Sabahın 6'sı. Saroz Körfezi kıpırtısız. Kıvrım kıvrım bir sahil... Tahta bir iskele... İskelede tek ayaküstünde duran iki martı ve balık tutmaya çalışan bir babayla bir oğul... Tüm hareketler ağır çekim... Arada bir 'hay anasını' sözleri, umutlanarak açılmış martı ağızları... Arkada kulübenin ardında iki katlı, yaşlı bir bina vardı. Bir bırakılmıştık duygusu taşıyordu sanki lodosun eskittiği yüzünde camlarda yağmur izi... Alt katında kimi işlemez dükkânlar, üst katında ise küçük bir sahil lokantası. Sanki dekorunu ve yemeklerini yıllardır hiç değiştirmemiş bir sahil lokantası...
Bu meydandaki her bina, her yol, her ayrıntı denize göre konum almış gibiydi; denizle yüzleşir gibi duruyordu sanki. Arada bir seyrettiği bu gök ve deniz ikilisi en büyük tutkularından birisiydi. Zor geçirdiği günlerin ardından. Yine çok fazla düşünmeye başlamış, kafasını kurcalayan bir şeyler vardı belli ki.
Yüzünü asmasına neden olan çiftler yok muydu bir de? Sahil kısmında sevgilisi ile eşi ile birlikte yürüyen eller. En çok dokunanlardan birisi de buydu işte. Yalnızdı. Diğerlerinden ne farkı vardı ki? O da onlar kadar güzeldi – belki daha da güzeldi - Ama olmuyordu işte. Bu bir nasipse ona hiç uğramıyordu.
Bu hırçınlığını atlatabileceği bir yerdeydi ‘’ Roma ‘’ Stasy’nın bir numaralı alışveriş şehri. Moda merkezi. Gene ellerini doldurmuştu. Gene yığınla alışveriş yapmıştı. Elleri ağrıdan kopmak üzereydi. Ne vardı ki alışveriş yapınca tüm dertlerini unutuyordu. Fakat çok yorulmuştu. – canı da yanıyordu ya, neyse.-
İleri de ışıklarla parlatılmış, oldukça lüks teması ile beliren bir cafe gördü. Adımlarını sıklaştırdı ve mekânın önüne geldi. Kapıda ki ‘’ Hoş geldiniz ‘’ yazısı onu mutlu edebilmişti. Kapıyı açtığında cafenın sıcaklığı ve kaynayan kahvenin kokusu çok hoştu. Derin bir nefesle o muhteşem kokuyu ciğerlerine doldurdu. İçeri de çok kişi yoktu, buna bir nebze de olsa üzülmüştü. Çok sakindi ve Stasy bu tür ortamları pek sevmezdi. Ama ne yazık ki şu an için başka çaresi yoktu. Çok yorgundu, öle yâda böyle bir yere oturacaktı. Buradan başka bir yere gitmeye de ayakları izin vermeyeceğine göre, tek çaresi burada kalmaktı işte.