Accio-Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



Kurgu: Loinkaos - Yıl: 1971 - Hava: Yağmurlu - Tema: Gündüz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sinirli bir yürüyüş..

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Sinirli bir yürüyüş.. Empty
MesajKonu: Sinirli bir yürüyüş..   Sinirli bir yürüyüş.. Icon_minitimeÇarş. Ocak 28 2009, 20:46

Arwen o akşam hayli bunlamıştı aslında. Ne yapacağını bilemiyordu. Okul kapanmış, Arwen ise mutsuzdu. O serin akşamda da kendini dışarı atmış ve aslında onu biraz ürkütse de mezarlığa gelmişti. Soğuk mezar taşlarının arasında adımlarken düşündüğü tek şey Ed'di. O gün onu yaralamıştı. Ona güveniyordu Arwen ama bu güven boştu işte. Koyu lacivert pelerinine sarılmış elinden birini kaldırıp yüzündeki kabuklaşmış, ince yara izinde gezdirdi. Sağ şakağından çenesinin biraz yukarısına doğru inen iz suratına çöreklenmişti işte. Arwen kendini nasıl teselli etmeye çalışırsa çalışsın mümkün değildi bu. Demekki Ed ona zarar verebilecek kadar az seviyordu Arwen'i. Ya da rekabet hırsı benliğini bürümüştü. Arwen gecenin bir yarısı mezarlığa gelebilceke kadar soğuk kanlı biri olmasına rağmen Ed'e zarar vermeyi göze alamıyordu. Soğuk rüzgar yüzüne vururken ve yabani baykuşların sesini dinlerken hissettiği kötü his, o boş sınıfta yarayı aldığı hisin yanında ufacık kalırdı. Belki de fazla üzüyordu kendini, bilmiyorudu ama şu an için düşündüğü tek şey Ed'in bu kadar üzülmeye değmediğiydi.

Bu düşünceler hafızasında başıboş halde dolanırken Arwen amaçsızca bir mezarlığın soğuk taşına oturdu.Mezarın sahibinin ismini okuyabilmesi için eğilmesi gerekmişti. Solmuş yazı ile yazılmış yazıyı okudu Arwen. Cicely Félagund. Tanımıyordu Arwen ama umrunda da değildi. Diğer tırnakları tarafından çiziklere uğramış eli yine yüzündeki yara izinde geziniyordu. Sonunda sinirle "Erkeklerden başka ne beklenir ki!.." dedi kendi kendine. Sesi normalden yüksek çıkmış boş mezarlıkta yankılanmıştı.

Arwen birkaç saniye sonra arkasından bir çıtırtı geldiğini duydu. Bir an onun bir kedi veya baykuş olduğunu düşünüp önemsemedi, ancak sesler hayli kuvvetli ve uzun süreliydi. Önemsemeye, bunun kendi beyninin oynadığı bir oyun olduğunu kendine ikna etmeye çalıştı ancak bu konuda hiö de becerikli değildi. Ürkek biçimde oturduğu yerden kalktı ve ;
"Kim var orda?" diye seslendi boşluğa doğru. Ne göreceğinden korkuyordu, ancak karanlıkta seçebildiği tek şey iki parlak gözden başka bir şey değildi. Kendi yaptığına inanamayarak birkaç adım ileri gitti. Hala ordaki karanlık silüetin suratını seçemiyordu. Soran gözlerle çalıların arasına bakmaya devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinirli bir yürüyüş.. Empty
MesajKonu: Geri: Sinirli bir yürüyüş..   Sinirli bir yürüyüş.. Icon_minitimeÇarş. Ocak 28 2009, 21:30

Ay mesaisine başlamışken, sigarasını içe içe geziniyordu mezarlıkta. Duygular, karamsarlıklar.. Amy'yi düşünmeye başladı. Onu uzun süredir görmüyordu, daha doğrusu göremiyordu. Geçenlerde de Amy'nin kardeşi Tamara'dan Amy'nin ölüm haberi gelmişti. Grenouille'nin isteğiyle Amy Fransa'da gömülmüştü. Onun üzüntüsü.. Bebeği Mariélla'da aynı şekilde, hastalıktan ölmüştü. Onları son bir kez göremeden ölmüştü ikiside. Ama artık ikisini de bilmiyordu Grenouille, bu üzüntüyle yaşayamayacağı için kendine unutturma büyüsü yaptırtmıştı. Onlardan sıyrılmış, üzüntülerinden sıyrılmanın üzüntüsü içerisinde geziniyordu Grenouille bu mezarlıkta.

Sigarasını söndürmüştü, yere attı hemen. Hiç çevreci değildi, aman, çevreden ona neydi ki! *My devils are ---kin, ı forget you.. I don't now, ı am a killmachine! Yeah! * şarkısının devamını getirmeye çalışıyordu zihninde,ama bulamadı bir türlü. Önemi yoktu, kendi sesini yormak yerine zihninde tekrar tekrar hatırladı bu sözleri. Tanrı'nın adeta yasakladığı bu yerde çalıların arasında ilerlerken bir çift endişeli gze rastladı, kendisine doğru geliyordu. Grenouille'nin kim olduğunu merak edercesine ufak çaplı sorular soruyordu. Grenouille yaklaştı ve:

'' Ben Grenouille. Grenouille Allison. Beni gazetelerden tanıyorsundur. Burada bana bir isim takılmadı ama Fransa'da *Şeytan Tohumu* adıyla anılırım. Haha, çok açıkladım kendimi, sıra sende. Bizden birine benziyorsun.''

dedi ciddiliğini koruyarak. Neden bu kadar fazla açıklama yapmıştı ki? İsmi yeterdi. Konuşurken kendini bir ansiklopedi gibi hissetmişti, ancak kız ne diyecekti? Ne olursa olsun, ters bir durumda onu öldürebilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinirli bir yürüyüş.. Empty
MesajKonu: Geri: Sinirli bir yürüyüş..   Sinirli bir yürüyüş.. Icon_minitimeÇarş. Ocak 28 2009, 21:43

Arwen adamın nihayet suratını ayırt edebilmişti. Gözlerine inanamıyordu, Grenouille Allison. Glecek Postası'nın gözde Ölüm Yiyeni. Arwen gözlerinin şaşkınlıkla açıldığını hissedebiliyordu, ama korkmamıştı. Aynı tarafta olmalarına rağmen bu yabancı adam gayet psikopat izlenimi bırakmıştı ama korkmuyordu yine de. Genelde böyle anlarda asasını kavraması gerekirdi, ama bunun yerine elleri boş olarak iki yanında sallanıyordu. O şaşkınlığıyla boğuşadursun, genç adam kendini ayrıntısına kadar tanıtmıştı. Arwen dinlerken suratında gereksiz bir gülücüğün oluşmak üzere olduğunu görünce kendine tekrardan şaşırdı. Karanlık bir gecede ve mezarlıkta, sürekli aranan biri tam karşısında durup onunla konuşuyordu ve Arwen gayet sakindi. İlginç, çok ilginç...
"Bizden birine benziyorsun.''
Belki de bu cümleydi o ufak gülücüğün oluşmak için kıvranmasının sebebi. Sonuçta Arwen tarafıyla her zaman için gurur duymuştu ve dışarıdan farkedilmiş olabilmesi gerçekten onur vericiydi. Hem de bu onun içinin rahatlamasına neden oluyordu, karanlık mezarlıkta bu ne kadar mümkünse. Verdiği her nefeste soğuk havada bir buhar bulutu havaya yükseliyordu. Bir süre için ne diyeceğini bilemedi ancak sonra kafasında toparlayabildiği kadarıyla tanıttı kendini;

"Şey.. Arwen'im ben.. Arwen Morante."

Daha da söyleyecek bir şey bulamamıştı. Kısa ve öz şekilde tanıtmıştı işte, zaten bu durumda açıklama yapması gerekenin kendi olması gerekmiyordu ki.. Tek yapacağı dinlemek ve garip anın tadını çıkarmaktı. İçinde bir şeylerin kıpırdadığını hissedebiliyordu. Kendi benliğine döndüğünü hissediyordu, yine içindeki o kötülük aşkının uyandığını.. Ve ufak bir macerayla perçinleniyordu bu. Arwen olacak her an için sabırsızlanıyordu, genç büyücünün bir şeyler söylemesini bekledi.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinirli bir yürüyüş.. Empty
MesajKonu: Geri: Sinirli bir yürüyüş..   Sinirli bir yürüyüş.. Icon_minitimePerş. Ocak 29 2009, 20:01

"Şey.. Arwen'im ben.. Arwen Morante."

Kız kendini tanıttı yavaşça. Sesindeki asılı heyecan kızın tüm ruh halini belli ediyordu. Arwen.. Luigi'nin akrabası olmalıydı. *Aman, bana ne!* Gecenin karanlığındaki Arwen kendini cesur zannediyordu, böyle bir kabuğun, kalkanın ardına saklanmıştı adeta. *Haha!* Peki onun gecenin bu vaktinde, Tanrı'nın yasakladığı yerlerden olan Cimitero Monumentale Mezarlığı'nda ne işi vardı? Kendini mi kanıtlamaya çalışıyordu dünyaya? Bilmiyordu, bunu zaman gösterecekti. Mezarlığa baktı gözleri. Aşağı doğru bir rampa gibi inen mezarlık, keskin kesimli mezar taşlarıyla dev bir rendeyi andırıyordu. *Lanet yer, buradan bir düşsen patates misali parçalanırsın.* Kıza baktı yeniden. Merak etti, ne arıyordu bu yerde? Ziyarete mi gelmişti? Beyninde daha fazla soru cümlesi kurmamak için bakışlarını ona çevirdi ve:

'' Peki Arwen, gecenin bu vakti ne arıyorsun bu lanet yerde? Seni buraya iten duygu nedir? ''

dedi. Merakını gidermeliydi, bu soruları sorması gerekti. Sesindeki ciddiyeti koruyordu hala. Hafif kısılmış gözlerle baıyordu Arwen'e, büyük ihtimal Slytherin binasından olmalıydı. Peki onun buraya gelmesine sebep olan şey neydi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinirli bir yürüyüş.. Empty
MesajKonu: Geri: Sinirli bir yürüyüş..   Sinirli bir yürüyüş.. Icon_minitimePerş. Ocak 29 2009, 20:16

'' Peki Arwen, gecenin bu vakti ne arıyorsun bu lanet yerde? Seni buraya iten duygu nedir? ''

Arwen ela gözlerini genç büyücüye dikti o an. Kendi hakkında ne düşündüğünü tespit etmeye çalışmıştı demin, ama şimdi bundan eser yoktu. Birileriyle konuşmaya ihtiyacı olduğunu benliği bas bas bağırırken her şeyi ilk defa gördüğü bu kaçak büyücüye mi anlatacaktı? Hayır, zannetmiyordu. Ama gerçekten de ne işi vardı burda? Evet, sinirliydi. Evet, bir şeylerden intikam almak istiyordu ama bu kendi bedeni miydi? Ah hayır böyle olmamalıydı. Gecenin bir yarısında buraya gelmesinin cesaretini kanıtlaması mı gerekiyordu? Sadece içindeki zehiri akıtmaya gelmişti işte. Tek istediği bu kötü ruh halinin bedenini terk etmesiydi oysa benliğine ufak bir korku duygusunun yer ettiğini hissediyordu Arwen. Tüm olayları zihin süzgecinden geçirdiği birkaç saniye Grenouille ciddiyetle onu süzüyordu. Arwen bir an gözlerini onun hain bir parlama yerleşmiş gözlerinden kaçırdı, bu sırada gördüğü şey sert bir rampaydı. Hafifçe yutkundu, sonra da elinde olmadan ağzından kelimeler dökülmeye başladı. Bu sırada şuuursuz ufak adımlarla ilerliyordu.

"Evet, şu anda iradesi zayıf bir budala olmanın cezasını veriyordum kendime. Başımın dikine gittim ve hayalkırıklığı... Benliğimi kaplayan pişmanlık duygusunu belki de ürküyle bastırmaya çalışıyorum. Ayrıca..."

İşte ne olduysa o an olmuştu. Hafifçe yaşla dolmuş gözleri önündeki sağlam durmayan yassı kayayı görmemiş olacaktı ki üstüne basarak bir budalalık örneği daha göstermiş ve kaya ayağının altından kaymıştı. Yere doğru ilerlerken gördüğü son şey sonsuz sayıda mezar taşıydı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinirli bir yürüyüş.. Empty
MesajKonu: Geri: Sinirli bir yürüyüş..   Sinirli bir yürüyüş.. Icon_minitimePerş. Ocak 29 2009, 21:07

"Evet, şu anda iradesi zayıf bir budala olmanın cezasını veriyordum kendime. Başımın dikine gittim ve hayalkırıklığı... Benliğimi kaplayan pişmanlık duygusunu belki de ürküyle bastırmaya çalışıyorum. Ayrıca..."

Gözlerinin Grenouille'den anlık bir şekilde bunları söylerken ufak adımlarla ilerliyordu, arkasındaki taşı farketmeyip yaşlı gözlerle düşmek üzereydi. O düşerse.. *Paramparça olurdu herhalde.* Çok ani bir hareketle-insanı korkutacak kadar ani- kolunu Arwen'e uzattı, bileğini sıkıca tuttu. Arwen'in tüm soğukluğunu hissediyordu üzerinde. Sıkıca çekti kendine doğru, Arwen'i o doğal rendeden(!) kurtarmıştı. Arwen'i çektiği anda vücutları yakınlaştı, göz göze gelmişlerdi. Saniyeler içinde geçen bu yakınlaşma çok kısa sürdü, aynı hızla geri çekildi Grenouille. *Bilmiyorum, kararsız kaldım bu kız hakkında.* Arwen'e baktı. Gözyaşları onu esir almıştı, hafif titriyordu. Küçük bir kelime çıkabildi dudaklarından Grenouille'nin. Ciddiyetini hala koruyordu. Matem haliydi bu. Arwen'e dediği ise:

'' Üzülme. ''

idi. Ne olacaktı sonları?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinirli bir yürüyüş.. Empty
MesajKonu: Geri: Sinirli bir yürüyüş..   Sinirli bir yürüyüş.. Icon_minitimePerş. Ocak 29 2009, 21:20

Evet galiba ölüme doğru yaklaşıyordu. Bu hissi hissetmişti bedeninde. O taşlara çarparak her yeri kana buladığı an gözünde canlanıyor gibiydi. Ama işte başka bir şey daha girmişti hislerinin arasına. Grenouille'nin soğuk elini bileğinde hissetmişti. Gördüğü son sahne değişiyordu işte. Güçlü bir hareketle o felaket düşüşten kurtarılmıştı işte. Ve bedenlerin birbirine yakınlaştığı an. Arwen korkuyla açılmış nemli gözlerini onunkilerde hissetti, ancak bu çok çok kısa saniyeler içinde olmuştu. Hemen kendini o yokuş ve Grenoullie'den uzaklaştırmıştı. Neler olduğunu yavaş yavaş kavrama halindeydi. O an kulaklarında hafif bir mırıltı;

''Üzülme.''

Arwen demin için kaçırdığı gözleri tekrar Grenouille'ye kaydırdı. Şimdi gözünde bir kahraman imajı mı oluşturmuştu? Evet, agliba öyleydi çünkü saçma sapan bir kıpırtı hissediyordu bedeninde. Ve bu kesinlikle deminki ani anın korkusunun getirdiği titremeden farklıydı. Yine de bu düşünceleri hızla savurabildi kafasından, neler olduğunu yeni yeni idrak eder haldeydi.

"Şey, teşekkür ederim."

Kaşları hafifçe çatılmıştı bunları söylerken. E ne denirdi ki başka? Hayatını kurtarmıştı, tamam minnettarlık göstermesi gerekirdi ama bunu yapacak kadar açık sözlü veya duygusal biri olamamıştı asla. Ama galiba hayatının en duygusal anıydı bu, çünkü gözlerinde biriken yaşlar bir türlü kendi kendine o ortamı terketmiyordu. Arwen çaresizce çevreye bakındı, ardından ne yapacağını bilemez halde demin kalktığı alçak mezar taşına oturdu. Omuzları düşüktü, artık olacak hiçbir şeyin onu korkutmayacağı veya şaşırtmayacağı gibi saçma sapan bir düşünce beynine çöreklenmişti. Kafasını kaldırıp karanlık gökyüzüne baktı, dolunayın parlak ışıklarını engelleyen karanlık bir bulut gizemle gökyüzünde süzülüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sinirli bir yürüyüş..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Accio-Hogwarts :: - Yaşam Alanları - :: Roma :: Cimitero Monumentale Mezarlığı-
Buraya geçin: