Brian Üç süpürge'den çıkıp malikanesine gelmişti.Bahçeden hızlıca geçti ve malikaneye girer girmez gitarını girişe bırakıp terasa geçti.Kendini deri geniş koltukların birine bıraktı ve denize vuran mehtabın büyüleyici ışıltısını izlemeye başladı.
Birkaç dakika sonra ayak sesleri duyulmaya başladı derinden gelen bir ses:
"İstediğiniz birşey var mı efendim ?"
diye sordu kibarca.
Brian hala düşünceli düşünceli mehtabı izliyordu.Günün yorgunluğunu taşıyan bir sesle:
"Bir kadeh ve mahzenden bir şarap getirirsen memnun olurum Scott."
dedi.Scott eliyle bir hay hay işareti yaptı ve mahzene doğru ilerledi.Kısa bir süre sonra yaşlı adam elinde ışıldayan bir kadeh ve yıllanmış bir kırmızı şarapla geri döndü.Elindekileri Brian'ın yanındaki sehpaya nazikçe bıraktı ve :
"Başka bir şey var mı efendim?"
diye sordu.Brian ihtiyatla şişeye doğru uzandı ve fısıltıyı andıran bir tonda:
"Hayır Scott teşekkür ederim."
dedi kibarca.
Kadehe şarabı yavaşça doldurdu.Sonra da kadehi eline alıp koltuğa daha da yayılıp ona eşlik eden mehtaba karşı içmeye başladı.
Sanki her yudum bir eski defter daha açıyordu kafasında ...