Accio-Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



Kurgu: Loinkaos - Yıl: 1971 - Hava: Yağmurlu - Tema: Gündüz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yasak Tat ~ Açık Başlık!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimeCuma Nis. 17 2009, 21:35

Yağmurluydu, gene... Fakat ilgilenmiyordum. Artık ilgilenecek gücü kendimde bulamıyordum. Hastalığımı vücudumdan söküp atmıştım. 1 hafta geçmişti, belki de 2 hafta... Saymayı da reddetmiştim. Ailemden mektup kesilmişti. Derslere çok fazla odaklanmış, başımı kaldıramaz olmuştum. Üstelik Kyndra'yı da artık hiç göremiyordum. Geçen sene tekrarlanmaya başlamıştı. Yalnız dolaşıyordum ve bunu özlediğimi söyleyemezdim. Göl kenarına tam olarak varmamıştım. Yağmur damlaların şiddetle yüzüme değmelerine izin veriyordum. Çok fazla sıkkındım. Elime bu aralar asamı fazla alır olmuştum. Geçen gün bir çocuğa büyü yapmaktan ötürü ceza yiyordum; fakat neyse ki çocuk şikayetçi olmamıştı. Bunu adil bir düello olarak gördüğünü betimleyerek beni sevindirmişti. Bu birisine uyguladığım ilk ve gerçek bir büyü olmuştu. Eh, biraz gururlanmadım değildi; ancak çok fazla da hoşuma gitmemişti. Sevdiğim bir müziği yüzlerce kez dinledikten sonra üzerimde bıraktığı hisle aynı hissediyordum. Garip bir tat almaya başlamıştım. Yalnızlığın tadını daha fazla alıyordum.

Islak, koyu yeşik çimlerin üzerinde yürürken aklıma ailemi getirmiştim. 2 haftadır mektup alamaz olmuştum ve bu beni meraklandırmaya başlamıştı. Onların başlarına ciddi bir sorun gelmiş olmasını istemiyordum. Annem Washington'da, babam ise Arizona'daydı. Onların bile birbirlerinden haberleri yok gibi gözüküyordu. Bu aileleri ayrı olan çocukların düşündüklerinde durgun hissettiği zamanlarla aynıydı. Fakat ben hiçbir zaman öyle üzgün ve durgun hissetmemiştim. Ayrıldıkları gün bile gülümsemeye çalışmış ve birinci olmuştum. Sürekli beni görmeye gelen babam sayesinde aile özlemini tatmamıştım. Başımı anlamsızca iki yana sallayıp dudaklarıma garip bir gülümseme yerleştirmiştim. Tel tel olan ıslak saçlarıma parmaklarımı atmış ve yüzümü gökyüzüne dikmiştim.


'Ne zaman duracaksın, ha?'
Kıkırdamıştım. Her sabah bunu söyleyerek yataktan kalkıyordum. Artık yağmurun dinme fikrini komik buluyordum. Buraya geldiğim günden beri yağan yağmurun esiri olmuştum. Kara bulutların önderliğinde kölelik çekiyordum. Omzumda asılı duran beyaz çantamın sapına hafifçe asılmış ve onu oradan çıkartmıştım. Elimde taşımaya karar vermiştim. Ağrıdan pes etmiş omuzlarımı boş olan ellerimle hafifçe ovuşturduktan sonra bulabildiğim en kuru yere, bir ağacın altında geçmiştim. Oturarak tek kuru olan eşyamı, pantolonumu da ıslatmak istemiyordum. Gölün üzerine damla damla düşüp, harika bir görünüm veren yağmur damlalarını gözlemliyordum. Garip, yağmurun doğaya saçtığı manzarayı taktir ediyordum. Bir iç çektikten sonra gözlerimi Hogwarts'ın görkemli kapısına çevirmiştim. Tanıdık birisinin gelmesini umuyordum. Fakat bunun olası olmadığını da savunuyordum. Geçen sene tanışım olduğum tüm kişileri, ters kelimelerim ile bir kenara atmıştım ve geri dönüşümün olmadığını biliyordum. Kyndra veya Destiny, şu anda elimde olan kişilerdi. Kyndra'yı aylardır orta da görmüyordum. Destiny ile ise yalnızca şölenlerde görüşebiliyordum. Ağırlaşan dersler ve ödevler, bizi buna zorluyordu ve rahatsız oluyordum. Yalnızlığı daha fazla tatmak istemiyordum.

Sırtımı nemli ağaç gövdesine yaslayarak parmağımı kravatıma doğru götürmüş ve gözlerimi göle dikerek onunla ilgileniyormuş gibi yapmaya başlamıştım. Aklımı ailemden, elimde kalan arkadaşlarımdan ve derslerden uzak tutmaya çalışıyor olsam da yapamıyordum. Bu okulda benim bu sorunlarımdan daha şiddetli acıların bulunduğundan kesinlikle emindim. Ancak ben bunları bile zar zor çekiyordum. Daha fazlasını da istemiyordum. Fakat her geçen gün, daha da kötüleşiyordu. Bozuntuya vermemeye çalışıyor olsam da içimi asıl kemiren o vahşi duygunun bu olduğundan emindim. Bakışlarımı kara bulutların arasından çıkagelen kahverengi baykuşa doğru çevirmiştim. O baykuşun benim baykuşum olması için nelerimi vermezdim... Gözlerimi baykuştan almış ve gölün üzerinde dalgalar çıkartan yağmur damlacıklarına çevirmiştim. Derin bir iç çekerek sessizliğimin içerisinde çekilmiştim. Yalnızlığın tutkulu tadını dilimde hissediyordum...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimeCuma Nis. 17 2009, 23:18

Dersten sonra kendini doğruca dışarı atmıştı. Aslında yağmurlu havaları sevmiyordu,böylesi soğuk bir günde dışarı çıkmak da pek akıllıca sayılmazdı ama cidden bunalmıştı. Son sınıf olduğundan mıdır nedir,üzerinde fazladan yük varmış gibi hissediyordu. Öyle ki Quidditch'den bile uzaklaşmıştı. Üzerine giydiği kalın mantoya daha sıkı sarılıp Hogwarts'ın büyük kapısından çıktı. Islak çimenlerde kaymamak için haddinden fazla çaba sarf ediyordu. Bir süre uzaklaştıktan sonra dönüp görkemli okul binasına baktı. Sessiz görünüyordu. Konuşacak birilerine ihtiyacı vardı oysa! Victoria ile ikinci bir çarpışmaya bile razıydı. Yüzüne yayılan alaycı gülümsemenin önüne geçemedi. Yağmur damlalarını savuşturmak istercesine birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Ne zaman gözlerini kapasa uyuyacak gibi oluyordu. Herkesi bahar,Destiny'i sonbahar çarpardı. Karanlık hava uykusunu getiriyordu. Az sonra bahçeye yığılıp kalırsa şaşmazdı! Zihnini yokladı,bu olayın daha önce başına gelmiş olma olasılığı yüksekti.

Nereye gittiğinin farkında değildi. Kendinden bağımsız hareket eden ayakları onu göle kadar getirmişti. Damlalar yavaş yavaş göle düşüyor,tek bir noktanın etrafında dalgalar oluşuyordu. Destiny'nin durgun hallerine çok nadir rastlanırdı ve bu,o nadir anlardan biriydi.

Gözlerini gölden çektikten sonra ağacın altında oturmakta olan öğrenciye çevirdi. Dağınık,sarı saçlarından kolayca tanıdı onu,Leon. Yalnızdı yine;her zaman olduğundan daha da yalnız görünüyordu. Ancak şölenler ve derslerde ayak üstü konuşabiliyorlardı. Şu sıralar öyle yoğundu ki ailesini ve arkadaşlarını ihmal ettiğini yeni yeni anlıyordu. Zamanı iyi kullanmayı öğrenmeliydi. Aslında bunu kendine defalarca söylemişti ama yerine getirmiyordu. Hazır fırsat bulmuşken Leon ile konuşabilirdi. Onunla düşüncelerini paylaşmaktan zevk duyuyordu. Hiç olmazsa onu anlayabiliyordu. Elbette bu da arkadaşlık kurmalarında önemli bir etkendi. Seri adımlarla gölün kenarından yürümeye başladı. Bugün,göle düşme talihsizliğiyle karşılaşmayacağını fark ettiği an adımlarını daha da hızlandırdı. Ağacın altına vardığında bakışlarını Leon'a dikip,şakayla karışık lafa girdi.

-Yağmuru sevmediğini sanıyordum?

Hafifçe gülümsedi. Evet,onu burada gördüğüne şaşırmıştı. Öyle ya! Kendisinin de burada olması pek normal sayılmazdı. Yağmurun altında ıslanmak,prensiplerine uymuyordu. Eh,Destiny prensiplerini fazlasıyla önemseyen bir öğrenci (!) olduğu için,yağmura kıyasla şöminenin karşısında ısınmak ön plana çıkan bir tercihti. Ancak,hazır konuşabileceği birini bulmuşken çekip gitmek akıllıca sayılmazdı. Üstelik karşısındaki tarafından da hiç hoş karşılanmazdı. Garip! Ne zamandır toplumsal kuralları bu kadar ciddiye alıyordu? Gerçekten de,değişiyordu. Bazı şeylerin aynı kalmasını istese de,kendisindeki olumlu değişimi seziyor ve içten içe seviniyordu. Gün geçtikçe daha tecrübeli ve olgun hissediyordu. Kütüphaneye bile daha sık uğramaya başlamıştı! İlgisini çeken bir kitap da bulmuştu. Bir hafta geçmesine rağmen on beşinci sayfadaydı belki ama,olsun. Gelişme gelişmedir,pat diye edebiyata atılacak değildi ya! Elliye geldiğinde kuzeni Dinah'a müjdeli haberi verecekti.

