Accio-Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



Kurgu: Loinkaos - Yıl: 1971 - Hava: Yağmurlu - Tema: Gündüz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Lleweyn Chloris

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lleweyn Iché Chloris
Slytherin 3. Sınıf
Slytherin 3. Sınıf
Lleweyn Iché Chloris


Mesaj Sayısı : 12
Galleon : 54925
Kayıt tarihi : 15/04/09

Bilgilerim
Sağlık:
Lleweyn Chloris Img_left100/100Lleweyn Chloris Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Lleweyn Chloris Img_left100/100Lleweyn Chloris Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Lleweyn Chloris Img_left100/100Lleweyn Chloris Empty_bar_bleue  (100/100)

Lleweyn Chloris Empty
MesajKonu: Lleweyn Chloris   Lleweyn Chloris Icon_minitimeÇarş. Nis. 15 2009, 14:34

Karakterin;
Adı ve Soyadı: Lleweyn Jacinth Iché Chloris
Rp Deneyimi: 4 yıl.

Sorular

I. Hogwarts'ta seçmeli olarak girebileceğin tek bir ders ve önünde dört tane seçeneğin var. Bunlar; Sihir Tarihi, KsKs, SYB ve İksir'dir. Hangisini seçerdin? Neden?

KSKS ve İksir. Diğer derslerin cadılık hayatım boyunca kullanabileceğim bilgiler verip beni eğitebileceğine inanmıyorum.

II. Yılsonu sınavında yakın arkadaşlarından biri kopya çekti ve şans eseri profesöre yakalanmadı. Büyük ihtimalle çektiği soru iyi bir puan almasını sağlıyacak ve belki de seni geçecek. Kopya çektiğini profesöre söyler miydin? Neden?

Söylemezdim. Sınava eminim ki tarih açıklandığından beri çalışmış olacağımdan arkadaşımın alacağı puanı umursamam zaten, kendi zekama güveniyorum. Ayrıca eninde sonunda hileyle yaptıkları ve yapacakları ortaya çıkacaktır.


III. Bir çatışmanın ortasındasın. Yanında seninle birlikte savaşan arkadaşın yenilmek üzere. Onu kurtarmak için bir şansın var. Ama onu kurtarırsan sen kesinlikle yaralanıcaksın. Bu durumda ne yapardın?

Kendini savunamayan birini neden kurtarayım ki? Benim yaptığım hazırlıklar ve savunma büyüleri eğer onun hayatı yüzünden mahvolacaksa kılımı bile kıpırdatmam. Eğer göz önüne çıkmadan yardımcı olabileceksem birşeyler düşünürüm.


IV. Arkadaşınla bir oyun oynuyorsun ve seyirci yok (Örneğin; Satranç). Sıra sende ve oyunu kaybediyorsun. Arkadaşının bir an dikkati dağılıyor ve gözünü başka yöne çeviriyor. Hile yaparak oyunu kendi yönüne çevirir miydin? Neden?

Asla. Azim ve inançla kendime güvenimi kaybetmeden kazanabileceğim bir oyunda yeniliyorsam kendi sorunumdur, bunun için hileye başvurmam. Aksine oyundan sonra daha çok çalışır ve yaptığım hataları bir daha tekrarlamamak için taktiklerimi gözden geçiririm. Eminim ikinci oyunumuzda onu yenebilirim.


Örnek Rp;

Yıllardır Feodora’nın yanından ayrılmamıştı. Aynı malikânede, aynı eski odada her gününü bir öncekine benzer bir şekilde yaşıyor; farklılık aramıyordu. Mahvolan hayatını düzeltmek için boşa çaba harcamak yerine geçmişindeki hatalarını nasıl düzeltebileceğini düşünüyordu gece yarısına kadar. Uyumak gereksinimi olmaksızın yirmi dört saatini duvarlar arasında geçirirken asla şikâyet etmemişti. Feodora onun tek arkadaşıydı. Kötü kaderinin bitimi olarak nitelendirdiği şafak vaktinde kendi canının karşılığında kız kardeşinin geleceğini kara büyüden, voodoo ve bütün o Lethe saçmalıklarından uzakta, sadece kendi gerçekleriyle yaşayabileceği yarınlarını kurtarmayı başarmıştı. Hala tam olarak memnun sayılmasa da ikisi de güvende olduklarını bilerek rahatlamayı başarıyordu. Bir daha asla ölümle burun buruna gelemeyecek Helen ve onun sonsuza kadar koruyacağı kız kardeşi insan gürültüsünden ve kalabalıktan uzak malikânelerinde vakitlerini dilediğince geçiriyorlardı. O talihsiz olaydan önce Hogwarts’tan mektup alan Feodora bunu kesin bir dille reddetmiş, onun yerine okul zamanını evden uzakta, dünyayı dolaşarak geçirmeye başlamıştı. Gecikmeli bir eğitim başlangıcıyla dönmesi gerektiğinde Chloris ikizlerini arkadaş olarak görebilecek kadar ileri gitmişlerdi Providentia’lar. Şimdi ise, kızkardeşinin kişisel tercihlerine ve özel hayatına karışmayan genç kadın şeffaf bedenini fark edilmemesi için güneş ışığından koruyarak sadece geceleri dışarı çıkıyordu. Zaten kendini bildi bileli fazla konuşmaz, insan sürüsünden de uzak dururdu. Binlerce karakter klonunun arasında yabancı bir varlık gibiydi Helen. Aykırıydı, düşünceleri farklı ve bağımsızdı. Birazda bu yüzden Wade’e tutkuyla bağlanmıştı ya. O herkesten farklıydı genç kadın için. Lleweyn ve Lysithea’ya bile söylememişti onunla tanıştığını. Bütün okul Wade’in bildiklerinden habersizken, sır saklayıcı gerçeği sadece Helen’a anlatmıştı. Tabi sevgilisinin hazin sonunu daha da yakınlaştırdığından habersizken. Yaptığı yanlışı uzun zaman önce affetmişti Helen. Onu suçlayamazdı, seçimlerin kaderin üzerindeki etkisini kabullenmesine rağmen bütün hatayı onun üstüne yükleyip acı çekişini seyredemezdi. Bir daha görüşmeseler de içinde kalan son merhamet kırıntısını da Tartarus’tan gelen, insan dahi olmayan o kişiye saklıyordu. Hafifçe içini çekerek yerden yükselirken dans edercesine dönerek süzülüyordu Helen. Aslında hayalet olmak o kadar kötü hissettirmiyordu. Her zaman istediği gibi dikkat çekici olmayı başarmıştı. İnsanken elde edemeyeceği kadar beyaz bir teni vardı, her ne kadar şeffaf olsa da. Mutluydu, duygularının sönüşünün ardındaki dramı yansıtmayacak kadar da umutlu. Kendi içinde yaşadığı fırtınalardan habersiz bedenleri zarar vermeden içten yaralamayı ve bütün herkesi kendinden uzaklaştırmayı adet etmişti okuldayken. Biliyordu, darmadağın olan psikolojisine rağmen biliyordu kıyametten sonra ne olacağını. Zaten Helen Providentia kendi kıyametini yaşamamış mıydı on altı yıl önce? Cehennemde geçirdiği o tek geceden sonra dünya gözünde cennetten bile daha yüce görünüyordu. Kimsenin ulaşamayacağı genç kadın artık kusurlu sihrin ancak kendini düzeltmeyi başardığında elde edebileceği bir ödül gibi sırasını bekliyordu rafta. Başköşede olmak alışılmışın dışındaki şeyler listesine giremese de Feodora’nın şen kahkahaları yılbaşı süprizi gibi evde hoplayıp zıplaması her gün nasıl imkânsızlaşıyorsa Helen da mükemmele yakın olanlara dahi hoş olmayan taraflarını gösterecek kadar ileri gidiyordu. Kırık bir ayna gibiydi. Yıllar önce acımasızca kırılmış bir ayna. Ya da aynanın içine hapsolmuş ruh. Kendine söylediğin yalanları da yansıtacak kadar gerçekçi bir cam. Düzelmek isteyenler için tabii. Bakışların delip geçemeyeceği tek hatıra Cassandra’nın mahvettiği Transilvanya’dan da ötede Chloris malikânesinde kalan çürük ve yarısı fareler tarafından kemirilmiş bir defterin satırlarıydı elbette.

Sadece o günbatımında dışarı çıkabilecek kadar cesaretliydi Helen. Buna tam olarak cesaret denemese de kendini uzun bir aradan sonra ilk kez hazır hissediyordu. Malikanenin duvarlarını alışılmış bir hızla geçerek bahçeye ulaşırken kimseden izin alma gereksinimi duymamıştı. Evde izin alabileceği tek kişi artık neredeyse portreler haline gelmişti. Yüzüne yerleştirdiği büyüleyici gülümsemesiyle havadan yavaşça aşağı inerken beyaz, saten elbisesinin etekleri dalgalanmış ve gerçek olamayacak kadar etkileyici görünmüştü o an. Gideceği yerin adını melodik sesiyle hafif bir mırıltı halinde tekrar ederken neden girmemesi gereken bir bölgeye gireceğini kendisi bile bilmiyordu. Wade’i arayıştan vazgeçmese de vampirlerin bulunduğu bir yere uğramazdı hiçbir zaman. Yazdığı mektupları Feodora’nın baykuşunun ulaşamayacağı bir yere yollamanın ne anlamı vardı ki? Cassandra geri dönmeden yeniden Cehenneme gidemezdi. Ateş krallığının da ötesindeki lanetli Tartarus ise aynı derece imkânsızlığı paylaşıyordu ölümle. Birkaç dakika içinde ulaştığı tapınağın eski, yıkık basamaklarına göz gezdirirken gitmek istediği yerin değiştiğini hissederek geri dönmüştü. Gölün verdiği huzuru özlediğini bilerek ani bir karar değişikliği yaşamıştı genç kadın. En son Wade ile gittiği Eluvies Gölü tüm ırkların oyun alanlarının arasında, bir nevi ateşkes bölgesi gibiydi. Ama savaştan daha acımasız bataklık, göle girenleri dibe doğru çekiyordu. Helen ölmeden önceki son gelişinde girmişti bataklığa. Yanındaki vampire güveni sonsuzdu ve düşündüğü gibi ayakları çamura batıp su onu hapsederken Wade bedenini gölden çıkarana kadar çaresizce debelenmişti dalgalarına arasında. O akşam hayatının en güzel saatlerini geçirmişti sevgilisi ile. Chloris malikanesine dönüşünü aceleye getirmek istediğinde olmaz diyerek başını sallayan Feodora dahi ablasının mutluluğu karşısında bir kez daha gülümsemişti. Anılarını zihninin en kuytu köşesine yollayarak çimenlerin üzerine çömelen hayalet gözlerini dalgınca göle dikmişti. Eskiden merak ettiği şeyler ona artık çekici gelmiyordu. Suyun altında saklanan bataklığın sonlandırdığı hayatların sahiplerini öğrenmek isterken şimdi eğer isterse sonsuza kadar o suda kalabilirdi. Hiçbir ses dahi işitmese de hisleri oldukça kuvvetli olan Helen arkasından ona yaklaşan kişiyi kısa sürede fark etmişti. İlerleyip çamurun dibindeki kemik kalıntılarına bakmak yerine tanımadığı biriyle konuşmak ona daha cazip geliyordu aslında. *Sadece küçük bir kız.* Şimdi iyice yakınlaşmış olan yabancı bir yaratık olamayacak kadar tedirgin görünüyordu. Başını hafifçe arkaya çevirmiş olan genç kadın kızı uzun bir süre süzdükten sonra yüzüne yerleştirdiği etkileyici gülümsemesini silmeden önüne dönmüştü. Cadının konuşmak için fazla heyecanlı olduğunu gördüğünden Nex Furvus bölgesinin lanetli gölüne ait sessizliği bozan o tatlı ve büyüleyici sesi açık alanda hızla yayılmıştı. 'Küçük bir kızın dışarı çıkması için hoş bir vakit. Fakat dikkatsizlik her cadının başına dert açabilir.' Oturma pozisyonunu da değiştirerek kıza doğru dönerken gözleri birkaç saniye elindeki asasına takılmış ardından daha belirgin bir gülümsemeyle sözlerine devam etmişti. 'Elinde bir asası olsa bile zarar görmesi engellenemez çoğu kez.'


Genç cadının yüzünde beliren korku dolu tebessüm Helen’ı rahatsız etmek yerine memnuniyetini arttırmıştı. Geldiği yerin tehlikelerinden haberdar görünen kız tedirginliğine rağmen aslında esas duygularını saklamayı iyi beceriyordu. Bir kedi çevikliğiyle ayağa kalkıp kızın yanına yaklaşan Helen her santimde hızlanan kalp atışlarının sesini daha yakından duyabiliyordu. En azından duyabileceğini hissediyordu. Koyu kahverengi saçları rüzgârla savrulurken aralarındaki mesafenin çoğunu kat etmişti bile. Ellerini biraz uzatsa kızı tutup yanına çekebilirdi ancak yapmadı. Tanıdık bir nefretle kıvranan içindeki canavarı sakinleştirerek birkaç metre ötedeki çalılara çevirdi bakışlarını. Bir an için O’nu yanında sanmış, sonra halüsinasyon görmüşçesine irkilerek gerilemişti. Açlığın tüm arzusunu acımasız bir pırıltıyla gözlerine yansıtan bir beden, onunda ötesinde kontrolü gittikçe güçleşen bir vampir ruhu vardı. Kendi başına gelenlerin benzerini bir başkasının yaşamasını istemiyordu. Büyüden artık nefret etse de gerekirse Cassandra’nın sağladığı ölümün ayrıcalıklarını kullanmaktan çekinmeyecekti. Ne olduğunu anlamayan cadının göle doğru ilerlemesini engellemek isteyen genç kadın elleriyle kızın kollarını kavrayarak durdurmuştu. Artık yanlarına gelenin Wade olmadığına tamamen emindi. Zaten vampirlerin bölgesinde bulunurken yanına bir masal kahramanı gelmesini bekleyemezdi herhalde. İç karartıcı sessizliği bozan bir dalga sesinin ardından yeni uyanmış gibi gözlerini kırpıştırarak cadıdan uzaklaşmıştı Helen. ‘Gelen her vampiri tanıdık saymamalıyım değil mi tatlım?’ Yüzüne yerleştirdiği ifadesiz maskeye rağmen sesinin titremesini önleyememişti. Gri gözlerini ufka dikerken aynı hatayı tekrar yapmamaya çalışarak devam etti. ‘Buraya neden geldiğini bilmiyorum ama önemli değilse gitmeni öneririm. Zira şimdi yaratıklarım yemeği olmaktansa daha sonra göle geri dönebilirsin.’ Yanlış zaman olduğunu düşündüğünü gizlemiyordu. Vampirler eski hikâyelerde anlatıldığı gibi klasik lanetlerin gölgesi altında ışıktan kaçmıyorlardı. Bu gerçek çoktan aşılmıştı. Caine’nin yaradılış efsanesinin sakladığı ulaşılabilecek en doğru bilgiler rahatsız edilemeyecek kadar eski kemik kırıntılarının oluşturduğu çürümüş bedenlerin sahiplerinde kalmıştı. Yine de Aswang’ın yanı sıra birçok tür olduğuna emindi. Eski sessizliğine kavuşan göl ölümün sükûnetine aykırı tüm sonları barındırıyormuş gibi görünüyordu Helen’a. Ama istenmeyen misafirin buna sebep olmadığı ortadaydı. Anıların karamsarlığı bakış açısına yön veren tek etken gibiydi. Huzursuzluğuna sebep olan da önyargıydı bir bakıma. Hiç kimseye güvenmemeyi öğrenmişti. Yanındaki insanları koruma içgüdüsü ise Feodora’nın kötü seçiminden beri süregelen bir huydu. Tanımadığı birine karşı yine tanımadığı bir kişiyi sakınmak… Bazı davranışları mükemmel olmadığına kolaylıkla kanıt gösterilebilirdi. Fakat bazı insanlar gerçeklerin üstünü kapatarak kendi yalanlarını yutturmayı çok iyi biliyorlardı. Helen da yıllardır uydurduğu ve uydurmaya devam ettiği kişisel dünyasından dışarı pek çıkmazdı. Zihnindeki karanlığını dağıtan ani bir ışığın kör edici etkisinden sonra neler olduğunu kavrayabilmişti. Cassandra’nın eski oyunu ancak sonlanmıştı. ‘Angie? Angelique Killingsworth?’ Gözlerinin irileşmesine aldırmayarak kıza bakmayı sürdürürken bir mektubun sonuçlarının bu kadar kötü olacağına inanamadığını hissediyordu. On altı yıl önceki planlar iki neslin de hayatını etkilemişti. Tesadüfler için çok kesin şeyler yaşandığını bildiğinden tepkisi korkudan şaşkınlığa dönüşmüştü. Demek ki ilk kurbanın kızı hala yaşıyordu. ‘Git buradan. Defolup git! Tüm huzurumu kaçırdın.’ Histerik titremelerle bağırmaya başlayan genç kadının sinirlenmesine sebep olan saklanmaya devam eden vampirdi. Fakat bunu belirtecek kadar sözlerine dikkat ettiği söylenemezdi. Wade yanına elçiler yollamaktan vazgeçmeliydi artık. Yüzleşmekten korkan bir eski sevgiliye yeniden nasıl güvenebilirdi ki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Robert West Phelps
Müdür Yardımcısı & Admin & Gryffindor Bina Sorumlusu
Müdür Yardımcısı & Admin & Gryffindor Bina Sorumlusu
Robert West Phelps


Mesaj Sayısı : 693
Nerden : Monte Carlo / Phelps Malikanesi
Tarafı : Zümrüdü Anka Yoldaşlığı
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 24
Evcil Hayvan : Ares ( Köpek )
Özel Yetenek : Zihnefendar ~ Zihnebendar, Vampir
Galleon : 63766
Kayıt tarihi : 21/11/08

Bilgilerim
Sağlık:
Lleweyn Chloris Img_left100/100Lleweyn Chloris Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Lleweyn Chloris Img_left100/100Lleweyn Chloris Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Lleweyn Chloris Img_left100/100Lleweyn Chloris Empty_bar_bleue  (100/100)

Lleweyn Chloris Empty
MesajKonu: Geri: Lleweyn Chloris   Lleweyn Chloris Icon_minitimeCuma Nis. 17 2009, 17:33

Syltherin
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Lleweyn Chloris
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Accio-Hogwarts :: - Karakter Kimliği - :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: