Accio-Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



Kurgu: Loinkaos - Yıl: 1971 - Hava: Yağmurlu - Tema: Gündüz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]

Aşağa gitmek 
+8
Teasel Hérion Majere
Victoria Lynn Enfield
Miselya Hotaru T. Takai
A. George White
Rubeus Dearborn
Iris Marleen Rafaél
Jack William Bennet
NemesiS
12 posters
YazarMesaj
NemesiS
Lanetli Role Player
NemesiS


Mesaj Sayısı : 2097
Yaş : 29
Tarafı : L'azienda
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 23
Patronus : Su Samuru
RP Sevgilisi : Beyza'm var, Naz'm var.. Sayılırlar mı? xD
Asa : Gizli Seçim
Evcil Hayvan : Bella adlı sümüklü böcüğüm var xD
Özel Yetenek : Metamorfmagus ^^
Galleon : 56667
Kayıt tarihi : 22/12/08

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimeCuma Mart 27 2009, 21:15

İşte ilk ders günü... Heyecanlı bir uyanış ve mutlu bir gülümseme... Loisa için gerçekten anormal ve özel günlerde yaşanan mutluluktu bu. Loisa genellikle bu kadar heyecanla ve hevesle kalkmazdı yatağından. Hep somurtarak uyanır, "5 dakika dahaa" diye söylenirdi. Ama bu sabah 5 dakika demek yerine "-50" dakika demişti. Yani normal uyandığından yaklaşık bir saat erken uyanmıştı. Boşunaydı bu heyecan kendisi de farkındaydı, ama ilk ders heyecansız geçmezdi ki. Büyük Salon'a kahvaltı için inmeden önce en az yarım saat bugün işlenecek dersi işlemişti. En basit Tanrı'nın anlatımından başlayacaktı ama yinede üstünde uzun uzun düşünmüştü. *Boşa heyecan yapıyorsun Loisa, zevkli bir ders olacak ve öğrenciler seni sevicek* Loisa bunu mırıldanarak Büyük Salon'a indi. Hızla kahvaltısını ettikten sonra son kez bugün işleyeceği dersin bir tekrarını yaptı ve sınıfa doğru ilerlemeye başladı. Yanından öğrenciler koşarak geçiyor, sınıflarına yetişmeye çalışıyorlardı. Loisa'nın yüzü bu manzara karşısında daha da gülümser bir hal aldı. Ağzı kulaklarına varmış, içine garip bir huzur ve mutluluk dolmuştu. Bu duygular Loisa'nın içini ısıtıyordu. Eski günleri kafasında canlanıyordu. Eskiden Loi de aynen böyleydi. Şimdi eğlence denen şey için pek vakit harcayamıyordu.

Loisa kafasını bunlarla meşgul ederken, farkına varmadan sınıfın önüne gelmişti. Yavaşça sınıftan içeri süzüldü ve masasına doğru ilerlemeye başladı. Sınıfta dört-beş öğrenci vardı. Onlara bakıp gülümsedi ve sandalyesine oturdu. Etrafı incelemeye ve kapıyı gözleriyle süzmeye başladı. Sınıf kısa bir süre içinde dolmaya başlamıştı. Herkes tam zamanında gelmiş gibi gözüküyordu. Loisa bundan memnun olmuş bir şekilde öğrencilere baktı. Sonra ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Elini uzatıp, öğrencilerin elleri sayesinde ısınmış olan kapının kolunu tuttu ve kendisine çekip kapıyı kapadı. Ardından tahtanın önüne geçti ve öğrencilere şöyle bir göz attıktan sonra kendisini tanıtma evresine geçti.

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."

Bu lafın ardından göz aşinalığı olduğu ve tanıdığı birkaç Slytherinli öğrenciye baktı. Diğer öğrencilerin farketmemesi için bunu kısa tutmuş ve tekrar öğrencilerin bütününe bakmaya başlamıştı. Şimdi ne yapacağını düşünüyordu. Ders anlatımına mı geçecekti, öğrencilerin kendisini tanıtmasını mı isteyecekti? Kendi öğrencilik yıllarından hatırladığı kadarıyla öğrenciler bu tanışma faslını pek sevmezlerdi. Bu yüzden derse geçmek en uygunu olurdu. Loisa çok kısa bir süre içinde verdiği bu kararı öğrencilere açıklama gereksinimi duydu.

"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

Öğrencileri süzdü. Bazıları hafif şaşırmış gibi bakıyordu. Genellikle ilk gün ders işlenmez, sadece tanışma yapılırdı çünkü. Ama konu basit olduğu için bugünden başlamak en doğrusu olurdu. Loisa bir kaç adım geriye doğru gitti ve tahtaya yaklaştı. Öğrencilerle göz temasını kesmeden konuşmaya başladı.

"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."

Tahtanın yanına geçti ve asasını tahtaya uzatarak bir şeyler mırıldandı. Bu yaptığı büyü ile tahtada bazı harfler yazmaya başladı.

"...Zeus"

Bir kaç kişinin gözünde sıkılma ifadesini görmüştü. Eh, sıkıcıydı, Loisa da kabul ediyordu bunu ama en basitinden ve en güçlüsünden başlamak en doğrusu olurdu. Öğrencilerin yüzlerini daha iyi tanıyabilmek için sıraların arasında dolaşmaya başladı, bir yandan da konuşuyordu.

"Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçicem. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir."

Öğrencilere şöyle bir baktıktan sonra tekrar masasına geçti ve sandalyesinin arkasında ayakta durarak derin bir nefes aldı. Şimdi kısa fakat daha az bilinen bilgilere geçicekti. Yavaş yavaş ve anlaşılır bir sesle konuşmaya çalışarak sözlerine devam etti.

"Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Bu lafından sonra birkaç kişinin güldüğünü duydu. Gülümseyerek onlara baktı ve konuşmasına devam etti.

"...Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır."

Bunu söyledikten sonra içi titremişti. Neyseki bu sadece efsaneydi ve gerçek değildi. Yoksa Loisa kesinlikle cezalandırılmış olurdu şimdiye kadar. Loisa lafını bitirdikten çok kısa bir süre sonra zil sesi duyuldu. Loisa ayağa kalktı ve ellerini birbirine kenetleyerek öğrencilere baktı.

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."

Sınıfın tamamen boşalmasını bekledi. Herkes çıktıktan sonra tahtadaki "Zeus" yazısını sildi ve hızlı adımlarla sınıftan dışarı çıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jack William Bennet
Süper Aktif Role Player
Jack William Bennet


Mesaj Sayısı : 2168
Yaş : 28
Nerden : :: Roma ::
Tarafı : :: Tarafsız ::
Kan Durumu : :: Safkan ::
RP Yaşı : :: 14 ::
Patronus : :: Büyüyünce İnşallah... ::
RP Sevgilisi : :: Demetria Andié ::
Asa : :: Kayıp Büyü ::
Evcil Hayvan : :: Baykuş Wood ::
Özel Yetenek : :: Eheey öğrenciyim benn x( ::
Galleon : 55943
Kayıt tarihi : 18/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left5/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left5/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (5/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimeCuma Mart 27 2009, 22:25

Yatakhaneden süzülen güneş ışığı Jack'in yüzüne vuruyor, bir ayna gibi kol saatinden başka yerlere yansıyordu. Çalar saatin de etkisiyle uyanan Jack, derhal kitaplarını alarak Büyük Salon'a indi. Kahvaltısını yapmaya hazırlanırken geçen seneden de tanıdığı Profesör Cast'ev ona baktı. O, en sevdiği profesördü. Bunun nedeni belliydi, Slytherin bina sorumlusu olmasıydı. Ayrıca bugün onunla ilk dersini işleyecekti.


Yaklaşık on beş dakika sonra kahvaltasını tamamen bitiren ve sindirmek için az bir zaman daha oturduktan sonra ikinci kat yolunu tuttu. Mitoloji sınıfına gidecekti. Koridorun sonlarında bulunan dersliğe birkaç öğrenciyle birlikte Profesör Cast'ev'in girdiğini gördü. Adımlarını sıklaştırarak yürüdü ve sınıfa girdi. Sınıfın dolduğunu görerek profesör de kendini tanıtmaya koyuldu:

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."

Bu lafın ardından sanki kısa tutmak istiyormuşçasına bir an durdu. Çoğu Slytherin böbürlenmiş görünüyordu - Jack ve birkaçı hariç-. Jack'in aklını okumuş gibi:


"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

dedi. Bazı öğrenciler Jack'in gözüne şaşırmış gibi görünüyordu. Çevresine bakındı. Herkesin dikkatini çekmişti. Bu yüzden yine önüne dönerek profesör'ü dinledi:


"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."

Jack, profesörün tahtanın yanına geçtiğini ve asasını tahtaya uzatarak bir şeyler mırıldandğını gördü. Bu yaptığı büyü ile tahtada bazı harfler yazmaya başladı: "Zeus". Jack sıkılmaya başlamıştı. Profesörü seviyordu fakat dersten nefret ediyordu. Kısa kesmek istiyordu sanki profesör, bu yüzden hemen kısa kısa anlatıp geçti -bunun nedeni çoğunun bildiğini düşünmesiydi-. Son anlattığı şeyden sonra içi titremiş gibi görünüyordu. Ardından:

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz" dedi. Sıkıcı bir dersten sonra sınıftan çıkmayı başarabilmişti.

(Out: Kısa kesmek zorunda kaldım, özür dilerim.)

