Accio-Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



Kurgu: Loinkaos - Yıl: 1971 - Hava: Yağmurlu - Tema: Gündüz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sıkıcı Bir Gün...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimePerş. Ara. 18 2008, 22:24

Dexter, Ortak Salon'un boğucu, gürültülü ve sıkıcı havasından sıkılıp dışarıya çıktı. Uzun zamandan beri ilk kez tatil gününde bu kadar sıkıldığını hatırlıyordu. Normalde bir şekilde eğlenmenin veya vakit geçirmenin bir yolunu bulurdu fakat bugün aynı şeyi yapamamıştı. Çok sıkılıyordu ve dışarıda yağan yoğun kar, onun dışarıya çıkmasını engelliyordu. Zaten dışarı çıksa bile ne yapabilirdi ki? Quiddicth'e girmediği için pişman olduğunu hissediyordu bir kez daha. En azında antremanlarla zamanını geçirebilirdi, tabi antreman olsaydı. Takımın tamamı hala toplanamamıştı ve dolayısıyla da antreman yapılamıyordu.

Sarmal merdivenlerden koridora indiğinde dışarısının soğuğunu iliklerine kadar hissetti ve yanına onu soğuktan koruyacak bir şey almadığı için bir nebze pişmanlık duygusunu hissetti. Ellerini ceplerine soktu ve kafasını olabildiğince aşağıya gömerek yürümeye devam etti. Koridoru dönene kadar soğuğu içinde hissetmeye devam etti ta ki, koridordan dönüp başka bir koridora girdiğinde. Rüzgarın ters kaldığı bu koridorda soğuk o kadar fazla hissedilmiyordu ve Dexter bundan dolayı kendisini iyi hissetmişti. Yürüyüşünü normal bir hale getirerek oradaki bir camın yanına gidip yaslandı ve dışarıyı izlemeye koyuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nil
Güzel Role Player
Nil


Mesaj Sayısı : 263
Yaş : 32
Tarafı : Tarafsız
Kan Durumu : Melez
RP Yaşı : 24 der ama gerçek yaşını kimse bilmez....
RP Sevgilisi : Hıh!
Asa : "Tatlı Güç"
Evcil Hayvan : Lumpy [Kedi]
Galleon : 57227
Kayıt tarihi : 03/09/08

Bilgilerim
Sağlık:
Sıkıcı Bir Gün... Img_left105/100Sıkıcı Bir Gün... Empty_bar_bleue  (105/100)
Güç:
Sıkıcı Bir Gün... Img_left100/100Sıkıcı Bir Gün... Empty_bar_bleue  (100/100)
Seviye:
Sıkıcı Bir Gün... Img_left100/100Sıkıcı Bir Gün... Empty_bar_bleue  (100/100)

Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimePerş. Ara. 18 2008, 22:38

out: derse gir ilk önce Razz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu:    Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimePerş. Ara. 18 2008, 22:51

Çenesini yatakhanenin pencerelerinin kenarlığına dayamış, yavaş yavaş gökyüzünden dökülen karın yere düşmelerini seyrediyordu. Onlara bu kadar saf, temiz izlenimi veren neydi? Düşünceli bir tavırla bir tanenin yere indiği kısmı görüşünden çıkana kadar seyretti. Ardından pencerenin kenarından ayrıldığında, yatakhanede yanlız olduğunu fark etti. Ne kadar zamandır burada boş boş karı seyrediyordu. Ortak salonun gürültüsünü yatakhane kapısından ilk adımını attığında duydu. Dışarısının durumu herkesi içeri toplamıştı. Merdivenlerden ortak salona inerken gözüne kapıdan çıkan biri takıldı. Dexter mı O?

Hızlı adımlarla ona yetişmeye çalıştı ama ortak salonda onu tanıyan bir kaç kişi yolunu keserek onun nerelerde olduğunu sordu. Sintié ise bakışları kapıda telaşlı bir biçimde onlara cevap verdi. Dexter'ı kaybettiğinden emindi. 'Okulda onu bulmak için kolay bir yol olsa şimdi!' diye hafif kısık bir sesle söylendi. Kapıdan adımını attığı gibi nereye gideceğine karar veremedi. 'Her yerde olabilir koca okul? ' Hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Adımları sıklaştıkça boş koridorların soğukluğu tenine değiyor ve onu bazı durumlarda irkiltiyordu. Bazı pencerelerin yanından geçerken gözleri dışarda yağan kara takılıyordu. Bir süre sonra, birkaç kat aşağıya inmesine rağmen Dexter'dan hiç iz yoktu. Onunla konuşmak kendine iyi gelir diye düşünmüştü. Umudunu kaybederken omzunu silkerek ortak salona dönmeye karar verdi. Arkadaşlarından ayrılıpta ve onuda tek başına yakalayıp hiç konuşamamıştı. Bu şans sadece ilk tanıştıkları gün oluşmuştu. Şimdi de neden şanslı olsundu ki?

Adımlarını yavaşlatarak yukarı çıkmaya başladı. Bina ortak salonlarına çok az bir yol varken girmediği, es geçtiği bir koridor dikkatini çekti. Dexter'ın daha aşağalara inmediğini umut ederek koridora saptı. Ilık koridora girişi ile daha belirgin olmuştu. Merdivenlerin sıcaklığı dahi başlangıçta donup kalmış gibiydi. Sessiz koridorda yavaşça yürüdü. ani bir biçimde durdu ve Dexter'ı gördü. Sanki onu ilk görmüş gibi hissetti. Sessizliğini koruyarak yanına ilerledi. Cama yaslanmış yağan güzelliği seyreder bir hali vardı. Başını yavaşça sola eğdi ve sesini titretmemeye çalışarak seslendi.

