Sophia hüzünlü şekilde buraya gelmişti.Hogwarts'ta bir dönem daha sona ermişti.Ömründen boş bir sayfa en ufak bir çizik bile olmadan çevirlmiş,dev kum saatinden biraz daha kum düşmüştü.Macera ya da bir farklılık.heyecan yaşamamıştı ve gerçekten sıkılmıştı bundan.Sophia da nereye geldiğini bilmeden,kendini,tabelası yamılmuş,eski bir kitapçıda bulmuştu.Neresi olduğunu kesinlikle bilmiyordu.Ama iğrenç sokakta tek başına dikilmek de çok saçma gelmişti.Bu nedenle ne üdüğü belirsiz kitaplığa daldı.
İçerisi oldukça havasızdı.Baykuşların veya alkolün bırakmış olabileceği kötü koku burnuna çarpıyordu.Sophia temkinli ama kendine güvenen adımlarla raflara doğru ilerledi.Bir yandan da çevrede kimse varmı diye bakıyordu.İlk bakışta kasiyer bile olmadığını sanmıştı,ancak sonra duvarın yanındaki bir kumaş yığınının yaşlı,sakallı adam olduğunu farketmişti.Gözleri kan çanağı gibi olmuş adamın elinde kirli bir ateş viskisi şişesi duruyordu.Sophia daha fazla bakarsa kusacağını düşünerek gözlerini raflara çevirdi ve eski parşömen kaplı kitapları taramaya başladı.
Taradıkça,ilgisini çekebilecek şeyler görmeye başlamıştı.Genelde karanlık sanatlara meğilli gibi görünen kitapları incelerken gözüne çarpan "Karanlık ve Mensupları" isimli,kalın kara deri kaplı bit kitaptı bu.Sophia onu eline aldı ve kirli parşömen sayfalarını çevirmeye başladı.
Kitabın ortalarına geldiğinde bu kitabın kaçak veya ölmüş olan ölümyiyenleri tanıttığını anlamıştı.Gayet aşina isimler gözüne çarpıyordu.Defalarca Gelecek Postasına manşet olan katiller,caniler...Sophia onların isim ve somurtan fotoğraflarına bakarken iğreniyordu adeta.Bir ayndan da sevdiği birinin çıkmayacağını düşünerek kendiyle gurur duyuyordu.
Düşüncenin ardından çevirdiği sayfada gözleri takılı kaldı.Faltaşı gibi gözleri sayfadaki fotoğrafa dikti.Masmavi gözler,sarı saçlar ve şeytani bir ifade.Kusursuz yüz hatlarına sahip bu kadın Sophia'nın annesinden başka biri değildi.Sophia bir süre soluk fotoğrafa baktı.Ardından okumaya başladı.
"Barbara Davis (hak ettiği gibi Sentor)
Barbara Davis,ünlü Sentor ailesinin 3 kız kardeşinden biriydi."
Sophia ilk cümleden öyle şaşırmıştı ki...Sentorlar ha...Sophia annesini hep iyi ailelerden biri olan Capulet'lerden biri olarak bilmişti.Kendisi de öyle söylemişti zaten hep.Hep iyi ve Yoldaşlıkta olduğu...
"...ondan bekleneceği gibi hep lorda hizmet etti.En önemlisi de bir Davis'le evlenerek kendini feda etti ve aileyi parçalamaya çalıştı."
Sophia 'kendini feda etti' cümlesine şaşkınlıkla baktı.Bir Davis olmak bir ölümyiyen için bu kadar kötü müydü acaba.Ama Sophia'yı asıl ilgilendiren bu değildi elbette.Hayatı boyunca uyduruk bir masala inanmış olmanın şokunu yaşıyordu.Onu yaralayacağını bilse de daha fazla bilgi edinmek için okumalıydı.
"...büyük aileyi tamamen parçalamanın imkansız olduğunu farkettiğinde yapabileceği en iyi şeyi yaptı ve Neil Davis'i acımasız şekilde öldürdü."
Sophia ne yaptığını bilmeden kitabı kapattı.'Neil Davis'i öldürdü..." bu cümle adeta yankılanıyordu kafasında.Boş gözlerle kasaya yöneldi.Tıpkı bir domuz gibi kokan adamın önüne kitabın en az üç katı para bıraktı.Bu şoku nasıl atlatacağını bilmiyordu.Yapabileceği tek şey evine kapanıp ağlamak olmalıydı.Eriyene kadar ağlamak.Adeta sarılırcasına kitabı kucakladı ve dalgın adımlarla oradan ayrıldı.
Konu: Kara Büyü, Tılsım ve Muskalar 
C.tesi Ekim 18 2008, 21:51