Değerlendirme

Renk uyumun güzel. Italic yazmışsın bu da güzel gözükmesini sağlamış. Rp'n çok da kısa sayılmaz. Ama imla hataların var. Örneğin ; "Yaklaşık on beş dakika sonra kahvaltasını tamamen bitiren ve sindirmek için az bir zaman daha oturduktan sonra ikinci kat yolunu tuttu. " Hatalarını kendin bulabileceğine eminim =) Notunu diğer başlıktan öğrenebilirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsakademisi.turkforumpro.com
Iris Marleen Rafaél
Ravenclaw 4. Sınıf
Ravenclaw 4. Sınıf
Iris Marleen Rafaél


Mesaj Sayısı : 156
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 16
Asa : Hassas kalp ~ Expecto Patronum
Galleon : 55313
Kayıt tarihi : 27/03/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimeC.tesi Mart 28 2009, 21:03

Geçmiş yıllarda Hogwarts Akademisi'nde her şeyin mükemmel olduğu söylenemezdi. Her yıl bir sürü aksaklık çıkıp Denise'in üzülmesine neden oluyordu. Ama ne olursa olsun, bu Hogwarts'ı özlememek için bir neden sayılamazdı.

Hırsın, zekanın, arkadaşlığın ve gücün bir araya geldiği bu akademide 4. yılıydı Denise'in. 4. yıl demek, son demekti. Ravenclaw'dan mezun olup hayatı için iki seçenekten birini seçmek demekti. Fakat Denise'in bu konuda en ufak bir fikri bile yoktu. Bunları düşünmek, Denise'in kafasını yeterince karıştırmaya yetiyordu. Bu yüzden Denise, düşüncelerini yarıda keserek ortak salonun sessizliğine uyum sağlamaya çalıştı. Bunu başarmak başta güç gibi gözükse de sonradan bunu başardı. Elini, kahverengi deri çantasına attı ve üzerinde turkuvaz boncuklar bulunan ajandasını çıkarttı. Denise yapacaklarını ajandasına not etmezse, dağınıklığından dolayı sürekli bir sürü şeyi unutuyordu. Bu sabahki yapacaklarına sırayla baktı ve ilk sırada büyük harflerle yazılmış yazıyı gördü. Bu, girmesi gereken ilk dersin Mitoloji olduğuna işaretti. İçine gömüldüğü koltuktan hafifçe doğrulup ajandasını çantasına yerleştirdi ve adımlarını Mitoloji sınıfına yönlendirdi.
Sınıfa girdiğinde siması tanıdık olmayan bir bayan profesör, kapıdan birer birer giren öğrencileri süzüyordu. Profesörün bakışlarını üzerinde hissetmek Denise'in adımlarını hızlandırmasına neden oldu. Bu şekilde bakışmalar Denise'e göre fazla rahatsız ediciydi. Denise, gözleriyle sınıfı hızla taradı ve kendine bir yer seçip oraya oturdu. Sınıfın dolmasını beklemek yeterince sıkıcıydı ama neyse ki bu bekleyiş uzun sürmedi. Sınıfın tamamı dolduğunda Denise'in aşina olmadığı bayan konuşmaya başladı. Bu konuşma, kendisini tanıtmasıyla alakalıydı.

' Mmm.. Profesör Loisa, Slytherin bina sorumlusu. Slytherin sorumlusu olduğuna göre, eğlenceli bir kadına benziyor. Neyse,göreceğiz.'

Denise'in özellikleri, kesinlikle Ravenclaw'ı gösteriyordu. 4 senedir de Ravenclaw binasında olmak, Denise için büyük bir gururdu. Denise, Gryffindor ve Hufflepufflar'ın pek eğlenceli olmadığını düşünürdü fakat yine de bu düşünce onlarla arasındaki olumlu iletişimi etkilememişti. Denise, Slytherin için ise 'kurnazlığın simgesi' şeklinde düşünüyordu. Bu yüzden Slytherin bina sorumlusu olması da Bayan Loisa'yı daha farklı kılıyordu.

'..Zeus'

Profesörün ağzından çıkan o kelime, Denise'in düşüncelerini bölmüştü. Denise, bu dersi almaya başladığından beri, Mitoloji'ye fazlasıyla ilgi duymuştu. Denise bilgilerine yeni bilgiler eklemek için pür dikkat profesörü dinlemeye başladı.

'Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçicem. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir.'

Şimşek .. Zeus .. Tanrıların başı .. Şimdilik karışık olan bir şey yoktu. Bütün parçalar birer birer oturuyordu yerine. Denise'e göre Zeus da her şeyi zekasını kullanarak başarmıştı. Belki Zeus da Hogwarts'ta olsaydı, Ravenclawlı olurdu, kim bilir?

'Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir...'

Profesör Loisa'nın ağzından dökülen kelimeler, Denise'in birkaç dakika önceki zeka hakkındaki teorisini doğrular nitelikteydi. Bunun haricinde de çok ilginçti. Buluttan yaratılmak.. Hera ile birliktelik .. Çapkınlık .. Denise, Hera'yı önceki Mitoloji derslerinden hatırlıyordu ve şimdi de Zeus'u öğrenmişti. İkisini de bildiğinden, uyumlu olduklarını düşündü. Ama bir süre sonra, dikkatini veremedi. Bunun sebebini anlamak zor değildi, arkadasında fısıldaşıp gülüşen bir erkek ve bir kız öğrenciyi gördü. Belki Zeus ve Hera'ya özeniyorlardı ama bunu yapmanın zamanı değildi Denise'e göre. Çocukların 2. sınıf gösteriyor olması, Denise'in onlara kızması için bir engel olmadığını gösteriyordu.

' Yeterince fingirdeştiniz zaten değil mi ! Yaşadıklarınızı başka ortamlara saklasanıza siz !'

Evet, belki fazla sert çıkışmış olabilirdi ama hak ettiklerini düşünüyordu. Belki de fazla kaptırmıştı kendini Mitoloji'ye. Gelecekte kendini hayal etti. Belki de Mitoloji Profesörü olmalıydı? Ama bunu düşünmek için çok erkendi. Mitoloji ne kadar eğlenceli olursa olsun bazen Denise'i gereğinden fazla sıkıyordu ve şimdi de aynısı olmuştu. Çocukların fısırdaşmalarının ardından bütün şevki kaybolmuş, dersi sıkıcı bulmaya başlamıştı. Sınıftakilerin de kendisi gibi düşündüğünü etraftaki uğultudan anlayabiliyordu. Profesör kelimeleri ardı ardına sıraladıktan sonra, herkes yavaş yavaş ayrılmaya başladı sınıftan. Eğer kimse yerinden kalkmasaydı, Denise dersin bittiğini anlamayabilirdi. Dikkati, gereğinden fazla dağılmıştı ve bu hoş değildi. Bir dahaki derse daha dikkatli olması gerektiğini düşündü ve kendini toparlayıp yerinden kalktı. Profesöre doğru ilerleyip suratına şirin kız gülümsemesi yerleştirdi.

' Sihirli günler, profesör! '


Değerlendirme

İmla hatası göremedim. Kurduğun cümleler gayet hoş. Rp'ni okurken çok eğlendiğimi söylemeliyim. Renk uyumun zaten harika. Rp'nin uzunluğu da yeteri kadar uzun. Kısacası mükemmel bir rpg. Notuna "Notlar" bölümünden bakabilirsin =)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rubeus Dearborn
Gryffindor 1. Sınıf
Gryffindor 1. Sınıf
Rubeus Dearborn


Mesaj Sayısı : 26
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 13
Asa : Hazır Tetik
Galleon : 55310
Kayıt tarihi : 01/03/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimePaz Mart 29 2009, 23:39



Rubeus ders programında mitoloji yazdığını görünce biraz canı sıkıldı.Dersin sıkıcı geçeceğini düşünüyordu.2.kattaki sınıfa doğru yöneldi.Sınıfa girdi ve boş bir yere oturdu.Profesör oturduğu yerde onları bekliyordu.Yüzünde insanı rahatlatan bir tebessüm vardı.Sınıf artık hemen hemn dolmuştu.O sırada Profesör kapıya doğru yönelmişti.Rubeus onun kapıyı yavaşça kapatıp sınıfa doğru döndüğünü gördü.Tahtaya doğru ilerleyince konuşmya başlamıştı:

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."

Bu pek hoşuna gitmemişti Rubeus’un.Aynı zamanda böyle güleryüzlü bir Slytherinli ile de ilk defa karşılaşıyordu.Ama onun Slytherinlilere doğru hareketlendiğini görünce bir an için kızsada tekrar sınıfa doğru dönmesiyle unuttu bu gördüklerini.Şimdi Profesörü dinliyordu dikkatle.

"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

Hemen derse başlayacak olmaları Rubeus’un canını sıkmıştı.İlk gün ders işlemeye pek alışamamıştı.Diğer öğrencilirinde kendisiyle aynı tepkiyi verdiğini görünce yalnız olmadığını anladı.

"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."

Demiş ve tahtaya yönelmişti Profesör. Asasını tahtaya uzatıp birkaç kelime mırıldandığını görmüştü.

"...Zeus"

Demek en kolay konu buydu.Zaten kolaydı ona göre.Yani en azından önceden duymuştu bu ismi.Şimdi daha ayrıntılı öğrenecekti o kadar.Etrafında oflama ve puflama sesleri duydu.Bunlar sıkılan kişiler olmalıydı.Ama kendi daha kopmamıştı dersten.O sırada Profesörün yanından geçerken konuştuğunu gördü:

"Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçicem. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir."

