Giriş Kısmı

...

Kapıda asalarınız alınacaktır, çıkışta geri verilecektir.

** Açılış başlamak üzere, herkes gelmeye başlayabilir..

Misafir

Medusa üzerindeki mavi şalı tam düşürüyordu ki son anda tuttu. Omuzundan tamamen çekti ve askılı bluzunun düşen askısını düzeltti. Ardından da kardeşinin etrafa bakındığını farketti ve gülümsedi.
- Merak etme bu gece sıkılmazsın. Eminim birbirinden güzel cadılar açılışa gelecektir.
dedi ve ona göz kırptı.

Misafir

Chase gerçekten çok yorgundu.Zaten önceki gece bir partidelerdi,bu akşamda bir açılışa gelmişlerdi.Ne olursa olsun ablasını yalnız bırakmak istemediğinden burayada gelmişti.Umarım bu gece bir kaç kişiyle tanışırım diye geçirdi içinden ve etrafına bakınmaya başladı.
- Merak etme bu gece sıkılmazsın. Eminim birbirinden güzel cadılar açılışa gelecektir.
Ablası her zaman onu nasıl gülümseticeğini biliyordu.Chase sırıtarak ona döndü.
-Yanımda siz olduğunuz sürece hanımefendi bana bakmazlar.
Peşinden bir kızgınlık ifadesi takınarak:
-Ah Med kısmetimi kapatıyorsun.
dedi.Chase içten bir kahkaha attı ve kolunu Med'e uzattı.
-Hadi bakalım içeri girsek iyi olur.
Med koluna girdikten sonra içeri doğru yürümeye başladılar.

"Lanet olsun..." Kıyafetini bozmamaya dikkat ederek hızlı adımlarla ilerliyordu Kaitlynn. Acele etmezse geç kalabilirdi. Geç kalmasıda Alex'in şarkı söylemesini kaçırması anlamına geliyordu ki bunu asla göze alamazdı. Söylenerek ilerlemeye devam etti. Etraf kalabalıktı ve büyük çoğunluğu Kaitlynn'in gittiği yöne gidiyordu. Anlaşılan barın açılışını herkes duymuştu. Kesinlikle yorucu bir gece olacağına emindi Kaitlynn. Ama şuan diğer insanların hiçbiri umrunda değildi. Sadece Alex'i düşünüyordu...

Sade bir kıyafet seçmişti herzaman ki gibi. Hiçbir zaman gösterişi sevmemişti. Boynunda Alex'in ona hediye etti kolye vardı. Bunu o geceye özel takmamıştı aslında. Zaten hep boynunda taşıyordu o kolyeyi. Bu gece çıkarmak konusunda çok düşünmüştü. Alex ona karşı duyrgularını anlayabilirdi ve eğer onda karşılığı yoksa bu çok kötü olurdu. Fakat yinede çıkarmamıştı kolyeyi. Buna nasıl cesaret ettiğini oda anlamamıştı. Bara yaklaştıkça heyecanı biraz daha artıyordu. Barın önüne geldiğinde ise kalbi duracak gibiydi. Kendisini yansıtan cama döndürdü gözlerini. Saçları ve kıyafeti düzgündü. Görürünürde herangi bir sorun yoktu. Derin bir nefes alıp barın kapısına gitti. Hemen Alex'i aradı gözleri. Kapının önünde misafirleri karşılayan bir iki kişi vardı. Dikkatle onları süzmeye başladı. Şurada duran Alex miydi? Evet o olmalıydı. Sanki heran ağzından fırlayacakmış gibi atan kalbini sakinleştirmeye çalışarak bir iki saniye durakladı. Ardından bakışlarını Alex'ten ayırmadan ilerlemeye başladı...

Alex gelen gidenin yoğunluğu dolayısıyla Kaitlynn'in yaklaştığını görmemişti.Epeyce yaşlı birinin elini sıkarken gözüne çarptı.Çok güzel görünüyordu.Elbisesinden tokasına kadar muhteşemdi..Gözleri onun üzerinde çivilenmiş, beyni çocukca hayallere kendini bırakmıştı.Öyle ki adamın elini fazla sıktığını ancak yeni farkediyordu

"Ovv..Pardon Mr. Smith..Bi arkadaşı gördüm de.."

Hızla yanına gitti.O da kendisini fark etmişti.Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.Masaların birinden bir kaşık kaparak saçlarına baktı.Sonunda kaşığı yere fırlatarak Kate'in önünde durdu.

"Gelmene ne kadar sevindim bilemezsin."

Elini aldı ve öptü.Dokunmuştu işte..Uzun zamandan sonra sevdiği kişinin eline dokunmak inanılmaz bir haz vermişti ona.Yüzündeki tebessümü hiç bozmadan gözlerine baktı..

"Gelmene ne kadar sevindim bilemezsin."

Alex nezaketle Kaitlynn'in elini tutmuş ve dudaklarına götürmüştü. O sırada heyecanının son noktasını yaşıyordu Kaitlynn. Eğer bu seferde bayılmazsa bu geceyi kesinlikle atlatırdı. Gülümsemesi yüzünde çoktan yerini almıştı. Kalp atışlarını tüm bedeninde hissediyordu. Gözlerini ondan ayırmadan konuşmaya başladı. "Uzun süre sonra seni tekrar sahnede göreceğim. Bunu kaçırmak istemezdim doğrusu..." Acaba kolyesini farketmiş miydi? Hafif merak uyandıran bakışlarını ondan ayırmadan gülümsüyordu.

"Uzun süre sonra seni tekrar sahnede göreceğim. Bunu kaçırmak istemezdim doğrusu..."

Alex kulaklarının hafif kızardığını hissetti.Ama doğru zamanı bekliyordu.Bugün olacaktı..Ama ne zaman ? Reddedilme seçeneğini düşünmüyordu bile.Tekrar süzdü onu..Gözleri elbisesinin güzelliğine güzellik katıyordu..Makyajı yine ve her zamanki gibi dozajındaydı..Ve o boynundaki kolye..Ona kendisinin verdiği kolye..Bu bu akşam reddedilmeyeceğinin en büyük kanıtıydı..Ama herşeyi mahvetmek istemiyordu.Biraz daha rahatlamış olarak

"Çok güzel görünüyorsun.." ,dedi."Masalardan birine geçmek ister misin?"

"Çok güzel görünüyorsun.."

İşte yine kızarmaya başlamıştı. Böyle giderse geceyi kırmızı bir şekilde geçirecekti. Neyseki birşey söylemesini beklemeden Alex tekrar lafa girmişti. "Masalardan birine geçmek ister misin?" Başını sallamak yetindi Kaitlynn ve Alex'in gösterdiği yöne doğru önden ilerlemeye başladı. Heyecanı biraz yatışmıştı. Etraf yavaş yavaş kalabalıklaşıyordu. Masaların yarısı dolmuştu neredeyse. Aslında bu onu biraz tedirgin ediyordu. Ancak ne olursa olsun bu geceyi maffetmeyi göze alamazdı. Kalablığı aldırmadan bütün düşüncelerini Alex'e odakladı...

Jonathan takım elbisesini düzelterek içeri girdi.Bir süre etrafına bakındıktan sonra içerideki tek öğrenci olduğunu anladı.Yavaşça içeride dolaşmaya başladı.Alex'in yanından geçerken selam verdi ve ilerideki boş bir masaya geçerek oturdu.

Keigo içeri girmek için sabırsızlanıyordu...Bu gece onun için müthiş geçmişti..Ama biraz daha müthişleştirmek için müzikten daha iyi bir şey olamazdı...Tekrar üstünü başını düzelttikten sonra içeri girdi...

Misafir

Arwen şimdi bu loş sokakta yalnızdı yine.Chiara'dan habersiz çıktığı yolda,merakla beklediği gecedeydi.Büyük bir hayranı olduğu Soul Of The Dream'i canlı görecekti.Büyük bir coçku sayılabilirdi bu.Bu nedenle,ailesinin yapmacık sinirlenmeleri veya Chiara'nın asil tehditlerine aldırmaksızın,tabelası bile mükemmel olan bu mekanın açılışına gelmişti.Yanlış bir şey yapmak istemiyordu ama onları gerçekten çok seviyordu.Bu nedenl,koyu sarı saçları,siyah tişörtünün üzerine doğru attı.Üzerinde kocaman bir gitar resmi olan bu tişört ile kısacık,siyah eteğinin uyumlu olmasını dileyerek boynundaki metal kolyeleri düzeltti ve yavaş adımlarla içeri girdi.Karanlık ortam gerçekten büyüleyiciydi.Metal ruhunun büyülediği insanlardan biri olarak,çok önlerde olmayan masalardan birine oturdu.

Keigo Dark Dream'a girmek üzereydi...Buraya sadece bir kez gelmişti...Etrafa biraz goz gezdirdi...Kıyafetini de kontrol ettikten sonra fazla oyalanmadan iceri girdi..

"Bunu unuttuğuma gerçekten inanamıyorum!" diye çığlığı bastı, Dinah. Alacağı malzemeleri kontrol ederken cüppeyi unuttuğunu fark etmişti. Çok dikkat çekmeyecek şekilde yerinde biraz tepindikten sonra durdu. Saçı dağılmıştı. Çarçabuk toplayıp eski haline getirdikten sonra yine o hızla sinirden yere fırlattığı not defterini aldı. Üzerindeki tozları sildikten sonra yürümeye devam etti. Yürürken bir yandan da not defterine yazdığı malzeme listesini kontrol ediyodu.

'Şimdi bi düşünelim...Asa tamam, cüppe kaldı, defterler tamam, kitaplar kaldı, hayvan tamam, gerçi bir tane de kedi almayı düşünüyorum ama neyse...' diye geçiriyordu. Yanına aldığı çantasından bir kalem çıkarıp işaretlemeye başladı. Teker teker işaretledikten sonra azıcık dinlenmek için Dark Dream'e girmeye karar verdi.

İçeri girerek asasını teslim ederken yanına bir kızın geldiğini gördü. Kız, onun yanına gelmeden not defterini çantasına koydu. Kıza dönerek, gülümseyerek gelmesini bekledi.

Miselya, okul eşyalarını aldıktan sonra dinlenmek için Dark Dream'ı girmişti.Bugün yorucu bir gün olmuştu...Önce cüppe almıştı,sonra kitaplar,defter,hayvan,asa...(Hatta bir süpürge bile almıştı)Sonunda dinlenme vakti gelmişti.

Dark Dream'a girdiğinde ona tatlı tatlı gülümseyen,şirin bir kız görmüştü.Belliki oda bugün alışveriş yapmıştı,yorgundu.Kader dostuna merhaba demek üzere,yanına doru yürümeye başladı.Yanın adoğru yürürken kızın gülümsediğini gördü.Buna sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdi.

''Merhaba.Ben Miselya Hotaru Talsia Takai ama sen bana Miselya diyebilirsin.Bazı arkadaşlarım Mis yada Misi diyorlar.sen istediğni seç.Oturalım mı?''

Miselya tatlı tatlı gülümsemeye devam etti.Heyecanla kızın cevabını bekliyordu.

Gülümsemesine karşılık vermişti. Bundan dolayı daha bir rahatlayarak kızın yanına gelip konuşmasını bekledi.

''Merhaba.Ben Miselya Hotaru Talsia Takai ama sen bana Miselya diyebilirsin.Bazı arkadaşlarım Mis yada Misi diyorlar.sen istediğni seç.Oturalım mı?''

' "Miselya", ilginç ad doğrusu, ama zaten önemli değil...İyi bir kıza benziyor.' diye düşündü. 'Fazla bekletmeden cevap veriyim en iyisi.'

"Merhaba, memnun oldum Miselya...Bende Dinah, Dinah Monteque. Fazla adım yok onun için Dinah desen yeter."dedi gülerek.

"Ayrıca evet otursak daha iyi burada beklemek biraz garip olur." dedi, Dinah. Şöyle bir bakındı çevresine. Bazı masalar doluydu. Çoğunluk boştaydı. Miselya'ya gözüne kestirdiği bir tanesini önerdi.

"Şuradaki masa uygun mu?" dedi, parmağıyla masayı göstererek."Bak şuradaki, Baştan üçüncüsü."

"Şuradaki masa uygun mu?" "Bak şuradaki, Baştan üçüncüsü."

Bunun karşısında Miselya çok sevinmişti.Bu kızıda çok sevmişti.Çok şirindi.Gülümsemeye devam ederek

''Tabi ki neden olmasın''