Kemik Barı

Halka halinde bir bar dükkanın ortasına özenle yerleştirilmiştir. Büyük ve oldukça ihtişamlı olan barın etrafında bir kaç gaz lambası asılıdır. Hafif bir ışığı olan barın özel olmasını sağlayan barın tam yanında büyük bir içki havuzu bulunmaktadır. Kan kırmızısı renkte ki tezgahın üzerinde siyah halkalı bardak altlıkları özenle dizilmiştir. Bir kaç atıştırmalık tabağı özenle her zaman yerlerinde bulunurlar. Barın etrafında büyük iskemlelr siyah deridendir.

- Rp İn -

Büyük demir kapının önünde, elinde asasıyla etrafa ateş saçan Richard bir yandanda küfürler savuruyordu. Belli ki birşey onu çileden çıkarmıştı. Her zaman üzerinde olan siyah paltosu ve fötr şapkasına yeni aldığı İtalyan çizmelerde eklenince imajını oturttuğu söylenebilirdi. "Sizi sefil yaratıklar! Sizi bir daha bu kapının önünde görürsem ciğerlerinizi söküp kapıya asarım..." Etraftaki kalabalığın dağılmasıyla önü açılan Richard asasını paltosunun cebine tıkıştırırken taşlı yoldan ilerlemeye koyuldu. Bu parlamanın sebebi Knockturn ayyaşları ve dilencileriydi her zamanki gibi. Birkaç adım attığında arkasındaki demir kapı gürültüyle kapandı kendiliğinden. Yeni açılan ve namı kısa sürede yayılan bara doğru yaklaşırken biraz önceki bağırışının etkisi hâlâ sokakta hüküm sürüryordu. Richard da önünden kaçarcasına çekilen insanlara kırçıllı sakallarının altından gülmekle yetindi. Barın kapısını sertçe savurduktan sonra çizmelerinin takırtısıyla mekâna girdi. Etrafı atmacanınkiler kadar keskin olan gözleriyle kestiğinde boş olduğunu farketmesi zaman almadı. Bir süre böyle dikildikten sonra yavaş adımlarla ilerleyerek bar taburelerinden birine oturdu. "Kırmızı Şarap!" Ürktüğü her hâlinden belli olan barmene kalın sesiyle daha da tetiklediğini farkeden Rich, sakallarının altından o sinsi sırıtmayı takındı. Önüne gelen kadehin ardından paltosundan gümüşi bir tabaka çıkararak tezgâha koydu. İçinden çıkardığı puroyu özenle yaktıktan sonra ciğerlerine kaliteli tütünün dumanını doldurdu. Şaraptan da bir yudum aldığında hayatın tadını tekrar yaşıyordu. Bu mükemmel karışımın tadını çıkartırken tüm düşüncelerinden sıyrıldı. Sadece bu muhteşem ikiliye yoğunlaştı...

> Londra <

Sessiz sokakta kapı gıcırtısı duyuldu. Kapı gibi yılların pasını aşıyan ak saçlı bir kadın göz çarptı. Kadının yüzündeki kırşıklıklar kenetlenen dudaklarıyla daha da arttı. Karşısında duran bir şeye gözü takıldı. Kestane renginde kıvırcık saçları olan bir kız hafifce kadına bakıyordu. Kadın kıza yaklaştı. Bodur boyundan beklenmeyecek kadar esnekti. Kafasını hızla iki yana salladı. Bir kez daha arkasına bakmadan oradan uzaklaştı. Bir kaç adım sonra yokuşun içinde kayboldu. Urainê bir kez daha reddedilmişti. Gzöleri hafifce kıpırdandı ve yere düştü. Ellerini yumruk yaparak cebine koydu. Ellerindeki titreme montun içinden bile belli oluyordu. Yırtık kürklü kapişonunun içine saçlarını alarak hoyratça başına geçirdi. Bir titreyen adımdan sonra ayakları kendini kısa kırık bir tempoya uydurdu.

> Kemik Torbası Barı <

Kapıyı araladığından barın her zaman ki gibi loş ışığında dolu olduğunu gördü. Gözlerine vuran hafif ışıkla etrafı süzdü. Boynunu yana doğru eğerek bara baktı. Boynundaki kırşıklıklar bu eğimin etkisiyle arttı. Gülümsiyerek barın arkasında ki Mike'ı buldu. Mike korkulu gözlerle Urainê'e bakıyordu. Urainê hızlı bir hareketle başını aşağa eğerek selam verdi. Hemen bir şeyler olduğunu çaktı. Kıvrak hareketlerle masaların arasına daldı. Bir kaç kısa adımdan sorna bara varmıştı. Mike'ın tok sesli bir adamla konuştuğunu gördü. Adam büyük bir şekilde "Kırmızı Şarap!" diye emretti. Mike Urainê'e göz ucuyla baktı. Urainê "Getir." dercesine gözünü kırpıştırdı. Mike hemen Urainê'nin dediğini yağıp şarağı bir kadehe doldurup adamın önüne isteksiz ama yavaş bir biçimde bıraktı. Urainê barın arkasına geçti. Bir kadehde kendine aldı ve adamla aynı şarabı kadehe doldurarak adamın bulunduğu bölüme ilerledi. Yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi. Kadehi adamın tam karşısına bıraktı. Adamın akrşısına geçip bara yaslandı. Gülümsiyerek "Rica her zaman bir emirden daha iyidir. Hem istekli hem de güzel bir hizmet sağlar." dedi. Kadehin kaldırdı. Adama hafifce baktı. Başını eğdi. Büyük bir yudum alıp keyifle yuttu.

"Rica her zaman bir emirden daha iyidir. Hem istekli hem de güzel bir hizmet sağlar." Richard yanına oturan genç bayana göz ucuyla baktı. Bu duruşunu birkaç saniye boyunca, hatta biraz abartarak sürdürdü. Ardından masada doğrularak bayana yöneldi. Oldukça genç ve Richard'ın "Yeniyetme!" olarak hitap ettiği türden olan kızı bir süre daha süzdü. Buda diğeri gibi uzun sürmüştü. "Bu açıklayıcı bilginiz için teşekkür ederim bayan. Ancak şu da unutulmamalı, müşteri her zaman haklıdır!" Ardından sakallarının altında yine o pis sırıtış belirdi ve ciğerlerindeki dumanı kızın yüzüne doğru üfledi. Bacak bacak üstüne atarken oturuşunu iyice rahat bir pozisyona getirdi. Sonra kadehinden bir yudum daha aldıktan sonra elini nazikçe bayana doğru uzattı. "Richard Emanuél Alston." Bayanın elini nazikçe sıktıktan sonra tekrar uzunca bir süre sessizlik hakim oldu loş mekâna. Tabii Richard bundan sıkılmıştı haliyle. Bunun için kıza dik dik bakmayı keserek mekânı incelemeye koyuldu. Bu loşluk Richard'ı biraz baysada fena sayılmazdı bu kasvetli dekorasyon. Sakallarını sıvazlamaya başlarken barın taburelerini dikkatle inceledi. Hoşuna gitmişti doğrusu bu mekân. "Güzel bir mekân! İyi bir dizayn'ı var doğrusu..." Biten şarap kadehi üzerine arka tarafa gittiğini gördüğü barmene seslendi. Bu seferde biraz sert olmuştu. Ama kadehinin tazelenmesi ve aldığı ilk yudum bütün düşüncelerinden sıyırmaya yetmişti Richard'ı. Sakallarını sıvazlamayı sürdürürken tekrar genç kızı süzmeye başladı. 19-20 yaş civarındaydı. Bu da Richard'a göre "Çocuk!" sayılan bir yaş oluyordu. Kaliteli tütünün dumanlarını loş ve dumanaltı ortama salarken dumanlardan oval şekiller çıkarıyor, bazılarınıda bu yuvarlakların içinden geçiriyordu.

Urainê uzun uzun sakallı adamı inceledi. Yüz hatları oldukça belirgindi. Gözlerinde hafif bir buğuluk vardı. Uraînê'e bakışı oldukça garipti. Onu baştan aşağı süzüyor bir yandanda saalını sıvarlıyordu. Gözleri hafifce büyümüş ve bir öğretmeni andırırcasına parıldıyordu. Ama bu öğretmen sevgiden son derece yoksundu. Urainê uzun uzun adama baktı. Ellerini gene yumruk yapmıştı. Aklına o büyük sorun gene çarpmıştı. Gözleri büyümüş ve hafif damlalar oluşmuştu. Sonra afasını eydi. Gene aynı tok sesi duydu "Bu açıklayıcı bilginiz için teşekkür ederim bayan. Ancak şu da unutulmamalı, müşteri her zaman haklıdır!" dedi. Urainê başını kaldırdı. Gözbebeklerinin artık küçülmüş olduğunu hissetti. Sonra hafifce gülümsiyerek "Bu hakla ilgili değil kibarlıkla ilgilidir." diyerek adama baktı. Sonra adam nazik bir biçimde elini uzatıp "Richard Emanuél Alston." diye kendini tanıttı. Urainê hafifce başını eğip gülümsedi. Adamın elini nazikçe sıktı. Sonra hemen "Urainê Xetha Valensîa. Memnun oldum." diyerek karşılık verdi. Bir süre sessizce oturdular. Loş ışık artık Urainê'nin gözünü almıyordu. Bir süre sorna gene aynı tok ses "Güzel bir mekân! İyi bir dizayn'ı var doğrusu..." dedi. Snra şarabının bittiğini gördü. Mike'a şöyle bir bakış attı. Sonra gene aynı kaba sesle bir emir daha verdi. Urainê Mike'ın titreyen ellerle şarabı doldurduğunu ve adamı önüne genede aynı nezaketle bıraktığını gördü. Arka taraftan büyük bir şişe kırılması sesi geldi. Urainê adama baktı ve hemen barın arkasına geçti. Mike'a ben hallederim der gibi bir bakış attı. Mike hemen dükkanı terketti. Urainê bir kaç müşterinin isteklerini verdikten sonra gene bu kaba adama yaklaştı. Sonra gülümsiyerek "Başka bir isteğiniz var mı beyfendi?" diye sordu. Sesini özel olarak kibarlaştırdı. Sonra kibar bir biçimde gülümsedi.

"Başka bir isteğiniz var mı beyfendi?" Richard yine o pis sırıtışıyla baktı Urainé'ye. Kadehinden bir yudum daha aldıktan sonra bite purosunun ucunda kalan son tütün parçalarını masanın üzerine döktü. Ardından bitirdiği kadehini de masanın bir kenarına attı. Kadeh dengede duramayıp masanın üzerine doğru düşerek yuvarlanmaya başladı. Richard eliyle kadehe yön verirken fötr şapkasını gözlerini kapatacak şekilde aşağı doğru eğmişti. "Sana söyleyeceklerimi iyi dinle çocuk!" Fötr şapkasının ucunu kafasıyla birlikte yukarı kaldırırken sert bakışlarını kızın gözlerine dikti. "Burada kimden olduğuna karar vermelisin... Demek istediğimi gayet iyi anladın. Calinos Pagina ve Siperakaos arasında... Kararını verirken çok dikkatli bir seçim yap, çok dikkatli!" Sonra şapkasının ucunu tutarak kıza nazikçe selam verdi. Cüppesinden çıkardığı fazlaca galleonu masaya bıraktıktan sonra ruhunu daraltan loşluktan ahşap zeminde takırdayan adımlarla kendini huzur bulduğu sokağa attı. Birkaç dakika omuzlarını efe gibi iki yana çıkartmış bir biçimde sokağı süzdü. Bir süre sonra herkesin susup Richard'a meraklı gözlerle bakması onu biraz daha keyiflendirmişti...

Konu: Geri: Kemik Barı Paz Mart 01 2009, 00:13

Urainê adama hafifce gülümsiyerek bakıyordu. Artık kibar olamsını bekliyodu. Ama adam ondan çok farklı davranıyordu. Kadehini masaya fırlattı. Kadeh dengesini kaybetti ve urainê'nin önüne bara düştü. Kadeh sallanırken Urainê sinirle adama baktı. Adam gene o tok sesiyle konuşmaya başladı;

"Sana söyleyeceklerimi iyi dinle çocuk!" Urainê kendisine yapılan bu çocuk yakıştırmasını hiç beyenmemişti. Meraklı gözlerle adama baktı. İçinde hafif bir kıpırtı vardı. adamın yüzü gerilmiş, gözleri büyümüş ve kırışıklıkları artmıştı. Alnında hiç çarpıklık yoktu ama bir kaç ter damlası vardı. Adam genizdn gelen sesiyle "Burada kimden olduğuna karar vermelisin... Demek istediğimi gayet iyi anladın. Calinos Pagina ve Siperakaos arasında... Kararını verirken çok dikkatli bir seçim yap, çok dikkatli!" diye Urainê'i uyarır gibi konuştu. Bu uyar urainê'e bir tehdit gibi gelmişti. Hafifce gözlerini kıstı. Şapkasını düzelten adama baktı. Adam hiç bir eşy söylemeden barın üstüne fazladan bir kaç parayla braber şarabın parasını bıraktı. Bir daha arkasına bakmadan bardan çıktı. Urainê sinirle adamın arkasından boş kadehi düzeltti. Derin bir nefes aldı ve "Bunak!" diye söylendi. Sonra sinirle barı Mike'a bıraktı. Barın içinde ilerledi. Kapıya geldiğidne ardına bakamdan orayı terketti.