Out: Tanıdık biri geldi (:


En son Destiny R. Thallimar tarafından C.tesi Nis. 18 2009, 10:33 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimeC.tesi Nis. 18 2009, 00:08

İliklerime kadar buz tutmuştum. Parmaklarımın uçları buz olmuş, boynum soğuktan kaşınmaya başlamıştı. İşin kötü tarafı, boynumu kaşımaya başladığım da açık tenim kıpkırmızı kesilirdi. Soğuğu sevmememin bir nedeni daha! Beni şekilden şekle sokardı. Derin bir nefes vermiş ve beyaz, çamurlanmış çantamı kucağıma almıştım. Fermuarını açtıktan sonra, içerisindeki kitapları karıştırmaya başlamıştım. Harika! 1 haftadır aynı sayfada takılıp kaldığım ünlü 'Madam Bovary' kitabımı yanıma almamıştım. O kitabı düşündükten sonra kendi kendime yumuşak bir kahkaha atmıştım. Gerçekten kafayı yiyor olmalıydım! Kendi kendime konuşmaya başlamış, kendi kendime kahkahalar atmaya başlamıştım. Kendimden korkmaya, daha doğrusu tiksinmeye başlıyordum. Nasıl bir birey olmuştum? Yalnızlığın bana göre olmadığını defalarca kendime hatırlatıyor olsam da, küçüklüğümden kalma bir kaderi yaşıyordum. Yalnız doğmuş, yalnız yaşamış, yalnız ölecektim. Fakat fazla karamsar olmamalıydım. Hiç arkadaşım yok değildi, bunu biliyordum. 5 dakika önce düşündüğüm o iki kişiyi tekrar düşünmüştüm. Daha sonra aklımı aileme döndürmüştüm. Onlar için hâlâ endişeleniyordum.

Yerdeki küçük göletlere aldırmaksızın beyaz çantamı çamurların arasına atmış ve kollarımı göğsümün üzerinde kavuşturmuştum. Bu hafta onlardan - ailemden - aldığım son mektubu düşünüyordum...

"Hogwarts'ta sabah her zamanki gibi yağmurluydu. Her sabah yapmış olduğum şeylerin aksine, alışılmışlığın dışında bir şekilde güne merhaba demiştim. Dört direkli karyolamın üzerinde değil, sabahtan beri uyanık bir şekilde güneşi karşılamıştım. Gözlerime ağrılar girmeye başlamıştı. Göz kapaklarım uykusuzluktan istem dışı kapanmaktaydı. Derin bir iç çektikten sonra, cüppemi ve mantomu üzerime geçirerek dışarıya fırladığımı hatırlıyorum.

Hasta bedenimin soğuk rüzgâra karşı dik durması beni şaşırtmıştı. Hâlâ bu kadar güçlü olduğumun farkında değildim. Güçsüzdüm de, 1 haftadır mikrobu vücudumdan atamamıştım! Bu soğuk kış gününde bile alnımda biriken boncuk boncuk ter damlaları dikkatimi dağıtıyordu. Ya terdi, ya da aylardır durmadan yağan yağmur damlalarıydı; anlam çıkartmak zordu. Ortak salondan sonra katlettiğim yollar gözüme önemsiz gibi görünüyordu. En azından şimdi anlamsızdı... O gün çektiğim yorgunluk hâlâ bacaklarımda tutuluyordu. Baykuşhane'ye bu sene fazla girmediğimi içeriye girer girmez fark etmiştim. Nemli ve soğuk taş duvarlar, iğrenç baykuş kokuları ile her yerde uçuşan tüyler benim pek favorim değildi. Hele ki ıslak merdivenlerden kaymadan düşmek; benim için mucize falan olurdu. Sonbahar ve kış mevsimleri dengesizlere göre iyi bir mevsim değildi.

Küçük ailemden gelen hafif ve kibar mektup zarfı elime geçtiğinde, kendimi tutmadan hemen açmak istemiştim. Kağıdın üzerinde minik minik siyah harflerle yazılmış olan yazılara bakıyor, gözlerimi kelimelerde dolandırıp duruyordum. Mektup açıkça telaşla yazılmış olmalıydı. Yazı tipindeki belirsizlik ve saçma yazım hataları beni böyle düşünmeye zorluyordu. Mektubun sonlarında babamın ciddi bir kaza geçirdiğini ve eşyalarımın olduğu gibi Washington'a, annemin yanına alındığı belirtilmişti. Tucson'a o kadar taparken, Springfield'a geri dönme fikri bana korkunç geliyordu. Mektubu katlayıp zarfın içerisine koyma ihtiyacı bile duymadan onu baykuşhanenin açık bir yerinden göle doğru attığımı hatırlıyorum. İçimdeki duyguları basıtramamıştım. Kin ve üzüntü bedenimi sarmıştı. Gerçekten neyi merak ediyordum? Babamı mı? Yoksa taşınıp taşınmayacağımı mı?"


Saçlarım inanılmaz bir şekilde ıslanmıştı. Ağacın altında olmak bile işe yaramıyordu. Dışarıdan bakıldığında kuruymuş gibi görünen bu yer, içine birini aldığında gerçek yüzünü gösteriyordu. Hafif kızararak sulanan gözlerimin ardından yanağıma konan bir yağmur damlası, ağlamamı bastırmıştı. Bu iyi de olmuştu; ağlamak beni zayıf gösteriyordu. Derin ve titrek bir nefes vermiştim. Arkadan gelen yumuşak ve tatlı bir sesin doğrultusunda ıslak yüzümü Destiny'ye doğru çevirmiştim;

'Yağmuru sevmediğini sanıyordum?'
Dişlerimi göstermeden yumuşak bir şekide gülümsemiş ve ona bakmaya başlamıştım. Onu sesli olarak çağırdığımı hatırlamıyordum. Gülüşümü yüzümde tutmaya başlamıştım. Destiny veya Kyndra'yı yanımda istemiştim. Destiny'yi elde etmiştim. Hafif bir çağırmayla Destiny'nin yanımda bittiğini fark etmiştim. Aylardır Kyndra'yı çağırıyordum; ancak aylardır yanımda olmadığını fark ediyordum. Sesimin titrek çıkmasını, kaşlarımın düşmesini ve dudaklarımın asılmasını önlemek için olağanüstü bir çaba sarfetmiştim. Başarmıştım da, sesimi sevecen çıkartabilmiştim. Fakat yüz ifademi koruyamamıştım. Destiny'nin aldırmayacağını düşünüyordum;

'Alışmak zorundayım...'
Boş yüz ifademe hafif bir aydınlatma, bir gülümseme eklemiş ve Destiny'ye bakmaya devam etmiştim. Kitaplarımın ıslanmalarını önlemek için -her ne kadar ıslanmış olsalar da- çantamı yağmur damlalarının onu bulamayacağı, kuytu bir köşeye çekmiştim. Kollarımı tekrar kavuşturduktan sonra, Destiny'ye tekrar dönmüştüm;

'Seni tekrar görmek güzel. En azından böyle konuşmak... Sanki aylar geçti ilk konuşmamızı gerçekleştirdiğimiz günün ardından. Neler yaptın?'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimeC.tesi Nis. 18 2009, 11:14

Boş bakışlarına rağmen sesine olabildiğince iyimser bir hava vererek yüzünü Destiny'e dönmüştü. Solgun görünüyordu. Belki de ona öyle gelmişti. Bir sıkıntısı varsa anlatacağından emindi,saçma sapan sorularla Leon'u bezdirmeyecekti. Uzun zaman önce başkalarının her hareketinden anlam çıkarma huyundan vazgeçmişti.

-Alışmak zorundayım...

Bolca çamura maruz kalmış,acınacak haldeki çantasını yağmur damlalarının erişemeyeceği bir yere çektikten sonra kollarını kavuşturup bakışlarını tekrar Destiny'e çevirmişti.

-Seni tekrar görmek güzel. En azından böyle konuşmak... Sanki aylar geçti ilk konuşmamızı gerçekleştirdiğimiz günün ardından.

İlk konuşmalarını gerçekleştirdiklerinden bu yana kaç gün geçtiğini bilmiyordu;ancak ilk konuşmalarını gerçekleştirene kadar yıllar geçtiğinin farkındaydı. Hogwarts'da geçirecekleri son yılı iyi değerlendirmeliydi. Zihnini istila eden düşüncelerden uzaklaşıp Leon'un sorusuna yöneldi. Son konuşmalarından bu yana hayatında pek birşey değişmemişti. Tek fark,derslere her zaman olduğundan iki kat daha fazla önem vermek zorundaydı. Etrafında sürekli çevresine örnek olacak erdemli davranışlar sergilemesi ve olabildiğince çalışıp,iyi yerlere gelmesini haykıran yetişkinler olduğu sürece bu,gittikçe imkansız hale geliyordu. Öyle ki,kendisine baskı yapanların öğütlerini dinleyip,uygulamak yerine,inadına tersini yapıyordu. Bunun ona hiçbir faydası olmayacağını,aksine çıkmaza sokacağını bildiği halde kafasının dikine gidiyordu. İstemediği şeyleri yapmaya zorlanmaktan nefret ediyordu. Tüm bu iç karartıcı meseleler yüzünden,bıkkınlık geçirmişti.

Olayı derslerden daha başka yönlere çekmek gerekirse,Victoria ile kavga etmiş,alt sınıf Slytherin öğrencilerinden biri kendisine kafa tutmuş,Dinah'dan izin almadığı halde baykuşunu kullandığı için azar yemişti. Geçen gün de asasını kaybetmişti. Sonra buldu tabii,cüppesinin cebinde! Kendisini gölde boğmak istemesine zemin hazırlayan olayları Leon'a sıralayıp da,ardına bakmadan kaçmasını istemiyordu. Bu nedenle,mümkün olduğunca doğal bir tavır takınarak yanıt verdi.

-Hiçbir şey.

Destiny gibi durmaksızın konuşan ve her işe muhalefet olan biri için bu yanıt kesinlikle normal değildi. Fark etti de,bu dönem pek planladığı gibi gitmiyordu galiba? Bazı değişiklikler yapmaya karar verdi. Bu kararı yaklaşık beşinciye veriyordu. Demek ki,vermekle iş bitmiyordu. Zaten soğuk olan havayla beraber Leon ile arasına mesafe girmesini istemediği için,ıslak çimenlere aldırmayıp karşısına oturdu. O vaktini nasıl geçiriyordu acaba? Elbette her öğrenci ve genç gibi kendince bir takım sorunları olmalıydı ama büyücü dünyasının biraz daha dışında biri daha farklı duygular içinde olabilirdi. Uzun konuşmalarından sonra bu kanıya varmıştı. Dengesini kaybetmemek adına ellerini toprağa dayadı. İnsan otururken bile düşebilme kabiliyetine sahip olunca -nasıl oluyorsa artık- önlem almak gerekiyordu.

-Senin zamanın nasıl geçiyor?

Leon'un anlatacak birşeyleri olmasını umuyordu. Kendi sıkıntılarından uzaklaşmak iyi gelebilirdi. Üstelik bir haftadır konuşmamıştı ve çenesi buna daha fazla dayanamayacaktı. Böyle saçma şeylere kafa patlattığı için kendine güldü. Ardından hala gülebildiği için sevinip,yeniden güldü. Nihayet ciddi bir ifade takınmayı başarıp başını Leon'dan yana çevirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimeC.tesi Nis. 18 2009, 12:23

Destiny'nin cevabı, ince sesinin doğrultusunda kulağıma dokunmuştu. Onun sıra dışı bir şeyler yaşamış olmasını ummuştum. Bilmiyorum, komik bir şeyler... Gülmeye ihtiyacım vardı ve şu anda bunu başarabilecek tek kişi oymuş gibi geliyordu. İkimizin de düşünce seline kapıldığımız o an tekrar gündeme çıkmıştı. Boşa bakan gözler, arada bir şekilden şekle giren kaşlar, tekrar vücudumuzu ele geçirmişti. Destiny ne düşünüyordu bilmiyorum; fakat ben hala Arizona-Washington ikilemesini düşünüyordum. Orada nasıl yaşardım? Tamam, küçüklüğüm karabulutların ve ıslak damlaların altında, Washington'da geçmişti. Orayı severdim, hatta bayılırdım. Ancak bu Tucson'a taşınmadan önceydi. 'Ön yargılı olmamalıyım' diyordum içimden kendi kendime; ancak işe yaramıyordu. Orada yaşamıştım, orada büyümüştüm ve nasıl bir yer olduğunu biliyordum. En sevdiğim şehri terk etmek kulağa berbat geliyordu.

Önümde duran Destiny'nin daha rahat bir tavra geçmesi -ıslaklığa rağmen yere oturması- gözlerimin ona kaymasına neden olmuştu. Tekrar yumuşak bir şekilde gülümsemiş ve bende onun hizasında olarak yere oturmuştum. Onun yaptığı gibi, ellerimi arkaya atarak avucumu çamurların içine bandırmıştım. İğrençti, çamurla iç içe olmak... Fakat sakarların işi buydu, düşmemek için garipleşirlerdi. Gözlerimi devirdim ve Destiny'den gelen sorumu dinlemeye başladım;

"-Senin zamanın nasıl geçiyor?"
Derin bir nefes alarak gözlerimi şekilden şekle giren göle kaydırmıştım. Benim zamanım nasıl geçiyordu? Bunu tam olarak bende bilmiyordum. 1 hafta öncesine kadar büyücü olmanın bana pek zevk vermediğini iddia eden Hufflepuff'lı son sınıf bir öğrenciydim. Şimdi ise, muggle dünyasına dönmemek için ufacık bir yol arıyordum. Hogwarts'ta görevli olmayı bile düşünmüştüm. Bu düşünce bana komik ve garip gelmişti. Şimdi düşününce ise gülmemi sağlıyordu.

"-Çoğunlukla dersler... Hâlâ yağmurun dinmesini bekliyorum."
Gülümsedim. Destiny'ye bakarken ise, ona anlatıp anlatamayacağımı düşünüyordum. Onun sorunum her ne ise, dinlemeye hazır olduğunu düşünmüştüm. Bunu sesli olarak dile getirmemişti; ancak gözlerinden okuyabiliyordum.

"-Babam kaza geçirmiş... Annem ise, benim iyiliğim için Tucson'dan Springfield'a geri dönmemi istiyor. İşin garip tarafı ise; kim için veya ne için üzülüyorum bilmiyorum. Babam için mi? Yoksa en sevdiğim şehri terk edeceğim için mi? Bu beni bencil yapar mı?"

İçimdekileri tam olarak yansıtabildiğimi umuyordum. Söylediklerimi ayrı olarak içimde tarttıktan sonra, kendi kendime onay vermiştim. Fakat sorduğum bu soruların hiç birinin cevabını da bilmiyordum. Babam için üzülmüyorsam, bu son sorumu yanıtlardı. Yani, kesinlikle bencil biri sayılırdım. Fakat Springfield'a deli gibi dönmek istediğimi babama söylersem, onu üzeceğimi de biliyordum. Bunca yıl ona burayı sevdiğimi söylemiştim ve bunun yalan olduğunu sanacaktı ki bu böyle değildi. Oraya tapıyordum... İşin ucunda bencil biri olmuştum. Ah, her neyse... Kafam bulanmıştı ve daha fazla düşünmek istemediğimi öne sürmüştüm. Sırtımı kamburlaştırarak yerden sarı bir yaprak almış, onunla oyalanmaya başlamıştım. Kısa bir süre zarfında ise, gözlerimi Destiny'ninkilerle buluşturmuştum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimeC.tesi Nis. 18 2009, 20:47

Anlaşılan Leon'un durumu da kendisininkinden pek farklı sayılmazdı. Bir de gençlerin dertsiz tasasız geçindiğini söylerler! Topluma yönelik bu eleştiriyi kendine saklamaya karar vererek,sözlerinin devamını getirecekmiş gibi görünen Leon'a dikti gözlerini. O esnada,bir sorunu olduğuna kesinlik getirdi.

-Babam kaza geçirmiş... Annem ise, benim iyiliğim için Tucson'dan Springfield'a geri dönmemi istiyor. İşin garip tarafı ise; kim için veya ne için üzülüyorum bilmiyorum. Babam için mi? Yoksa en sevdiğim şehri terk edeceğim için mi? Bu beni bencil yapar mı?

Bir an ne diyeceğini bilemedi. Sözü edilen olaya daha önce hiç tanık olmamış,yaşamamıştı. Oysa Leon'a bir şekilde destek olmalıydı. Zor bir durum! Babasının kaza geçirme durumunda ne hissettiğini az çok tahmin edebiliyordu. Gerçi babasız büyümüştü;ancak sevgisiz değil. Aile bağları çok kuvvetliydi ve yakınlarından birine zarar gelme düşüncesi kanını donduruyordu. Bir de şu taşınma meselesi vardı. Destiny'i bir yere bağlayan genellikle ortam değil,kişilerdi. Zaten değişikliğe de alışıktı fakat bu durum herkes için geçerli olmayabilirdi. Mesela Leon,kim bilir neler hissediyordu? Kafası allak bullak olmuştu. Mantıklı bir cevap vermesi gerekiyordu. Kararsızca ağzını açtı. İlk kez ne demesi gerektiği konusunda bocalıyordu. Hızlı bir şekilde kafasında bazı saptamalar yaptı. Leon bencil değildi,sadece bu kazanın kendi hayatı üzerinde nasıl değişikliklere sebep olacağı yönünde tahmin yürütüyor ve duyguları da bu nedenle değişkenlik gösteriyordu. Buna hakkı vardı. Ayrıca,bu haberi ne zaman duyduğu yönünde hiçbir fikri yoktu;ancak haberin etkisiyle afallamış ve ikilemde kalmış olabilirdi. Off! O kadar çok ihtimal vardı ki!

-Böyle düşünme! Olaya farklı bakış açıları getirmen bencil olduğunun göstergesi değil. Duygu ve düşünceler kişiden kişiye değişebilir,sen de hissettiklerini dile getiriyorsun.

Konuşmasına Leon'un sorduğu son soruya cevap vererek başlamıştı çünkü şu durumda karşısındakinin morale ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Elbette bu sözleri öylesine ortaya atmamıştı,samimiydi. Her zaman olduğu gibi... Güven vermek istercesine Leon'a gülümsedi. Kısacık bir zaman zarfından sonra taşınma meselesini düşünmeye başladı. Üzülmüştü. Leon Tucson'dan pek bahsetmese de orayı sevdiğini tahmin ediyordu. En azından güneşliydi! Orada geçirdiği onca zamanı çöpe atıp Springfield'e dönme fikri hoş değildi. Açıkçası,ikisini de hiç görmemişti. Zaten gitmeden de görmesi olanaksızdı. Sadece gözünde canlandırabiliyordu. Fakat,gezip görmeden neler yaşayacağını kim bilebilirdi ki? Birden ampulü bulmuş gibi sevinç nidaları atmak geldi içinden. Nihayet çıkmazdan çıkıp,taşınma işini farklı boyuta taşıyabilmişti. Aklından geçenleri Leon ile paylaşmalıydı.

-Springfield'e gitmeyi neden istemiyorsun? Oranın geleceğini nasıl değiştireceğini bilemezsin. Belki sırrını paylaşabileceğin bir büyücüyle arkadaşlık kurarsın,belki edineceğin çevre karakterin üzerinde farklı etkiler yaratır? Şöyle düşün,Hogwarts'ı da sevdiğin söylenemez ama burada benimle tanıştın. Eğer baykuş sana postayı getirmeseydi,asla arkadaş olamayacaktık.

Aklına gelen tek sağlam örnek buydu. Sanki kendisini övüyormuş gibi bir tavır takınmıştı. Elbette amacı bu değildi ve Leon bu sözlerin onu teselli etmeye yönelik olduğunu anlamıştı. Başarılı olmuş muydu acaba? Her olaya olumlu yaklaşım getirmekteki becerisinin bu sefer de işe yaramasını umuyordu. Soğuk rüzgarın tenini yalayıp geçmesine,yağmur damlalarının şiddetini arttırarak yüzüne çarpmasına aldırmıyordu artık.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePaz Nis. 19 2009, 12:00

Hafif bir durgunlukla, Destiny'nin beni avutmak için söylediği cümleleri dinledim. Gerçekten beni avutmak için mi yoksa söylediklerinin gerçek olduğu için mi söylüyordu bunları bilmiyordum. Fakat içimden ona güvenmek geliyordu ve haklı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Kendimden bile fark etmeden, dudaklarımın oluşturduğu gülümsemeye teslim olmuştum. Düşünce selleri tekrar akmaya başlamıştı besbelli... Çünkü; ne ben ne de Destiny konuşmak için ağızlarımızı açıyorduk. Bu bizim en önemli ortak özelliğimiz olmuştu. Düşünüp kafa yormaya bayılıyorduk! Destiny'nin ne hakkında konuştuğunu bilmiyordum; ancak tahmin yürütebiliyordum. Sorunlarımla kafasını doldurmuştum. Özür dilercesine bir bakış atmak üzereydim ki, Destiny'nin ardı arkası kesilmez sorularıyla karşılaştım. Yüzümdeki gülümsemenin biraz daha yayılmasına engel olamamıştım;

"Springfield'e gitmeyi neden istemiyorsun? Oranın geleceğini nasıl değiştireceğini bilemezsin. Belki sırrını paylaşabileceğin bir büyücüyle arkadaşlık kurarsın,belki edineceğin çevre karakterin üzerinde farklı etkiler yaratır? Şöyle düşün,Hogwarts'ı da sevdiğin söylenemez ama burada benimle tanıştın. Eğer baykuş sana postayı getirmeseydi,asla arkadaş olamayacaktık."
Haklı olabilirdi ve büyük bir olasılıkla haklıydı. Fakat Springfield'a hiç gitmedim değildi... Orası da -bu kadar çok olmasa da- fazla yağış alan bir eyaletti. Orada bırak yaşamayı, annemi 1-2 saat ziyarete gitsem zor kalırdım. Destiny'ye cevap vermem çok kısa sürmüştü. Düşünmeme gerek yoktu; çünkü bu soruların cevaplarını bir haftadır düşünüyordum;

"Springfield'da doğdum ben, Destiny. Arizona'ya taşınmadan önce orada mükemmel bir hayatım olduğu açıktı. Yağmuru severdim... Benim için orada en güzel gün, yağmurun yavaşladığı gün olurdu. Çünkü üşütme olasılığım daha aza inerdi. Her neyse, benim artık tüm yaşamım Tucson'da. Orası tam bana göre bir yer! 'Ayın arkasında saklanan güneş şehri' derim ben oraya... Akşamları bile kavurucu sıcaklar vardır."
Tekrar bir gülümseme yaymıştım yüzüme. En sevdiğim şehir hakkında düşünürken hep böyle olurdum. Karnımda kelebekler uçuşurdu. Gülümsememe engel olamazdım. Daha önce âşık olmamıştım, fakat o şehre tapıyordum. Âşık olmak böyle bir duyguysa, benim için olmadığı belliydi. Kendimi kaybediyordum!

"Bazı konularda haklısın... Arizona'ya taşındığımdan beri çok şey değişmiş olsa gerek... Zaten yapabileceğim pek fazla bir şeyim yok. Annemin sakatlığından ötürü Arizona'ya taşınmıştım. Şimdi babama yardım etmeliyim... Ayak altında dolanmayarak..."
O yumuşak gülümsememi yanaklarıma tekrar dağıtmış ve göle bakarak mırıldanmıştım;
"Evinize hoş geldiniz - Springfield..."
Destiny'nin duyup duymadığını bilmiyordum. Bunu dışarıdan söylediğimin bile farkında değildim. Kendimi artık kontrol edemediğim açıktı. Ah, ne yapıyordum böyle? Gözlerimi hafif bir şekilde Destiny'ye kaydırmış ve sırtımı kamburlaştırarak ona doğru eğilmiştim.

"Sanırım mesleğini bulduk bile... Psikolog olmalısın; bu işte iyi iş çıkarttın."
Sağ kolumu onun sol omzuna atmış ve arkadaşça, hafifçe sıkıp, elimi geri çekmiştim. Yağmura laf atıp duruyordum, fakat burnumdan nefes aldığım anda, içimin ferahladığını da hissediyordum. Islak toprak kokusu, çocukluğumdan kalan duygularımı serbest bırakmıştı. İçimden lanetler yağdırıyordum. Böyle giderse kısa bir süre içinde 'Yağmur, yağmur!' diye sayıklayacağımın farkındaydım. Ortamdaki gerginliği rahatlatmak amacıyla yüzüme tekrar bir gülümseme bırakmış ve sesimin daha yumuşak ve neşeli çıkmasını sağlayarak söze girmiştim;

"Büyü yapmayan, ben... Geçen gün kendimi bir düelloda buldum. İşin garip tarafı o kadar da kötü sayılmazdı..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePaz Nis. 19 2009, 14:51

Bitmek bilmeyen teselli çabalarının ardından Leon'un sözlerine kulak verdi. Springfield'deki yaşamından bahsediyordu. Dinledikçe,zaman ve mekanın kişilerin düşünceleri üzerinde ne kadar fazla etkisi olduğunu fark ediyordu. Sözlerden daha fazla. Kesin kararını vermiş olarak konuşmasını şu sözlerle noktaladı;

'
Şimdi babama yardım etmeliyim... Ayak altında dolanmayarak...'

Bu,kısa süreliğine de olsa konunun kapandığının göstergesiydi. Bir daha açmaya da niyeti yoktu zaten! Leon yeterince üzgündü. Her fırsatta bunları yüzüne vurmak onu daha da üzebilirdi. Yeniden birkaç hafta önce aralarında geçen meslek seçimi meselesine değindi.

-Sanırım mesleğini bulduk bile... Psikolog olmalısın; bu işte iyi iş çıkarttın.


Yüksek sesle kahkaha attı. Yağmur sesini bastırıyordu. Kendisini psikolog olarak hayal etmemişti ama Leon'un moralini az da olsa yükseltebildiğine göre,kariyerine doğru bir adım daha yaklaşmıştı. Leon ise minnet duyuyormuş gibi elini omzuna atıp dostça sıktı. Karanlığın yavaş yavaş çökmeye başlamasına rağmen yüzünde oluşan gülümseme gerginliğin dağılmasına yetmişti. Sıcak bir gülümsemeyle karşılık verip,Leon göz önünde bulundurulduğunda son derece ilginç karşınabilecek bir sonraki konuyu dinlemeye başladı. Düello girişiminden bahsediyordu. Anlatış biçimine bakılırsa kendisi bile şaşkınlığı üzerinden atamamıştı.

-Büyü yapmayan, ben... Geçen gün kendimi bir düelloda buldum. İşin garip tarafı o kadar da kötü sayılmazdı.

Aklına ilk düello macerası gelince
kahkahayı koyvermek geldi içinden! Birinci sınıf öğrencilerinden biri -'üflesem uçacak' denilen cinsten- büyükçe bir bavulu taşımaya çalışıyordu. Gişede karşılaşmışlardı. Bilet almak üzere tek elini uzattığı sırada bavul Destiny'nin ayağına düşmüştü. Ters bir anına denk geldiği için acıyla haykırdıktan sonra asasını çıkarıp küçük kızı tehtid etmişti. Yeniden karşılaştıkları an özür dilemek üzere hamle yapmış fakat kız tuvalete kaçmıştı. Hala Hogwarts'da olabilir miydi acaba? Bu anı kafasından şimşek hızıyla geçmişti. Şu anda düello macerasını yaşayan Destiny değil,Leon'du. Aslında Destiny de şaşırmıştı,Leon'un büyü yapmakla işi olmazdı;ancak bu yapamayacağı anlamına da gelmezdi. Bu görüşünü belli etmeden önce elini cüppesinin cebine atıp asasını çıkardı. Ciddi görünmeye çalışarak asayı Leon'a doğrulttu.

-Alalım bakalım boyunun ölçüsünü!

Afallamış suratı görünce kahkaha atarak yeniden çimenlere oturdu.

-Sadece şakaydı!

Dostlarında biriyle çarpışma niyetinde değildi. Zaten çok uzun süredir eline asa almıyordu. Bu yıl uygulamalı derslere olan tüm ilgisini yitirmişti adeta! Öyle ki,defalarca kaybetmişti Doğruluk Kanatları'nı. En umulmadık yerlerden -cüppesinden!- çıkınca da defalarca lanet okumuştu. Bir nevi,asaya karşı tavır almıştı. Kulağa saçma geliyordu ama herkesin çocuklaşmaya ihtiyacı olabilirdi -ki Destiny bu gidişle hiç büyümeyecekti. İleride nasıl bir karaktere sahip olacağıyla ilgili en ufak fikri yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePaz Nis. 19 2009, 17:53

Kısa süreli bir düşünce seline uğrayan Destiny'nin ufak kahkahası hâlâ kulaklarımda çınlamaktaydı. Onu böyle görünce benim de kıkırdayasım geliyordu. Sabah nasıl uyanmıştım, şimdi nasıl bu duruma gelmiştim bilmiyordum. Destiny gün geçtikçe gözüme bir Tanrıça gibi görünüyordu. Bu fikre gülümsemiştim; ancak Destiny ile tanışmadan ve dönem başlamadan önce kimi Tanrıça'ya benzettiğimi düşününce içimi bulandırıyordum. Kyndra... Her kapıdan çıkan en iyi arkadaşım... Düşüncelerimde olduğu gibi gerçek yaşantımda da her kapıdan çıkmasını umuyordum, hem de her gün. Artık umudumu yitirmeye başlamıştım. Onsuz hayata başlamak üzereydim. Düşüncesi bile mide bulandırıcıydı. İçimi acıtıyordu... Destiny'nin asasını burnumun ucunda görünce, onun az önce çıkmış olduğu gibi, ben de düşünce selimden çıkmıştım. Refleks olarak elimi pantolonumun arka cebinde, asamın ucunda hissetmiştim. Destiny'nin şok olan yüzümü görmesinden sonra, kıkırdayan bir ses ile;

"Sadece şakaydı!"
Demesi üzerine, kimin karşımda durduğunu ve nerede olduğumu anlamıştım. Halime gülümsemeden edememiş, daha sonra ise kahkahamı ortaya koymuştum. Destiny ile yaşamak kolaydı, onu sevmek de öyle... Elimi pantolonumun arka cebinden, asamın ucundan almış ve dizlerime götürmüştüm. Sırtımı dikleştirerek etrafıma bakınmaya başlamıştım. Geçen gün çaldığım şarkının ritmini tutuyordum - nerden aklıma geldiyse? -. Belki de herkes yattıktan sonra bir şeyler çalmalıydım? Beni ayık ve neşeli tutan tek hobim buydu; en azından bunu kaybetmemeliydim.

Düello'ya değinmişken, küçükken okulda belalım olan Jeny aklıma gelmişti. Kendime hâkim olamadan gülümsemiştim. Bu gülümseme, eskileri gibi masum ve tatlı değildi. İçinde kurnazlık ve öç alma duygusu yatıyordu. Genelde kavgadan nefret ederdim. Kavgaya kendimi bildim bileli karşı çıkmıştım. Fakat o gün, ben 11 yaşımdayken Jeny 'saldır' düğmeme basmıştı ve kendime hâkim olamamıştım. Kimseye - hele ki kızlara - el kaldırmayan ben, Jeny'i fena hırpalamıştım. 1. kendini çizikler içerisinde bulmuş ve 2. 13 yaşına gelinceye kadar terapi seanslarına gitmişti. İçim elbette burkulmuş ve kendimi kötü hissetmiştim. Fakat hâlâ ne zaman o kızın o hâlini düşünsem gülüyordum. Jeny bir büyücü olsa, eminim Slytherin'li olurdu. Bundan emindim... Kendimi masum biri olarak görürdüm... Karıncaya bile zarar vermeyen biri gibi... Fakat sinirliyken besbelli aynaya bakmamıştım. Göründüğüm kadar masum değildim...

"Hasta olacağımızı biliyorsun, değil mi?"
Kurnaz gülümsemem çok hızlı bir şekilde silinmiş, yerine 'Leon gülümsemesi' geri dönmüştü. İliklerime kadar buz tutmuştum. Parmak uçlarım soğuktan ağrımaya başlamışlardı. Kendimi göremiyor olsam da, burnum ve yanaklarım kıpkırmızı olmuş bir şekilde hayal edebiliyordum.


Out: Daha fazla yazamadım, ilham yok (:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePaz Nis. 19 2009, 19:02

Asaların sahneden silinmesiyle ortama yine sessizlik çökmüştü. Bir ara Leon'un sessizce bir şarkı mırıldandığını duydu. Gitar çaldığını tamamen unutmuştu. Hatta kendi hobilerini bile! Resme ara vermek zorunda kalmıştı. Nedenini kestiremiyordu,vakti yoktu belki? Ya da olaysız geçen haftalar yaratıcılığını kısıtlamıştı? Victoria ile olan çarpışmayı abartılı bir şekilde çizmeyi planlıyordu. Örneğin;Destiny 'Vicky'e' öyle şiddetli çarpıyordu ki,kız Hogwarts'ın sınırları dışına uçuyordu. Büyükçe bir kağıt alıp bunu deneme fikri,yüzündeki gülümsemenin iyiden iyiye yayılmasına yol açtı. İnsan yapacak işi olmayınca,kafayı düşmanlarla bozuyordu heralde.

-Hasta olacağımızı biliyorsun, değil mi?

Sorana kadar aklına getirmemişti. Soğuğa karşı dayanıklı bir bünyeye sahip değildi,üzerindeki palto da antika denilebilecek cinstendi. Sıcak tutmak bir yana,yağmur damlalarını emerek Destiny'nin daha da üşümesine neden oluyordu. Ailesi yağmurun bastırdığı gün kendini dışarı attığını duyunca kim bilir ne yapacaktı! Daha da kötüsü,revire uzun zamandır uğramamıştı ve bugünden sonra yapacağı küçük ziyaret,Şifacılar'ın hiç hoşuna gitmeyecekti. Tıpla uğraşan kesimden nefret ediyordu. Ufak tefek rahatsızlıklar için defalarca St. Mungo'ya uğramıştı ve hastane kokusu kelimenin tam anlamıyla boğucuydu,üstelik beyaz duvarlar insanın üzerine geliyordu sanki! Düşüncelerinden sıyrılıp kendisinden yanıt bekleyen Leon'a döndü.

-İnan bana,bu ilk olmayacak. Yağmur dinmezse futbol çalışmamızı soğuk günlerden birinde yapmak üzere seni ikna etme çabalarımı ortaya koyacağım.

Kaşlarını kaldırıp,muzipçe gülümsedi. İşi şakaya vuruyordu her zamanki gibi. Şu sıralar gülmeye fazlasıyla ihtiyacı vardı. Karşısında oturan kişi de bundan bolca nasibini alıyordu. Sahi,bu gidişle yağmur hiç dinmeyecekti. Üstelik kışın gelmesine de az bir zaman kalmıştı. Kar topuyla futbol oynanamayacağına göre,elini çabuk tutmalıydı. Hiç olmazsa,Leon'u bu yılki eğlenceye katabilirdi belki. Geçen yıl yaptıkları savaşta stokları tükendiği için arka arkaya on tane kar topu yemişti. Sözde refleksleri iyi çalışırdı. Ancak her konuda başarılı olmadığını kabul etmek zorundaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePaz Nis. 19 2009, 20:43

Destiny'den cevap gelmişti ve cevabı gülümsememe neden olmuştu. Sahi ya... Futbol öğretme sözüm vardı... Hani şu bilmediğim futbolu... Tekrar gülümsemiş ve geç kalmadan cevabımı vermiştim;

'Artık yağmurla ikimizde bütünleştiğimize göre bunun bizi engellememesi lazım. Sözüm söz, sana futbolu öğreteceğim.'
Yandan gülümsemiş ve ayağa kalkmıştım. İşte, pantolonumu da ıslatmıştım... Gözlerimi gökyüzüne dikmiş ve kaşlarımı çatmıştım. İncecik ve sırılsıklam olmuş olan gömleğimin üzerine, çantamın içindeki Hufflepuff armalı cüppemi giymiştim. Bu beni kuru tutmazdı elbette, zaten cüppemi ıslandığı için çıkartmıştım. Fakat pantolonumun ıslaklığını kapatır diye umuyordum. Cüppemin kapüşonunu başıma geçirdikten sonra Destiny'nin elinden tutmuş ve onu ayağa kaldırmıştım. Hafif bir tebessümle gülümsedikten sonra konuşmaya girmiştim;

'Burası sıktı... Biraz "güneşin altında" yürüyelim...'
Gerileyerek Destiny ile aramıza bir mesafe koymuş ve soğuk ellerimi cüppemin ceplerine yerleştirmiştim. Önüme dönüp sahile doğru yürürken, yanıma gelen Destiny'ye göz ucuyla bakmış ve gözlerimi ayaklarıma doğru devirmiştim.

Ne düşünüyordum? Bu soruyu son zamanlarda kendime çok fazla sormuştum. Şiddetli esen dalgaların kıyıya ulaşıp ayakkabılarımı ıslatmaları ile hafifçe sağa kaymış ve Destiny'ye çarparak onun az daha düşmesine neden olmuştum. Reflekslerimin kuvvetli olduğuna şükrediyordum. Özür dilercesine bakmış ve bir adım atmıştım ki evren Destiny yerine benim düşmemi sağlamıştı. 'Lanet çukur!'... Neyse ki ortamda birden fazla sakar vardı. Bu düşüş beni normalden daha da az rezil hissetmemi sağlamıştı. Destiny'nin yüzündeki gülümsemeyi ben yerde otururken fark etmiştim. Bir yandan tek kaşımı yukarıya kaldırmış ve bir yandan da gülümsemeye koyulmuştum. Ayağa kalkıp yürümeye devam ettiğimde, yanımdaki kişiye bakmış ve Hogsmade meydanını hatırlamıştım. Sahnenin aynı olduğunu fark etmiştim. Yağmur yağıyordu, ellerim ceplerimde, başımda kapüşon vardı... Ayağım bir çukura girmiş ve düşmemi sağlamıştı. Aynı kıkırdamalar, aynı tepkiler ve aynı duygular yaşanmıştı. Fakat yanımdaki kişi yerine Kyndra vardı. Destiny'nin yanımda olmasından şikâyetçi değildim elbette, hem de hiç. Asıl duygularım, bu gün Destiny dendiğinde su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Bu sene son senemizdi ve Destiny ile birbirimize yeni yeni alıştıktan sonra yollarımızı ayırmak zorunda kalacaktık. Bunun yüzünden üzülmeye başlamıştım. 1. senede onu çok net hatırlamaktaydım. Adının ilk okunuşunu, Seçmen Şapka'yı başına yerleştirip 4 sene boyunca 'ailem' diyebileceği binaya girişini... Defalarca belki de yüzlerce bakışmıştık onunla... Hatta şölenlerde Destiny'ye dalıp gittiğimi hatırlıyordum. Tekrar lanetler savurmuştum içimden... Bir 'merhaba' demek bu kadar mı zor olmuştu? Sonra kendimi düşünmeye başlamış ve gürültülü bir kahkaha patlatmıştım. Destiny'nin yanaklarına yapışmış ıslak saçları ardından bana garip garip bakışı ile yüzümü ona döndürmüştüm;

"1. sınıftaki halimi hatırlıyor musun?"
Onun benim ne demeye çalıştığımı anlamasını umuyordum. Bir kere saçlarım bu kadar dağınık değildi... 1. sınıf olduğumu belli eden saç tarama şeklim vardı. Gömleğim süveterimin içerisinde durur, uslu bir çocuk olduğumu belirtirdi. Bacak kadar boyumla kravatımı gırtlağıma kadar çekerdim. Hogwarts'ın kavurucu sıcaklarında -nerede o günler?- bile gömleğimin kollarının düğmeleri kapalı olurdu. 13 yaşımdaki ben ile şimdiki ben arasında dağlar kadar fark vardı ve o zamanları düşününce gülesim geliyordu. Hem de her defasında... Yüzüm hala Destiny'ye dönüktü. O bir şey söyleyemeden bir cümle daha ortaya koymuş ve bir kez daha kahkaha atmıştım;

"Şimdi anladım 1. sınıfta neden hiç konuşmadığımızı.... İtiraf et, rezil olmak istemedin!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePaz Nis. 19 2009, 21:35

Futbol konusunda kaçıncı kez anlaştıklarını saymamıştı. Fakat Leon sözünde durursa -ki bundan şüphe duymuyordu- er ya da geç öğrenecekti. Neden bu kadar merak ettiğini bilmiyordu. Davranışlarını hiçbir zaman sorgulamadığına göre,bugün sorgulamasını gerektirecek bir durum yoktu. Merak,meraktır.

Gözlerini yerinden doğrulan Leon'a dikti. Üşümüş olacak ki cüppesini üzerine geçirdi. Beyaz gömleği kelimenin tam anlamıyla batmıştı. Kendisi de pek farksız sayılmazdı,paltosu çamura bulanmış,saçları yüzüne yapışmıştı. Bu haldeyken bırakın yatakhaneyi,ortak salonun kapısından bile geçemezdi. Çaktırmadan sıvışma kabiliyeti de yoktu,kesin mobilyaları -kanepe dahil olmak üzere- devirirdi. Gümbürteye koşup gelen profesörlere de 'Yalnızca yatakhaneye gidecektim.' demesi saçma olurdu. Ah,saniyeler içerisinde kafasında yine ne senaryolar yazmıştı. Leon'un ellerinden tutup kaldırmasıyla kendine geldi.

-Burası sıktı... Biraz "güneşin altında" yürüyelim...

Aralarında geçen espriye gülümsemiş ve Leon'un yanından yürümeye başlamıştı. Havanın etkisiyle göl kabarmış,yavaş yavaş kıyıya vuruyordu. Destiny'nin bela mıknatısı olduğu düşünülürse göl sularının ikisini de yutması an meselesiydi. O esnada gölün suları Leon'un ayakkabılarını ıslatmış,yavaşça sağa kaymak isterken Destiny'e çarpmıştı. Gözlerini devirdi. Leon'a yönelik değildi bu,kendisine yönelikti. Yalnızca düşünceleri bile olay çıkmasına yetiyordu. Leon'un özür dilercesine fırlattığı bakışın ardından çukurlardan birine düşmesi de bunun kanıtıydı. Gülümsemeden edemedi. Dünyadaki tek sakarın kendisi olmadığını biliyordu. Oturduğu yerden -ne kadar rahat olduğu konusunda tahmin yürütemiyordu- kalkınca yeniden göl kenarından yürümeye başladılar. Ortama yine sessizlik çökmüştü. Düşünceli görünüyordu. Bir an yine ailesini düşündüğü hissine kapıldı;ancak hemen ardından gelen şiddetli kahkaha yanıldığını gösteriyordu. Ne olduğunu anlayamadan tuhaf bir bakış fırlattı.

-1. sınıftaki halimi hatırlıyor musun?

Elbette hatırlıyordu. Görünüşü itibariyle Leon'un uslu,çalışkan öğrencilerden biri olduğunu sanmıştı hep. Eksik olan tek şey kavanoz dibi gözlüklerdi. Tabii bu,yaklaşık üç yıl kadar önceydi. Neden geçmişi hatırlatma gereği duyduğunu bilmiyordu. Sorarcasına baktı. Beklediği cevabın yerini,yeniden şiddetli bir kahkaha aldı.

-Şimdi anladım 1. sınıfta neden hiç konuşmadığımızı.... İtiraf et, rezil olmak istemedin?

Bir an dediklerini kavrayamadı. Rezil olmak mı,hiç de yabancı gelmiyordu. Her gün giderdiği ihtiyaçlardan biri halini almıştı. Fakat bununla ne...? Leon'un konuyu nereye bağladığını fark edince itiraz etme gereksinimi duydu. Panik içinde elini sağa-sola sallarken önündeki çukuru fark edemedi ve bu sefer düşen o oldu. Gülümseyerek -o kadar alışmıştı ki artık gülümsüyordu- sızlayan kemiklerini ovaladı. Bugün kaza geçirmediği için neredeyse Tanrı'ya şükredecekti. Başını hafifçe yukarı kaldırdı.

-Rezil olmak mı? Ah,hadi canım benim işim bu!

Çukurdan çıkmasına yardım eden Leon'un sorusuna daha ciddi bir yanıt vermeliydi. Bu yeterli değildi. Onunla neden daha önce konuşmadığını kendisine defalarca sormuştu. Makul bir yanıt bulamıyordu. Aynı bina,aynı sınıf... Gerçekten de kaba davranmış olmalıydı. Leon'un Hogwarts'da pek arkadaşı olmadığını düşününce içini suçluluk duygusu kapladı. Sanki sorumlu kendisiymiş gibi! Alt dudağını ısırarak yüzünü Leon'a döndü.

-Ben... Bilmiyorum;fakat bunca yıl seninle konuşmamak hataymış,bundan eminim.

Umduğu gibi yeterli bir açıklama değildi ancak düşüncelerini olduğu gibi söylemekten başka şansı yoktu. Yüzüne buruk bir gülümseme oturttu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePaz Nis. 19 2009, 22:04

Destiny'nin cevabını beklerken, beynimi dondurabilmiştim. Hiçbir şey düşünmüyordum ve bunu gerektiğinden fazla rahatlatmıştı. Doğduğumdan beri beynimin rahatladığını hissetmiştim. Gözlerim parlıyor, dudaklarımdaki gülümseme tenime renk katıyordu. Besbelli 1. sınıftaki halimi düşünmek bana yaramıştı. Kendimi bu denli küçük düşürüyorsam, o zamanlar başkasının gözünde nasıl bir yerim vardı bilmiyordum. Destiny cevap vermeden önce, aynı benim yapmış olduğum şeyi yapmıştı. Sakarların vazgeçilmez tutkusunu yaşamıştı. Her neyse, kısaca düşmüştü. Kıkırdamaya başlamış, 1. sınıftaki Leon'u da zihnime getirince kahkahaya gömülmüştüm. Destiny'nin;

"-Rezil olmak mı? Ah, hadi canım benim işim bu!"
Demesi ile birlikte yüzümü renkten renge sokmuştum. Normal tenimden pembeye, pembeden mora, mordan tekrar pembeye... Soluk alışım zorlanıyor, karnıma ağrılar giriyordu. Tam anlamıyla kafayı yemiştim. Fakat eğleniyordum. Tanrım, çok fazla gülmüştüm. Destiny'nin buz gibi ellerinden tutarak onu yerden kaldırmıştım, gene... Ardından rahatlamak için derin bir soluk vermiştim. Gülümsemekten hızla atan kalbimin tekrar normal hızına dönebilmesi için biraz bekleyecek gibiydim. Destiny'den hala cevap gelmemişti, bunu fark etmiştim. Fakat üstelemiyordum. Ellerimi tekrar cüppemin ceplerine yerleştirmiş, diplerde kuru bir yer bulmaya çalışmıştım Çabam boşunaydı... Yeni yıkanmış bir kıyafeti daha kurumadan üzerime geçirmiş gibiydim. Artık şikâyet edesim bile içimden gelmiyordu. Alışmıştım. Hogwarts'ın suyuna, toprağına sadık kalmalıydım...

"-Ben... Bilmiyorum; fakat bunca yıl seninle konuşmamak hataymış, bundan eminim."

Destiny'nin aniden ciddi ve buruk bir ifade takınması beni dürtmüş ve yüzüme sevecen bir gülümseme oturtmuştu. Ah, o da benim düşündüğüm gibi düşünüyordu. İkimizin de pişman olduğumuzu biliyordum, bu yeterliydi. Mezun olduktan sonra iletişimi kesmeyeceğimizden de emindim... En azından öyle umuyordum. Yutkunmuş ve hafif ancak duyulur bir sesle ona katılmıştım;

"Bende öyle düşünüyorum..."
Alaylı bir şekilde göz kırpmış ve sahilde yaptığımız yürüyüşümüze devam etmiştik.

Bir-iki adım sonra etrafıma bakınmıştım. O büyük ağacı gördüğümde tekrar düşünce seline dalmıştım. 3. sınıfta edindiğim deli-dolu arkadaşlarımla burada çok zaman geçirmiştik. Hatırlıyordum. Ne kadar eğlendiğimin farkındaydım. Fakat gerçekten eğlenmediğimi şimdi biliyordum. Gerçekten eğlenmiş olsaydım; eminim şimdi Destiny'yi dürtüp ağacı gösterir ve ona orada yaşadıklarımı neşeyle anlatırdım. Fakat yalnızca başımı ağaçtan göle çevirmek ile yetinmiştim. Havanın şiddetle esmesi ile birlikte, saçlarımın ön kısmı kurumaya başlamıştı. Yağmur damlaları kendilerini yavaşlatmış ve kısa süreli bir molaya girmişti. Evet, yağmur dinmişti. Ancak 5 dakika sonra tekrar yağmaya başlayacağından emindim. Artık kara bulutlarla iletişim sağlıyordum. 1 haftadır yalnızlığımdan ötürü onlarla sohbet ediyordum. Ne kadar zavallıca, ne hale düşmüştüm!

10 dakika sonra gözlerimi bekçi kulübesine kaydırmış ve taştan yapılma duvarlara göz atmıştım. Dudaklarımda yoğunlaşmış olan gülümsemeyi engelleyemiyordum. Tekrar düşünmeye başlamıştım… Ailemle geçirdim en son yaz mevsimini düşünüyordum…

“Miami’de mükemmel bir yaz mevsimi başlamıştı. Orada da Tucaon’da olduğu gibi sürekli güneş vardı zaten. Annem ve babamın boşanmadan önceki son aylarıydı. Bu kararı hepimiz vermiştik. Ailemle birlikte oturup ‘boşansak mı boşanmasak mı’ sohbeti yaptığıma inanamıyorum! Yaşıma göre oldukça olgun bir davranış sergilemiştim. O tatil, aynı zamanda annemin kaza geçirdiği tatildi. O günü hiç unutmayacaktım. Sahile 10 metre uzaklıkta bir kulübe kiralamıştık. Buradaki bekçi kulübesinden daha görkemliydi elbette… Fakat duvarları taştandı ve yanında kocaman bir baca çıkışı vardı. Annem ve babam boşanma kararını verdikten sonra son kez aile olma şerefine bu tatile çıkmıştık. Odalar ayrı tutulmuştu. Ben salon dediğimiz küçük odada, ailenin geri kalanı ise ayrı odalarda konaklamıştı. Havuz suyu gibi berrak olan Miami denizine hâlâ hayranımdır… Denizde yüzmek elbette sakarlara göre değildir; ancak o denizden çıkmak istemediğim gerçekti. Çıplak tenime değip kaçan o ferah su, güneşin kavurucu sıcakları altında beni ferahlatıyordu ve aniden bir çığlık kopmuştu. O çığlık benim bir daha duymak istemeyeceğim türden bir çığlıktı. Acı dolu, pişman… Eğlencesine bir şişe şarapla çatıya çıkmak isteyen saf annemin çatıdan düşmesi ile bacaklarına veda etmesi bir olmuştu. Ailemizin şerefine verdiğimiz son tatilde böyle sonuçlanmıştı. Eğlenmiştim, keyif duymuştum. Fakat amacım tatili böyle sonlandırmak olmamıştı. Ne diyebilirim? Sakarlık genetikti…”


Başımı behçi** kulübesinden çekmiş ve ileriye doğru bakmıştım. İkimizin de sessizlikten sıkıldığımızın farkındaydım. Islaklıktan parlayan yeşil gözlerimi göle kaydırmış hızla eğilip avucuma doldurduğum birkaç damla suyu Destiny’nin yüzüne serpiştirmiştim. Dil çıkarttıktan sonra söze girmiştim. Sesimdeki alayı ve neşeyi gizleyemiyordum.

“Konumuz tükendi sanırım… Ya da çenemizi mi dinlendiriyoruz?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePtsi Nis. 20 2009, 17:58

Kendisine katıldığını belli edercesine göz kırptıktan sonra yürüyüşe devam ettiler. Nihayet yağmur damlaları hızını kesmişti. Az sonra teninde hissettiği ıslaklık kaybolmuştu. Ancak esen rüzgar,ısınmasının önüne geçiyordu. Doğanın büründüğü sessizliğe eşlik etmek gereği duyuyormuşçasına onlar da susmuştu. Aklından geçen bin bir türlü düşüncenin önüne geçemiyordu. Bu,fiziksel olmasa da ruhal anlamda onu çok yoruyordu. Bugün yeterince dinlendiğini hissetmişti. Bir ara Leon'un etraftaki varlıklara takıldığını fark etmişti. Fakat sebepsiz yere suskunluğu bozmak saçma olurdu. Nitekim,kendisinin bir şey demesine fırsat kalmadan Leon,avuçlarını suya daldırıp dinen yağmurun işlevini devam ettirmek istercesine Destiny'nin yüzünü ıslattı. Refleks olarak gözlerini yumdu. Su şakaları ona hiç yabancı değildi. Yavaşça gözlerini aradığında Leon'un dil çıkartan çocuksu haliyle karşılaştı.

-Konumuz tükendi sanırım… Ya da çenemizi mi dinlendiriyoruz?

Bu tavır,yüzünde hafif bir tebessümün belirmesine yol açmıştı. Ardından neşeyle kahkaha atarak,elini hızla göle daldırdı. Ne olduğunu anlayamadan Leon'u baştan aşağı ıslattı. Çarpık gülümsemesini gizlemeye gerek duymadan,bilmiş bilmiş konuşmaya başladı.

-Bunu sen istedin!

Ortaya koyduğu tavır kaçmasını gerektiriyordu. Her an karşıdan saldırı gelebilirdi. Fakat bunu yapamayacağını biliyordu. Az önce olduğu gibi tökezleyip kendini yerde bulabilirdi. Bu olası ihtimallerden yalnızca biriydi. Ardına bakmadan kaçarken yanlışlıkla Yasak Orman'a bile girebilirdi. Geceleri uğultular duyduğu ve bazı düellolara tanık olduğu oluyordu. Hogwarts yakınlarında bulunduğu halde gitmekten çekindiği tek yer orasıydı. Ürperdiğini hissetti. Korkudan da olabilirdi ama daha çok rüzgarın her zaman olduğundan daha şiddetli esmesiyle bağlantılıydı. Elbette attığı gürültülü kahkahalar,duygu ve hınzırca olan düşüncelerini dahi gizlemesine zemin hazırlıyordu. Hava soğuk olmasaydı,Leon'u göle atacaktı. Fakat zaten hastalanmanın eşiğine gelmiş birini ayrıca donma tehlikesiyle burun buruna getirmek zihnen sağlıklı değildi. Sahip olduğu değerli arkadaşlarından birine bunu yapamazdı. Bir de değersiz olanlar vardı ki,onlara da yapmadığını bırakmazdı.

Hafta sonu Hogwarts'dan kaçıp Hogsmeade'e gidecek fırsatı bulsa ilk iş bitlendiren şampuanlardan alacaktı. Victoria'nın güzel saçlarını kazıtmaya ihtiyacı olabilirdi! Elbette daha önce de başkalarına musallat olduğuna rastlanmıştı. Birinci sınıftayken yatakhane arkadaşlarından birine dudak şişiren rujlardan hediye etmişti. Hala aynı sınıftaydılar ve bu masum (!) şaka kız üzerinde olumsuz etki bırakmış olacaktı ki Destiny ile üç yıldır konuşmuyordu. Bir de Leon gibi üç yıl boyunca sessizliğini koruyup,son yıl dost niteliğine erişenler vardı.

Kafasından geçirdiği planlar yüzündeki gülümsemenin geniş bir hal almasına yol açarken Leon'un savaşa karşılık vermesiyle kendine geldi.

Out: Behçi! Ne diyeyim muhteşemsin xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePtsi Nis. 20 2009, 19:47

Soruma yanıt gelmesi biraz uzun sürmüştü. Destiny'nin yüzüne değen ferah su damlaları onu şaşırtmış ve üşütmüşe benziyordu. Çınlayan sesiyle attığı kahkaha kulağımı okşuyor, benim de gülmemi sağlıyordu. Fakat gülüşüm yağmurun da etkisiyle sona ermişti. Sırılsıklam olmuş bir şekilde kollarımı iki yana açmış ve gözüme gelen saçlarımı elimin tersi ile yana atmıştım. Gözlerimi kısmış ve alaylı bir şekilde gülümsemiştim.

Başta hamle yapmamıştım. Onu hazırlıksız bırakmak istiyordum. "Hak ettim." demiştim sesli bir şekilde ve konunun kapanmasına izin vermiştim, şimdilik... Destiny'nin bunu duyduğundan da aslında şüpheliydim. Çünkü onun tekrar düşünce selinde yüzdüğünü anlamıştım. Sorun yoktu, birazdan gerçek bir selde yüzüyor olacaktı... Zamanını güzel harcaması için ona süre tanımıştım. Ormana gidip gelen gözleri, dalgalara kayan bakışları beni güldürmeye başlamış ve içimden ne düşündüğüne dair tahminler yürütmeye başlamıştım;

"Ormanın için gölün içinden daha mı güvenlidir? Kaçmalı mıyım?"
Kaçmalısın, derdim ben olsam. Kurnaz bir şekilde gülümsemiş ve sessiz kalan Destiny'i bir müddet daha izlemiştim. Gözü bir yere daldıktan sonra önünden fark ettirmeden çekilmiş ve bileklerime kadar gölün içine girmiştim. Atabildiğim kadar suyu Destiny'nin üzerine atmış ve neşeyle kahkaha atmaya başlamıştım. Onu bu şekilde afallamış görmek beni epey güldürmüştü. Hâlâ gülüyordum. Destiny başta benim vermiş olduğum tepkiyi vermişti. Kollar yanda, ağız bir karış açık bir şekilde... Daha sonra ise gözüne gelen ıslak saçlarını elinin tersi ile çekmişti. Yüzündeki ifadeyi tekrar görebilmek için yüz yıl yaşamam gerekse de yaşardım. Paha biçilemezdi... Gülüşüm devam ediyor karnıma ağrılar saplanıyordu. Sakarlığım 2–0 öndeydi... Miami'de düşündüğüm gibi... Deniz, göl, nehir gibi yerler sakarlara göre değildi... Gülerken dengemi kaybetmiş ve vücudum tam olarak dibe batmıştı. Suyun dibinde gülsem mi ağlasam mı bilememiştim. Ağzımdan çıkan kahkahalar dış dünyaya baloncuklar halinde çıkıyordu. Suyun dibinden gördüğüm kadarıyla Destiny gülmekten ölmek üzereydi. Ben de nefessizlikten ölmemek için başını sudan çıkartmış ve derin derin nefesler alıp vermeye başlamıştım. Islanmış olan kirpiklerim, saçlarım hiç planlanmamış bir şekildeydiler. O esnada ne yapacağımı bilememiştim. Hasta olacaktım o kesindi. Fakat bu gün yaşadığım bu eğlence paha biçilemezdi. O yüzden sudan çıkmaya bile niyetim yoktu. Kahkahamı korumuş soluk soluğa kalmış bir şekilde ona, yeni arkadaşıma bakmaya başlamıştım.

"Lanet olsun, kendi kazdığım çukura düştüm..."
Destiny'nin bitmez tükenmez kahkahaları kaşlarımın yukarıya kalkmasına neden olmuş ve benimde sırıtmama neden olmuştu. Ona yakışan en güzel şeyin gülümsemek olduğunu o an anlamıştım. Gülsün... Bu ne kadar rezil bir durum olsa da gülmesini istemiştim. Onu böyle görmek benimde neşemi yerine getiriyordu. Fakat yine de kızgınlığımı belli edemeden yapamamıştım. Kızgınlık sözdeydi... Sesimde neşe ve alay vardı... Bakışlarımı bile öfkeyle dolduramayacak kadar aciz durumdaydım;

"Ne gülüyorsun öyle!"
Yumuşak bir kıkırdamayla Destiny'nin üzerine biraz daha su atıştım. Onun üzerime doğru gelmesiyle gerilemeye başlamış, gölün karın hizama doğru gelmesine izin vermiştim. Kimin umurundaydı? Zaten ıslanmıştım. Fakat Destiny'nin baştan aşağıya ıslanmak istemediğinden emindim. Buraya kadar gelemeyeceğinden emin gibi görünüyordum. Dilimi çıkartmış ve sesimi duyurabilmek için ona bağırmıştım. Bir yandan kıkırdıyordum;

"Heeey! Beni görüp de yakalayamamak nasıl bir duygu?"


Out: İş şaka RP'sine dönünce ben oldum olası destan yazamam (: Bununla idare et derim ben (:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePtsi Nis. 20 2009, 20:49

Yaptığı son hamleyle Leon'u alt ettiğini sanarak yeniden düşüncelere dalmıştı. En beklemediği anda gelen soğuk sular tenine değince ufak bir çığlık attı. Kollarını iki yana açarak haline baktı. Yağmurla beraber çamura bulanan cüppesi,adeta bedenine yapışmıştı. Gözlerinin önüne gelen saçlarını çekiştirerek öfkeli bakışlarla Leon'a döndü. Ancak karşısında kahkahalar atan şahsı görünce sert bakışlarını yumuşattı. Çatık kaşlarını kaldırarak düştüğü duruma gülen Leon'a eşlik etmeye başladı. Kahkahaların artmasıyla gözleri incecik bir çizgi halini almıştı. Nihayet sakinleştiğinde gözlerini araladı ve bir an Leon'u göremedi. Allak bullak olmuş surat ifadesiyle etrafına bakındı. Neredeydi bu çocuk? Aniden suyun dibinde gözüne ilişen siluete bakakaldı. Suda yaşayan yeni cins bir yaratık olmadığı kesindi,apaçık Leon'du bu. Henüz yeni dinen kahkahaları tekrar baş gösterdi. Öyle ki dengesini sağlayabilmek için sol kolunu ağaçlardan birine yasladı. Nefes nefese kalan Leon başını sudan çıkarttığında,saçları karmakarışık bir hal almıştı.

-Lanet olsun, kendi kazdığım çukura düştüm...

Bir süre sonra şen kahkahalar son bulup yerini hafif bir tebessüme bıraktı. Gözlerini Leon'dan alamıyordu. Biraz ıslanmıştı sanki? Bu gibi alaylı düşünceler bedenini ele geçirmeye başladığı an kendini tutamayıp yeniden gülmeye başlıyordu. Eh,Destiny ile uğraşmak kolay değildi. Kasti birşey yapmadığı halde kendisini göle atan -düşen- Leon'du. Her an kendisi de düşebilirdi. Sakarlık konusunda birbirlerin aşağı kalır yanları yoktu. Alaycı tavırlar,şakalar artmaya başlamıştı. Leon sudan çıkma zahmetine girmemişti. Zaten çıktığı an Destiny tarafından katledileceğini bile bile huzurlu ortamını terk edemezdi. Bunun yerine eline geçen fırsatı değerlendiriyor,kendisini savunmaktan aciz Destiny'i ıslatıyordu. Ağır adımlarla ona doğru ilerlemeye başlamıştı ki gölün kenarına gelince dengesini sağlayabilmek için kollarını iki yana açıp duraksadı. Bu havada yüzmek hiç akıllıca değildi. Fakat Leon'un takındığı tavır onu buna teşvik ediyordu.

-Heeey! Beni görüp de yakalayamamak nasıl bir duygu?

Hiç hoş değildi. Aklından geçen buydu ama yüzünde hiç de rahatsızlık duyuyormuş gibi bir ifade yoktu. Sinsice sırıtarak gölün kıyısına çöktü.

-Yakalayamayacağımı da kim söylemiş?

Leon'a isabet ettirmek istercesine ayaklarıyla tekmeler savurmaya başlamıştı. Bu hareketi can acıtıcı olmaktan çok karşısındakini şiddetli kahkahalara boğuyordu. Bu gidişle sulara da boğulacaktı. Ah,Leon'a karşılık verememek ne acı bir durum! Ayaklarını karnına çekip -sanki üşümesini engelleyecekmiş gibi- iç çekti. Numaradan dudaklarını büktü. Su savaşında yenilmişti. Aslında yenilgiyi çekememezlik durumu Destiny'de yoktu. Yine de bu,biraz eğlenceden mahrum kalmasına etken değildi. Suçlular gibi ellerini havaya kaldırıp Leon'a seslendi.

-Pes ediyorum!

Hala gülebildiğine şaşıyordu. Dişleri takırdıyordu ama farkında bile değildi. Yerinden doğrulup arkasını döndü. Göz ucuyla Leon'a baktı.

-Şimdi buraya gelmeye cürret edebilecek misin bakalım?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leon Aaron D. Bravery
Hufflepuff 4. Sınıf
Hufflepuff 4. Sınıf
Leon Aaron D. Bravery


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 30
Nerden : Arizona-Tucson.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Sahte Mutluluk
Galleon : 55723
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimePtsi Nis. 20 2009, 22:24

"-Yakalayamayacağımı da kim söylemiş?"
Destiny'nin boşluğa savurduğu tekmeler doğrultusunda gırtlağımdan çıkan tiz sesle oluşan kahkahalar kulaklarımı gıdıklamaya başlamıştı. Daha önce hiç böyle gülmediğimi fark etmiştim. Bu kadar canlı, bu kadar içten ve bu kadar deli... Eğleniyordum hem de sınır noktasına kadar... Destiny'nin çelimsiz tekmeleri yorgunlukla sona ererken bende gülümsememi yavaşlatmış ve ellerimi karnımda buluşturmuştum. Gülmekten kasılan karnım sanki hiç geçmeyecekmiş gibi ağrımaya başlamıştı. Fakat ilgilenmiyordum. Bir daha olsa tekrar gülerdim. Sınırları bu gün fazla aşıyordum...

"-Pes ediyorum!" Demişti Destiny.
"-Bu kadar çabuk mu?" Diyerek de ben karşılık vermiştim. Tekrar su fışkırtmak içimden gelmişti fakat onun büzülen dudaklarını gözlemledikten sonra içimden gelmemişti. "Kızların lanet özellikleri!" diyerek geçirmiştim içimden. İşlerini iyi biliyorlardı... Çok kısa süren bir sessizlikten sonra Destiny'nin ayağa kalkıp sırtını bana dönmesi doğrultusunda söylediklerine kulak kabartmış ve kıkırdamıştım. Aslında kahkaha bile atabilirdim; ancak enerjimin kaldığını sanmıyordum.

1 dakika belki daha az, suyun içerisinde kalmış daha sonra kıyıya doğru yürümeye başlamıştım. Buz tutmuştum.... Mecazi anlamda değil, sanırım parmaklarım kristalleşmeye falan başlamıştı! Parmaklarımı ısıtmak için ellerimi yanaklarıma atmıştım. Genelde sıcak olan yanaklarıma... Fakat orada bile hoşgörü ile karşılanamamıştım. Buz gibi, kaskatı yanaklarım pek hoşnut gibi görünmüyordu. Kollarımı kavuşturmuş ve dişlerimi birbirlerine vurmamak için kendimi kasmaya başlamıştım. Kıpkırmızı olan burnum ve al al olmuş yanaklarımla ne kadar gülünç görünüyordum! Ortak Salon'a dönmenin zamanı gelmişti anlaşılan. O sıcak şöminenin başına, yumuşak yastıkların olduğu yere... Hogwarts'a en rahat olduğum yere... Ellerim titremeye başlamıştı. Dişlerim ise birbirlerine çarpıyordu. Gülmemek için kendini zor tutan Destiny'ye alaylı bir bakış atmış ve zar zor dil çıkartmıştım. Fakat titreyen çenem sayesinde dilimi ısırmamla kalmıştım. Acı ile dolan gözlerimin doğrultusunda gülümsemiştim. Garip, bu halde bile gülümsüyordum!

"B-bence gitmeliyiz... Hani, azcık ısınsam-...?"
Kaşlarımı düşürmüştüm. Olması gerektiği gibi, masum bir çocuk gibi görünmeye çalışıyordum. Ya da annemin deyişiyle 'ıslak köpek'. Şimdi tam olarak öyle olmuştum... Islaktım, kaşlarımı düşürmüş garip sesler çıkartıyordum. Gözlerim yaşlanmıştı... Daha da önemlisi titriyordum. Destiny'den cevap beklerken, bir yandan ise etrafıma bakınmaya başlamıştım. Kuru, sıcak ve kuytu bir köşe arıyordum. Ağacın gövdesine sokulmak istemiştim, taşın altında, çalılıkların arasına... Belki beni sıcak tutabilirdi? O derece umutsuzdum. Şikâyetçi olabilirdim. Fakat kesinlikle pişman değildim. Hasta olabilirdim; ancak şükürler olsun ki mızmız değildim... Destiny'den cevabın hala gelmediğini fark etmiş ve ona birkaç adım yaklaşarak konuşmaya başlamıştım. Serin nefesimin ona ulaştığını fark edecek kadar yakınındaydım. Dudaklarımı zar zor aralamış ve titrek bir sesle konuşmuştum;

"Lütfen?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acciohogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f15/leon-aaron-dext
Destiny R. Thallimar
Psikopat Role Player
Destiny R. Thallimar


Mesaj Sayısı : 134
Yaş : 27
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : --
Asa : Doğruluk Kanatları~
Galleon : 56511
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left100/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Yasak Tat ~ Açık Başlık! Img_left5/100Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty_bar_bleue  (5/100)

Yasak Tat ~ Açık Başlık! Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Tat ~ Açık Başlık!   Yasak Tat ~ Açık Başlık! Icon_minitimeSalı Nis. 21 2009, 14:41

Buraya kadarmış! Leon üşümeye başlamıştı. Dudakları mosmor olmuş,dişleri birbirine çarpıyordu. Soğuktan kızaran burnu,onu palyaçodan ayırt etmesini zorlaştırıyordu. Bu düşünceye gülmek geldi içinden;fakat bünyesi şiddetli kahkahalardan birini daha kaldıracak kapasitede değildi. Donmak üzere olan Leon gölden çıkıp ısınacak bir yer aracasına etrafa bakındı. Zaten soğuk olan hava,saatin ilerlemesiyle beraber yavaş yavaş kararmaya,rüzgar etkisini iyiden iyiye göstermeye başlamıştı.

-B-bence gitmeliyiz... Hani, azcık ısınsam-...?

Uzun süreç içerisinde ilk kez bu kadar eğlenmişti. Hogwarts'ın loş ışıklarla aydınlatılmış koridorlarına döndüğü an sorunların geri geleceğinden emindi. Aslında çok mantıksızdı,eğer istemezse hiçbir şey onu yıldıramazdı. Ah,soğuktan düşünme yeteneğini de yitirmişti. Kendisiyle beraber Leon'u da burada tutması zaten aptallıktı. Leon'un masum bakışlarına karşı koyamazdı zaten. Onu tek parça olarak ortak salona -belki de revire- ulaştırmalıydı. Aradaki mesafeyi kapatıp kaskatı kesilmiş dudaklarını araladı.

-Lütfen?

Yüzüne sevecen bir gülümseme oturttu. Bu haldeyken bile keyifli görünmeye kasıyordu kendini. İkna olmuş bir halde başını sallayıp 'tamam'a benzer birşeyler mırıldandı. Biraz yardımcı olması için paltosunu Leon'a vermeye kalkıştı. Fakat su savaşının ortasında kendisini korumayı başaramayan kumaş parçasından damlayan sular bunun işe yaramayacağını anlatmak istiyordu sanki? Sırıtarak paltoyu burdu ve suyunu çıkardıktan -deyim olan değil,bildiğiniz suyunu çıkarmak- sonra dalga geçercesine Leon'a uzattı.

-Al,senin olsun.

Yeniden bilindik kahkahasını bastı. Öyle üşümüştü ki,paltosunu çıkarınca tenine çarpan rüzgar bile sıcak hissetmesini sağlamıştı. Ellerini birbirine sürterek kaleye doğru ilerlemeye başladı. Sadece birkaç dakika sonra şöminenin karşısında keyif yapacağını düşünmek,adımlarını hızlandırmıştı. Çelimsiz bacakları soğuktan 'hareket' denilen olayın ne olduğunu unutmuştu. Bu nedenle o an içinde bulunduğu 'hızlı adım' anlayışı,en fazla kaplumbağa ile yarış etmeye yetecek kadardı. Bir ara arkasına dönüp baktı. Leon da kendisinden pek farklı sayılmazdı,hatta metrelerce gerideydi. Az evvel yenildiği su savaşının intikamını almak için güzel fırsattı. Haince gülümseyerek arkadaşına takıldı.

-Lütfen ortak salona varmadan ölme! Seni taşıyabilecek güce sahip değilim Leon!

Ciddi bir konudan bahsediyormuş gibi,sesini dramatikleştirmişti. Fakat yüzündeki gülümseme gerçek düşüncelerini gizlemesine engel oluyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yasak Tat ~ Açık Başlık!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Accio-Hogwarts ::  - Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Akademisi - :: Okul Bahçesi :: Kara Göl-
Buraya geçin: