5. Masa

Londra'da doğduğundan beri yaşıyor, doğal olarak her yeri avcunun içi gibi biliyordu. Buna rağmen ablası, onu tek başına sadece Diagon Yolu'na yolluyabiliyordu. Bunun nedeni ise diğer yerlere göre daha güvenli olması olabilirdi. Trinette ise bu durumdan hoşnut olmamasına rağmen aldırmıyordu bile. Sonuçta onun için ellerinden geleni yapıyorlardı, karşı çıkmak haksızlık olurdu.

Trinette, Majere ailesinin öz(!) bir bireyi olduğunu düşünüyordu. Ona belki de böyle anlatılmıştı. Oysa gerçek soyadını öğrendiğinde yıkılacağı, hayata küseceği belliydi. Bunları hiç düşünmemesine karşın diğer aile bireylerine benzemediği kesindi.

(...)

Diz hizasında olan mavi elbisesi yağmurdan laciverte dönmüş, saçları ensesine yapışmıştı. Bu yaz gününde bu yağmur, alışılmıştı elbette Londra'da... Trinette, daha fazla kediye dönmemek için gideceği yere doğru hızlı adımlarla yürüdü. İçeride yok denecek kadar az kişi vardı. Tabi bu sırılsıklam olmuş Trinette'yi ilgilendirmiyordu. Son zamanlarda fazlaca insan içine karışmış gibiydi. Pencere kenarına en yakın masayı gözüne kestirdi ve çantasını duvara yaslayarak sandalyesine yerleşti. Yağmurdan kimse onun gibi kaçmıyordu anlaşılan. Sert damlacıklar, eskimiş pencereyi dövercesine yağarken; Trinette birinin onunla ilgilenmesini bekledi.

Elleriyle yıpranmış tahtaya ritim tuttururkeni küçük yere girip çıkanları izliyordu. Neredeyse her birinin ellerinde -parşomen renginde- paketler vardı. Trinette, içlerinde ne olduğunu tahmin edebiliyordu bile, o alışverişini çoktan tamamlamıştı. Siyah saçlı bayan yanında belirdiğinde Trinn, her zaman ısmarladığı tatlıyı belirtti; çilekli dondurma! Okul döneminde sık sık yiyemiyeceğini biliyordu. bu sene oldukça zordu O'nun için...

Rpout: Kurgulanmış bir rp değildir, isteyen gelebilir ^^

Konu: Geri: 5. Masa Paz Mart 01 2009, 14:32

Hava o gün çok güzeldi. Yağmurlu havalar hep muhteşem gelmişti Jess'e. Canı çok sıkılıyordu açıkçası... Ablaları hala şaklabanlık yapıyorlardı,bu Jess'i güldürüyordu tabiki ama onlar ablalarıydı,arkadaşı değil... Biraz dışarıya çıkıp gezme ihtiyacı buldu kendinde. Dışarıda belki sıkılmaktan kurtulması umuduyla hemen üzerine yağmurdan fazla etkilenmeyecek giysilerini giydi ve çantasını aldı. Üzerindeki muggle malı olan yağmurluk,yağmurdan koruyordu onu. Muggle'larla ilgili hiçbirşeyi sevmezdi evet ama buluşları gerçekten iyiydi. Ablalarının hepsini teker teker öperek,evden çıktı ve kendini yağan yağmurun akışına bıraktı. Jess bir kaç dakika sonra Hogsmeade'ye gelmişti. Orası oldukça boştu. Sokaklar mesela... Alışıldık gibi değildi,gerçi sessizlik Jess'e hep iyi gelmişti de... Genellikle de öğrenciler olurdu Hogsmeade'de. Yanlarında da ya sevgilileri yada arkadaşları olurdu. Bu durum Jess'i bir an hüzünlendirdi. Yanında arkadaşı olmasını çok istiyordu. *Oops,Reg ne oluyor sana?* Canı biraz sıkılmaya başlamıştı. Aklından dondurmacıya gitmek geçmişti. Genellikle öğrenciler orada takılırdı. Belki orada birilerini görme umuduyla hemen yönünü şekerci dükkanına doğru çevirdi. Bir kaç dakika sonra oraya ulaşmıştı. İçerisi de sokaklar kadar boştu. İçeriye biraz incelerken kapıyı kendine çekerek içeriye girdi. Tam içeriye girerken bacağına hafif bir şekilde poşet çarptığını hissetti. Kimin çarptırdığını görmek için kafasını o yöne doğru çevirdi. Aksi bir kıza benziyordu. Biraz da tatlı bakıyordu. Kesin bir Gryffindor'lu ezikti. Regina onu okulda görmüş gibi olmuştu ama çıkartamamıştı. Kıza bakarak söze başladı;

" Dikkatli olsana ahmak... "

dedikten sonra sinirli sinirli ilerledi. Belki de herkesi dışladığı için arkadaşı olmuyordu. Ama Regina'yı seven böyle sevmeliydi değil mi? Aksi ve yanlızlık belki de kanında vardı. Kafasını ileriye çevirdiğinde karşısında güzel giyimli Trinette'yi gördü. Yüzüne hafif bir gülümseme takıldı. Regina geçen baloda nefret ettiği kızın elbisesini yırtarken Trinette de ona katılmıştı. Tam kafadandı yani. Belki de arkadaşsız değildi Regina... Bu düşünce ona biraz olsun umut verdi ve tatlıca Trinette'nin yanına yaklaşarak;

" Bayan Majere... "

dedi tatlıca. Yağmurluğunu yavaşça çıkarıp,Trinette'nin karşısındaki sandalyenin arkasına astı. Oraya oturacaktı zaten. Son günlerde bir Slytherin'li gibi davranmadığının farkındaydı ama biraz daha ukalalığa devam ederse iyice arkadaşsız kalacağını anladı. Yavaş ve narin adımlarla sandalyeyi geriye doğru çekti ve oturdu.

Konu: Geri: 5. Masa Paz Mart 01 2009, 14:42

Yıllanmasına rağmen yıpranmamış dondurma kulbunu elinde çevirirken soğukluğu avuçlarının içerisinde hissedebiliyordu. Elbisesi ve saçları, anlaşılır bir şekilde kurumuş; saçları tel tel kabarmaya başlamıştı bile. Trinette bunu göremese de birkaç dakika sonra bu elektriklenmenin biteceğini tahmin edebilirdi. Az önce ağzına attığı çilekli dondurmayı yutarken, bu tadı özlediğini hissetti. Çilek su gibi vazgeçilmeziydi onun.

"Bayan Majere..." Hafif yumuşak ve ezgimsi ses kulaklarına geldiğinde, kulbuna diktiği mavi gözlerini muggle giysileriyle donanmış ve oldukça hoş gözüken kıza çevirdi. Simaları pek tanıyamamasına rağmen kızıl ve göz alıcı saçlarından tanımıştı Regina'yı. O, Trinette'den bir dönem küçük olmasına rağmen; geçen dönemki Açılış Balo'sunda birbirleriyle iyi anlaşmış, sonralarda ders aralarında muhabbetlerini sürdürmüşlerdi. Kız yağmurluğunu çıkarıp Trinette'nin karşısıdaki beyaz koltuğa yerleşirken Trinn'in yüzünde bir tebesüm belirdi ve sandalyesini biraz daha yaklaştırdı.

"Ah Tia! Nasılsın?" dedi ve biraz fazla sıcak davrandığını düşünerek "İsminle hitap etmemin sakıncası yoktur umarım?" diye sordu, bu daha çok bir istek gibiydi. Kızın Trinette'a soyadıyla hitap etmesi gözünden kaçmamıştı. Sonuçta tanıyabileceği herkes ona ismiyle hitap ediyordu değil mi?

» 2. Masa
» Masa 4
» Masa 5
» 3. Masa
» Masa 5