Kitaplık

Binbir çeşit kitapların bulunduğu yerdir.Bazı
karanlık bölmelerde yasaklı kitaplar bulunmaktadır.Dikkat edin o
kitaplara zarar vermeniz başınıza dert açabilir.

Elrond KSKS dersliğinden çıktıktan sonra günün geri kalanını kendine ayırmaya karar vererek kütüphanenin yolunu tuttu. Okumak en büyük tutkularından biriydi. Özellikle de Muggle kitapları okumak. Gül ağacı döşemeli raflarda gezinerek bir muggle kitabı aramaya koyuldu. Genelde bilim-kurgu ve fantastik-kurgu okurdu. Çünkü mugglelar'ın onlardan habersiz büyücüleri resmetmeye çalışması hoşuna gidiyordu.

Aradığı tarzda birşey bulamayınca omuzlarını silkerek rastgele bir kitap aldı. Ama aldığı anda bir kaşını kaldırarak kitabın kapağındaki yazıya baktı.

"Ups. Bu burda olmamalıydı."

Başını kaldırıp sağa, sola baktı ve kimsenin olmadığını farkedince kara büyü kitabını alıp en yakın masaya geçip oturdu. Tekrar etrafı kolaçan ettikten sonra cüphesini çıkarıp koltuğun koluna bıraktı. Hava oldukça sıcaktı ve gömlek bile onu bunaltmaya yetiyordu.

Kitabın tozlu kapağını bir nefeste temizledikten sonra sayfaları merakla çevirmeye başladı. Kitap okurken gözleri kısılırdı ve sadece kitabı okurdu. Kolunu çenesinin altına alıp destek aldı ve kitabı okumaya koyuldu.

Kısa bir süre sonra derse girecekti, Dinah. Ders programını tam olarak ezberlememişti fakat bu sabah, yaklaşık bir hafta önce yatağının baş ucuna astığı ders programına şöyle bir göz gezdirip yatakhaneden dışarı çıkmıştı. Hayal meyal hatırlıyordu. Sıradaki dersi Kehanet ya da Mitoloji olmalıydı. En son hangi dersten çıktığını bile hatırlamıyordu. Çok uykuluydu. Şimdiye kadar yorucu ve aynı zamanda sıkıcı bir gün geçirmişti. Biraz sonraki gireceği ders konusundaki yürüttüğü tahminlerin doğru çıkmasını umuyordu. İkisi de sevdiği derslerdendi. Yorgunluğunu atmak için kütüphaneye doğru yürümeye başladı. Hafifçe esnedi. Köz kapakları ağırlaşmaya başlamışlardı. Zorlanarak gözlerini açtı. Uykulu gözlerle boş boş çevresine bakınıyordu.

Kütüphanenin kapısına geldiğinde şöyle bir durdu. İçeriye bakıp göz gezdirdi. Pek fazla kişi yoktu. Kütüphane görevlisi de oratalarda değildi. Hayret! Genellikle yerinden pek fazla ayrılmazdı. Arka bölümlerden bir tanesine doğru ilerledi. Bu sırada esnediğini belli etmemek için elini yüzünün yakınlarında tutmaya özen gösteriyordu. Bir an esneyecekmiş gibi oldu, sonra geçti. İçeri girdiğinde Kehanet kitaplarına bakmaya başladı. Şu anda ilgisini çekmiyorlardı. 'Belki Mitoloji hakkında ilgi çekici birşeyler bulabilirim.' umuduyla o tafara doğru ilerlemeye başladı. Aradığı şeyi orada da bulamadı. Ne aradığını da bilmiyordu. Öylesine dolanıyordu. Kitap okumak onu normalde rahatlatırdı. Ders kitapları ise hep uykusunu getirirdi. Sabahki yorgunluğu da bastırınca bu güce direnmek oldukça zor olmuştu. Rastgele bir kitap alıp masalardan birine geçti.

Kitabın konusunu anlamış değildi. Ortalardan bir sayfa açıp göz gezdirmeye başladı. Birkaç sayfa çevirdi. Sıklıkla 'Apollo' ve 'Dionysus' isimleri geçiyordu. Tekrar sayfalara bakmaya başladı. Sıkıcı günü aynı tonda devam ediyor gibiydi. Birden birisini gördü. Griffindor'dan olduğu için pek fazla ilgisini çekmemişti. Yeni birilerini görmeyi tercih ederdi. Yüzünü gördüğünde bu kişinin Griffindor bina başkanı olduğunu fark etti. Hiç konuşmamışlardı. Şu anda bu pek de önemli bir durum değildi. Tabii ki bu düşüncesi çocuğun elindeki kitabın kapağını gördükten sonra anında kayboldu. Gerçi pek emin olmamasına karşın elindekinin bir kara büyü kitabı olduğundan emin gibiydi. Görebildiği kadarıyla kitabı incelemeye başladı. Çocuk kitabı masaya koyup okumaya başladığında uzaktan inceleme olanağı sıfıra inmişti. Buradan yazıları okuyamıyordu. Meraktan çatlayacaktı ama gidip "Bu kitaba bir bakabilir miyim?" , "Bana da gösterir misin? Merak ettim." ya da "Onun sende ne işi var? Başını belaya sokacaksın, onu hemen yerine koy." gibisinden birşeyler geveleyemezdi. Şimdilik uzaktan izlemekle yetinecekti. Elindeki Mitoloji kitabına olan ilgisi uçup gitmişti. Zaten kitap onu bunalttığından kısa bir süre sonra burada uykuya dalıp, derse girmediği için azar işitebilirdi. Bir bakıma istemeden de olsa ona yardımcı olmuştu.

Out: Ben yazdım. Aynı bina, sorun olmaz herhalde.

Elrond'un gözleri az önce okuduğu satır nedeniyle daha da kısılmıştı ve tiksintiyle baktığı çok barizdi. Kitap Ruh Emiciler'in yaşattığı duyguyu betimlemeye çalışmıştı. "Okuması bile bu kadar iğrençse ..." diye düşündü Elrond. Kitaptan başını kaldırıp biraz reel dünyaya dönmek istedi ve tam o sırada göz ucuyla kitabını dikizleyen, Gryffindor cüpheli bir kız görmüştü. Yüzü aşinaydı. Birkaç kez Gryffindor Ortak Salonu ve Büyük Salon'da görmüştü onu. Adını şu an anımsayamıyordu ama başarılı bir öğrenci olduğunu biliyordu. Elrond kitabın kızın ilgisini çektiğini farkedince, kitapla birlikte ona doğru ilerledi. Yanına vardığından kara büyü kitabını, kızın okuduğu kitabın yanına bırakarak :

"Sanırım, kimseye bahsetmeyeceksin."

dedi sıcakkanlı bir tavırla. Ardından o da gözlerini kızın okumakta ya da kara büyü kitabını görmeden önce okumakta olduğu kitaba çevirdi. Gördüğü kadarıyla bir Sihit Tarihi ya da Mitoloji kitabıydı. İşaret parmağını kitaba yöneltti ve:

"Bakmamda bir sakınca var mı ?"

diye sordu. Bir yandan da etrafı kolaçan ediyordu. Bu sıralar Slytherinli öğrencilerin yasak bölüme girmek gibi bir hobileri vardı.

Dinah, hâlâ elinde kara büyü kitabını tutan Griffindor'lu çocuğa bakıyordu. Kitabı okurken çocuğun yüzünde bir iğrenme ifadesi oluşmuştu. Bu durum onu iyicene meraklandırmıştı. Acaba ne okuyordu da bu hâle gelmişti. İğrenç bir şey olduğu belliydi. Dinah daha çok kara büyü ile ilgili şeylerin korkutucu ya da heyecanlandırıcı olduğunu düşünüyordu. Aşağı yukarı öyle olduğunu sanıyordu. KSKS dersinde öğrendiği büyülerden çıkardığı sonuç bunu gösteriyordu. Elbette ki iğrendirici konular da işlemişlerdi. Şimdi aklına gelmiyordu ama geçen senelerden hatırlamaya başlamıştı. Kafasını zorlayarak işledikleri konuya yoğunlaşmaya çalıştı. Bu sayede çocuğun okuduğu kitapla ilgili daha gerçekçi tahminler yürütebilirdi. Yine de aklına gelmemişti. Ellerinde tuttuğu kitaba bir saniye boyunca bakıp bakışlarını yeniden kara büyü kitabına yönetti. Artık elindeki kitabı sadece göstermelik olarak almış gibiydi. Önceden okudukların ne olduğunu tamamen unutmuştu. Çocuk kafasını kitaptan kaldırmıştı. Dinah'ı fark etmiş gibiydi. Emin olamadığı için kara büyü kitabına bakmaya devam etti.

Sonradan çocuğun masadan kalkıp ona doğru ilerlemekte olduğunu fark etti. Kitap, düşündüğünden daha fazla ilgisini çekmişti. Klasik 'kitap kurdu' olan öğrencilerdendi. Her ne kadar kara büyü kitaplarıyla, pek içli dışlı olmasa bile her türlü kitabı incelemeyi isterdi. Beğenip beğenmeyeceği ona kalmıştı. İş kara büyüye gelince değişir tabii... Her öğrencinin görebileceği gibi kitap, insanda inanılmaz bir merak uyandırıyordu. En azından Dinah için...

Şimdi yanına gelmiş ve kara büyü kitabını, Dinah'ın hâlâ elleriyle sıkıca tuttuğu Mitoloji kitabının yanına bırakarak:

"Sanırım, kimseye bahsetmeyeceksin." dedi çocuk. Pek konuşmadığı bir öğrenciydi ama derslerde görmüşlüğü vardı Dinah'ın. İkisi de üçüncü sınıftalar diye hatırlıyordu.

Dinah bir şey diyemedi. Zaten cevap vermesinin gerek olmadığını düşünüyordu. Kitaba ne kadar ilgi duyduğunu belli etmiş gibiydi. Bıraktığı yerden kara büyü kitabını alıp incelemeye başladı. O sırada çocuk da onun kitaplıktan yeni aldığı ve neredeyse kitabın kapağını açmış olmak dışında hiçbir şekilde dokunmadığı Mitoloji kitabına bakıyordu. Çocuk parmağını kitaba yönelterek:

"Bakmamda bir sakınca var mı ?" diye sordu. Dinah basitçe "Yok." dedi ve ekledi. "Yalnız, unutmadan ekleyeyim... Çok sıkıcı." dedi gülümseyerek. "Normalde Mitoloji'yi severim ama şu an ilgimi çektiğini söyleyemem." dedi.
"Bu kitabı nereden buldun?" diye sordu, kara büyü kitabını havada sallayarak. "Bu tür kitapların Yasak Bölge'de olduğunu sanırdım." dedi şaşkınlıkla. Kitabın arkasını incelemeye başlamıştı. İçine en son bakmayı planlıyordu. Heyecanlanmıştı. Yasak Bölge'ye de hiç girmemişti. Gerçi şu anda da girmeyi düşünmüyordu ama kitabın devamı falan varsa bu düşünceyi tekrar gözden geçirebilirdi. Kitabın şimdiye kadarlık incelediği bölümü hoşuna gitmişti. Arada da Elrond adındaki çocuğa bakıyordu. Kitaba olan ilgisinden onun adını hiç düşünmemişti. Yeni hatırlamış gibiydi ama önceden de bildiğini biliyordu. Diğer sınıflardan ilmediği kişiler olabilirdi ama üçüncü sınıfları ezberlemişti. Tabii o da üçüncü sınıfsa. Tam emin değildi. Hatırladığı kadarıyla öyleydi. Kitabın ilk sayfasını yavaşça çevirdi. Okumaya hazırlandı.

Elrond, kızın kitabı incelemesine izin vermesi üzerine, kitabı eline bakarak hızlıca sayfalarını çevirdi. İnanılmaz bir okuma hızı olduğu için içeriği anlaması çok uzun sürmemişti. Kızın uyarısına başta kulak asmamıştı ama haklıydı. Gerçekten çok sıkıcı ! diye düşünerek kitabı tekrar kızın önüne bıraktı.

"Bu kitabı nereden buldun? Bu tür kitapların Yasak Bölge'de olduğunu sanırdım."

Elrond elini kafasına götürüp yavaşça kaşıdı. Ordan bakınca kütüphane görevlisi gibi mi görünüyordu ? Ama kız da şüphelenmekte haklıydı. Şu durumda kitabı Elrond'un almış olabileceğinden başka ihtimal yok gibiydi. Aptalca bir cevap vermek istemiyordu. Bu arada kız çoktan kitabı incelemeye başlamıştı. Elrond saate baktı, kaçmak için iyi bir bahane olabilirdi. Tabii kaçmak isterse ...

"Ben de öyle sanırdım. Sanırım kütüphane görevlimizin burayı denetlemek için çok zamanı olmuyor."

Başını kaldırdı ve gözleriyle odada onu aramaya başladı. Ama gerek masa üstünde açık kalmış kitaplardan, gerekse yerinde olmayan sandalyelerden onun bir süredir buraya uğramadığı anlaşılabilirdi. Elrond cüphesinin kolunu sıyırıp tekrar saatine baktı. Gitmesi gerekiyordu. Dersi kaçırmak istemezdi. Ses tonunu kibar tutmaya çalıştı.

"Sakıncası yoksa onu ait olduğu yere götürebilir miyim? Derse gitmeliyim de..."

Kitabı karıştırmaya devam ediyordu. Şu an okuma fırsatı yoktu ve muhtemelen daha sonra da olamayacaktı. Bu yüzden genel olarak şöyle bir göz gezdirmeye balkadı. Sayfaları karıştırıyor. İlgisini çeken bir cümle olursa durup bulunduğu paragrafı okuyordu. Güzel kitaptı ama güründüğü kadar ilgisini çekmemişti. Biraz sıkıcı anlatıyordu. "Ansiklopedi gibi..." diye düşündü. Çocuk da onun aldığı kitabı okumaya başlamıştı. Kısa sürede ne kadar bayıcı bir kitap olduğunu anlamış gibiydi. Dinah'ın son sorusuna hâlâ cevap vermemişti. Kitabı nereden bulduğunu sormuştu. Yasak Bölge'ye girmiş olabileceğini düşünmüyordu. Okuldan atılma olmasa bile büyük bir cezaya meydan okumuş olurdu. Okuldan atılmadığı sürece Dinah belki bu riske atılabilirdi ama Yasak Bölge'ye girmeyi hiç düşünmemişti.

"Ben de öyle sanırdım. Sanırım kütüphane görevlimizin burayı denetlemek için çok zamanı olmuyor."

İşte bu konuda haklıydı. Tüm görevlerini hepsini ihmal eden bir kütüphane görevlileri vardı. Neredeyse hepsini. Şu sıralar hiç uğramamış gibiydi. Şimdi öyle olmasa bile kütüphane kütüphanelikten çıkmıştı. Masalar ve sandalyeler dağılmış, kitapların yerleri karışmıştı. Dinah şimdi hatırlıyordu. Kehanet kitabı ararken Tarih kitaplarına rastlamıştı. O sırada sadece kitaplara göz gezdiriyordu. Eline alıp bakmadığından dikkat etmemiş olmalıydı.

"Denetlemek, düzenlemek, yerleştirmek ya da genel olarak ilgilenmek." diye sessizce mırıldandı.

Dinah kitabı daha fazla incelememeye karar verdi. İğrenmişti... Ruh Emiciler ve onların mahkumlara yaptıkları... Daha fazla dayanamadı. Çok kötü, okumayı bırakıp tekrar sayfaları gezmeye devam etti. Böylesi daha iyiydi. Hafiften midesinin bulandığını hissedebiliyordu.

"Sakıncası yoksa onu ait olduğu yere götürebilir miyim? Derse gitmeliyim de..."

Ne? Kendini kitaba kaptırdığından saatin farkına varmamıştı. Kaç dakika geçmişti kim bilir? O da Mitoloji'ye girecekti galiba, ya da Kehanet. Ders programını bir an önce ezberlemeliydi.

"Tabii ki... Sakıncası yok. Zaten daha fazla kaldırabileceğimi sanmıyorum. Ruh Emici'lerden hoşlanmam fakat bir gün ejderhalar ya da Ruh Emiciler hariç kara büyü ilgili bir kitap bulursan okumak için ödünç almak isteyebilirim." dedi çok hafif gülümseyerek. Mitoloji kitabını önende duran yerden alıp yerine boırakmak için kitaplığa doru ilerledi.