*1. ve 2. Sınıfların İkinci Dersi

Evet sevgili öğrenciler bu dersi farklı bir yöntemle işleyeceğiz bakalım ne kadar başarılı olacaksınız. Bu dersde konuyu siz bana anlatacaksınız. Yani bir nevi siz profesör ben öğrenci olacağım. En güzel dersi anlatan öğrenci ek puan alacak ve bir de ödülü olacak. Bu ders 25 puan üzerinden değerlendirilecek haberiniz olsun. Bazılarınız saçma bulabilir ama bu yolla sizlerin Rp kalitesini ölçeceğim. Eğer bu uygulamayı kabul etmeyenler varsa bana pm atsınlar ve onlarla başka bir türlü ders işkleyelim. Belki şu ana kadar hiçbir profesör böyle ders işlemedi ama her şeyin bir ilki vardır. Evet, sınıfa nalatacak olduğunuz büyü şu:

Reducto: Uygulanan cismi patlatan, parçalayan büyü

İYİ RPLER...

Miselya, bu sabah ilk defa erken kalkmayı başarmıştı. Zaten bu ruh haliyle, nasıl uyuyabilirdi ki! Aklı hala dünkü kavgadaydı. O en iyi - ya da o öyle düşünüyordu- arkadaşıydı. Peki ya dün yaptıkları. Sanırım, bu yaşananları unutmanın en iyi yolu derslere konsantre olmaktı. Sanki yapabilecekmiş gibi... Hızlıca üstünü giyinip, kahvaltı etti, Miselya. Ders programına göre ders Tılsım'dı. Geçen sefer oldıkça eğlenceli geçmişti, bununda öyle geçmesini umuyordu.

Sınıfa girdiğinde sınıf oldukça boştu. En ön sıraya oturdu ve beklenen kişinin gelmesini bekledi. Sonunda kapıda bir karartılık gördü. Profesör gelmişti. Her zamanki gibi klasik selamlaşmayı yaptıktan sonra yerimize oturduk. Miselya, derslerle uğraşmanın ona dün yaşananları unutturacağını sanıyordu. Ama nafile. Bunlar unutmasına hiç yardımcı olmuyordu. Aklına o bakışı geliyordu. Sinirle dolup taşmış mavi gözler... O sırada profesörün bir sözü Miselya'nın düşüncelerinden sıyrılmasına yardım etti.

''... Bugün dersi ben değil siz anlatacaksınız... ''

' Ne, biz mi anlatacağız? İyi ama nasıl? Biz daha çocuğuz. Hem bilmiyorduk. Hazırlıksızdık... ' Miselya'nın dersleri o kadar kötü değişldi. Ama iş konu -ya da başka bir şey- anlatmaya gelince Miselya felaketti. Felaket ne demek? Daha da beterdi. Donup kalırdı. Sonra terlemeye başlar ve saçma sapan şeyler söylerdi.

'' Evet, ilk kim olmak ister? Miselya! Ne dersin, senden başlayalım mı?''

' Benden başlamak mı? Sağ olun profesör ama ben almayayim. Böyle gayet iyiyim. Hem sanırım ben hastayım. Ahh! Olamaz başka şansım yok. Bazen bu dünyadan nefret ediyorum.' Miselya'nın, profesörün dediğini yapmaktan başka şansı yoktu. Sessizce ayağa kalktı. İşin kötü yanı daha konunun ne olduğunu bile bilmyordu.

'' Tabii, profesör bunu çok isterim. Fakat kulağımda bir sorun varda, biraz zor duyuyorum. Ondan konuyu duyamadım. Malum kulağım...''

Miselya, tatlı tatlı gülümsemeye başladı. Daha başka ne yapabilirdi ki?

'' Geçmiş olsun. Konumuz 'Reducto'. Lütfen bize anlatır mısın?''

En azından konunun ne olduğunu öğrenmişti. Buda bir gelişmeydi. İki şeyden kesinlikle emindim. Birincisi ucuz kurtulmuştum. İkinci ise bu büyüyü biliyordum. Evet, bu biraz şaşırtıcı. Miselya'nın dedikodu dışında bir şey bildiği kolay kolay görünmez. Ama bunu biliyordu.

''Reducto, Cismi patlatmaya yarayan büyü, öyle değil mi? Doğru bildim değil mi? Doğru bildim. Doğru... ''

Miselya, bunları söylerken arkadaki kıkırdamaları duymamaya çalışıyordu.Onlara da sıra gelecekti. Cümlesini bitirdikten sonra yerine oturdu. Zaten derste bitmişti. Eşyalarımı toplayıp sınıftan dışarı çıktı.

NOT: 9 PUAN

Havanın yağmurlu ve sisli, neredeyse göz gözü görmeyen bir zamandı. Jack çok vakit kaybetmeden birinci ve ikinci sınıfların ortak olarak girdiği ikinci tılsım dersine gitmek için yatağından kalktı. Yatakhaneden çıktıktan sonra üçüncü kata doğru yol alırken içinden bugün öğreteceği "Reducto" büyüsünü tekrarlıyordu.

"Uygulanan cismi patlatır, parçalar; patlatır, parçalar..."

Neredeyse içi dışı bu büyüyle dolmuştu.

Koridorda yürürken öğrencilerinin ona selam vermelerini duydu ve dersine gireceği birinci sınıfların o korku ile heyecan dolu seslerini adeta duymak istemezmişçesine dinledi. Ne kadar garipti, insanların kendisinden korkması... Oysaki insanlığa kötü bir şey yapmamıştı bildiği kadarıyla.

Şimdi sınıfa girmişti. Çocuklar gürültüyle profesörü bekliyordu (!). Nedense profesör girdikten bir süre daha bu devam etti. Profesör özellikle birinci sınıflara korkutucu gözlerle bakarak onları susturmasını bildi. Tahtaya doğru asasını doğrulttu ve tahtada bir yazı belirdi.

" Ders: Tılsım/Muska
Konu: Reducto "

Öğrencilere dönerek

"Sizin de tahtaya baktığınızda anlayacağınız gibi bugünkü konumuz Reducto."

Bunu dedikten sonra masasına bıraktığı muska kitaplarını açarak öğrencilere

"Sayfa 19 çocuklar."

Bir süre kitaptaki bilgileri inceledikten ve öğrencilerin kitaplarını açmasını beklerken masasının etrafında bir tur attı ve sıraların arasında gezinmeye başladı.

"Reducto bir tür parçalama büyüsüdür. Uygulandığı cismi parçalar ya da patlatır. Şimdi size bunu bir örnekle göstereceğim. Ben uygulayacağım cismi bulurken siz de parşomen kağıtlarınızı çıkarın ve dediklerimi yazın; Reducto Büyüsü: Uygulandığı cismi parçalayabilen, patlatabilen bir büyüdür. Yani kısacası cisim daha küçük parçalara ayrılır veya patlayarak yok olur."

Bunları dedikten sonra bulduğu işe yaramaz eski bir tüy kalemi masaya koydu. Öğrencilerine bakmasını söyledikten sonra asasını doğrulttu ve "Reducto" diye bağırdı. Bunu yaptıktan sonra cisim parçalandı ve daha küçük parçalara ayrıldı.

"Gördünüz mü? Bir kelimeyle neler yapılabilir? Şimdi dediklerimi yazın. Bu büyü küçük cisimlerde parçalamada, büyük cisimlerde patlatmada etkilidir. Örneğin bunu bir büyük sıraya uyguladığınızda sıra patlar ve yok olur. Ancak küçük bir tüy kaleme uygulandığında küçük parçalara ayrılır."

Daha sonra sıraların arasında gezinmeyi bırakıp tüm sıraların önündeki boş alana geçti.

"Şimdi bu büyüyü siz uygulayacaksınız. En başta kim ister? Bir bakalım, ee, buldum; sen yavrum. İsmin neydi?

Çocuğun ağzından güçlükle duyulabilen bir ses vardı. Sesindeki titreme onun korktuğunu gösteriyordu. Sınıfını sorduğunda ise birinci sınıf olduğunu söyledi. Profesörün masasına doğru gelerek orada duran tüy kaleme doğru asasını doğrulttu ve "Reducto!" dedi. Kalem parçalanmıştı. Daha sonra ikinci sınıftan öğrenciler geldi ve bunu uyguladı. Tabi birinci sınıflardan sonra.

"Şimdi sıra patlatmaya geldi. Sen çocuğum en arkadaki masaya doğru ilerler misin?"

Kendisi de oraya gitti. Çocuk korkmuyordu fakat biraz utanıyordu. Belli ki bu çocuk Gryffindordu.

"Önce bu masayı bir büyüyle küçülteceğim ve parçalayacağım. Sonra parçaları eski boyutuna getireceğim. Böylece iki tane masamız olacak. Birine sen uygulayacaksın, diğerine ben. Ama malesef bunu bu sınıfta yalnız bir kişi yapabilecek. Çünkü başka gereksiz sıra mevcut değil.

Gerçekten iyi ve mantıklıydı. En başta sırayı küçültecek ve parçalara ayıracaktı. Çünkü büyük cisimlerde parçalama olmuyordu. Bu şekilde kendisi de çocuk da patlatmayı deneyecekti.

"Evet önce ben yapıyorum. "Reducto, Reducto!"

Bundan sonra sıranın bulunduğu kısımdan ürkütücü bir ses geldi ve sıranın yok olduğu görüldü. Çocuk ilk kez bunu denediğinde başaramadı fakat ikincisinde yaptığı hatanın asasını boşluğa doğrulttuğunu anladı ve başardı.

Profesör saatine baktı ve vakit kaybetmeden ödevlerini verdi.

"Ödeviniz Reducto büyüsü hakkında çalışmak. Çalışıp çalışmadığınızı haftaya burada anlayacağım. Şimdi çıkabilirsiniz."

Çocukların çıkmasını masasında kitaplarını toplayarak bekledi. Ardından kendisi de zevkle sınıftan dışarı çıktı. Bugünkü ders gerçekten eğlenceli geçmişti. Ona hiç bitmeyecek gibi gelmişti.

NOT: 8 PUAN