ne ki o? Yine takıntılık yapmayacaksın umarım. " diye sordu. Kaymak birasından bir iki yudum daha aldı ve gülümsememeye çalıştı.

"Hoşuma gitti.Lafını esirgemiyorsun.Normalde böyle değilimdir.Beni yanlış tanımanı istemem.Boynumda bir yarık var.Bugün buraya gelmeden önce mezarlıktaydım.Son zamanlarda böyle olaylar çok başıma geliyor.Mezarlıkta bir kız vardı.Yaşayan ceset...Adını bilmiyorum.Sadisçe karşımda kolunu deşti.Günlerdir olmayan birşey oldu.İçime giren birşey var.Tekrar hissettim onu.Bana kolunu deştiği çubuğu uzattı.Kendimi uzaktan izledim.Beni yönetiyordu.Arkamı dönüp bir çığlık kopardım ve ana kanayan boynumu gösterdim.Yani içimdeki o gösterdi..."

"Sonrasını hatırlamıyorum.Yolda yürüyüp buraya geldim ama sonra ne olduğunu bilmiyorum..."

"Mezarlıkta kaçak ölümyiyen beni öldürmeye kalktı.Birde bunu hatırlıyorum.Ama nasıl kurtuldum işte o bir muamma..."dedi ve baktı onu şaşkın şaşkın dinleyen kıza...

"Hoşuma gitti. Lafını esirgemiyorsun. Normalde böyle değilimdir. Beni yanlış tanımanı istemem. Boynumda bir yarık var. Bugün buraya gelmeden önce mezarlıktaydım.Son zamanlarda böyle olaylar çok başıma geliyor. Mezarlıkta bir kız vardı. Yaşayan ceset... Adını bilmiyorum. Sadisçe karşımda kolunu deşti. Günlerdir olmayan birşey oldu.İçime giren birşey var. Tekrar hissettim onu. Bana kolunu deştiği çubuğu uzattı.Kendimi uzaktan izledim. Beni yönetiyordu. Arkamı dönüp bir çığlık kopardım ve ana kanayan boynumu gösterdim. Yani içimdeki o gösterdi..." Sabrina dinliyormuş gibi görünse de aslında dinlemiyordu. Arkadaki tuhaf çifti izliyordu. Kız ve erkek, konuşurlarken kız birden diğerinin dudağına yapışmıştı. O sırada Lily'nin mezarlıkla ilgili bir şey söylediğini duydu. Ama arkadaki manzara daha çok ilgisini çekmişti. Lily anlamasın diye dinliyormuş gibi yapıyordu. Hmm, hıı, hee gibi sesler çıkarıyordu."Sonrasını hatırlamıyorum.Yolda yürüyüp buraya geldim ama sonra ne olduğunu bilmiyorum..." Lily'nin söylediklerini yine net duymuyordu çünkü arka taraftakiler coşmak üzereydiler. Utanmasalar yatak odaları zannedeceklerdi. Sabrina gülmemeye çalıştı ne kadar zor olsa da kendini tutmaya çalışıyordu. Tam bir fiyaskoydu saçlar başlar birbirine karışmıştı. Buralarda bu tür şeyler olaaksa Sabrina izlemeye gelirdi. "Mezarlıkta kaçak ölümyiyen beni öldürmeye kalktı.Birde bunu hatırlıyorum.Ama nasıl kurtuldum işte o bir muamma..." demişti. Sabrina ne diyeceğini bilememişti. Ancak kızın suratında üzgünmüş gibi bir ifade vardı. Sabrina da gülümsemeye çalışarak:" Takma Lily, boşver gitsin. " dedi daha olayın ne olduğunu bilmeden.

Lil Sabrina'nın bakışlarının arkaya kaydığını farkedip arkasını döndü.Ve biraz yüksek sesle onlara bakarak "Oha isterseniz pusları birleştirip ortayada perde çekelim."dedi ve hemen önüne döndü.Sabrina onlara baktığı için o söylemiş sandılar ve toparlanıp Sabrina'ya keskin bakışlar atarak dükkandan çıkıp gittiler.

"Oha isterseniz pusları birleştirip ortayada perde çekelim." Lily bunları söledikten sonra Sabrina'ya dönmüştü. Arkadaki ikisi de Sabrina'nın söylediklerini zannedip ona kızmışlardı. Sabrina şok olduğundan ne diyeceğini şaşırdı. Önce Lily'e baktı daha sonra kızın yanağına sert bir tokat attı ve:"Ahmak, ne bana suç atıyorsun. Sen bir şey demeseydin çoktan olan olmuştu. Hayvan! " diye bağırdı ve hızla oradan çıktı. Parayı da onun üstüne bıraktı.

Lil'in hareketi hoş değildi ama hoşuna gitmişti.Sabrina'nın üstüne kalan suç onun için harika bir olaydı.Zaten çok fazla bir hesap ta yoktu.Parayı ödeyip sırıtarak dükkandan çıkıp gitti.Onun için Sabrana denen kız aptal ucubenin tekiydi...

Misafir

Jenny kitap okumak için buraya geldi.'En rahat yer bu şirin puflar olmalı' diye düşünerek birine kuruldu.Dedektiflik kitaplarına bayılırdı ve sonucu okumadan çözmek en sevdiği şeylerdendi.Sıcak çikolata istediği garsondan ve kitaba kaldığı yerden devam etti.

Mely evde çok sıkıldığı için dışarı çıkmaya karar verdi. Okul kapandığından beri arkadaşlarını çok özlemişti. Belki arkadaşlarıyla karşılaşır sohbet ederler diye Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı'na gitmeye karar verdi.İçeri girdiğinde tanıdığı kimse varmı diye etfara göz gezdirmeye başladı...Dikkatini puflarda oturan Jenny çekti. Yanına gitmeyi düşündü ama kitap okuduğu için biraz tereddüt etti.Sonra zorda olsa kararını verip Jenny'nin yanına gitti.

"Meraba Jenny.İşin yoksa oturabilir miyim?"

Misafir

"Meraba Jenny.İşin yoksa oturabilir miyim?"

"Tabi ki oturabilirsin,seni görmek ne güzel?"

dedi gözlerini kitaptan ayırınca.Ayracı kitabın arasına yerleştirdi ve sevecen bir şekilde Mely'ye döndü ve gülümsedi.

"Tabi ki oturabilirsin,seni görmek ne güzel?"

"Senide.."

diye cevapladı Mely.Gerçekten Jenny'yi görmek ona çok iyi gelmişti.Sonunda konuşacak birini bulduğu için çok sevinmişti Mely...

" Eee tatilin nasıl geçiyor Jenny?"

dedi sohbet açmaya çalışarak...

Misafir

"Bitmek bilmez bir sıkıntı,çok sıkılıyorum.Ama kitap okumak,arkadaşlar ve dinlenmek iyi geliyor,senin nasıl geçiyor?"

Uzun zaman olmuştu Mely'le görüşmeyeli,her nedense Mely'yi kitaptaki Sydney'e benzetnişti.

"Bitmek bilmez bir sıkıntı,çok sıkılıyorum.Ama kitap okumak,arkadaşlar ve dinlenmek iyi geliyor,senin nasıl geçiyor?"

"Aynı.."

diye cevapladı Mely. Okulu çok özlemişti tabi arkadaşlarını da...

"Gerçekten seni gördüğüme çok sevindim. Sıkıntıdan patlamak üzereydim..."

dedi Mely gülümseyerek.Uzun zamandır Jenny'le karşılaşmıyodu ve gerçekten onu gördüğü için çok sevinmişti.

Misafir

"Bu tatil muhabbetine devam edecek miyiz?Mesela sen bana son gelişmelerden bahset"

dedi Jenny muzipçe göz kırparak.

"Bu tatil muhabbetine devam edecek miyiz?Mesela sen bana son gelişmelerden bahset"

"Keşke bir gelişme olsada bahsetsem..."

dedi Jenny...Tatilde arkadaşlarıyla hiç görüşmemişti ve son gelişmelerin hiç birinden haberi yoktu.

"Aslında... Sen bana bahset şu son gelişmelerden..."

dedi gülümseyerek...

Misafir

"Hiç sorma,ben de fransız kaldım ama kısa zamanda öğrenir,sana d ahaberdar ederim,ama mesela bir tane bombam var"

dedi kahkaha atarak.

"Hiç sorma,ben de fransız kaldım ama kısa zamanda öğrenir,sana da haberdar ederim,ama mesela bir tane bombam var"

Gülümseyerk Jenny baktı Mely...

"Öğrenebilir miyim?"

dedi göz kırparak...Jenny'le daha önce bu kadar fazla sohbet etmemişlerdi. Mely Jenny'yle sohbet ettikçe onu gerçekten sevmeye başlamıştı...

Misafir

"Memnuniyetle"

dedi ve biraz daha Mely'ye yaklaştı.

"Mellysa'yı biliyorsun değil mi?Benim kardeşlerimden.Kendisi bizim malikanedeki baloda birini buldu ve yeni bir ilişkiye yelken açmış bulunuyor"

dedi elini uzaklarda gezdirdi dalga geçer gibi.Kahkahalarla gülüyordu şimdi ve bu ona çok iyi gelmişti.

"Mellysa'yı biliyorsun değil mi?Benim kardeşlerimden.Kendisi bizim malikanedeki baloda birini buldu ve yeni bir ilişkiye yelken açmış bulunuyor"

Mely bu habere gülümseyerek karşılık verdi. Mellysa'yı tanıyordu. Çok iyi bir kızdı çok severdi onu... Birini bulmasına çok sevinmişti...

" Bu şanslı çocuğun adı ne bakalım?"

dedi gülümseyerek.Gerçekten merak etmişti...

Misafir

"Bil bakalım,yok ben seni yormıyım,sizin aileden:Andy Monteque"

Ellerini birleştirip Mely'ye baktı.

"Ah,ne kadar romantik değil mi?"

diyerek güldü.

» Puflar
» Puflar
» Puflar
» * Puflar