" Merhaba Dexter!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimePerş. Ara. 18 2008, 23:28

Dışarıdaki yoğun kar yağışını izlerken yapabildiği tek şey onu düşünmekti. Elanor... Gökyüzünden yere doğru süzülen karın saflığı, temizliği ona Elanor'u hatırlatıyordu. Ne kadar sadece onunla birlikte olmak istese de gidememişti. Zira, Elanor'u Ortak Salon'da uzun süre beklemiş fakat gelmeyince ya da dışarıda olduğunu anlayınca daha fazla beklememiş, dışarıya çıkmıştı. Kendisine onun da kendisini sevdiğini inandırmayı başarmıştı ama bu konuda hata yapabileceğini düşünemiyordu. Sadece kendisini mutlu etmek için de böyle düşünmüş olabilirdi. Ya da gerçekten öyleydi. Dexter bunun aslını öğrenmesi için zamanı olmamış ya da doğru zaman gelmemişti. Gelse bile Dexter, cesaretini toplayıp onun yanına gidememişti. Zaten ilk karşılaşmaları, konuşmaları tam bir fiyaskoyla sonlanmıştı ve Dexter hazır olmadığı bir konuşmaya daha başlamak gibi bir hata yapmayı kesinlikle istemiyordu. Bu onun için, Elanor karşısında bir kez daha küçük düşeceği anlamına gelirdi ki bu da onun için daha kötü olurdu. Onun karşısında bir kez daha küçük düşmek ise isteyeceği son şeydi.

Camdan dışarıyı izlerken sadece onu düşündüğü için bir anlığına onun sesini duyduğunu sandı. Berrak ve tatlı sesini duyduğunu düşündü bir anlığına.

" Merhaba Dexter!"

Sadece hayal gücünden ibaret olduğunu düşündüğü için hemen dönmedi sesin geldiğini sandığı tarafa. Döndüğünde onu orada görmemek ve bir hayal kırıklığına uğramak onun için çok kötü olurdu. Bu şekilde durmaktansa gidip onunla konuşmayı düşündü Dexter. Açıkça, etrafta kimlerin olduğunu umursamadan her şeyi söylemeyi. Düşününce kolay geliyordu fakat neden bunları uygulamak bu kadar zordu? Yapmak istemediğinden ya da fazlasıyla istediğinden mi? Çok isteyerek yaptığı bir şeyi eline yüzüne bulaştırmak en çok yaptığı şeydi ve böyle bir şeyi bir de Elanor'un karşısında yapmak onu sadece yerin dibine sokardı.

Ama hissettiği başka bir şey vardı. Hemen yanındaki hafif soluk alışverişi ve... 'Hayır,' dedi kendi kendine. 'Eğer şu anda yanımdaysa,' diye düşünürken gözlerinin Galleon büyüklüğünde açılmasına ve kalbinin atış hızının artmasına engel olamamıştı. Yavaşça nefes alışverişini hissettiği tarafa dönmek istedi fakat yapamadı. Bu onun için çok zordu. Şu anda yan tarafına bakıp onu orada görmemeyi, görmeye tercih edebilirdi. Eğer oradaysa yine hazırlıksız yakalandığı anlamına geliyordu. Eğer orada değilse rahat bir nefes alabilirdi ama onun orada, hemen yanı başında olduğundan adı gibi emindi. Onu orada görmek isteyip istemediğine karar veremeyerek yavaşça döndü.

Ve oradaydı işte. Elanor'un gülümseyerek ona baktığını görünce nutku tutuldu, ağzı kurudu ve ona cevap vermek için kendisini zorladı fakat bir kaç saniye cevap veremeden sadece ona, güzelliğine ve etrafa yaydığı ışığa bakmayı sürdürdü. Tekrar konuşacak gücü bulması ise zaman aldı ve bu zaman zarfı içinde söyleyebileceği en doğru şeyin ne olabileceğini düşündü.

"Merhaba Elanor," diyebildi sadece ve hemen sonra sesinin titremesini güçlükle engelleyebildiğine şükretti. Güzel bir başlangıç yaptığını düşünüyordu ve Elanor'un gülümsemesinin arttığını görünce içten içe sevindi. Birbirlerine bir kaç dakika daha baktılar ve Dexter kendisinin devam etmesi gerektiğini düşünerek konuştu. "Hava da çok soğuk değil mi?"

'Salak!' diye kızdı kendine. 'Geçen sefer saçmaladığın yetmemiş gibi şimdi de bütün bu saçmalıkları devam etmeyi nasıl başarabiliyorsun, Dex!' dedi kendisine ama inanılmaz bir şekilde yüz ifadesi sanki hiçbir şey olmamış gibi hiç değişmemişti ve hala Elanor'un gözlerinde kaybolmuşcasına ona bakmayı sürdürüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeCuma Ara. 19 2008, 00:40

Bakışlarını onun üzerine kilitlemiş, istese de çekemez gibi geliyordu. Ona baktığı her zaman gibi içinin ısındığı hissediyordu. Belki de saf, temiz bir heyecandı. Onunla her göz göze gelişinde midesinde kelebekler uçuşuyormuş gibi garip hisse yenik düşüyordu. Çoğu zaman sırf bu yüzden ondan kaçmıştı. Çünkü bu duyguyu zapt edemiyordu. Bu duygudan kurtulana kadar normal kız arkadaşlarındaki diyaloglarda bile gülünç duruma düşmüştü. Ondaki bu değişikliği birkaç kişi anlamış ve dedikodu arar gibi yanına sokulup laf aramaya çalışmışlardı. Ama Sintié bu duyguları öncelikle kendine saklıyordu. Söylediği tek kişi Charlotte’tı. O da duyduğu zaman ilk önce alaylı bir biçimde gülmüş ardından ciddi bir tavır takınmaya çalışsa da becerememişti. Sintié bayağı sinir biçimde yanından ayrılmıştı. O günden beri Dexter hakkında bir konuyu hep örtbas ederek, konuşmamıştı.

Dexter’ın ona yavaşça dönüşünü yüzüne yayılan elinde olmayan sırıtışla karşılık vermişti. Kendine onun karşısında rahat hissetmesine rağmen, istemsiz hareketlerini büyük bir huzursuzlukla yapıyordu. Ona neden bu kadar cevapsız bakmayı sürdürüyordu. Sintié yüzünün kızardığını hissetmeye başladı. Sessizliği sona erdiren Dexter’a daha da içten bir şekilde gülümsedi. Hiç konuşmadan onu seyrederse, yıkılacağını düşünmüştü. Diz kapaklarına yavaş yavaş ağırlık çökmüştü.

“Hava da çok soğuk değil mi?"

Elanor duyduğu güçlü sesin ardından ona bakmayı bir süre daha sürdürdü. Bakışlarını ondan cama çevirerek yanına doğru ilerledi ve tam yanında cama dönük bir biçimde dışarıya baktı. Kendi omzunun ona dokunuşunu belli belirsiz hissediyordu. Nefesinin onun üzerinde hissetmesi ile Dexter’ın ona dönük olduğunu anlamıştı ama ona bu kadar yakınken ona doğru dönemeye cesaret edemiyordu.

“ Evet, çok soğuk ama ben yine de dışarıda karlara gömülmeyi tercih edebilirim.”

Kar biraz hızını yavaşlatmasına rağmen kararlılığını koruyarak yağmaya devam ediyordu. Ama Sintié dışarıya baktığı zaman karı değil, yanındaki soluğu mu, yoksa içinin derinliklerini mi hissediyordu bilemiyordu! Yavaşça ona doğru tekrar döndü. Başı hafifçe öne eğik, cüppesinin etek uçlarına bakıyordu; boyu Dexter’ın yaklaşık çene ile burun hizasına denk düşen bir yerdeydi. Uzun boyunu daha önce de fark etmesine rağmen Sintié bu kadar olacağını hiç tahmin etmemişti. Bakışlarını hafifçe onun cüppesine kadar kaydırdı ve armasının üzerinde takılı kaldı daha fazla başını kaldıramıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeCuma Ara. 19 2008, 22:37

Dexter konuştuktan sonra Elanor'un bir süre kendisine bakmasını daha sonra da tam yanına gelmesini ve gözlerini camdan dışarıya çevirmesini izledi. Elanor'un omzunun ona değmesi onun nefes alış verişini hızlandırmıştı ama onun bunu fark etmemesini ummaktan başka hiçbir şey yapamamıştı. Nefesinin, Elanor'un saçlarını dalgalandırmasını fark etmesi için uzun süre geçmesi gerekmişti ve Elanor'un buna pek aldırdığı yoktu. Yine o hafif gülümsemesiyle dışarıya bakmaya devam ediyordu. Dexter ise içten içe nasıl bu kadar aptalca bir soru sorabildiği için kendisine kızıyordu. Hiç kimseyle Elanor'a olan duygularıyla ilgili konuşmadığından ve konuşmak istemediğinden bu duygularını biraz içine atmıştı ve yansıtması onun için çok zor oluyordu. Kendisine bile tam olarak açıklayamadığı bir duyguyu Elanor'un yanında tam anlamıyla açıklamak ise daha zordu. Geçen sefer ki gibi bir hata yapmamayı dua ediyordu sadece.

Önceki sefer ki konuşmalarında iyi başlamışlar fakat berbat bir final yapmışlardı ve bu berbat finalin tek sorumlusu Dexter'dı. Kendisinin acelecilği ve aptallığı yüzünden, Elanor'un kendisinden soğuyacağını düşünmüştü fakat Elanor onun yanına gelmişti. O konuşmalarından sonra ortak olarak işlenen derslerde veya koridorlardaki karşılaşmalarında ona her zaman gülümseyerek bakmış, fakat hiç konuşmamışlardı. Şimdi ise Elanor belli ki konuşmak istediği için onun yanına gelmişti. O sırada uzun süren sessizliği bozan ses Elanor'un ağzından döküldü.

“ Evet, çok soğuk ama ben yine de dışarıda karlara gömülmeyi tercih edebilirim.”

Dexter onun bu sözünden sonra gözlerini Elanor'dan alıp dışarıya, kar tanelerinin havada dolaşmalarına dikti. Onların o kadar berrak ve temiz olduğunu şimdi bir kez daha fark etmişti. Elanor'un bu sözünün üstüne ona etkileyici bir şeyler söylemesi gerektiğini düşündü ama bir kez daha saçmalamak istemediği için böyle bir düşünceyi kafasından sildi. Söyleyebileceği şey; 'Kar ve sen... Öyle bir uyum oluşturursunuz ki, ikinizi de birbirinizden ayırt edemem sanırım.' Kendisine güldü. Böyle bir şeyi hiç takılmadan söyleyebilirse herhangi bir sorun yaşayacağını da sanmıyordu zaten ama asıl sorun bunları, sesinin titremesine engel olarak ve hiç takılmadan söylemekti ve küçük düşmek isteyeceği son şey olduğu için de bundan vazgeçti. Bu sırada Elanor sırtını cama verdi ve başı aşağı eğik bir şekilde ona doğru döndü. Birbirlerine bakmıyorlardı. Dexter şu anda hiçbir şey düşünemiyordu. Söylediği şeylerin ne olduğunu bile sadece bir kaç saniye önce düşümüştü ve bundan vazgeçtiği halde kelimelerin ağzından dökülmesine engel olamadı.

"Kar ve sen... Öyle bir uyum oluşturursunuz ki, ikinizi de birbirinizden ayırt edemem sanırım," dedi ve söylediği anda pişmanlığını hissetti. 'Salaksın işte, salak,' diye kızdı kendine sadece. Ve durumu toparlamak için devam etmek zorunda olduğunu hissetti. "Aslında - yani - Elanor, kusura bakma. Düşünmeden konuştuğumun farkındayım ama senin yanındayken inan ki çok zor," diyebildi sadece kendisinden nefret ederek. Zaten batırdığı işi tamamen batırmak çok kolay olmuştu onun için ama bu durumu düzeltmek o kadar kolay olmayacaktı. Hataları için kendisine kızarken camdan dışarıyı izlemeye devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeCuma Ara. 19 2008, 23:33



Söylenen sözlerin ardından yavaşça başını kaldırdı. İçinden kendine hakim olmaya çalışıyordu. Bu sözlere nasıl bir anlam yükleyeceğini bilemese de, içinden bir ses aynı anlamı yüklediğini düşünüyordu. Yanında duran, soluğunu içinde hissettiği kişinin boynuna atılabilirdi. Bakışlarını yavaşça pencereye döndürdü ve kara baktı. Yanaklarının al al olduğunu hissediyordu. Konuşmak istediğinde boğazının düğümlendiğini hissetti. Aralarında uzun bir sessizlik oluşmuştu.

“ Sözlerin için sağol.” Kısa duraksamanın ardından ona tekrar döndü ve ellerini hafifçe cüppesine vurarak konuşmaya devam etti. Çünkü nasıl hareket edeceğini, ne söyleyeceğini bilemiyordu. “Sanırım benim içinde aynı şey geçerli.” Sözlerinin sonunda dudaklarını ısırmaya başlamıştı. Bir şeyden utandığı zamanlar dudaklarını ısırır ya da saçlarının uçları ile oynardı. Ona söylemek istedikleri ağzından dökülüverse ne güzel olurdu. Onunla daha fazla zaman geçirmek istediğini, birbirlerini gördüklerinde sadece içten bir gülüş yerine onun yanına gelip konuşmalarını o kadar çok istiyordu ki. Bir an durdu ve bu suskun tavırları atmaya çabalarcasına başını kaldırdı ve direk gözlerine bakmayı başardı. Onların içinde kaybolmayı diledi. Biraz daha heyecanı artmasına karşın onu dizginlemeye çalıştı. Ellerini önünde birleştirdi; karışık bir biçimde hafifçe sallayarak konuşmaya başladı.

“ Senin yanında olmak istememe rağmen, sırf bu yüzden arada sana gülümsemekle yetindim. Keşke bu zamana kadar konuşamayışıma çözüm bulabilseydim. ”

Yavaşça söylediği sözleri karşısında yüzünü suç işlemiş gibi buruşturdu. Çok mu karmaşık olmuştu. İçindekileri tam olarak anlatmak istese de nedense kelimeler kendiliğinden sınırlanıyordu. Başka anlamlara kayacak şekilde saçma sapan şeyler oluyordu. Yavaşça tekrar gülümsemeye başladı ama suçluymuş gibi bakışlarını sürdürdü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 10:14

Dışarıyı izlediğinden dolayı konuştuktan sonra Elanor'un tepkisini veya yüz ifadesini bilmiyordu. Bakmayı çok istiyordu, bir kez daha göz göze gelmeyi daha çok istiyordu, ama yapamıyordu. Sanki dışarıya bakışı onun kafasını hareket ettirmesini olanaksız kılmıştı. Bundan dolayı kendisine kızıyordu. İlk kez bir kızla konuşurken kendisini bu kadar çaresiz hissediyordu ve böyle bir şeyin nasıl bir duygu olduğunu şu zamanda anlamak ona çok zor gelmişti. Elini kafasının üzerine, kısacık saçlarına, götürdü ve tekrar indirdi. Bu hareketi bile neden yaptığını bilmeyerek sevdiği kızın tekrar konuşmasını dinledi.

“ Sözlerin için sağol,” dediğinde Dexter sonunda gözlerini dışarıdan almış ona dönmüştü. Onunda kendisine baktığını görünce bir anlığına kalbi gümledi fakat bunu umursamamaya çalışarak. Göz göze geldikleri her dakikada bu şekilde olacaksa hiç gelmemeyi tercih ederdi ve bundan dolayı da bu duyguya alışmak zorunda olduğunu hissetmeyi denedi. O sırada Elanor sözlerine devam etti. "Sanırım benim içinde aynı şey geçerli.” Dexter böyle bir şeyi kesinlikle beklemiyordu ve Elanor'un bu sözü ona kapı gibi çarptı. Ne diyeceğini bilemeden ellerinin tekrar titremeye ve terlemeye başlamasına engel olamadı. Onun böyle bir şey söylemesini değil daha çok önceki gibi çekip gitmesini bekliyordu fakat onun gitmemesi tabi ki işine gelmişti. Bundan onu, en azından bu seferlik etkilemeyi başardığı kolaylıkla analışlabilirdi. Sevinçten ne diyeceğini bilemeyerek bir kaç saniye birbirlerine baktılar ama Elanor'un sözleri bitmemişti.

“ Senin yanında olmak istememe rağmen, sırf bu yüzden arada sana gülümsemekle yetindim. Keşke bu zamana kadar konuşamayışıma çözüm bulabilseydim. ”

'En azından bu sefer cevap verebileceğim bir şey,' diye düşündü Dexter hafifçe sırıtarak. O da sürekli birlikte olmalarını istiyordu ama neden hiç onun yanına gitmediğini kendisi bile bilmiyordu. Çok istediği halde neden yapmadığı hakkında en ufak bir fikri yoktu ve onun bu tutumu Elanor'un da kendisini istemediği fikrine kapılmasına yol açmıştı. Ki tabi bu çok yanlış ve saçma bir düşünceydi. Elanor'un birlikte olmalarını belki de Dexter'dan daha çok istediği çok açıktı ama Dexter tabi ki bunu bilemezdi. Onun da birlikte olmalarını istediğini öğrenince daha da rahatlayan Dexter kelimeleri zorlukla dizerek konuşmaya başladı.

"Aslında ben de çok istiyorum Elanor," diyerek başladı sözlerine. Onun gözlerine bakmak normalde ona çok geliyordu. Bir de ona bakarak konuşmak onun için çok daha zordu. "Ama emin ol, aynı dertten ben de muzdaripim. Bunca zaman hep birlikte olmamızı istedim. Her zaman yanında olmak, birlikte olmak istedim ama benim için çok zor oldu bu," dedi ve, 'En azından bu sefer saçmalamıyorum,' diye düşündü. "Senin yanına gelmek bana çok zor geliyordu. Ama - ama artık bunu yendim sanırım," diye gülümseyerek bitirdi cümlesini.

Yanlış bir şey söylediğini düşünmüyordu. Hayır, kesinlikle yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu. Bu sefer öncekilere nazaran daha rahat bir şekilde konuşmuştu ve bunun sebebi Elanor'un az önce söyledikleriydi. Elanor onun rahatlamasını sağlamıştı ve Dexter'da böylece konuşurken saçmalamamayı başarmış mantıklı bir kaç söylemişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 11:22

"Senin yanına gelmek bana çok zor geliyordu. Ama - ama artık bunu yendim sanırım,"

Gülümseyişi daha da belirginleşti. Onun yanına gelmenin zor olan kısmının sadece ondan çekindiği, heyecanlandığı için olduğunu düşünmek istiyordu. Aynı hisleri paylaşmanın mutluluğu ise Sintié'nin içini sarmıştı. Aslında şuan konuşmak istemiyor; sadece onunla sessizce dolaşmak istiyordu. Havanın bahar havası olmasını işte o zaman istedi. Bu soğuk havada sadece oturabilirlerdi. Bir an ortak salonda şöminenin başında yanyana oturmuş Dexter'ın ona sarılmış bir biçimde hayal etti. Herkesin gözü önünde böyle birşey yapmak istemeyebilirdi ama bunu denemek istediğinden emindi. Tatlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Sesi neşesini elel veriyordu.

" Artık; birbirimize daha fazla vakit ayıralım o zaman! "

Sintié artık kendini daha rahat hissediyordu. Konuşmaları çekingen tavrını atlatmıştı. Söylediği cümleler onu cesaretlendirmiş olacaktı. Ama yinede heyecanı tartılaşılamaz derecede yüksekti. Ona tüm bu kelimeleri söylerken elini yavaşça onun koluna doğru götürdü ve dokundu. Elini çekerken saçlarını geriye doğru attı . Cama tekrar dönen Sintié onun cama dönmeyişini fark etti. Onun yaptıklarını incelediğine emindi. Başını yavaşça gülümseyerek döndürdü. Dexter'ın elini tutmayı cesaret edemeyerek bileğinden tuttu ve yanına doğru çekti. Onun yakınında olmasını istiyordu. Dexter şimdi yanındaydı ve omuzları birbirlerine deyiyordu. Yavaşça başını eğdi ve ona bakarken gülümsedi. Dexter onu yönlendirmiş olmasından biraz şaşkın bakıyordu. Sintié artık Dexter'ın yüz ifadesinden neler olduğunu anlamaya başlamıştı. Bu onu çok incelemsinden kaynaklanıyor olabilir miydi? Başını tekrar bahçeye döndürürken mahçup gülümşeyişini görmesini engelledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 14:36

Konuştuktan sonra Elanor'un gülümseyişinin yüzüne yayıldığını görünce içten içe sevindi fakat bunu dışarıya vurmamaya çabaladı. Elanor'un, kendisinin bu tutumundan hoşlandığını anlamıştı veya sadece öyle düşünüyordu. Öyle olmasa bile öyleymiş gibi düşünmek onu mutlu edebiliyordu. Dexter onu etkilediğini fark edince üzerine düşen rahatlığı hissetti ve gülümsemesini bastıramadı. Birbirlerine baktıkları bir kaç saniye boyunca Dexter hiçbir şey düşünemedi. Sadece kendisi, Elanor ve camın arkasından görülen kar yağışı. Birbirlerini sevdiklerini her ikisi de çok iyi biliyordu fakat bunu dile dökmek ikisine de çok zor geliyordu. Sanki uçurumdan dönüşü olmayan bir atlayış yapmakmış gibi görüyorlardı birbirlerine açılmayı. Aslında Dexter, Elanor'un kendisi hakkında tam olarak nasıl düşündüğünü bilmiyordu ve zaten bilmesine imkan yoktu. Ama kendisinin ne düşündüğünü çok iyi biliyordu. Onu çok seviyordu, ilk gördüğü andan itibaren çok seviyordu fakat bunu dile dökecek cesareti kendisinde bulamamasına içten içe sinirlenmekten kendisini alıkoyamıyordu. Dexter ikisinin kısacık geçmişlerini düşünürken Elanor'un konuşmaya başladığı fark etti.

" Artık; birbirimize daha fazla vakit ayıralım o zaman! "

'Haklı! Ne dese, ne yapsa haklı,' diye düşündü Dexter hafif bir üzüntüyle. Önceden ona zaman ayırması gerektiğini çok iyi biliyordu fakat onun yanına gittiğinde saçmalamaktan korktuğu için yaklaşamıyordu. Ama artık eski duygularının kalmadığını fark etmişti. Elanor yanına ilk geldiği dakikalarda ellerinin titremesini durduramıyor sürekli terliyorlardı ve konuşurken de sesinin titremesini zorlukla durdurmak zorunda kalıyordu. Ama son bir iki cümlesinde öyle bir sorun yaşamamıştı. Konuşurken gayet rahattı. O sırada Elanor ani bir hareketle elini onun omzuna koydu. Sadece bir anlığına elini orada tutup geri çektiğinde Dexter, o bölgesinin eriyip gitmesini hissedebiliyordu. Fakat onu bitiren bir diğer hareket ise Elanor'un saçlarını geriye doğru atmasıydı. Dexter artık hareket geçmesi gerektiğini düşünürken Elanor gözlerini tekrar camdan dışarıya, kar tanelerinin havada süzülüşüne, çevirdi. Bir an sonra Dexter farkında olmadan elini Elanor'a kaptırmıştı. Ne diyebileceğini, ne yapacağını bilmiyordu. Umursamıyordu da. Elanor'la birlikte olduğu sürece kendisini tamamen onun yönetimine bırakmaya hiç şikayeti yoktu.

Dexter'da hareket geçmesi gerektiğini fark ettikten bir kaç saniye sonra hareketlendi. Diğer elini Elanor'un omzuna koyarak yüz yüze gelmelerini sağladı ve hemen sonra aynı elini onun saçlarına götürerek geriye attı ve yüzünün yanına koyduğunda elinin titremediğini görünce şaşkınlığını gizlemek zorunda kaldı. Bir kaç saniye boyunca birbirlerine baktılar ama bu saniyeler her ikisine de aylar, yıllar gibi gelmişti. "Ben ne diyeceğimi bilemiyorum Sintié," dedi ve onun gözlerinin hafiften büyüdüğünü fark etti. Ona daha önce hiç Sintié dememişti ve neden şu anda dediği hakkında da en ufak bir fikri bile yoktu. "Ne desen haklısın. Daha önceden sana yaklaşmam gerekirdi, ama yapamadım Sintié. O gücü kendimde hiç bulamadım," diyerek bitirdi. Önceki gibi bir buluşma veya konuşma olmadığını farkındaydı. Bu sefer kesinlikle çok daha yakındılar. Diğer karşılaşmalarında en sonda işleri berbat etmişti fakat bu sefer öyle bir niyeti yoktu. Sihirli kelimeleri çok daha güzel bir anda söylemesin gerektiğini düşünerek bekledi. Sadece bekledi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 15:17

Onun omzuna dokunuşu ile hafifçe irkildi. Sanki bu hareketi beklemiyordu. Omzuna düşen dalgalı saçlarını geriye doğru yavaşça attığında, içindeki ürperti daha da arttı. Sintié dizlerinin titrediğini hissediyordu. Gözlerini ona doğru çevirmeye korkuyor muydu yoksa cesaret mi edemiyordu? Elini yanağında hissettiğinde bakışlarını ona doğru çevirdi. Ne kadar uzun öylece kaldıkları fark etmezdi. Yaşadığı sürece böyle bir duyguya asla rastlammaıştı. İçindeki yeni duygular, eski duyguların üzerine eklendikçe bir bütün oluşturmaya başlamışlar gibiydi. Onun Sintié demesi ile şaşşkın bir ifade ile baktı. Onun Elanor demekten hoşlandığını emindi. Şaşkın tavrını bastıramadan bakmaya devam etti. Yüzünün allak bullak olmadığını umut ediyordu. Zira bu kadar normal bir şey karşısında dahi saçma sapan yüz ifadeleri yapmak istemezdi.

"Ne desen haklısın. Daha önceden sana yaklaşmam gerekirdi, ama yapamadım Sintié. O gücü kendimde hiç bulamadım,"

Yanağındaki sıcak ele dokunmadan Dexter'ın diğer eline doğru kendi elini götürdü ve nazik bir şekilde tuttu. Onu anladığını vücut diliyle anlatmak istiyordu. Gözlerini ikisinin ellerinin buluştuğu yerden kaydırarak; Dexter'ın gözlerinin içine baktı. Daha önce başkalarına bakarken ki sert bakışların yerine yumuşak, sevgi dolu bakışlar vardı. Sintié hislerine güveniyordu ve içinden yaptığı yoruma emindi. Dexter ona sevgi dolu bakıyordu. Onun söylediklerini düşününce neden o yanına gitmemişti. Ama bunun için Sintié fazlası ile gururluydu. Ama tabi ilk adımın ardından işler değişebilirdi. Sintié ısındığı, herşeyi paylaşacağı birini bulduğu zaman gururun ön plana çıkmasını engeller; yerine dilediği herşeyi yapmayı bırakırdı. Sintié yavaşça ona doğru sokuldu ve kollarını belinden geçirerek ona sarıldı. Başı onun omzuna hafifçe dayanmıştı.

" Sanırım ikimizde bu konuda fazlasıyla cesaretsiziz."

Sintié'nin bakışları bahçedeydi. Kar biraz öncekinden daha fazla yağmaya başlamıştı ve bütün kusurları örtmak ister gibiydi. Sinté'nin kusurlarını örtebilecek miydi? Ona sarıldığına inanamıyordu. Bunu yapacağı aklına dahi gelmezdi. Hareketlerinde istekli olmasına rağmen yapmış olması, istemdışı gerçekleşmişti. Söylerken ona sarılı olması kelimelere daha fazla anlam yüklüyordu. Dalgalı saçlarının onun yüzüne dokunduğunu hissediyor ve kendinin hızla atan kalbinin Dexter'ın duymasını istiyordu. Onu yanlış anlamadığını, yapışık bir kız olarak nitelendirmemesini umut ediyordu. Sintié yaşamak istediklerini yerine getirmek için bir adım atmıştı ve bunu kaybetmek istemiyordu. Bu saatten sonra yanlış anlaşılması umrunda değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 16:52

Dexter şaşkınlığını gizleme ihtiyacı duymaksızın elinin Elanor'un eline göre hareket etmesine izin verdiğinde kafasında şimşeklerin çakmadığını fark etti. Artık alışmıştı onun yanında olmaya. İlk zamanlardakinin aksine çok daha rahattı. Onu hareketlerinden anlamaya çalışıyordu fakat bu durum Dexter için her zaman çok zor olmuştu. Elanor'un kendisini anlatmak istediğinden kesinlikle emindi ama onu anlayamıyordu. Onun da kendisini istediğini biliyordu. Elanor'un bakışlarından hissedebiliyordu bunu fakat onu her zaman için anladığı söylenemezdi. 'Zaten kızları kim tam olarak anlamış ki ben anlayayım,' diye düşündü Dexter ister istemez. Aslında bir bakıma da doğruydu bu düşüncesi.

Elanor'un gözlerini kendisine kaydırmasını izleyerek ona baktı. İkisi de birbirine sevgi dolu ve bir o kadarda güvenli bakışlar atıyordu. Dexter uzun zaman sonra güvenebileceği birisinin olmasından dolayı kendini mutlu hissediyordu. Güvenebileceği ve sevdiği... Öyle birisine ihtiyacı olduğunu inkar edemezdi ve şimdi bulmuştu işte. Birbirlerini bulmuşlardı. Elanor'un yavaşça kendisine doğru sokulmasını ellerini belinden geçirerek ona sarılmasını izledi. Bunu kesinlikle beklemiyordu. İki saniyelik tereddütten sonra o da ellerini Elanor'un beline koyarken onu dinledi.

" Sanırım ikimizde bu konuda fazlasıyla cesaretsiziz."

Dexter ister istemez gülümsedi ve onun da gülümsediğini hissetti. Gülümsememiş de olabilirdi ama Dexter umursamıyordu ve Elanor'un da kimin gülümsediğini umursadığını sanmıyordu. Dexter hayatında hiç bu kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu ve kesinlikle bir Patronus Büyüsü yaparken bu anısını düşünebileceğini düşündü. Elanor'un çok iyi olduğunu biliyordu, hissedebiliyordu ve onun gibisini bulabileceğini de düşünmüyordu. Bundan dolayı da kendisini çok şanslı hissediyordu. Bir elini Elanor'un saçlarına götürürken diğerini de tekrar onun yanağına koyarak göz göze gelmelerini sağladı şimdi tam zamanı olduğunu düşünüyordu fakat ondan önce küçük bir espri yapmasının iyi olacağını düşünmüştü. Belki ortamı ısındırmak ikisine de iyi gelebilirdi.

"Önceki konuşmamız da finali kötü yaptığımızın farkındayım," dedi gülümseyerek. O anıları canlandırmak istemiyordu ve bu konu hakkında fazla da konuşmak istemiyordu. O yüzden hemen devam etti. "Ama bu sefer öyle olmayacak. Söz veriyorum," dedi ve bir süre bekledi. Bunları söylemek onun için çok zordu çünkü önceden hiç söylememişti. Daha önceden bir çok kızla birlikte olmasına rağmen bu cümleyi hiçbir zaman kullanmamıştı çünkü her zaman kullanılması gerektiğini düşünmüyordu. Belli zamanlarda belli kişilere yönelik kullanılabilirdi sadece. Herkese söylenemezdi. Konuşurken yüz ifadesini, bakışlarını, ellerinin dokunduğu yere uyguladığı baskıyı, sesinin tonunu ve sesinin titremesinin kusursuz olduğunu düşünerek söyledi.

"Seni seviyorum, Sintié."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 18:58

Dexter’ın saçlarına dokunuşunu hissetmemişti. Kendini o ana o kadar kaptırmıştı ki, sadece kendi kalp atışlarını duyabiliyordu. Onun sıcak elini yanaklarında hissettiğinde alevlendiğini düşündü. Al al olmuş yanakları ile bakışlarını ona çevirdi. Sözlerinin ardından o ilk karşılaşması gözlerinin önünden geçti. Sintié onu kötü olarak nitelendirmiyordu. O en değerli bulduğu bir anıydı ve onu her zaman hatırlayacağını biliyordu. O gün konuşmamasının nedeni; cesaretsizliği de değildi. Kendine güvenmeyişiydi. Zamanın ne getireceğini bilememişti. Ama şimdi zamanın ne kadar önemli olduğunu kaybedilmemesi gerektiğini anlıyordu. Ona söz verişini duyduğunda Sintié kolunu biraz daha daraltarak onu onayladığını belirtmiş oldu.

"Seni seviyorum, Sintié."

Sintié duyduklarına inanamıyordu. Duymak istediği kelimeler şimdi onun dudaklarından dökülüyordu. Yüzünün daha da fazla aydınlandığını hissediyordu. Kolunun birini hafifçe bıraktı ve aynı şekilde Sintié de onun dudaklarına yakın bir yere dokundu ve gözlerini cesaret ederek onun gözleri ile buluşturdu. Bunun çok kolay olmayacağına emindi; ama yapacağı hata olursa çok masum bir şey olurdu.

" Bende seni seviyorum. Dexter."

Onu sevmeye başladığını anı elbette hatırlamıyordu ama onun hakkında söylenenler içine işlemişti. Onun karakterini başkalarından öğrenmiş ve onu kendi açısından tanımak için ortak salonda yaptığı bazı konuşmalara kulak misafiri olmuştu. Ama onun hakkında tam bilgilere yeni yeni kavuşacaktı. Onunla sohbet edenin yüzündeki huşuyu fark etmişti. Sevgisinin arttığını işte o zaman anlamıştı. Evet Sintié sarıldığı çocuğu çok seviyordu. Hafifçe ondan ayrıldı ve etrafı sarmış güzel kokuyu soludu. Koklanacak bir koku yoktu ama bu sadece mutluluğun kokusuydu. Sintié içindeki duyguların özgür olduğunu biliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 20:02

Dediklerine kendisi bile inanmıyordu. Söylediği anda erken söylediğini düşündüğü için, içinde doğan pişmanlık duygusunu hissetti ve ona bakmayı sürdürdü. Er ya da geç söylemesi gerekiyordu zaten. Ayrıca onu sevdiğini kesinlikle inkar edemezdi. Ama şimdi söylediğine inanamıyordu. Onun tekrar kaçıp gitmesi istediği son şey olduğundan onu bırakmak istemedi. Hayatı o şekilde dikilmekten şikayet edeceğini sanmıyordu. Bir kez daha hiçbir şey söylemeden gitmesine dayanabileceğini sanmıyordu. 'Umarım yine gitmez,' diye düşündü Dexter fakat tam o anda hiç beklemediği bir şekilde Elanor ona karşılık verdi.

" Bende seni seviyorum. Dexter."

Bunu kesinlikle beklemiyordu ama mutluluğunu gizlemeye çalışmadı aksine yüzüne yerleşen gülümsemeyi engellemek için ufacık bir harekette bile bulunmadı. Hayatındaki en mutlu anı bu olabilirdi. Onunla sadece iki kez konuşmuştu ve onun hakkında bildikleri sadece duyduklarıydı. Yavaşça ondan ayrıldığını hissettiğini ve engel olmadı. Beklediği sözleri duymuştu ve artık o şekilde çekip gideceğini sanmıyordu. Birbirlerine baktıkları saniyeler sonrasında Dexter sessizliği bozdu.

"Daha önce kendimi hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim. Ve daha önce kendimi hiç senin yanındayken bu kadar rahat hissetmemiştim," dedi gülümseyerek. "Sanırım her şey bir kaç kelimeden ibaretmiş. Ondan sonra daha rahat olabiliyorsun galiba. Ama artık seninle gerçekten ilgileneceğime emin olabilirsin," diye bitirdi biraz da mahcup bir gülümsemeyle. Onunla ilgilenmediğinden yakınmıştı az önce. Ama bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Farklı bir hayata başlıyorlardı ikisi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 20:57




Sözlerine başı sola eğik gülümseyerek baktı. Onun kadar mutluydu işte. Tüm düşüncelerini Dexter kelimelere dökmüştü. Artık başka arkadaşlara ihtiyacı yokmuş gibi geliyordu. Birden Charlotte'ın yüz ifadesi aklına geldi. Onun ağzından laf almak için bayağı uğraşacaktı ama Sintié bu yaşadıklarını kendine saklayacaktı. Kimseye anlatacak değildi. Birden onları seyreden tablolar aklına geldi. Bu zamana kadar onların varlığı aklına dahi gelmemişti. Bu koridorda olan birçok şeye tanık oluyordu. Sintié bu sefer onları izleyen sahte gözlerden utandı. Aralarındaki belli belirsiz fısıldaşmaları şimdi fark ediyordu. Onları boş verip Dexter' a baktı ve sakin ses tonuyla söylediklerine karşılık verdi.

" Eminim, zaten benden kurtuluş yok artık. Sıkılırsan söyle. Anlayışlıyımdır."

Muzurca gözünü kırptı. Bu durumun nasıl ilerleyicini merak ediyordu. Ortak salonda, derslerin bazılarında beraber olmak nasıl olacaktı. Düşünceler ona daha da heyecanlandırıyordu. Soğuk havalarda sığınacak bir yer bulmuştu. Gülümsemesi yayıldı ve konuşmayı sürdürdü.

" İlgilenmenin arasında dertlerimde yer alıyordur umarım. "

Sintié şimdi daha da rahat davranıyordu. Sözlerini söylerken sesindeki neşe belli oluyordu. İçinin içine sığmadığını biliyordu. Sinité yavaşça onu tekrar düşen saçlarını geriye ettı ve Dexter'ın yanına tekrar sokuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sıkıcı Bir Gün... Empty
MesajKonu: Geri: Sıkıcı Bir Gün...   Sıkıcı Bir Gün... Icon_minitimeC.tesi Ara. 20 2008, 21:17

" Eminim, zaten benden kurtuluş yok artık. Sıkılırsan söyle. Anlayışlıyımdır."

Dexter'ın gülümsemesi bir kat daha arttı. Birbirlerine baktıkları saniyeler boyunca yüz ifadesini hiç değiştirmedi. 'Sıkılmak mı? Şaka yapıyor olmalısın,' dedi içinden. Ömür boyu sadece onunla konuşsa ve hep birlikte olsalar bile sıkılacağını sanmıyordu. Böyle bir şeyin neredeyse imkansız olabileceğini düşünüyordu. Hem neden böyle düşünmüştü ki? 'Her ne olursa olsun ondan sıkılmayacağımı tahmin etmiş olmalıydı aslında.' Saniyeler saat gibi geldi ve Elanor'un devam etmesi gerektiğini bilerek sadece onu beklerken ona baktı. Gözlerine, hafif allaşmış yanaklarına, uzun sarıya çalan kahverengi saçlarına, dudaklarına onun güzelliğine baktı. En son artık istediği zaman içinde kaybolabileceği gözlerine odaklandı. Birbirlerine baktılar ve Dexter'ın beklediği devam cümleleri döküldü Elanor'un dudaklarının arasından.

" İlgilenmenin arasında dertlerimde yer alıyordur umarım. "

Elanor'un Dexter'ın gülümsemesine karşılık verirken Dexter bakışlarını bir kez daha dışarıya çevirdi. Onun her türlü durumunda ona yardım edecekti ve asla onun kendisini yanlız hissetmesine izin vermeyecekti. Veremezdi... Elanor'un okulda güvendiği sayılı kişilerin arasına girmişken onun güvenini kaybetmek gibi bir aptallık yapamazdı. O sırada Elanor'un ona tekrar sarılmasına izin verdi. Bir elini beline diğerini saçlarına götürürken konuştu.

"Emin olabilirsin," dedi saçlarını okşarken. Çok güzel saçları olduğunu bir kez daha fark etmişti onları uzunca okşayınca. "Her zaman yanında olacağıma emin olabilirsin Sintié."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sıkıcı Bir Gün...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Accio-Hogwarts ::  - Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Akademisi - :: Hogwarts 5. Kat-
Buraya geçin: