Sıradan günün devamı..

Misafir

Arwen o gün yine Ciara'nın yanından kaçıp gelmişti buraya. Artık Enric'e ait malikade yaşıyordu ama yoğun ısrarlara dayanamayıp bir haftasonu da bu iğrenç hapisanede yaşamaya gelmişti. Ve gördüğü şey hiçbir şeyin değişmiş olmayışıydı. Ciara aynı çekilmezliğindeydi. Katı kuralları hala öylece benimsenmiş halde Arwen'i boğuyordu. Ama artık o kadar da umrunda değildi, sonuçta bu geçici günlerde burada bulunurken onu gıcık etmesi daha eğlenceli oluyordu. Aragona'yı da yanında götürmüştü, Ciara da ona saatlerce köpeklerin evde işi olmadığı hakkında nutuklar vermişti. ARwen de daynamayıp Üç Süpürgeye atmıştı kendini. Çekilmez bir gün ve ardından kaymak birası... İyi gelirdi heralde. Arwen bulduğu boş bir masaya oturdu ve garsonun gelmesini bekledi. Acelesi yoktu..

Yağmurlu bir gün.. Güzel, hatta süper! Başı ağrıya ağrıya Üç Süpürge'ye girdi. Bu yağmurlu havalarda mugglelar gibi mızmız olmayı sevmiyordu. Ama yine de onlarla bir ortak yönü olduğu için seviniyordu. İçeri girer girmez etkisini göstermişti. Baş ağrısı biraz da olsa azalmıştı. Bir şeyler içerse daha iyi olacağını düşündü. Uzun saçlarını öne getirdi ve uzakta gördüğü Slyherinlinin yanına oturdu. Arwen.. Onun gibisini daha önce görmemişti. Görebileceğini de düşünmüyordu zaten. Tuhaf biri olduğu kaçınılmazdı. Ama yine de bazen imreniyordu ona. " Hey Arwen ! " dedi. Onun dikkatini çekmesini sağlıyordu. İzin almadan yanına oturdu. Zaten pek hoşlanmıyordu izin almaktan. Belki de reddedilme korkusundan yapıyordu bunu. Ama içindeki ses böyle demiyordu. " Bana da söylesene bir tane kaymak birası. " dedi ve güldü.

Misafir

Arwen öyle camdan dışarı bakıyordu şimdi. Yağmurun dükkan camını dövdüğünü seyretmek hoş oluyordu. İçinde karşı konulmaz bir istek dışarı çıkıp sırısıklam olmasını söylüyordu. Ama hayır, paçalarından sular damlayarak tekrar buraya girme niyetinde değildi. Garsona bakınmaya başlamıştı artık. Ama göremedi. Tam bu sırada karşıdan gelen Sabrina'yı gördü. Evet, yanına oturuyordu. Hafifçe gülümsedi ona. Sevdiği sayılı kişi arasına girmeyi başarmıştı. Aslında pek muhabbetleri yoktu ama birlikte zaman geçirmek hoş olabilirdi. Garsona seslendiğini duyunca o da hemen ardından;

"Kaymak birası iki olsun.." dedi. Sabrinayı görmek hoşuna gitmişti.

"Kaymak birası iki olsun.." Sabrina gülümsedi. İşte beklediği tepki buydu. Her ne kadar Slytherinlilere özel siniri olsa da Arwen tuhaftı. Tam o binadaymış gibi değildi ama o binaya uyan tek kişi oydu sanki. Birlikte zaman geçirmekten hoşlandığı insanlardan biriydi. Zaten pek kavgalı olduğu insan da yoktu. Tabi Stefany'nin haricinde. Aslında Arwen Sabrina'dan büyüktü. Ona dövdürse hoş olurdu. Bunu bir düşüneyim diyordu kendi kendine bir de gülüyordu. " Hogwarts'a yeni gelenlerin işe yarayacağını zannetmiyorum bu sene.. Kendilerini beğenmişler.. Sanki Hogwarts'a seçilip bir şey oluyor. Hiçbir halta yaramıyor onlar gibiler. Kahretsin ! " dedi garsonun elinden sinirlice kaymak biralarını alırken. Az kalsın düşünüyordu. Kusura bakma artık, diyerek geçiştirdi bu olayı da. Hemen lafa girmişti ama nasılsın.. gibi laflardan pek hoşlanmıyordu. Biraz sıradan geliyordu Sabrina'ya. Bu yüzden biraz değiştirmeyi düşünüyordu bu tür sözleri. Gülümsemeye çalışarak dışarsını izlemeye devam etti. Arada bir Arwen'a bakıyordu.

Misafir

" Hogwarts'a yeni gelenlerin işe yarayacağını zannetmiyorum bu sene.. Kendilerini beğenmişler.. Sanki Hogwarts'a seçilip bir şey oluyor. Hiçbir halta yaramıyor onlar gibiler. Kahretsin ! "

Sabrina neredeyse döküyordu birasını. Aldırış etmedi Arwen. Kendi de en az o kadar sakardı çünkü. Bardağını dudaklarına götüürürken düşündü. Aslında durumları iyi değildi bina olarak. Elinde olmadan 1. sınıflara umut bağlamıştı. gerek Qidditch'de gerekse ders notlarında bir başarı yakalamaz ve isimlerini temizlemezlerse fena olacaktı.

"Öyle olmayacağını umuyorum" dedi. "Onlar da olmasa bina olarak çöküşteyiz." Bu sırada tekrar bir yudum aldı bardağından.

"Öyle olmayacağını umuyorum" Bu da ne demekti yani? Arwen Sabrina'nın dediklerine inanmıyordu, bu muydu bütün olan? Yada aklından geçen başka bir olay mıydı? Mesela bina puanları gibi? Bina puanlarından bahsetmiyordu ki Sabrina, sadece fazla ukala olmalarından bahsediyordu. Umarım hepsi öyle değildir diye geçiriyordu içinden. En azından Stefany'nin kendi binasına seçilmemesi için yalvaracaktı Tanrı'ya neredeyse. "Onlar da olmasa bina olarak çöküşteyiz." Evet Arwen kesinlikle bina puanlarından bahsediyordu. Sabrina da öyle düşünüyordu gerçi. Ravenclaw'ın durumu da pek iyi sayılmazdı, üstelik en zeki binayken... " Bizim bina da o durumda doğrusu.. Ama ben puanlardan söz etmiyorum. Gerçekten arışırı derecede ukala olduklarını düşünüyorum. Belki de fazla ön yargılıyım. Ama bazılarının öyle olduğuna eminim.. Bir kız tanıyorum.. Ah fiyasko resmen. Umarım Ravenclaw'a veya Slytherin'e seçilmez. Zaten o binalara seçilecek kadar zeki ve akıllı olduğunu düşünmüyorum. Gerçi o kız nasıl Hogwarts'a alınmış ondan da şüpheliyim ya neyse " dedi ve küçük bir kahkaha attı. Fazla konuştuğunu düşünüyordu. Ama bu kızı birine anlatmazsa patlacaktı. Ya kızı öldürecekti yada yaralayacaktı onu. Kaymak birasını yudumlayarak Arwen'e baktı. Söyleceklerini merak ediyordu.

Misafir

"Gerçekten arışırı derecede ukala olduklarını düşünüyorum. " Gerçekten de öyleydi. Her eşyi bildiklerini zannediyorlardı, onlara ağızlarının payını vermek de mükemmel bir hazdı zaten. Ne zaman ukala bir birinci sınıf görse terslerdi Arwen. Bu belki de bina başı olmanın verdiği bir özgüvendi. Ama umrunda değiildi, onlar istedikleri kadfar ukala olabilirdiler, Arwen her daim onları terslemeye haızrdı nasılsa. "Bir kız tanıyorum.. Ah fiyasko resmen. Umarım Ravenclaw'a veya Slytherin'e seçilmez. Zaten o binalara seçilecek kadar zeki ve akıllı olduğunu düşünmüyorum. Gerçi o kız nasıl Hogwarts'a alınmış ondan da şüpheliyim ya neyse " Arwen gerçekten şaşırmıştı şimdi. Sabrina'nın birisine böylesine bir nefret duyacağını düşünmezdi hiç. Öyle sinirli görünüyordu ki... Arwen o kız hakkında şimdiden büyük bi antipatiye sahip olmuştu. Sabrina'nın böylesine sevmediği ve dolu hissettiği bir kızla iyi nalaşması mümkün görünmüyordu zaten. Kaymak birasından bir yudum aldıktan sonra; "Bu kız senin bu büyük nefretini kazanacak ne yaptı acaba? Hem kim bu?" Onu sorulara boğmak istemiyordu ama gerçekten merakı kabarmıştı. Zaten son zamanlarda kötü ruhu kendini iyice dışa vurmuştu, sevilmeyen bir kıza dalaşmak fena olmazdı. Hem Sabrina da anlatmak istiyor gibiydi, ARwen dinlemeyi severdi.

"Bu kız senin bu büyük nefretini kazanacak ne yaptı acaba? Hem kim bu?" Sabrina gülümsedi. Gerçekten ikisinden de büyük birinin o kıza haddini bildirmesi hoşuna gidecekti doğrusu. " Stefany diye bir kız.. Bilmiyorum hangi binadan neyin nesi ama kendi yaptığı suçu benim üzerime attı lanet kız. ! " dedi köpürerek. Kaymak birasından birkaç yudum aldıktan sonra açıklama yapma gereği duydu ve olayı baştan sona anlattı. " Ya Domuz Kafası'ndayken kız bana bir şeyler anlatıyordu. İlgimi çekmedi, üff ne sıkıcıydı anlatamam ! Arkada bir çift gördüm. Onlar daha çok ilgimi çekti, yanlış anlama yani öyle. Onları izlerken bu Stefany fark etti beni. Çifte bağırdı bağırdı suçu benim üzerime attı. Pis iftiracı! " dedi ve yüzünü buruşturdu. Sinirden köpürüyordu neredeyse. Hatırladıkça kızı boğup öldüresi geliyordu. Hem bu olayın üzerine bir de muggle kentinde buna dalaşması yok muydu? İyice tepesini attırıyordu. " Ha bir de muggle kentinde bununla karşılaştığımda bana sataşıyor. Alt tarafı Domuz Kafası'ndan çıkarken hakettiği bir tokat attım ona. Bilmediği saçma sapan laflar söylüyor. Ah nasıl sinirimi bozdu. Ağzının payını verdim ama kız kaçtı sonra. Kaçmadığını, sıkıldığını söylüyor ama ben anlarım. " dedi ve pis pis gülümsedi. İlk defa kendini bu kadar nefret dolu görmüştü. Kendisi de şaşırıyordu buna ama alışması gerekiyordu. Madem ki Hogwarts'ta her gün yüzünü görecekti. Alışması gerekiyordu bu kıza da. Her şeye alıştığı gibi buna da alışmayı öğrenmeliydi artık. Öfkesini içinde tutmayı...

Misafir

" Stefany diye bir kız.. Bilmiyorum hangi binadan neyin nesi ama kendi yaptığı suçu benim üzerime attı lanet kız. ! "
Arwen Sabrina'yı dinlerken elinde olmadan gözleri biraz daha açılıyordu. Stefany... Arwen böyle birini tanıdığına dair bir şey hatırlamıyorduç Binası da belli değildi ama Arwen Slytherin olsa bile yakın olamazlardı artık, çünkü Arwen için ilk izlenim her zmaan için çok önemli olmuştu ve Sabrina'nın sözünü ettiği bu kız hakkında ilk izlenimi kulaktan dolma da olsa hoş olmamıştı. Sabrina'nın sözlerine devam etmesini beklerken kafasında kızın hayalini kuruyordu. O henüz olanlar hakkında bir şey anlatmış olmasa Arwen'in aklında kızın görüntüsü oluşuyor gibiydi. Uzun ve düz, sarı saçlar. Evet, Stefany gibi tatlı* bir isme bu yakışırdı. At gibi uzun bir yüx ve itici, kahverengi gözler. Bu uzun yüze karşın ufak bir beden ve iri dişler. Gayet oturan bir betimleme olduğu söylenebilirdi aslında. Kızı kafasında oluşturunca için için güldü. Düşüncelerinden sıyrıldığında Sabrina sözlerine devam ediyordu. "Ya Domuz Kafası'ndayken kız bana bir şeyler anlatıyordu. İlgimi çekmedi, üff ne sıkıcıydı anlatamam ! Arkada bir çift gördüm. Onlar daha çok ilgimi çekti, yanlış anlama yani öyle. Onları izlerken bu Stefany fark etti beni. Çifte bağırdı bağırdı suçu benim üzerime attı. Pis iftiracı! " Olay heyecanlı bir hal alıyordu, Arwen dinlemeye devam etti. " Ha bir de muggle kentinde bununla karşılaştığımda bana sataşıyor. Alt tarafı Domuz Kafası'ndan çıkarken hakettiği bir tokat attım ona. Bilmediği saçma sapan laflar söylüyor. Ah nasıl sinirimi bozdu. Ağzının payını verdim ama kız kaçtı sonra. Kaçmadığını, sıkıldığını söylüyor ama ben anlarım. " Arwen şaşırmıştı gerçekten. Bu akıcı hikayeyi dinlerken birasından yudumlar almayı unutmuş, kınama ifadesiyle Sabrina'ya bakıyordu. Neler yapmıştı bu ufak kız?.. Eğer bunu yaptığı kişi Sabrina yerine Arwen'in sevmediği biri olsaydı şüphesiz eğlenceli diye düşünürdü. Ancak gerçekten değer verdiği Sabrina'nın böylesine sinirlendirilmesi hoşuna gitmemişti. Gerçekten de sini bozucu bi durumdu. Arwen Sabrina'yı koruması gerektiğini düşünüyordu. Umarım o kız Slytherin değildir yoksa hoş olmayacak, diye düşündü. Ardından Sabrina'nın yorum beklentisi dolu gözlerine çevirdi kendi yeşil gözlerini ve arkasına yaslanıp; "Sevmedim bu kızı." dedi. "Yaptığı gayet kalleşçe. Bir ifadesini almak fena olmazdı aslında." Son cümle kendisine bile komik gelmişti aslında. Kendini büyük mafya patronları gibi hissetmişti. Ama 'ifade almak' pek sık yapmasa da yapamayacağı bir şey olmamıştı asla. Hem Slytherin hem de öğrenci başı olmasının getirdiği bir özgüven vardı öncelikle. Bunları da bedeninde hissettikten sonra yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını biliyordu. Hem birine yardımım dokunur, diye düşündükten sonra bardağının dibindeki son yudum birayı da midesine gönderdi.