Çok güçlü bir silah olmalıydı bu şimşek.Rubeus onun kendinde olsa kimde kullanacağını düşündü.Ama sonra iyi yanı ağır bastı ve kullanmayacağını düşündü.

"Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Çapkınlık!Bir tanrı çapkın olabilir miydi?İşte Rubeus’un bu dersi sevmeme nedenlerinden biride bunların ona saçma gelmesiydi.Saçma da olsa ders derstir dedi ve dinlemeye devam etti.

"...Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır."

Kartal sahibi olmanın güzel bir şey olacağını düşledi Rubeus.daha sonrada Profesörün son sözlerini düşündü.Zeus onu cezalandıramazdı.Çünkü hemen hemen hiç yalan söylememiş , sözünden dönmemişti.O sırada sil çalmış ve Profesörde ayağa kalkmıştı.

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."

Çok olmasa da Rubeus eğlenmişti.Kafasında ders hakkında ilginç düşünceler vardı.Bu derslerinde bunların cevabını da alacağını umuyordu.



Değerlendirme

İmlâ hataların var. Onlara dikkat etmelisin. Ayrıca renk uyumu da pek yok. Bunları geçtim, kendi cümlelerin çok az. Benim dediklerime yorumlar yapmışsın hep. Kendi hareketlerini belli etsen daha hoş olabilirdi, ya da betimlemeye daha fazla yer verebilirdin... Notuna "Notlar" kısmından bakabilirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A. George White
Hufflepuff 3. Sınıf
Hufflepuff 3. Sınıf
A. George White


Mesaj Sayısı : 321
Yaş : 28
Nerden : Monte Carlo
Tarafı : Aydınlık-ZAY
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
RP Sevgilisi : Aranıyoooor!!
Asa : Dostluk Kronolojisi
Evcil Hayvan : Mancy (tavşan) ile Dancy (baykuş)
Galleon : 56041
Kayıt tarihi : 26/12/08

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left10/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (10/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left10/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (10/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimePtsi Mart 30 2009, 14:41

İşte yeni bir gün başlıyordu. Sabahın ilk ışıkları camın ve perdenin arkasından içeriye girebilmişti. Ama biraz az gibiydi bu giren ışık. George Güneş ışığı eksikliği çekmiş olmalıydı ki kalkıp perdeyi açtı. Sonra da perdeyi açmışken pencereyi de açtı. Bir kaç saniye gözüne hücum edip onu neredeyse kör eden ışığa alışmıştı. Şimdi bugünün ilk dersine yani Mitoloji dersine hazırlanmalıydı. Aslında buna hazırlanmak denmezdi. Sadece giysilerini giyip ders için gerekli eşyaları alınca iş bitiyordu. E, her gün yaptığı şey olduğu için artık buna hazırlanmak değil olsa olsa toparlanmak denebilirdi. George'ta şu anda bununla uğraşıyordu. Giysilerini değiştirmişti ve şimdi de cüppesini giyiyordu. Mitoloji dersi için gereken eşyaları da toparladı ve güne zinde ve enerjik başlamanın anahtarlarından biri olan kahvaltı yapmak için yola çıktı. Bunun için Büyük Salona gitmesi gerekiyordu. Hogwarts'ın alışılmış o güzel yemeklerinden yemek muggle'lara nasip olmasa da bazı muggle'lar böyle güzel yemekleri yemeyi hayal ediyorlardır. Artık George için normal yemek Hogwarts'ın yemekleriydi. Muggle'ların yediği yemekler ona çok kötü geliyordu, tıpkı bir muggle'ın bir hayvanın yemeğini sevmemesi gibi.

Büyük Salona vardı ve boş bir yere oturdu. Leziz yemeklerden yemeğe başladı. Mitoloji Profesörü de değişmişti. Tüm Profesörler değişmişti Hogwartsta. Acaba eski Profesörlere güvenemediler mi? Onun için mi değişmişti Profesörler? Yeni Mitoloji Profesörü kimdi acaba? Akıllı ve iyi ders anlatan bir Profesör olması George'un işine yarardı. Sonuçta daha iyi öğrenir ve sınavda daha başarılı olabilirdi. K.S.K.S. Profesör'ü bu sene tam iki kere değişmişti. Ama son Profesör'ün Arathorn olması ve Arathorn'un iyi tarafa geçip bir de üstüne Hogwarts Müdürü olması çok garipti. Daha yeni iyi tarafa geçmiş ve henüz güvenilir olup olmadığı belli olmayan bir adamı nasıl olur da Müdür yapabilirlerdi. Bu Okulun da ne yapacağı belli olmuyordu yani. Süprizlerle dolu bir okuldu Hogwarts.

Bu düşüncelerle son lokmasını ağzına atan George masadan tok bir şekilde kalktı ve eşyalarını da alarak yukarı çıkmaya başladı. Saatine baktığında dersin başlamasına daha yirmi dakika olduğunu gördü. Aklına iyi bir fikir gelmişti şimdi. Güne zinde başlayıp bu zindeliği korumak için gereken şeylerden diğeri ise açık havada spordu. George bunu yapacaktı şimdi. Hemen aşağı indi ve dışarı çıktı. Şimdi okulun bahçesindeydi. Hemen bir kaç tur atmaya başladı. Kendine on tur hedef koymuştu. Bu on turu hiç durmadan koşacaktı. İlk beş turu rahatlıkla koştu. Daha sonraki turlarda yavaş yavaş yorulmaya başlamıştı. Dersten önce kendini çok yormak istemediğinden temposunu yavaşlattı. Ama koşmaya devam etti. Son turu da koştuktan sonra yine koşarak okuldan içeri girdi. Derse beş dakika vardı. Bu süre içersinde ter içine batmış suratını yıkayabilirdi. Koşar adımlarla merdivenleri ikişer ikişer çıktı ve erkekler tuvaletine girdi. Çabucak yüzünü yıkadı. Şimdi daha iyi görünüyordu. Biraz kurulandı ve yavaşça aşağı inmeye koyuldu.

Şimdi Mitoloji sınıfının önündeydi. Profesör daha yeni girmiş gibi görünüyordu. Sınıfta da 3-4 kişi vardı. Yavaşça Profesör'e kafasıyla selem verdi. Ardından boş bir yer aramaya koyuldu. Buna arama denemezdi zaten, çünkü sınıfta çok az kişi vardı. İlk defa önden yer bulmuştu. Bunun sevinciyle hemen oraya geçti ve eşyalarını doğru düzgün yerleştirmeye başladı. Bu sırada sınıf ta dolmaya başlamıştı. Tüm sıralar tıka basa dolmuştu. George dersin tüm sınıflar için ortak olduğunu bilmiyordu. Ortak olması ders işlemeyecekleri anlamına geliyordu. Çünkü dördüncü veya üçüncü sınıfların öğrenecekleri konuları birinci veya ikinci sınıfların kafası almazdı. Ya da birinci veya ikinci sınıfların öğrenecekleri konular üçüncü veya dördüncü sınıflar için çok sıkıcı olurdu. Profesör masasından kalktı ve kapıyı kendisine doğru çekerek kapattı. Ardından tahtanın önünde durarak öğrencilere bir bakış attı ve

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım. Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."

diyerek söze başladı. Slytherin bina sorumlusu olması George'un hoşuna gitmemiş olsa da Profesör, Slytherin'lilerden çok alakasız olarak sıcak ve iyi kalpli bir insanmış gibi görünüyordu. Bu görüntüsü George'un zaten sevdiği Mitoloji dersine daha bağlanmasını sağlamıştı. Phoebe Loisa... Güzel bir isimdi ve kulağa hoş geliyordu. Cest'ev ise George'a yakın geliyordu. Bu soyadı daha önce duymuştu. Hatta önemli bir makama sahip bir insanın soyadıydı bu. Bu sırada Profesör'ün düşünceli bir havası vardı. Bir şeyler düşünüyordu. Ardından sanki bir şeye karar vermişçesine tekrar söze başladı.

"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

Tanışma faslını sevmemek mi? Kim, George mu? George tanışma faslını çok severdi. Diğer öğrencilerden farklı bir özellikti bu. Hiç kimse bunu sevmiyordu. Oysa ki çok güzel bir olaydı bu. Acaba neden sevmiyorlardı? Ayrıca tanışma faslını geçeceklerse ders işlemek zorundaydılar. E, ders işlerlerse Profesör hangi sınıfa yönelik ders işleyecekti? Eğer birinci ve ikinci sınıf için anlatırsa George sıkıntıdan patlardı. Bu konuları geçen sene görmüştü. Özellikle her şeyin başı Zeus'tan başlarsa George'un şu anda bu derste bulunmasına bile gerek yoktu. Profesör'ün hangi konuyu anlatacağını merak ederek dinlemeye başladı. Profesör

"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."

dedi. George afallamıştı. Şimdi asasıyla bir şeyler mırıldanıp tahtaya "Zeus" yazacaktı. İyi ama bu birinci sınıf konusuydu. George Zeus'u iki sene önce öğrenmişti. Bütün Tanrıların en güçlüsüydü Zeus. Profesör George'un tahmin ettiği gibi tahtaya küçük bir asa hareketi ve bir şeyler mırıldanarak "ZEUS" yazmıştı. Bu da ne demek oluyordu şimdi? Neden buraya üçüncü ve dördüncü sınıfları da çağırmıştı ki? Tam bir saçmalık tı bu. "Aaah! Hadi ama! Ne diye bizi buraya çağırdın!? Keşke şimdi kalkıp gidebilseydim." diye geçirdi içinden. Ardından Profesör'ün iki sene önce George'un başka Profesör'den de olsa dinlediklerini tekrarlamasını yarım kulağıyla dinlemeye başladı. Profesör sıraların arasında dolaşarak

"Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçiceğim. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir."

dedikten sonra öğrencilere bir göz attıktan sonra tekrar masasına doğru yürüdü ve sandalyesinin önünde durdu. Zeus'u küçük bir bebek bile tanıyabilirdi. Not tutma zorunluluğu olsa tutacak tı sanki. Hemen anlatıp geçecek olması George'un biraz da olsa moralini düzeltmişti. Zeus hakkında bir şeyler söylemiş olsa da George sadece onu dinlemişti, söyledikerini kafasına yazmamıştı. Yüzünde bulunan sıkıntılı ifadeyi daha da abartarak sırasına yaslandı. Kollarını bir birine geçirerek oturmaya başladı. Profesör derin bir nefes aldıktan sonra -neden aldığı da belirsiz- daha az bilinen bilgilere geçti.

"Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Ansiklopedik bilgi mi? Peh... Bunu George bile biliyordu. Zeus göklerin Tanrısıydı, çapkındı, Hera'yla birlikteydi, elinde şimşek vardı, babası Cronos tu ve çapkın olması, onun ün kazandığı konulardan biriydi... Bunlardı işte Profesör'ün anlattıklarının özeti. Bazı öğrenciler Profesör'ün son cümlelerinden sonra biraz kıkırdamışlardı. George ise hiç de gülecek havada değildi. Neden gülsün ki? Bunun komki bir yanı yoktu zaten. Profesör ise o gülenlere gülümseyerek karşılık verdi ve sözüne devam etti.

"Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır."

Bu sözlerden sonra Profesör sıkıntılı bir yüz ifadesine büründü. Sanki bazı yeminlerini bozmuş ve bir kaç yalan söylemiş de Zeus'tan korkuyormuş gibiydi. Ancak Zeus efsaneydi. Ondan korkmaya şu zamanda gerek yoktu. George'un bildiği şeyleri anlatıp duran Profesör deminki sıkıntılı ifadesinden kurtuldu ve tam da bu sırada zil çaldı. Hiç bu kadar sıkıcı bir ders geçirmemişti. Hatta az önce geçen vakite George için ders bile denemezdi. "Umarım diğer dersler böyle geçmez." diye geçirdi içinden. Zilin çalışını duyan Profesör

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."

dedi. "Ya, ya... Çok eğlenceli geçti. Hatta ders boyunca gülmekten kırıldım. Aptal! Bir de umarım eğlenceli geçmiştir diyor." diye içinden geçirdikten sonra sertçe eşyalarını çantasına attı ve Profesöre bir iyi günler bile dilemeden kapıyı açtı ve çıktı. Şimdi biraz rahatlamalıydı. Bunun en güzel yolu kitap okuyup müzik dinlemekti...

Değerlendirme


Rp'n gayet iyi. Ufak tefek imlâ hataların var ama onları yok sayıyorum. Rp'nin uzunluğuna göre gayet azlar açıkçası. Rp'nin başı gayet hoş. Kendi cümlelerine oldukça yer vermişsin. Ama dersime girdikten sonra tüm yazdıkların benim dediklerime yorum yapmak olmuş. Biraz daha hareket katabilirdin bence. Neyse, hoş bir RPG. Notuna "Notlar"dan bakabilirsin =)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Miselya Hotaru T. Takai
Parıldayan Role Player
Miselya Hotaru T. Takai


Mesaj Sayısı : 472
Yaş : 28
Nerden : Zor bir soru değil...
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 14
RP Sevgilisi : ***Lucas Tom Evans***
Asa : ***Uysal Benlik***
Evcil Hayvan : Güzeller güzeli kedim Kaysa
Galleon : 55999
Kayıt tarihi : 06/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left5/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (5/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left5/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (5/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimePtsi Mart 30 2009, 14:46

Evet, uzun bir günün ardından nihayet beklenen an gelmişti. Sıradaki ders Mitoloji'ydi. Mitoloji, Miselya'nın en sevdiği dersti. Ve çok heyecanlıydı. Geçen yıl birinci sınıf olduğu için bu dersi alamamıştı. Ama bu yıl... Hızlı adımlarla sınıfa girdi. Şansına en öndeki sıra boştu. Oraya oturdu ve profesörü beklemeye koyuldu. Sonunda beklenen kişi gelmişti. Profesör sınıfa girmişti. Bize bir göz attıktan sonra konuşmaya başladı.
Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."[/size]

Slytherin bina sorumlusu mu? İşte bu kötüydü. Slytherin'i sevmezdi. Yinede bu, bana, onu yargılama hakkını vermezdi.
İyi birine benziyordu. Güzeldi de...


"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

Aslında Miselya, tanışma faslını severdi. Eğlenceli oluyordu. Ama profesör ne derse, o olur.

"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."

O tanrının ismi kesinlikle Zeus'dur. Değil mi? Her zaman öyle olur. Mitoloji hakkında bir sürü kitap okumuştur. Hepsi de Zeus'la başlar. O sırada profesör tahtaya dödü. Bir şeyler mırıldandı.Ve tahtada bir yazı belirdi.

"...Zeus"

Al işte! Ben dememiş miydim? Her zaman Zeus olur.

"Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçicem. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir."

Bunları daha öncede okumuştu. O sırada profesör masasına oturdu.

"Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Bunları söylerken arkadan gülen insanlar vardı. Ne kadar da terbiyesizdiler. Böyle eğlenceli bir derste... Profesör konuşmaya devam etti.

"...Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır.''

Büyüleyici. Başka ne diye bilirdi ki... Miselya, Mitoloji'yi cidden çok seviyordu.

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."

Eğlenmek mi? Bayıldım. Acaba ilerde... Neyse bunun için daha erkendi, şu anda derslerine odaklanmalıydı.

Değerlendirme

Açıkçası bu rp karşısında hayal kırıklığına uğradım Miselya. Senden çok daha iyi bir rp beklerdim. Kendi cümlelerine neredeyse hiç yer vermemişsin. Rp'n tamamen benim cümlelerimden oluşuyor. Verdiğim puan bile fazla aslında ama dersime girdiğin için o puanı vermeliydim. Umarım bir dahaki dersinde daha iyi bir rp yaparsın. 10 ve 9 alan arkadaşlarının rplerini incelemeni tavsiye ederim. Notuna "Notlar" bölümünden ulaşabilirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cruciohogwarts.turkforumpro.com/
Victoria Lynn Enfield
Slytherin 3. Sınıf
Slytherin 3. Sınıf
Victoria Lynn Enfield


Mesaj Sayısı : 103
Nerden : Londra
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
Asa : Sinsi Soy
Galleon : 55480
Kayıt tarihi : 21/02/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimeSalı Mart 31 2009, 23:04

Bu sıralar yazdığı şiirlerle kafayı yiyecekti neredeyse. Ama sanki yazdığı kağıtlar birer dostmuş gibi içini döküyordu onlara. Yalnızlık paylaşılamayan birşey olsa da Victoria , onlarla yalnızlığını paylaşıyordu adeta.

'
Hayallerin gölgesiyle bilmediğim bir yolda yürüyorum
Yalnızlığın kıyısında kaybolmaktan korkuyorum
Gözlerde donakalmış bir resim
Tüm portre karakırmızı boyanmış
Renkler akan kandan çalınmış
Zihnimde dünya koyu karanlık
...
'

Şiir yazmakla eline birşey geçmiyordu. Fakat , içindeki o karanlık duygular , kendisinden sıyrılıyordu. Umutla , mmutluluğun ona gelmesini bekliyordu. Sanki gelecekmiş gibi ...

Bu satırları biraz daha karanlık düşünceleriyle doldurduktan sonra saatine baktı ve kendini toplarladı. Slytherin Ortak Salonu'ndan , 2. kattaki Mitoloji Sınfı'na doğru yol aldı. Açıkçası Profesör Cest'ev , onun zevkli bulduğu büyüklerdendi. Hayata dolu dolu bakıyordu. Tıpkı kendisinin tam tersi olduğu gibi...

Sınıfa vardığında ön sıralar dolmuştu. Bu , dersin sevildiği anlamına geliyordu. Victoria da kafasına göre bir yere geçti ve Profesör Cest'ev'i beklemeye başladı. Daha bir-iki dakika olmamıştı ki Profesör Cest'ev sınıfta belirdi. Öğrencilere sıcak bir bakış fırlattı ve konuşmaya başladı.

"
Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum. "

Victoria hafifçe ona gülümsedi. '
Slytherinli olmak her yönden bir ayrıcalık ' diye düşündü. Son cümleden sonra bazılarının yüzü buruşsada Victoria , son derece gururluydu. ' Slytherinli olmak ne demek bilmezsiniz ki ... ' diye iç geçirdi.

" Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım. "

Evet , ona katılıyordu. Tüm dersin , aptal öğrencilerin - kendisi hariç - kendilerini tanıtmasını dinleyerek geçiremezdi.

"
İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."

