Anne uzun zamandır kocasını görmüyordu. Görmek çok istiyordu ama cesaretini toplayamıyordu. Uzun zaman sonra gitseydi acaba George ne derdi? Uzun yıllar boyunca kendiyle bunun için savaşmıştı...
Bir gün cesaretini topladı ve onu bulmak için yollara düştü. Bir duvar yazısında k,kocasının Hogwartsa seherbaz olarak atandığını gördü ve hemen Hogwarts'a doğru yol aldı.
Çok yorulmuştu. Kolaymı. 1 gün boyunca durmadan Georgeyi arıyordu. En rahat dinlebileceği yer olarak 3 Süpürgeyi düşündü ve oraya gitti. Bir masaya oturdu ve garsondan bir " Ateş Viskisi " istedi. Ateş Viskisi gelene kadar erafı gözlemliyordu...
Oda ne !!!... Orda bir adam oturuyordu. Nedense o Georgeye çok benziyordu. Belkide o olabilirdi. Bakışlarını ara ara o adama çeviriyor, düşünmeye ve Georgenin yüzünü hatırlamaya çalışıyordu.
Evet. O Georgeydi. Hemen onun yanına giderek, " George. Hayatım. Biliyorum bana belki çok sinirlisin, belkide kızgın. Dur bir dakika. Beni dinle. Konuşmama izin ver. Uzun zaman geçti aradan biliyorum. Senin ve çocukların adresini hep kaybettim. Sürekli aradım ama bulamadım. Çok pişmanım. Beni tekrar karın olarak kabul edebilecek misin? " dedi Georgeye...
Bunları söylerken bir yandan da göz yaşlarına hakim olamıyor, yanaklarından süzülüyordu. Biraz eyecanlı, biraz da korkuluydu. Ya kabul etmezseydi? Bunun cevabını bulmak için Georgenin sözlerinin gelmesini bekledi...