Tanrılar ...İki sene önce işlediği bir konuydu bu. Ne diye tekrar işleniyordu ki ? Yine de '
Profesör Cest'ev 'in bir bildiği vardır belkide. ' diye düşündü. Hem bilgilerini unutmuş olabilirdi. Kısa bir tazeleme yapmak kötü olmazdı.Profesör Cest'ev tahtaya asasıyla" ZEUS " yazısını yazdı ve konuşmasına devam etti ;

"
Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçiceğim. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir. "

Birazını unutmuş gibiydi. Bu yüzden kendine kızmadan edemedi ve dersi dinlemeye devam etti.

"
Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Gülecek birşey yoktu. Fakat arka sıralardaki birkaç zevzek kendini tutamamıştı anlaşılan. Zaten zevzek olmasalar böyle bir derste arka sıralara oturmayı tercih etmezlerdi.

"
Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır. "

'
...yalan söyleyenlerin cezanalandırıcısıdır. ' Bu sözde üstüne alınmalı mıydı ? Günlük hayatta fazlasıyla yalan söyleyebilen biriydi Victoria. Ama Zeus'u takan olmadığı için sorun yoktu. Hem yaşamış olsa bile Zeus'a inanacağını sanmıyordu. Tüm bu Tanrıları saçma buluyordu. Eski dönem insanlarının da aptal olduğunu düşünüyordu.

"
Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz." dedi Profesör.Eğlenceli olduğunu düşünmüyordu. Bu derste sadece eski konularını tekrar etmiş oldu. Yine de bu dersin kötü olduğunu düşünmüyordu. Sadece biraz sıkıcıydı o kadar. Sessiz ve yavaş bir şekilde sınıfı terk etti.

Değerlendirme


Başları güzel yazmışsın. Kendi cümlelerin ve hareketlerin yoğunlukta olmuş. Ama ders esnasını çok sıradan anlatmışsın. Bence biraz daha heyecan ve hareket katabilirdin. Renkler uyumlu ama zor okunuyor. Ona biraz daha dikkat etmeni öneririm =) Notuna "Notlar" bölümünden bakabilirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Teasel Hérion Majere
Gryffindor 3. Sınıf
Gryffindor 3. Sınıf
Teasel Hérion Majere


Mesaj Sayısı : 526
Yaş : 29
Nerden : Hogwarts
Tarafı : Tarafsız(Öğrencilik bitsin KARANLIK)
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
RP Sevgilisi : (L) Miesha Anya E. Freaky (L)
Asa : *-*Agresif Cesaret*-*
Galleon : 55580
Kayıt tarihi : 02/03/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimeÇarş. Nis. 01 2009, 13:02

Hérion başındaki ağrı yüzünden geç kalkmıştı. Bu ağrı inanılmaz derecede yoğundu, daha önceki günlerde yaşadıklarına göre çok daha ağrılı ve yaygındı. Başının üst, arka kısmından boynuna doğru iniyordu. Omuzlarına kadar yayılan ağrıyı ensesinden tutup sıkarak gidermeye çalışsada olmuyordu. Derslere girmek içinden gelmesede arkadaşlarının gürültüsünde uyanmak zorunda kaldı bir an önce derslere girip kendini gizlice başkanlar banyosuna götürecekti. Kendi kendine "Bunu yapabilirim" diye mırıldanıyordu. Gittikçe yükselen bu seste yatamayacağını düşünerek yatağından hızla fırladı. Parşomen, kitap hatta asasını bile almadan hızla fırladı. Başının ağrısından hiç bir şey düşünemiyordu. Alt katta arkadaşlarının yanındaydı, üst kattan bir ses duydu, arkadaşlarından biri hızla yatakhaneden çıkıp "Asanı burda unutmuşsun" diye bağırdı. Hérion ciddiliğini bozmadan yavaş yavaş yukarıya çıktı ve asasını aldı. Arkadaşlarını dinlemeye çalıştı ve bugün Mitoloji dersi olduğunu öğrendi. Gyrffindor'un ortak salonundan hızla çıktı ve merdivenlerden aşşağıya inmeye başladı. Merdivenlerden inerken, elleri ile başını ve ensesini ovuşturmayı da unutmuyordu. Ağrı geçmezse revire gidecekti. Neyseki azalmaya başlamıştı, Hérion rahatladıktan sonra adımlarını hızlandırmaya başladı. Sonunda 2. kata varmıştı, hemen Mitoloji Dersliği'ne doğru koşar adım yürümeye başladı. Etrafına baktığında fazla birilerini göremiyordu, neredeyse hepsi aşina olduğu yüzlerdi. Hemen boş bir yere oturdu, Profesör'ün içeride etrafı incelediğini gördü. Profesör kapıya doğru yürümeye başladı, Hérion ne yapacağını dikkatle izliyordu. Bu sırada Profesör kapıyı kapattı ve tahtanın önüne doğru yürüdü.

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. Yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."


Kendini tanıtmaya başlamıştı, Hérion Slytheri lafını duyduğunda Profesör'ü iyice dinlemeye başlamıştı. Hérion birden ensesindeki sıcaklığı ve acıyı hissetti. Ne olduğunu anlamadan ensesine hızla dokundu. Baş ağrısı tekrar başlamıştı, fakat dersteydi. Ders dinlemek umrunda olmasa da şimdi çıkap gitmek Profesör'e karşı saygısızlık olurdu.

"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."


Sözleri Hérion'U iyice etkilemişti, yüzünde küçük bir gülümseme oluşmuştu. Sanırım ilk dersten Profesör'e ısınmaya başlamıştı. Tanışmak ve kendini tanıtmak derste olabilecek en saçma şeydi - Hérion'a göre -. Yüzündeki hafif sırıtma, esesindeki eli, başındaki ağrı, ne yapacağını bilemiyordu. Profesör'e baktığında tahtaya doğru geri adımlar attığını gördü. Göz temasını kaybettirmeden geri adımlar ile tahtaya yaklaştı.

"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi Zeus."

Hérion şaşırmıştı, ne diyeceğini bilemeden kendi kendine mırıldandı.

"Ne yani Zeus mu? Yunan Mitolojisi adı verilen Muggle tarihi mi? Inanmıyorum..."

Kafasını hafiften sallayarak söylediği bu sözleri kimse duymamıştı. Profesör'ün sıraların arasında gezinmeye başlaması ile Profesör'e dikkatlice baktı ve hiç konuşmadan dinlemeye başladı. Sağ eli hala ensesinde duruyor ve sürekli ovuyordu. Sol eli ile ise asasını tutmuş parmakları arasında döndürüyordu.

"Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçicem. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir."

Zeus, şimşek, tanrılar, saçmalık... Hérion offlayarak Profesör'e bakmaya devam etse bile kulaklarına pamuk tıkamışcasına hiçbirşey duymuyordu. Daha doğrusu duymak istemiyordu. Aklında yeni birşeyler oluşmaya başladıkça ağrı artıyordu. Gözlerini biraz ovuşturdu fakat ağrı gözlerine de vurmuştu. Her haraketinde gözünde bir acı oluşuyordu. Profesör'ün masasının arkasına geçerek ayakta birşeyler anlatmaya başlaması ile ellerini gözlerinden indirmiş sıranın üzerine koymuştu.

"Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Hérion bu laflardan sonra biraz gülmeye başlamıştı. Kendi kendine " Sapık bir tanrı ha.. " diye mırıldanıyordu.

"...Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır."

Kendi kendine gülmeye devam ediyordu. Efsanelerin bu kadar da saçma olabileceği aklından geçmezdi. Zil sesi ile irkildi ve etrafına bakınmaya başladı. Toplanan öğrencileri görünce yavaş ve sakin bir şeilde ayağa kalktı.

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."

Bu laflar ile adımları hızlanmıştı, kapıya doğru koşturuyor gibiydi. Dışarı çıktığında derin bir nefes aldı ve bahçeye arkadaşlarının yanına dönmek için merdivenlere doğru yürümeye başladı.

Değerlendirme

Başarılı bir rp. Başı gayet güzeldi ama biraz monoton olmuştu. Oraya biraz daha duygu ve betimleme katsan güzel olabilirdi. Ders esnasında ki rp'n güzel. Kendi hareketlerine daha fazla önem vermişsin, benim laflarıma yorum az yapmışsın. Ama yine de paragraflar kısaydı. Onları biraz daha uzun tutabilirdin bence. Renk uyumu pek yok. Ama yine de okunaklı bir rp. Notuna "Notlar" kısmından bakabilirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.royalecs.com
David Sergio Montgomery
Ravenclaw 2. Sınıf
Ravenclaw 2. Sınıf
David Sergio Montgomery


Mesaj Sayısı : 9
Yaş : 31
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 22
Evcil Hayvan : Missi adlı kedisi
Galleon : 54994
Kayıt tarihi : 03/04/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimePaz Nis. 05 2009, 23:19

Parlak ışıklar ve yepyeni umutlarla dolu yepyeni bir gün daha başlamıştı.David gözüne çarpan güneş ışığıyla uyandı ve aklına ilk olarak bugün başlayacak olan Mitoloji dersi geldi.Mitoloji, David'in sürekli ilgilendiği ve aklında merakalr uyandırdığı bir konuydu. Ayrıca aklından bazende bu meraklara yanıt bulabileceğim mi acaba diye geçtiği de oluyordu.

David, mitoloji profesörünü ilk gördüğünde ondan olumlu bir elektrik almıştı. İyimser, sevecen bir iz bırakmıştı bu profesör onda.Bu yüzden David derse gitmek için hazırlanırken kafasında hiçbir soru işareti yok gibiydi.

David, dersliğe giden yolda istikrarlı bir şekilde merdivenlerden hızlı hızlı çıkıyordu.Çünkü mitoloji ile arası iyiydi.Bu dersi severek dinleyeceğine ve sınıf arkadaşlarıyla iyi anlaşacağına inanıyordu.

David dersliğin kapısına geldiğinde, içerden sınıf arkadaşlarının sesleri duyuluyordu.Herkes ders ve öğretmeni hakkında yorumlarda bulunuyordu.

Çıkan seslerde:

''Arkadaşlar profesörümüzden çekinmeyin çok iyi biri'', ''derste zevkli geçecek bence yaşasın'' ve benzeri yorumlar duyuyordu .

Kendisinin düşündüklerinin aynısının herkes tarafından benimsenmesi onu sevindirmişti.Kapıdan içeri ilk adımı attığında tüm gözler onun üzerindeydi.David bunu tahmin etmişti ve herkese güülümser bir sima ile bakarak içeri girdi.

Herkes yavaş yavaş yerlerine yerleşiyordu.Birbirlerine kaynaşmaya ve anlaşmaya başlamışlardı öğrenciler. Tam o sırada içeri mitoloji profesörü gülümseyerek girdi ve giriş konuşmasına başladı:

'' Herkese merhabalar! ben mitoloji profesörünüzüm , bu ders yılı içinde eğlenceli bir ders işleyeceğmizi düşünüyorum ben kendimi kısaca taanıttım evet şimdi sıra sizde ! '' diyerek tanışma faslını başlattı.

Herkes sırayla kalkıp kısaca kendinden bahsediyordu.Sıra David'e geldi o da kendini tanıttı ve ders yavaş yavaş başladı.Ders gayet güzel bir şekilde işleniyordu hiçkimsede sıkılmış bir hal görünmüyordu.

Profesör ilk olarak tanrıların başı Zeus hakkında bilgiler verdi.Öğrenciler ise dikkatli şekilde dinleyerek meraklarını giderdiler.Zeus'un içinde bulunduğu olaylar öğrencileri etkilemişti ve Zeus onların hoşuna gitmişti.

Prfofesör, Zeus hakkında önemli dipnotları öğrencilere sunmuştu böylece ders yavaş yavaş sona erdi.

Profesör:

'' Herkese iyi günler, bidahaki derse görüşmek üzere'' diyerek sınıfı terketti.Öğrencilerde yavaş yavaş sınıftan dağıldılar.David ise günün güzel geçtiğini düşünüyordu.

Değerlendirme

Rp'nin benim yazdıklarımla en ufak alakası yok. Bir tek Zeus'u işlediğimiz konusu doğru. Keşke rpmi okusaydın önce... Bunun dışında renk uyumu berbat. İmlâ hatalarına ise hiç dikkat edilmemiş. Vasat bir rp... Notuna "Notlar" kısmından bakabilirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Demetria Andié
Ravenclaw 3. Sınıf
Ravenclaw 3. Sınıf
Demetria Andié


Mesaj Sayısı : 806
Yaş : 29
Nerden : Paris.
Tarafı : Tarafsız...
Kan Durumu : Safkan.
RP Yaşı : 15.
RP Sevgilisi : Jack William Bennet.
Asa : Saklı Cesaret.
Evcil Hayvan : Şirin kedim Fons.
Galleon : 56350
Kayıt tarihi : 15/12/08

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left13/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (13/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left13/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (13/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimePtsi Nis. 06 2009, 15:16

Mitoloji...Mitoloji...Mitoloji...

Bu yıl ilk defa Mitoloji dersi alıyordum. Dersin konularını okusam bile hala sevip sevmediğimi anlayamamıştım. Uykumda bunları düşünürken masanın üstündeki saatim hala çalıyordu. Aniden uyanarak "Mitoloji..!" diyerekten saati susturdum. Acaba bu dersin profesörü kimdi ? Ders nasıldı ? Bu dersi sevebilecek miydim acaba ? Bunun gibi sorular soruyordum kendi kendime. Bir yandan da üstümü değiştiriyordum. Büyük Salon'a giderken kafam hala bunlarla doluydu. Kahvaltımı yaptıktan sonra Mitoloji Sınıfı'na doğru yol almaya başlamıştım.

Sınıfın kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım. "İlk defa Mitoloji dersi aldığını biliyorsun Demi. Bunda bu kadar heyecanlanacak birşey yok. Sakinleş artık !" Biraz olsun kalbimin atışı ayavaşlamış ve kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım.Son bir nefes alarak elimi kapının koluna attım. İçeriye girdiğimde gözümün ilk baktığı kişi profesör olmuştu. Daha sonra ise kafamı sınıfa çevirdim. Sınıfın yarısı neredeyde dolmuştu. Hiç vakit kaybetmeden boş bir sıraya geçip oturdum. Profesörü inceliyordum şimdi. Profesör ise gülümsüyordu. Sınıf dolduktan sonra ayağa kalkarak söze başladı:

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım ? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni Mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."

Son cümle garibime gitmişti doğrusu. Profesör iyi birine benziyordu. Aslında şaşmamam gerekiyordu. Slytherin binasında olupta iyi insanlar bile vardı bu okulda. Bunları düşünürken pencereden içeriye süzülen gün ışığı yüzüme vuruyordu. Gün ışığından çok hoşlanırdım. Öğlen çıkan güneş gibi yakıcı olmazdı. Gözlerime vuran gün ışığyla profesöre bakmaya devam ettim. Profesör ise söze başlayacaktı ki ağzını açmıştı.

"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyosunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemeyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

"Evet, artık derse geçsek gerçekten de iyi olur." diye geçirdim içimden. İlk defa Mitoloji dersi görecektim ve bir an önce de görmek istiyordum. Bu yüzden profesörün ders anlatmasını sabırsızlıkla bekliyordum. Acaba Mitoloji nasıl bir dersti ? Ben bunları düşünürken profesör tahtaya yaklaşmıştı. Sınıftan gözünü ayırmayarak konuşmaya başladı:

"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."

Sözü yarı da kalmıştı. "Yok bir de başlamasaydın bugün derse.." diye geçirdim içimden. Profesör şimdi sırtını sınıfa, yüzünü de tahtaya dönerek hafif bir asa hareketiyle tahtaya yazı yazmaya başladı. Asasını indirdiğinde tahtada bir kelime dört harften oluşan bir yazı belirmişti. "...Zeus"

Zeus ? Zeus ? Zeus ? Bu ismi nerede görmüştüm ben ? Mitoloji'yi şimdiden sevmeye başlamıştım bile. Zevkli bir ders gibi görünüyordu gözüme. Bu yıl bu dersi aldığım iyi olmuştu belki de.

Profesör ise sıraların arasında dolanıyordu. Yanımdan geçmesiyle kendime geldim ve bu düşüncelerden ayrıldım. Bu sırada konuşmasına devam etmeye başlamıştı.

"Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçeceğim. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir."

"Hmm..." dedim. Bunu biraz fazla yüksek sesle söylemiştim sanırım. Ama kimse dönüp bana bakmadı. Farketmemişlerdi bile. Pür dikkat derse odaklanmışlardı. Bende dikkatimi tamamen derse vermeye başladım ve profesörün söylediklerini aklıma yazmaya başlamıştım şimdiden. Profesör tekrar konuşmasına devam etti:

"Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün Tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Gerçekten çok güzeldi bu Mitoloji denen şey. Adeta yaşam gibi. Bende de alışkanlık haline gelmiş, hep düşüncelere dalıp gidiyorum. Tekrar profesörün konuşmaya başlamasıyla kendime geldim.

"...Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida Dağı'ndan kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçışından sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır."

"Son olarak...?" bu kelimeyi söylediğine göre sanırım dersin sonuna gelmişiz demektir diye düşündüm içimden. Keşke hiç bitmese bu ders. O kadar söylendiğim dersi çok sevmiştim. Adeta bağlanmıştım şimdi. Neredeyse günün tamamını Mitoloji çalışarak geçirebilirdim. Ama bu saçmalık olurdu tabii ki. Bu sırada profesör ayağa kalktı ve sınıfa bir göz attı.

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."

"Eğlenceli mi ? Ben bu derse bayıldım !" dedim içimden. Yüzüm belki de ilk defa böyle içten gülüyordu. Profesöre bakılırsa öğrencilerin çıkmasını bekliyordu ve vakit kaybetmeden sınıftan dışarı çıktım.

Değerlendirme

Anlatımın hoş. Başlarını sıkılmadan okudum. Ama derse girdikten sonraki bölümde biraz durulmuşsun, o kötü olmuş. Konuşmalarımın arasındaki bölümlere biraz daha hareket katabilirdin sanırım. İmlâ hatasına gelince, pek bir imlâ hatası göremedim. Arada el çabukluğundan kaynaklanan bir iki hataya rastladım o kadar... Renk uyumu da güzel. Beğendim rp'ni... Notuna "Notlar" kısmından bakabilirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.aliceacademy.turkforumpro.com
Dinah Bones
Daima Hazır Role Player
Dinah Bones


Mesaj Sayısı : 446
Yaş : 27
Nerden : İstanbul
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
RP Yaşı : 15
RP Sevgilisi : ... (Yok)
Asa : Adil Asalet
Evcil Hayvan : Euryale - Kar Baykuşu
Galleon : 56422
Kayıt tarihi : 04/01/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left15/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (15/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left15/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (15/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimeÇarş. Nis. 08 2009, 18:44

Dinah'ın en sevdiği derslerden biriydi Mitoloji... Mitoloji ile ilgili eline geçen tüm kitapları okumaya özen gösterirdi. Şu anda da yatakhanede Mitoloji ile ilgili bir roman okuyordu. İki sevdiği iş birarada... Tekrar solunda duran Mitoloji kitabına göz attı. Üzerinde ders programı asılıydı. Ders programını ezberleme işini çok aksatmıştı. 'Derslere girerek ezberlerim.' düşüncesiyle Mitoloji dersinin zamanlarını neredeyse tamamen unutmuştu. Diğerlerini aşağı yukarı hatırlıyordu. KSKS'yi ezbere biliyırdu, Bitkibilim, Tılsım ve tabii Kehanet de... Uçuş ve Biçim Değiştirmeyi ezberlemekte zorlanmıştı. Mitolo'yi ise hiç hatırlamıyor denilebilceke kadar hafızasından silmişti. Kitaplarının her birinin kapağına o dersin işleneceği zamanı yazmış ama yine de fayda etmemişti. Ahh! Bu iş onu yoracak gibi gözüküyordu. Geçen gün kütüphaneye gitmiş, masanın başına oturup tek tek tüm derslerin kapaklarına bütün ders programını özenli bir biçimde yazmıştı. Çare yok... Mecbur kalmıştı yoksa bir de profesörlerin çoğundan azar işitmek ve cezaya kalmakla uğraşacaktı. Mitoloji profesörünü merak ediyordu. En sevdiği derslerin profesörlerine aynı bir özen gösteriyordu. Derslerini aksamamaya çalışıyor (ki zaten bunu yapmasa da bu derslerde daha fazla dikkat ediyor) notlarını düzenli ve temiz tutmaya özen gösteriyordu. En düzgün parşömenlerini alarak yatakhaneden çıktı. Atıştırma amaçlı Büyük Salon'a gitti.

Griffindor masasına doğru elinde kitaplarla ilerledi. Çok yemek yemek istemediğinden hafifçe atıştırıp Büyük Salon'dan çıktı. Derse girmesine daha çok vardı. Koridorlarda oyalanırsa vaktin hızlı geçeceğini düşünerek, bir duvara yaslanıp Mitoloji kitaplarının birinin arasına sıkıştırdığı romanı okumaya başladı. Elinde Jack London'ın Ay Vadisi adlı kitabı vardı. Çok bilinmeyen ve 1900'lerin başında çıkmış olan bir kitaptı. Kitaplarda yazarın üstünde pek durmadığından o bölümü atlamayı tercih etti. Kendini kitabın sürükleyiciliğine kaptırmıştı. Güzel gibiydi. İlk 5-10 sayfasını okumuşken ileriden bir ses duyuldu. Birisi bağırıyordu. Sanki yanında duran bir çocuğu azarlar gibiydi. Fazla üstünde durmayıp kitabına devam etti. Kısa bir süre sonra sesi tekrara duymuştu. Bu sefer daha netti.

"Hey! Bücür... Sana diyorum. Dersin falan yok mu senin? Ayak altında duruyorsun." diye bağırıyordu. Dinah yine takmadı. kendisine olmadığını düşünerek sessiz okumasına kaldığı yerden devam etti.

"Bana bak! Ben görünmez birine mi söylüyorum bunca lafı? İnsanlar geçiyor burdan. Ayrıca bizi de rahatsız ediyorsun. Ne diye orda dikilip elinde tuttuğun o eskimiş, tozlu kitabı okuyorsun.Kütüphane diye birşeyden de habersizsin galiba. Şaşmamak lazım dicem ama koridorda kitap okuyan da zor bulunur yani."

Dinah bu sefer bu sözlerin kendisine söylendiğini nihayet fark etmişti. Kaç kız ya da erkek koridorda, duvara yaslanmış, çevresindeki gürültüye aldırmadan kitap okur ki? İleriye doğru baktı. kendisine bağıranın kim olduğunu çıkarmaya çalışıyordu. Bir şey bulamayınca aradığı şey ayağına geldi.


"Alo! Kime diyorum ben? Hiç taktığı da yok. Sen ne biçim öğrencisin? İnsan biraz saygılı olur. Bu çocklarda saygı denilen bir şey de kalmadı artık. Eskiden biraz sözümüz dinlenirdi."

Dinah sonunda farkına vardı. konuştuğu kişi daha doğrusu ona bağıran kişi Hogwarts'ın tablolarından biriydi. Hem ne tablo? En öfkelilerinden birine çatmıştı. Kitabının arasına ayracını yerleştirdikten sonra konuşarak tabloya doğru ilerledi.

"Afedersin, ama biraz daha kibar olamaz mıydın? Seni duymadım. Bu da gayet doğal. Burada," dedi koridoru göstererek, "gördüğün bir çok öğrenciden bile daha fazla kitap okuyorumdur muhtemelen ve bunun için bana bağırmaya hakkın yok. Haa! Eğer var diyorsan da emin ol ben de karşı çıkmasını çok iyi bilirim." dedi. Bunları söylerken artık tam karşısına geçmişti.

Tablonun yüzünde alay eden birinin ifadesi oluşmuştu. Sesini biraz fazla yükselttiğini hissediyordu, Dinah. Birkaç seyirci toplamışlardı ama kısa sürede gitmişlerdi.

"Bak bak bak! Bir de dikleniyor hele. Diyorum ya 'Artık öğrencilerde saygı kalmadı.' diye. Haklıyım elbette. Seni bücür. Dersin yok mu senin? Hem hangi binadasın sen?" cüppesine bakıp Gryffindor armasını görünce konuşmasına devam etti, tablo. "Hımm... Gryffindor öyle mi? Seni, bina sorumlunuza şikayet etmeden hemen kaybol buradan."

Dinah bu sözün ardından, kendisini böyle birşeyle tehdit edemeyeceğini, önce kendisine bakması gerektiğini, ayrıca saygısız biri olmadığını açıklamaya çalışan sözler söyledi. Bu arada tablo da ona karşı çıkmakta ısrar ediyordu. Çirkin kelimeler geçmeyen hafif bir laf dalaşına giriştiler. Dinah'ın arkadaşlarından biri onu görüp kolundan çekiştirerek geç kalacaklarını haber vermeseydi bu iş uzayıp gidecekti.

Derse girdiğinde hızla eşyalarını masaya yığdı. Slytherin'li bir kızın yanı boştu. İkisi de bu durumdan memnun olmasa da başka yer olmadığı için Dinah onun yanına oturmak zorunda kalmıştı. Profesörü yeni yeni fark etmişti. Konuşmak için ayağa kalkan profesöre daha dikkatlice baktı. Yabancı gelmiyordu ama tanıdık değildi. Bir yerde görmüş olabileceğini düşündü Dinah.

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."

Yanında oturan Slytherinli kız neşeyle gülümsedi. Hımm... Adından çok Slytherin bina sorumlusu olmasına dikkat eden Dinah belki de biraz takıntılı davranıyordu ama hevesi sönmüştü. Slytherin bina sorumlusuydu ve eski profesörleri... Görünürde bir sorun yoktu ama biraz ayrımcılık yapıyor hissini vermişti. Olumsuz başlamıştı. "Kesin karara varmamak gerek. Bakarsın düşündüğüm gibi olmaz. Olmamasını umuyorum." diye sıkıntıyla üfledi. Fısıldayarak söylemeye özen göstermişti. İlk günden profesörün nefretini kazanmak istemiyordu.

"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

Evet... Bu konuda haklıydı işte. Normalde bunu hiç sorun etmeyecek olan Dinah bile bu işin hemen bitmesini ve bir an önce derse geçmeyi diliyordu. Sıkıldığını belli etmek istercesine sırasında kıpırdanıp duuyordu. Slytherinli kız da rahatsız olmuştu belli ki çünkü, Dinah kıpırdandıkça dirseğiyle kolunu dürtükleyip duruyordu. Dinah da aynı karşılığı veriyordu. Bir süre sonra bundan yoruldu. Kolunu ovuşturdu. Acımaya başlamıştı ama hatanın onda olduğunu bildiğinden sesini çıkarmamayı seçti.


"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi Zeus."

Zeus'un adını tahtaya yazdı. Dinah bu kouyu biliyordu, bir çok öğrencinin de bildiğinden şüphesi yoktu. Göz ucuyla yanında oturan kıza baktı. Nasıl da hevesle dinliyordu?

"Çoğunuz Zeus'u tanıyorsunuzdur eminim. Bu yüzden not tutma zorunluluğu yok bu derslik. Şöyle bir anlatıp geçicem. Bildiğiniz gibi Zeus, bütün Tanrıların başı olarak bilinir. Onu simgeleyen resimlerde hep elinde şimşek bulunur. Bu onun silahı olarak bilinir."

Gözleri tekrar profesöre kaydı. Sıraların arasında dolaşarak Zeus'la ilgili bilgiler veriyordu. Dinah'ın bildiği bilgiler. Yine de dinlemeye başladı. Bir yandan da bir not defteri çıkarmış üzerine ne olduğu bilinmez karalamalar yapıyordu. İlginç şekilller çizmişti. Arada sırada profesörün sözlerinden bir kısmını aklında tutarak deftere yazıyor. Şekillerle yazıya ilginç görünümler veriyordu.

"Az önce söylediklerim hepinizin bildikleriydi. Şimdi ise ansiklopedik bilgi olarak bize sunulanları anlatacağım size. Zeus, babası Cronos'un hükümdarlığını yıkıp yerine geçince bütün tanrıların üstün yöneticisi olmuştur. Elindeki şimşekten de anlayabileceğiniz gibi, O göklerin ve yağmurun Tanrısı'dır. Bulutları da onun biraraya getirdiğine inanılırdı. Silahı olan şimşeği, ona kızdıranlara atar ve cezalandırırdı. Hera'yla olmasına rağmen çapkındı ve güzel kızlara zaafları vardı. Bu onun en ün kazandığı konulardan biridir..."

Artık profesöre dikkat etmiyordu. Öğrencilerin kıkırdadığını duydu. Ortama uyarak o da istemeden gülümsedi. Hâlâ gözleri, tamamen önünde duran kağıttaydı. Profesörü sadece kulaklarıyla dinlemeye başlamıştı. Arada sırada boş boş çevresine bakınıyor sonra kafasını yeniden sırasına gömüyordu.

"...Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır."

'Ganymade' diye yazdı kağıda. bu ismi de süslemeye başladı. Profesör ne demişti. Hah! 'Olympos'. Onu da yazdıktan sonra kalemi kaldırdı. Çabuk sıkılmıştı. Dirseğini sıraya dayayıp başını eline yaslayarak uykulu bir ifadeyle profesöre doğru baktı. Sonra profesörün sözleri aklına geldi."Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır." Dinah bunun imkansız olduğunu düşündü. Ne saçmalık öyle olsa dünya nüfusunun dötte üçünden fazlası acı çekerdi ki yalanlara sığınmakla da acı çekiyorlardı. Dinah'ın da nâdiren yalan söylediği olurdu. Tamam... Nâdiren değil ama bunun hesaplamasını yapmak zor.
O sırada zil çaldı. Profesör de kendisi gibi rahatlamış gözüküyordu.

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."

Önden çıkmaya gayret ederek hızlıca eşyalarını topladı. İşini bitirdiğinde çabucak dışarı fırladı. Derin bir nefes alarak yatakhaneye çıkmaya başladı.

Değerlendirme

Tek kelimeyle "harika" bir rp. Yazım hatasına rastlamadım. Okurken de çok eğlendim. Dersten öncesini uzun tutman hoşuma gitti. Rp'ye akıcılık kazandırmış. Rp'n gayet uzun. Bu da + puan demek. Yapıcak olumsuz bir eleştirim yok. Sonraki derslerimde de böyle devam etmeni umuyorum =) Notlarına "Notlar" kısmından bakabilirsin.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Axiús C. Latherian
Slytherin 4. Sınıf
Slytherin 4. Sınıf
Axiús C. Latherian


Mesaj Sayısı : 10
Nerden : ~ Rusya ~
Tarafı : ~ Tarafsız.. ~
Kan Durumu : ~ Tabiki Safkan ~
RP Yaşı : 16
RP Sevgilisi : yok.
Galleon : 54835
Kayıt tarihi : 18/04/09

Bilgilerim
Sağlık:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Güç:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Img_left100/100Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty_bar_bleue  (100/100)

Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Empty
MesajKonu: Geri: Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]   Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders] Icon_minitimeC.tesi Nis. 18 2009, 15:25

Axiús , en tatlı uykusundan bücürlerin gürültüsüyle uyandı. Sabah sabah nasıl bu kadar enerjik olabiliyorlar diye düşündü içinden. Eğer Slytherin olmasalardı onlara yapacağını bilirdi ; fakat kendisini tutarak yataktan kalktı. Ayak ucunda duran terlikleri giydikten sonra gittiği lavabonun başındaki çocuğa bir dirsek attıktan sonra elini yüzünü yıkadı. Bir an önce hazırlanması gerektiğini anca saate baktığı zaman farketti. Çünkü ; bugün bina sorumlularının dersi vardı. İlk ders onundu hatta , süreside çok azdı. Hemen yatakhaneye girdi tekrar ve resmi cüppesini üzerine geçirdikten sonra aynada son birkez kendine baktı ve dışarıya adımlarını atmaya başladı. Ayakkabısının holde çıkardığı sese ritmik bir yürüyüş katarak Mitoloji sınıfının önüne geldi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde çoğu öğrencinin gelmiş olduğunu gördü. En arka tarafta bir sırayı farketti ve oraya doğru yürümeye başladı. Tam bir-iki metre kalmışken Gryffindor'lu bir çocuk sıraya çöreklenmeye kalkışmıştı. Axiús , sinirini gözlerinden çocuğa yansıtmaya çalışsa da ukâla oğlan hala pis pis sırıtmaya devam ediyordu.*Asa kullanmayacaksın Axiús! dedi içindeki bir ses. Evet kullanmasa iyi olurdu , çünkü bina sorumluları bu olaya kızardı ve kızmakta da haklı olurdu. Axius , neredeyse çıkmış olan asasını tekrar cüppesine soktuktan sonra ;

' Kalk ... şurdan ! '

dedi ve çocuğu yakasından tuttuğu gibi yan taraftaki Hufflepuff'tan bir erkeğin yanına oturtturdu. Çocuk korkudan hiç birşey olmamışçasına yerleşmiş ve tahtaya dönmüştü. Yüzündeki kızarıklığa bakıp gülerken sınıfın kapısı açıldı ve içeride derin bir sessizlik hakim oldu. Axiús , profesörü dikkatle inceliyordu. Sanki daha birinci sınıfmışçasına heyecanlıydı. Profesörü tam da bu sırada konuşmaya başladı ;

"Evet. Sanırım ilk olarak kendimi tanıtmaya başlamalıyım? Ben Phoebe Loisa Cest'ev. -İkinci sınıflar ve üstü için- yeni mitoloji öğretmeniyim. Aynı zamanda Slytherin bina sorumlusuyum."


dediğinde Axiús'un yüzüne pis bir sırıtma hakim oldu. Bu gülümseme tüm vücudunu ısıtmıştı adeta . Profesör'le göz göze geldiği anda tebessümün yerini hayranlık ifadesi almıştı. Slytherin bina sorumlusu , gözünde dört senedir çok büyüttüğü profesördü şuan karşısındaki profesör. Zaten Mitolojiye olan ilgisinden dolayı dersinde de başarılı bir öğrenci olmuştu daima. Mezuniyeti gelmişti aklına , bir sene kaldı önünde , kısa bir süreydi bu . Daha sonra kendisini çalışma alanına ya da savaş alanlarına bırakacaktı. Tam bunları düşünürken profesörün tiz sesi kulaklarında yankı buldu ;

"Sanırım çoğunuz tanışma faslını sevmiyorsunuzdur, bu yüzden kendinizi tanıtmanızı istemiyeceğim. Yeri geldiğinde hepinizi tanıyacağıma eminim. Vakit kaybetmeden dersimize geçsek iyi olur sanırım."

dedi. Gerçekten de tanışma faslı hiç sevilmezdi. Hep monoton bir düzenle bütün profesörler tanışma dersi yaparlardı ilk dersi. Acaba kaytarmak için yapıyor olabilirler miydi? Hayır , saçmalıktan ibaretti bu. Bir gün ders işlemese diğer günler nasıl olsa işlemek zorundaydılar. Bu yüzden kaçmak , kaytarmak tabiri yanlış kullanılmış olurdu. Axiús hafif bir öksürükten sonra yanındakilerin kısa bakışlarına marus kalmışken profesör imdadına yetişip ;

"İlk konumuz en basit konu olduğu için bugünden başlamak istedim. Bu dersimizde bir Tanrı'yı işleyeceğiz. Bu Tanrı'nın ismi..."


dedikten sonra tahtaya asasıyla dokunduğu anda Tanrı'nın ismi tahtada belirivermişti. *Zeus! yazıyordu tahtada. Yunan mitolojisinin baş tanrısı olan Zeus'u çok iyi biliyordu Axiús. Mitolojiye ilgisi birinci sınıftan beri devam etmekteydi. Git gide kendini geliştiriyordu bu konuda. Kim bilir belki bu profesörden sonra Hogwarts'da çalışmaya başlayabilirdi. Bu düşüncelerle gülerken profesörün kızların kıkırdamasına takıldıktan sonra söze devam ettiğini fark etmişti.

"...Bir kartal ona hizmet ederdi. Getir-Götür işlerini ise Ganymede adında bir
çocuk yapardı. Bu çocuk o kadar güzel bir çocuktu ki, Zeus onu Ida dağından kaçırmış ve Olympos'a getirmiştir. Bu kaçırıştan sonra onu ölümsüz yapmıştır. Son olarak, Zeus yeminlerini bozanların ve yalan söyleyenlerin cezalandırıcısıdır."


dedi. Sözünü bitirdikten hemen sonra zilin kulak zarına zarar verebilecek ölçüdeki yüksek tonu duyulmaya başladı. Axiús buruk bir sevinçle ayağa fırladıktan sonra profesör'ün gözlerinin içine bakmaya çalışıyordu. Adeta onunla göz teması kurmak için çırpınıyordu. Profesör bütün öğrencilere tekrar bakıp ;

"Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım eğlenceli geçmiştir. Çıkabilirsiniz."


demesiyle birlikte hızla öne doğru adımlarla ilerledi. Profesörün yanından geçerken ;

' Sihirli günler bayan Cest'ev . '

demiş ve sınıftan çıkmıştı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bütün Sınıflar Ortak[1. Ders]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 1. Ders ( Ortak )
» 2.Ders Ortak

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Accio-Hogwarts ::  - Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Akademisi - :: Hogwarts 2. Kat :: Mitoloji Sınıfı-
Buraya geçin: